Yeşil hidrojen, 2030 yılına kadar maliyet paritesine ulaşacak
Yeşil hidrojen, herhangi bir düşük maliyetli enerji kaynağından elektrolizle üretilebilir. Siemens
Wood Mackenzie tarafından yapılan son araştırmasında, analistin Singapur’da Enerji ve Emtia Zirvesi’nde yayımlanan Asya’nın Enerji Geçişinden Yararlanmak araştırmasında, yalnızca Asya Pasifik’in dekarbonizasyon faturasının 2040’a kadar 3.5 trilyon ABD dolarına ulaşabileceğini, ancak daha ilginç bir şekilde yeşil hidrojenin 2030’a kadar Avustralya’da maliyet paritesi’ne ulaşabileceğini gösteriyor.
Wood Mackenzie'nin analizi, Asya Pasifik bölgesinin 2040 yılına kadar dünyada yeni güneş ve rüzgar tesislerinde lider pazar haline geleceğini gösteriyor. Bölge şu anda güneş ve rüzgar için 540 GW kurulu güce sahip ve bölgeye önümüzdeki yirmi yıl 1,528 GW eklenmesi bekleniyor
Bu hızlı artışla Wood Mackenzie, gelecek on yılda enerji, rüzgar ve depolama projelerinin seviyelendirilmiş maliyetinin yıllık bazda % 3'ten daha fazla düşüş göstererek fosil yakıt enerji kaynakları ile rekabet edebilirliğinde katlanarak artmasını bekliyor. Zirvede konuşan Wood Mackenzie için Asya Pasifik'teki Piyasalar ve Geçişler Başkanı Prakash Sharma ( Head of Markets and Transitions in Asia Pacific) “ilginç olan,” “Yenilenebilir enerji kaynakları artık enerji sektörü dışında da kullanılabiliyor. Elektrolizör teknolojisi, yenilenebilir enerjiyle çalışan elektriği kullanarak yeşil hidrojen üretmek için geliştiriliyor.” dedi.
Öncelikle güneş elektrolizi ile tahrik edilen yeşil hidrojenin yükselişinin Wood Mackenzie tarafından 2030'a kadar Avustralya'da maliyet paritesine ulaşması bekleniyor. Yeşil hidrojenin en büyük avantajlarından biri, çelik, çimento, kimyasallar, ısıtma ve ağır yük taşımacılığı gibi “zor sektörleri” karbondan arındırmasıdır.
Üstelik, Prakash'ın belirttiği gibi, yeşil hidrojen “talep yüksek olduğunda akşamları kullanılmak üzere depolanabilen hidrojen üretmek için gün içindeki fazla arzın yönünü değiştirerek yenilenebilir enerjilerdeki kısıtlamayı da ortadan kaldırabilir”.
Ayrıca elektrolizörlerin, şu andaki gelişim aşamalarında bile, yalnızca yenilenebilir kısıtlama sorunlarını ele alabilecekleri değil, aslında kısıtlamayı bir kaynağa dönüştürebilecekleri de söylenmelidir. Kısıtlama, enerji geçişindeki kilit engellerden birinden, yani geleneksel şebeke ağlarının yeni yenilenebilir jenerasyonun birleştirilmemesinden kaynaklanmaktadır.
Avustralya'da iletim kapasitesi ve şebekeye bağlantı , enerji geçişinin önündeki en büyük engel haline geldi. Eylül ayında, Avustralya Enerji Piyasası Operatörü (Australian Energy Market Operator (AEMO)), sistem gücü sorunları nedeniyle dördü Victoria'da bulunan beş büyük ölçekli güneş jeneratörünün üretiminin %50'sini sınırladı. O zaman, eyaletteki en büyük güneş santrallerinin dördünün %50'si güneş enerjisini boşa harcadı. Güneş enerjisinin %50'sinin güneş elektrolizinde kullanılması ve hidrojene dönüştürülmesi durumunda, talep yüksek olduğunda gece enerji kullanımı için tasarruf sağlanabilir. Hidrojen, kısıtlamayı etkin bir şekilde avantaja dönüştürebilir ve altyapıya geçiş baskısını azaltabilir.
Yeşil hidrojen şu anda geleneksel kaynaklardan daha pahalı olsa da, Prakash pv Avustralya’ya verdiği demeçte, Wood Mackenzie’nin son analizinin yeşil hidrojenin 2030’a kadar 30 ABD Doları/MWh yenilenebilir elektriğe dayanarak ve elektrolizörler için% 50 kullanım saati baz alınarak Avustralya, Almanya ve Japonya’da maliyet paritesine ulaşabileceğini öne sürdüğünü söyledi. Ve Prakash “Bu bulgu Wood Mackenzie'nin yenilenebilir elektrik maliyetlerinin geleceği ve elektrolizör teknolojisindeki gelişmeler hakkındaki tescilli araştırmasına dayanıyor,” dedi.
Bununla birlikte zirvede Prakash, teknoloji ilerlerken, “yeşil hidrojen talebini kolaylaştırmak için politika desteğinin hala gerekli olduğunu” da vurgularken, “Enerji geçişi başka bir yerde olan bir şey değil” diye konuşmaya katılan Thompson. “Küresel enerji talebinin itici gücü olarak, Asya Pasifik'in sürdürülebilir büyüme sağlamak için gereken teknolojileri benimsemesi gerekiyor.” dedi.
Wood Mackenzie, Küresel olarak, 365 milyon ABD dolarının zaten yeşil hidrojen sektörüne yatırım yaptığını ve boru hatlarında 3,5 milyar ABD dolarının üzerinde projenin bulunduğunu tahmin ediyor. “diyen Prakash “Asya Pasifik için hızlandırılmış geçiş senaryomuzda, bu kaynaşmada %3'e varan yeşil hidrojen hacmiyle 2040 yılına kadar sıfır karbon enerjisinin payının % 35'e ulaşacağını tahmin ediyoruz.” diyerek sözlerine devam etti.
Avustralyalı önemli Bilim Adamı Alan Finkel, potansiyel hidrojenin çoğunluğunun “ve muhtemelen olması gerekenin” güneş ve rüzgar enerjisiyle çalışan elektroliz tarafından üretileceğini belirtti. Hidrojen geçiş yapbozunun büyük bir parçası, Finkel'e göre “ama çözüm kendi başına değil… Ben ve başkalarının öngördüğü şey, gelecekteki tüm enerjimizin birincil enerji kaynağı olarak güneş ve rüzgardan geldiği, çevresinde. Bu enerjinin %15-20'si yüksek yoğunluklu taşınabilir yakıt olarak teslim edilmek zorunda kalacak ve hidrojen ideal aday.”
Güney Avustralya’nın yakın zamanda yayınladığı Hidrojen Eylem Planı (Hydrogen Action Plan (HAP)), devletin%50’sinden fazla yenilenebilir enerji karışımından yararlanmak için stratejik bir plandır. HAP, Güney Avustralya'yı yeşil bir hidrojen üreticisi ve ihracatçısı yapıyor.
Güney Avustralya hükümeti Hidrojen Eylem Planını yayınladı
Güney Avustralya, dünya standartlarında yenilenebilir bir hidrojen tedarikçisi olmak için rüzgâr, güneş, arazi, altyapı ve becerilerini güçlendirmeyi düşünüyor.
Doğru yerlerdeki hidrojen altyapısı daha temiz ve daha ucuz bir enerji geleceği için anahtardır. ARENA
Devletin yenilenebilir kaynaklardan elde ettiği enerji karışımının %50'sinden fazlasıyla, hidrojen gibi yeni bağlantı ve depolama teknolojileri Güney Avustralya'ya (SA) 2030’da “net %100 yenilenebilir enerji” hedefini gerçekleştirme konusunda destek verecek. Açıklanan yeni bir eylem planı’nda, devleti büyük bir yeşil hidrojen üreticisi ve ihracatçısı yapma aşaması belirlendi.
Resmen Adelaide'deki Hidrojen Güvenliği Uluslararası Konferansında (International Conference on Hydrogen Safety in Adelaide) başlatılan SA'nın Hidrojen Eylem Planı, yenilenebilir hidrojen üretimi ve ihracat altyapısı için en uygun yerleri belirlemek için bir dönüm noktası çalışmasına yönelik olarak 1 milyon doların üzerinde bir taahhüdü içeriyor.
Başbakan Steven Marshall (Premier of South Australia), “Hidrojen gibi doğal avantajlarımızı temel alan yeni endüstrileri memnuniyetle karşılıyoruz ve devletimizin gelişen işletme kültürüne ve başlangıç sektörüne çok iyi uyduğuna inanıyoruz” dedi. Ve ekledi “Bu girişim, Güney Avustralya’nın hem devletlerarası hem de denizaşırı ülkelere hidrojen ihracatı, ekonomimizi destekleyecek ve gelecekteki iş olanakları sunacak.”
Hidrojen Eylem Planı, devleti rüzgarı, güneşi, toprağı, altyapısını ve becerilerini beş ana hedefe göz atarak yükseltmeyi hedeflemektedir:
1. Hidrojen altyapısına yatırımları kolaylaştırmak
2. Dünya standartlarında bir düzenleyici çerçeve oluşturmak
3. Ticaret ilişkilerini ve tedarik yeteneklerini derinleştirmek
4. İnovasyon ve işgücü becerileri gelişimini teşvik etmek
5. Hidrojeni eyaletin enerji sistemine entegre etmek
Konferansta, Enerji ve Maden Bakanı (Minister for Energy and Mining) Dan van Holst Pellekaan, planın devletin hidrojen ve yenilenebilir enerjideki öncü rolüne dayandığını söyledi: “Bu girişim devletimiz için daha güvenilir, daha ekonomik ve daha temiz enerji sağlama planımıza mükemmel bir şekilde uyuyor”, “Dünyadaki hiçbir yerin,
%100 yeşil hidrojen üretmek, tüketmek ve ihraç etmek için Güney Avustralya kadar iyi bir konumda olmaması muhtemel” dedi.
Ve sözlerine şöyle devam etti:
SA'nın Planı, Çin, Güney Kore, Japonya ve Singapur da dahil olmak üzere Asya'daki Avustralya'daki ticaret ortaklarının çoğunun hidrojen ekonomisi geliştirmek istediğini ve hidrojen ithal etmek zorunda kalacağını belirtti. “Uzun süredir devam eden ve en yakın ticaret ortaklarımızdan bazıları, önümüzdeki on yıllar boyunca enerji geçişlerini yapmak için hidrojene ihtiyaçları olacaklarının sinyallerini veriyor ve bu yenilenebilir enerjinin ihracatı için bir merkez haline gelerek bu büyüme fırsatından en iyi şekilde yararlanmak istiyoruz”.
Hidrojen için güçlü durum uzun zamandır bilinmektedir, ancak teknoloji gelişmeleriyle birlikte güneş ve rüzgar enerjisi üretiminin maliyetinin düşmesi bir devrilme noktası yarattı. 2019'u hidrojen için kritik bir yıl ilan eden Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency), hidrojenin dünyada benzeri görülmemiş bir ivme kazandığını ve nihayet temiz enerji çözümü olarak uzun zamandır devam eden potansiyelini yerine getirme yolunda yolalabileceğini söyledi.
Avustralya hidrojen bağımlılığının gerçek dünyaya yayılması için en uygun şekilde yerleştirilen ülkeler arasında bulunduğundan, Avustralya Hükümetleri Konseyi Enerji Konseyi Ulusal Hidrojen Stratejisi Çalışma Grubu (the Council of Australian Governments Energy Council’s National Hydrogen Strategy Working Group), hidrojeni Avustralya’nın bir sonraki multi-milyar ihracat fırsatı olarak tanımladı. Avustralya Yenilenebilir Enerji Ajansı'nın (Modelling for the Australian Renewable Energy Agency (ARENA)) modellenmesi, Avustralya hidrojen ihracatının 2030 yılına kadar 1,7 milyar dolar ve 2,800 işte ülke ekonomisine katkıda bulunabileceğini tahmin ediyor.
Ulusal hidrojen stratejisiyle halen çalışmalarda bulunan devletler, konuyu kendi ellerine alıyorlar. SA, yeşil bir hidrojen girişimi başlatan üçüncü devlet oldu. Daha önce, Queensland hükümeti 19 milyon dolarlık sürdürülebilir bir hidrojen stratejisi başlattı , Batı Avustralya ise yenilenebilir bir hidrojen stratejisi açıkladı, 10 milyon dolarlık bir yeşil hidrojen fonu açtı ve yeşil hidrojen gaz boru hatlarına enjekte etmeye başlandı.
SA halihazırda aşağıdakiler dahil birçok büyük yeşil hidrojen projesine ev sahipliği yapıyor: H2U’nun Port Lincoln hidrojen ve amonyak tedarik zinciri sergisi, Neoen’in Crystal Brook Energy Park’taki hidrojen süper merkezi, Avustralya Doğalgaz Şebekeleri Hidrojen Parkı, Güney Avustralya ve Güney Avustralya Üniversitesi Yenilenebilir Enerji Test Birimi.
Avustralya Yeşil Hidrojene bu yatırımları yaparken, konuya Avrupa tarafından baktığımız zaman aşağıda yazılanlar karşımıza çıkıyor.
Daha Uygun Fiyatla Hidrojen Eldesi için Yeşil Elektrik
Ticari enerji-gaz tesisinde optimize edilmiş elektrolizörlü ve çalışan araştırma platformu Yeşil elektrik kaynaklı hidrojen, ulaştırma sektöründeki yenilenebilir enerji sektörünün payını artırabilir ve partikül madde ile azot oksit emisyonlarını azaltabilir. Ancak yeşil gaz üretimi hala çok pahalı olduğundan, Güneş Enerjisi ve Hidrojen Araştırmaları Merkezi Baden-Württemberg (ZSW) ve ortakları kısa bir süre önce araştırma platformlarında maliyetleri düşürmeye yardımcı olabilecek bir seçeneği test etti.
2019 yılının başlarında, bu konsorsiyum, güney Alman kasabası Grenzach-Wyhlen'de bulunan ticari bir gaz üretim tesisinde deneme amaçlı bir araştırma elektrolizörü kullandı. İyi performans alındı.
Yeni elektrot kaplamaları sayesinde, bilim adamları, tesisin endüstriyel ekipmanlarına %20 daha iyi performans kazandırarak güç yoğunluğunu artırmayı başardılar. Araştırma elektrolizörü sadece birkaç parçadan oluşuyor ve seri üretime daha uygun. Bu gelişme elektrolizörlerin maliyetini düşürebilir. Araştırmacılar şimdi kanıtlanmış elektrot kaplamanın mukavemetini araştırıyor.
Fosil yakıtların kademeli olarak elektrik santrallerinde yenilenebilir enerji kaynakları ile değiştirilmesi bir başlangıç ancak bunun ulaşım ve binalar alanında da yaygınlaşması gerekiyor. Hidrojen, bu geçiş için mükemmel bir yol sunar. Bu gaz halindeki enerji taşıyıcısı, diğer sektörlerin kullanması için fazla yeşil elektriği sağlayabilir. Almanya’nın ulaşım ve ısınmadaki fosil yakıtları terk ediş süreci yavaşlamaya başladı; hidrojen, yeniden ivme kazandırabilir.
Aynı ekolojik ayak izi, daha güçlü yeni elektrolizör Elektroliz tesisleri, suyu hidrojen ve oksijene ayırmak için elektrik kullanır. Bu yöntemle, yeşil hidrojen gazının rekabetçi bir fiyatla elde edilmesi mümkün görünmemektedir. Maliyetleri düşürmek isteyen ZSW araştırmacıları ile bilim ve endüstri ortakları, Yukarı Ren Nehri'ndeki endüstriyel 1 MW’lık tesiste bir araştırma platformu oluşturdu. En büyük hedefleri iklim dostu bir adım atarak enerji eldesi.
ZSW Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Süreçleri Bölüm Başkanı Dr. Michael Specht, “Katılan şirketler ve kurumlar, bu araştırma tesisinde gerçek bir ortamda bileşenleri test edebilir ve optimize edebilir. Örneğin, Ocak ayından bu yana gerçek dünya koşullarında 300 kilowatt'a kadar çıktılı alkalin basıncı optimize edilmiş bir elektroliz tesisini test ettik. Yeni geliştirilen daha ucuz elektrotlar, daha basit bir tasarıma sahip” diyor. Bu projenin paydaşları ayrıca maliyet ve verimlilik potansiyellerini göz önünde bulundurarak kompresörleri, elektrik akamı redresörlerini ve basınçlı kapları da analiz etmeyi hedefliyor. Gelecek vaat eden fikirleri ürünlere dönüştürmeyi umuyorlar.
Bu araştırmada ilk denemede ele alınan elektrolizör projesi başarıya ulaştı. Proje ortakları ZSW ve Alman Havacılık ve Uzay Merkezi (DLR), yeni elektrot kaplamaları kullanarak güç yoğunluğunda yüzde 20 artış sağladı. Bu yöntemin kullanıldığı tesis, aynı büyüklükte ve aynı enerji tüketimi olan bir tesisten beşte bir oranında daha fazla hidrojen üretebilir. Başka bir deyişle, yeni elektrolizör daha az alan ve malzeme kullanarak aynı performansı yakalayabilir. Ancak, araştırmacılar henüz gelişmiş elektrot kaplamanın dayanıklılığını kanıtlamaya çalışıyor.
Elektrolizörlerin fiyat etiketi de büyüklüklerine bağlıdır. Yenilenebilir elektriği dönüştürme maliyetinin aslan payını- yüzde 40 civarında – hesaba katınca, hidrojen fiyatı otomatik olarak yükselir. Araştırma ve geliştirme, elektroliz tesisleri üreticileri için önemli bir maliyet noktasıdır, bu nedenle düşük Ar-Ge maliyetleri de bu teknolojinin benimsenmesini sağlayabilir.
Bu araştırma girişimi Kasım 2018'de başlatılan “Power-to-Gas Baden-Württemberg” adındaki projesinin bir parçasıdır. Enerji şirketi Energiedienst AG, Almanya’nın Baden bölgesinin güneyinde Wyhlen'de endüstriyel ölçekte hidrojen üretmek için bir elektroliz tesisini işletmeyi amaçlamaktadır. Kasım 2018'den bu yana deneme bazında çalışan ve işletilen ticari tesis, artık günde yaklaşık bir metrik ton hidrojen üretebiliyor ki bu miktar, 1.000 adet yakıt hücreli aracın günlük ortalama kullanımına yeterli yakıt demektir. ZSW bilim adamlarının tesisi ve bu tesis, gerçek koşullar altında çalıştırarak araştırmalar sürdürülüyor. Ren Nehri üzerindeki komşu bir hidroelektrik santrali her iki tesis için de elektrik sağlıyor. İki elektroliz ünitesi suyu hidrojene dönüştürdüğünde verimleri birleştirilip kullanım noktasına taşınıyor.
İzleme devam ediyor
ZSW tarafından koordine edilen bu projede, bilim adamlarının canlı veri gözetimi içerecek biçimde her iki tesisi de izlemelerini istiyor. İzleme Ocak ayında başladı. Bu yılın sonuna kadar, araştırmacılar yaklaşık 4.000 çalışma saatinde oluşturulan verileri inceledi. Ulaşımın geleceği odaklı bu projede sanayi şirketleri ve araştırma kurumları da yer alıyor.
11 ortak, bilimsel topluluğun üç temsilcisiyle projeye dahil. Baden-Württemberg eyaleti projeye 4.5 milyon € ile finansman sağlıyor.
Zentrum für Sonnenenergie ve Wasserstoff-Forschung Baden-Württemberg (Güneş Enerjisi ve Hidrojen Araştırma Merkezi, Baden-Württemberg, ZSW), fotovoltaik, yenilenebilir yakıtlar, batarya teknolojisi, yakıt hücreleri ve alanlarında uygulamalı araştırmalar yapan lider kuruluşlardan biri. Bünyesinde; Stuttgart, Ulm ve Widderstall'deki ZSW’nin üç lokasyonunda çalışan yaklaşık 260 bilim adamı, mühendis ve teknisyen, 90 araştırmacı ve asistan bulunuyor.
Bunu dışında yine Avrupa’dan bir örnek haberde şu şekilde:
Avrupa’nın en büyük yeşil hidrojen santrali kuruluyor
Hollandalı şirketler Akzo Nobel ve Gasunie, karbon salımını azaltmak için 20 MW kapasiteli Avrupa'nın en büyük yeşil hidrojen santralini kuracaklar.
Hollanda merkezli boya ve kaplama malzemeleri üreticisi Akzo Nobel ve doğal gaz dağıtım şirketi Gasunie, atmosfere karbon salımını azaltmak için Avrupa'nın en büyük yeşil hidrojen üretim tesisini Hollanda'nın kuzeyinde kurmayı planlıyorlar. Tesis yılda yaklaşıkm 3 bin ton yeşil hidrojen üretecek.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen sürdürülebilir elektriği hidrojene dönüştürecek olan 20 MW gücündeki su elektrolizi tesisi her yıl 3.000 ton yeşil hidrojen üretecek.
İki şirket zamanla tesisin kapasitesini 100 MW’a çıkarmayı planlıyorlar. Şimdiye kadar, Hollanda’da planlanan en büyük benzer tesis 1 MW kapasiteye sahip.
Hollanda'da şirketler her yıl doğal gazdan elde edilen 800 bin tondan fazla hidrojen kullanıyorlar. Bunun yerine sürdürülebilir elektriğin kullanılmasıyla yılda 7 milyon ton karbondioksidin salımı önlenmiş olacak.
Yeşil Hidrojen’e Türkiye açısından baktığımızda da karşımıza önemli bir Bilim adamı çıkıyor: Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu.
Bir asra yaklaşan ömrünün neredeyse tamamını bilime adamış, “dünyayı kurtaracak adam” sıfatıyla tüm dünyayı etkileyebilmeyi başarmış değerli bir bilim insanı Prof. Dr. Turhan Nejat Veziroğlu…
Yaptığı çalışmalarla “Hidrojen Ekonomisi” teorisinin fikir babası olan Prof. Dr. Veziroğlu, dünyanın gelecekte alternatifsiz olarak yöneleceği hidrojen yakıtı konusunda tartışmasız bir otorite…
Veziroğlu, “Türkiye ihtiyacı olan yakıtı hidrojen olarak su, güneş, rüzgâr ve jeotermal enerjisinden üretebilir” ve “Türkiye önümüzdeki 20 yıl içinde hidrojen enerjisine geçmek için gerekli planlamayı yapmalı” diyor.
Enerji ile ilgilenen üniversiteli gençlere, hidrojen enerjisi ile ilgili araştırmalar yapmalarını, bu konuda uzmanlaşmalarını ve Türkiye’nin bir an önce hidrojene geçmesini sağlamalarını öneriyor Veziroğlu.
Veziroğlu yaptığı söyleşide ayrıca şunları sözlerine ekliyor:
“ Dünyanın birçok memleketi, Japonya, Güney Kore, Çin, Almanya ve Fransa başta olmak üzere, küresel ısınmanın ve şehirlerdeki hava kirliliğinin kalıcı çözümü olarak hidrojene geçmek için planlar yaptı ve büyük mesafeler kat etti. Rusya’nın GasProm şirketi doğalgazdan hidrojen üretip, hidrojeni Avrupa’da pazarlamak için temaslara başladı. Hükümetimiz de söylediğim memleketlerin hidrojen enerjisine geçiş programlarını inceleyerek Türkiye’nin önümüzdeki 20 yıl içinde hidrojen enerjisine geçmesi için gerekli planlamayı yapmalıdır. Türkiye ihtiyacı olan yakıtı, linyit, kömür, petrol ve doğalgaz yerine hidrojen olarak su, güneş, rüzgâr ve jeotermal enerjisinden üretebilir. Ayrıca, gece kullanılmayan elektrikten ve Mersin’de yapılan nükleer santralin gece üreteceği elektrikten hidrojen üretilebilir.”
SONUÇ:
Büyüyen ekonomiyle beraber ve artan tüketim alışkanlıklarıyla daha fazla elektrik enerjisi üretimi ve kullanımına ihtiyaç duyan Ülkemiz’de Yenilenebilir Enerji ve Yeşil Hidrojen ile üretim sağlıktan, tarıma, ulaşıma yaşamımızda her alanda olumlu katkılarla , kömür, petrol, doğalgaz ithal etmeyen ve kalkınma hızı artan bir ülke olmamızın yolunu açacaktır.
Kaynaklar:
1. Green hydrogen to reach cost parity by 2030
pv-magazine web sayfası, November 15, 2019 PV MAGAZİNE ,
By Blake Matich
Image: Green hydrogen can be produced through electrolysis from any low-cost energy source.Siemens
2. South Australia government releases Hydrogen Action Plan
pv-magazine web sayfası, September 24, 2019 MARIJA MAISCH
Image: ARENA
3. Finkel persisting with carbon capture and storage
pv-magazine web sayfası, SEPTEMBER 25, 2019 BLAKE MATICH
Image: Chief scientist Alan Finkel, ABC News/Matt Roberts
4. Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu
yenienerji, Sayı 69 , Mart-Haziran Nisan 2019
5. Daha uygun fiyatla enerji eldesi için yeşil elektrik
yenienerji, Sayı 70 , Mayıs-Haziran 2019
6. Avrupa’nın en büyük yeşil hidrojen santrali kurulacak
enerji günlüğü web sayfası, 10 Ocak 2018
akzonobel web sayfası, 9 Ocak 2018
Katkıları için Hüsnü Baysal’a teşekkürler.
Wood Mackenzie tarafından yapılan son araştırmasında, analistin Singapur’da Enerji ve Emtia Zirvesi’nde yayımlanan Asya’nın Enerji Geçişinden Yararlanmak araştırmasında, yalnızca Asya Pasifik’in dekarbonizasyon faturasının 2040’a kadar 3.5 trilyon ABD dolarına ulaşabileceğini, ancak daha ilginç bir şekilde yeşil hidrojenin 2030’a kadar Avustralya’da maliyet paritesi’ne ulaşabileceğini gösteriyor.
Wood Mackenzie'nin analizi, Asya Pasifik bölgesinin 2040 yılına kadar dünyada yeni güneş ve rüzgar tesislerinde lider pazar haline geleceğini gösteriyor. Bölge şu anda güneş ve rüzgar için 540 GW kurulu güce sahip ve bölgeye önümüzdeki yirmi yıl 1,528 GW eklenmesi bekleniyor
Bu hızlı artışla Wood Mackenzie, gelecek on yılda enerji, rüzgar ve depolama projelerinin seviyelendirilmiş maliyetinin yıllık bazda % 3'ten daha fazla düşüş göstererek fosil yakıt enerji kaynakları ile rekabet edebilirliğinde katlanarak artmasını bekliyor. Zirvede konuşan Wood Mackenzie için Asya Pasifik'teki Piyasalar ve Geçişler Başkanı Prakash Sharma ( Head of Markets and Transitions in Asia Pacific) “ilginç olan,” “Yenilenebilir enerji kaynakları artık enerji sektörü dışında da kullanılabiliyor. Elektrolizör teknolojisi, yenilenebilir enerjiyle çalışan elektriği kullanarak yeşil hidrojen üretmek için geliştiriliyor.” dedi.
Öncelikle güneş elektrolizi ile tahrik edilen yeşil hidrojenin yükselişinin Wood Mackenzie tarafından 2030'a kadar Avustralya'da maliyet paritesine ulaşması bekleniyor. Yeşil hidrojenin en büyük avantajlarından biri, çelik, çimento, kimyasallar, ısıtma ve ağır yük taşımacılığı gibi “zor sektörleri” karbondan arındırmasıdır.
Üstelik, Prakash'ın belirttiği gibi, yeşil hidrojen “talep yüksek olduğunda akşamları kullanılmak üzere depolanabilen hidrojen üretmek için gün içindeki fazla arzın yönünü değiştirerek yenilenebilir enerjilerdeki kısıtlamayı da ortadan kaldırabilir”.
Ayrıca elektrolizörlerin, şu andaki gelişim aşamalarında bile, yalnızca yenilenebilir kısıtlama sorunlarını ele alabilecekleri değil, aslında kısıtlamayı bir kaynağa dönüştürebilecekleri de söylenmelidir. Kısıtlama, enerji geçişindeki kilit engellerden birinden, yani geleneksel şebeke ağlarının yeni yenilenebilir jenerasyonun birleştirilmemesinden kaynaklanmaktadır.
Avustralya'da iletim kapasitesi ve şebekeye bağlantı , enerji geçişinin önündeki en büyük engel haline geldi. Eylül ayında, Avustralya Enerji Piyasası Operatörü (Australian Energy Market Operator (AEMO)), sistem gücü sorunları nedeniyle dördü Victoria'da bulunan beş büyük ölçekli güneş jeneratörünün üretiminin %50'sini sınırladı. O zaman, eyaletteki en büyük güneş santrallerinin dördünün %50'si güneş enerjisini boşa harcadı. Güneş enerjisinin %50'sinin güneş elektrolizinde kullanılması ve hidrojene dönüştürülmesi durumunda, talep yüksek olduğunda gece enerji kullanımı için tasarruf sağlanabilir. Hidrojen, kısıtlamayı etkin bir şekilde avantaja dönüştürebilir ve altyapıya geçiş baskısını azaltabilir.
Yeşil hidrojen şu anda geleneksel kaynaklardan daha pahalı olsa da, Prakash pv Avustralya’ya verdiği demeçte, Wood Mackenzie’nin son analizinin yeşil hidrojenin 2030’a kadar 30 ABD Doları/MWh yenilenebilir elektriğe dayanarak ve elektrolizörler için% 50 kullanım saati baz alınarak Avustralya, Almanya ve Japonya’da maliyet paritesine ulaşabileceğini öne sürdüğünü söyledi. Ve Prakash “Bu bulgu Wood Mackenzie'nin yenilenebilir elektrik maliyetlerinin geleceği ve elektrolizör teknolojisindeki gelişmeler hakkındaki tescilli araştırmasına dayanıyor,” dedi.
Bununla birlikte zirvede Prakash, teknoloji ilerlerken, “yeşil hidrojen talebini kolaylaştırmak için politika desteğinin hala gerekli olduğunu” da vurgularken, “Enerji geçişi başka bir yerde olan bir şey değil” diye konuşmaya katılan Thompson. “Küresel enerji talebinin itici gücü olarak, Asya Pasifik'in sürdürülebilir büyüme sağlamak için gereken teknolojileri benimsemesi gerekiyor.” dedi.
Wood Mackenzie, Küresel olarak, 365 milyon ABD dolarının zaten yeşil hidrojen sektörüne yatırım yaptığını ve boru hatlarında 3,5 milyar ABD dolarının üzerinde projenin bulunduğunu tahmin ediyor. “diyen Prakash “Asya Pasifik için hızlandırılmış geçiş senaryomuzda, bu kaynaşmada %3'e varan yeşil hidrojen hacmiyle 2040 yılına kadar sıfır karbon enerjisinin payının % 35'e ulaşacağını tahmin ediyoruz.” diyerek sözlerine devam etti.
Avustralyalı önemli Bilim Adamı Alan Finkel, potansiyel hidrojenin çoğunluğunun “ve muhtemelen olması gerekenin” güneş ve rüzgar enerjisiyle çalışan elektroliz tarafından üretileceğini belirtti. Hidrojen geçiş yapbozunun büyük bir parçası, Finkel'e göre “ama çözüm kendi başına değil… Ben ve başkalarının öngördüğü şey, gelecekteki tüm enerjimizin birincil enerji kaynağı olarak güneş ve rüzgardan geldiği, çevresinde. Bu enerjinin %15-20'si yüksek yoğunluklu taşınabilir yakıt olarak teslim edilmek zorunda kalacak ve hidrojen ideal aday.”
Güney Avustralya’nın yakın zamanda yayınladığı Hidrojen Eylem Planı (Hydrogen Action Plan (HAP)), devletin%50’sinden fazla yenilenebilir enerji karışımından yararlanmak için stratejik bir plandır. HAP, Güney Avustralya'yı yeşil bir hidrojen üreticisi ve ihracatçısı yapıyor.
Güney Avustralya hükümeti Hidrojen Eylem Planını yayınladı
Güney Avustralya, dünya standartlarında yenilenebilir bir hidrojen tedarikçisi olmak için rüzgâr, güneş, arazi, altyapı ve becerilerini güçlendirmeyi düşünüyor.
Doğru yerlerdeki hidrojen altyapısı daha temiz ve daha ucuz bir enerji geleceği için anahtardır. ARENA
Devletin yenilenebilir kaynaklardan elde ettiği enerji karışımının %50'sinden fazlasıyla, hidrojen gibi yeni bağlantı ve depolama teknolojileri Güney Avustralya'ya (SA) 2030’da “net %100 yenilenebilir enerji” hedefini gerçekleştirme konusunda destek verecek. Açıklanan yeni bir eylem planı’nda, devleti büyük bir yeşil hidrojen üreticisi ve ihracatçısı yapma aşaması belirlendi.
Resmen Adelaide'deki Hidrojen Güvenliği Uluslararası Konferansında (International Conference on Hydrogen Safety in Adelaide) başlatılan SA'nın Hidrojen Eylem Planı, yenilenebilir hidrojen üretimi ve ihracat altyapısı için en uygun yerleri belirlemek için bir dönüm noktası çalışmasına yönelik olarak 1 milyon doların üzerinde bir taahhüdü içeriyor.
Başbakan Steven Marshall (Premier of South Australia), “Hidrojen gibi doğal avantajlarımızı temel alan yeni endüstrileri memnuniyetle karşılıyoruz ve devletimizin gelişen işletme kültürüne ve başlangıç sektörüne çok iyi uyduğuna inanıyoruz” dedi. Ve ekledi “Bu girişim, Güney Avustralya’nın hem devletlerarası hem de denizaşırı ülkelere hidrojen ihracatı, ekonomimizi destekleyecek ve gelecekteki iş olanakları sunacak.”
Hidrojen Eylem Planı, devleti rüzgarı, güneşi, toprağı, altyapısını ve becerilerini beş ana hedefe göz atarak yükseltmeyi hedeflemektedir:
1. Hidrojen altyapısına yatırımları kolaylaştırmak
2. Dünya standartlarında bir düzenleyici çerçeve oluşturmak
3. Ticaret ilişkilerini ve tedarik yeteneklerini derinleştirmek
4. İnovasyon ve işgücü becerileri gelişimini teşvik etmek
5. Hidrojeni eyaletin enerji sistemine entegre etmek
Konferansta, Enerji ve Maden Bakanı (Minister for Energy and Mining) Dan van Holst Pellekaan, planın devletin hidrojen ve yenilenebilir enerjideki öncü rolüne dayandığını söyledi: “Bu girişim devletimiz için daha güvenilir, daha ekonomik ve daha temiz enerji sağlama planımıza mükemmel bir şekilde uyuyor”, “Dünyadaki hiçbir yerin,
%100 yeşil hidrojen üretmek, tüketmek ve ihraç etmek için Güney Avustralya kadar iyi bir konumda olmaması muhtemel” dedi.
Ve sözlerine şöyle devam etti:
SA'nın Planı, Çin, Güney Kore, Japonya ve Singapur da dahil olmak üzere Asya'daki Avustralya'daki ticaret ortaklarının çoğunun hidrojen ekonomisi geliştirmek istediğini ve hidrojen ithal etmek zorunda kalacağını belirtti. “Uzun süredir devam eden ve en yakın ticaret ortaklarımızdan bazıları, önümüzdeki on yıllar boyunca enerji geçişlerini yapmak için hidrojene ihtiyaçları olacaklarının sinyallerini veriyor ve bu yenilenebilir enerjinin ihracatı için bir merkez haline gelerek bu büyüme fırsatından en iyi şekilde yararlanmak istiyoruz”.
Hidrojen için güçlü durum uzun zamandır bilinmektedir, ancak teknoloji gelişmeleriyle birlikte güneş ve rüzgar enerjisi üretiminin maliyetinin düşmesi bir devrilme noktası yarattı. 2019'u hidrojen için kritik bir yıl ilan eden Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency), hidrojenin dünyada benzeri görülmemiş bir ivme kazandığını ve nihayet temiz enerji çözümü olarak uzun zamandır devam eden potansiyelini yerine getirme yolunda yolalabileceğini söyledi.
Avustralya hidrojen bağımlılığının gerçek dünyaya yayılması için en uygun şekilde yerleştirilen ülkeler arasında bulunduğundan, Avustralya Hükümetleri Konseyi Enerji Konseyi Ulusal Hidrojen Stratejisi Çalışma Grubu (the Council of Australian Governments Energy Council’s National Hydrogen Strategy Working Group), hidrojeni Avustralya’nın bir sonraki multi-milyar ihracat fırsatı olarak tanımladı. Avustralya Yenilenebilir Enerji Ajansı'nın (Modelling for the Australian Renewable Energy Agency (ARENA)) modellenmesi, Avustralya hidrojen ihracatının 2030 yılına kadar 1,7 milyar dolar ve 2,800 işte ülke ekonomisine katkıda bulunabileceğini tahmin ediyor.
Ulusal hidrojen stratejisiyle halen çalışmalarda bulunan devletler, konuyu kendi ellerine alıyorlar. SA, yeşil bir hidrojen girişimi başlatan üçüncü devlet oldu. Daha önce, Queensland hükümeti 19 milyon dolarlık sürdürülebilir bir hidrojen stratejisi başlattı , Batı Avustralya ise yenilenebilir bir hidrojen stratejisi açıkladı, 10 milyon dolarlık bir yeşil hidrojen fonu açtı ve yeşil hidrojen gaz boru hatlarına enjekte etmeye başlandı.
SA halihazırda aşağıdakiler dahil birçok büyük yeşil hidrojen projesine ev sahipliği yapıyor: H2U’nun Port Lincoln hidrojen ve amonyak tedarik zinciri sergisi, Neoen’in Crystal Brook Energy Park’taki hidrojen süper merkezi, Avustralya Doğalgaz Şebekeleri Hidrojen Parkı, Güney Avustralya ve Güney Avustralya Üniversitesi Yenilenebilir Enerji Test Birimi.
Avustralya Yeşil Hidrojene bu yatırımları yaparken, konuya Avrupa tarafından baktığımız zaman aşağıda yazılanlar karşımıza çıkıyor.
Daha Uygun Fiyatla Hidrojen Eldesi için Yeşil Elektrik
Ticari enerji-gaz tesisinde optimize edilmiş elektrolizörlü ve çalışan araştırma platformu Yeşil elektrik kaynaklı hidrojen, ulaştırma sektöründeki yenilenebilir enerji sektörünün payını artırabilir ve partikül madde ile azot oksit emisyonlarını azaltabilir. Ancak yeşil gaz üretimi hala çok pahalı olduğundan, Güneş Enerjisi ve Hidrojen Araştırmaları Merkezi Baden-Württemberg (ZSW) ve ortakları kısa bir süre önce araştırma platformlarında maliyetleri düşürmeye yardımcı olabilecek bir seçeneği test etti.
2019 yılının başlarında, bu konsorsiyum, güney Alman kasabası Grenzach-Wyhlen'de bulunan ticari bir gaz üretim tesisinde deneme amaçlı bir araştırma elektrolizörü kullandı. İyi performans alındı.
Yeni elektrot kaplamaları sayesinde, bilim adamları, tesisin endüstriyel ekipmanlarına %20 daha iyi performans kazandırarak güç yoğunluğunu artırmayı başardılar. Araştırma elektrolizörü sadece birkaç parçadan oluşuyor ve seri üretime daha uygun. Bu gelişme elektrolizörlerin maliyetini düşürebilir. Araştırmacılar şimdi kanıtlanmış elektrot kaplamanın mukavemetini araştırıyor.
Fosil yakıtların kademeli olarak elektrik santrallerinde yenilenebilir enerji kaynakları ile değiştirilmesi bir başlangıç ancak bunun ulaşım ve binalar alanında da yaygınlaşması gerekiyor. Hidrojen, bu geçiş için mükemmel bir yol sunar. Bu gaz halindeki enerji taşıyıcısı, diğer sektörlerin kullanması için fazla yeşil elektriği sağlayabilir. Almanya’nın ulaşım ve ısınmadaki fosil yakıtları terk ediş süreci yavaşlamaya başladı; hidrojen, yeniden ivme kazandırabilir.
Aynı ekolojik ayak izi, daha güçlü yeni elektrolizör Elektroliz tesisleri, suyu hidrojen ve oksijene ayırmak için elektrik kullanır. Bu yöntemle, yeşil hidrojen gazının rekabetçi bir fiyatla elde edilmesi mümkün görünmemektedir. Maliyetleri düşürmek isteyen ZSW araştırmacıları ile bilim ve endüstri ortakları, Yukarı Ren Nehri'ndeki endüstriyel 1 MW’lık tesiste bir araştırma platformu oluşturdu. En büyük hedefleri iklim dostu bir adım atarak enerji eldesi.
ZSW Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Süreçleri Bölüm Başkanı Dr. Michael Specht, “Katılan şirketler ve kurumlar, bu araştırma tesisinde gerçek bir ortamda bileşenleri test edebilir ve optimize edebilir. Örneğin, Ocak ayından bu yana gerçek dünya koşullarında 300 kilowatt'a kadar çıktılı alkalin basıncı optimize edilmiş bir elektroliz tesisini test ettik. Yeni geliştirilen daha ucuz elektrotlar, daha basit bir tasarıma sahip” diyor. Bu projenin paydaşları ayrıca maliyet ve verimlilik potansiyellerini göz önünde bulundurarak kompresörleri, elektrik akamı redresörlerini ve basınçlı kapları da analiz etmeyi hedefliyor. Gelecek vaat eden fikirleri ürünlere dönüştürmeyi umuyorlar.
Bu araştırmada ilk denemede ele alınan elektrolizör projesi başarıya ulaştı. Proje ortakları ZSW ve Alman Havacılık ve Uzay Merkezi (DLR), yeni elektrot kaplamaları kullanarak güç yoğunluğunda yüzde 20 artış sağladı. Bu yöntemin kullanıldığı tesis, aynı büyüklükte ve aynı enerji tüketimi olan bir tesisten beşte bir oranında daha fazla hidrojen üretebilir. Başka bir deyişle, yeni elektrolizör daha az alan ve malzeme kullanarak aynı performansı yakalayabilir. Ancak, araştırmacılar henüz gelişmiş elektrot kaplamanın dayanıklılığını kanıtlamaya çalışıyor.
Elektrolizörlerin fiyat etiketi de büyüklüklerine bağlıdır. Yenilenebilir elektriği dönüştürme maliyetinin aslan payını- yüzde 40 civarında – hesaba katınca, hidrojen fiyatı otomatik olarak yükselir. Araştırma ve geliştirme, elektroliz tesisleri üreticileri için önemli bir maliyet noktasıdır, bu nedenle düşük Ar-Ge maliyetleri de bu teknolojinin benimsenmesini sağlayabilir.
Bu araştırma girişimi Kasım 2018'de başlatılan “Power-to-Gas Baden-Württemberg” adındaki projesinin bir parçasıdır. Enerji şirketi Energiedienst AG, Almanya’nın Baden bölgesinin güneyinde Wyhlen'de endüstriyel ölçekte hidrojen üretmek için bir elektroliz tesisini işletmeyi amaçlamaktadır. Kasım 2018'den bu yana deneme bazında çalışan ve işletilen ticari tesis, artık günde yaklaşık bir metrik ton hidrojen üretebiliyor ki bu miktar, 1.000 adet yakıt hücreli aracın günlük ortalama kullanımına yeterli yakıt demektir. ZSW bilim adamlarının tesisi ve bu tesis, gerçek koşullar altında çalıştırarak araştırmalar sürdürülüyor. Ren Nehri üzerindeki komşu bir hidroelektrik santrali her iki tesis için de elektrik sağlıyor. İki elektroliz ünitesi suyu hidrojene dönüştürdüğünde verimleri birleştirilip kullanım noktasına taşınıyor.
İzleme devam ediyor
ZSW tarafından koordine edilen bu projede, bilim adamlarının canlı veri gözetimi içerecek biçimde her iki tesisi de izlemelerini istiyor. İzleme Ocak ayında başladı. Bu yılın sonuna kadar, araştırmacılar yaklaşık 4.000 çalışma saatinde oluşturulan verileri inceledi. Ulaşımın geleceği odaklı bu projede sanayi şirketleri ve araştırma kurumları da yer alıyor.
11 ortak, bilimsel topluluğun üç temsilcisiyle projeye dahil. Baden-Württemberg eyaleti projeye 4.5 milyon € ile finansman sağlıyor.
Zentrum für Sonnenenergie ve Wasserstoff-Forschung Baden-Württemberg (Güneş Enerjisi ve Hidrojen Araştırma Merkezi, Baden-Württemberg, ZSW), fotovoltaik, yenilenebilir yakıtlar, batarya teknolojisi, yakıt hücreleri ve alanlarında uygulamalı araştırmalar yapan lider kuruluşlardan biri. Bünyesinde; Stuttgart, Ulm ve Widderstall'deki ZSW’nin üç lokasyonunda çalışan yaklaşık 260 bilim adamı, mühendis ve teknisyen, 90 araştırmacı ve asistan bulunuyor.
Bunu dışında yine Avrupa’dan bir örnek haberde şu şekilde:
Avrupa’nın en büyük yeşil hidrojen santrali kuruluyor
Hollandalı şirketler Akzo Nobel ve Gasunie, karbon salımını azaltmak için 20 MW kapasiteli Avrupa'nın en büyük yeşil hidrojen santralini kuracaklar.
Hollanda merkezli boya ve kaplama malzemeleri üreticisi Akzo Nobel ve doğal gaz dağıtım şirketi Gasunie, atmosfere karbon salımını azaltmak için Avrupa'nın en büyük yeşil hidrojen üretim tesisini Hollanda'nın kuzeyinde kurmayı planlıyorlar. Tesis yılda yaklaşıkm 3 bin ton yeşil hidrojen üretecek.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen sürdürülebilir elektriği hidrojene dönüştürecek olan 20 MW gücündeki su elektrolizi tesisi her yıl 3.000 ton yeşil hidrojen üretecek.
İki şirket zamanla tesisin kapasitesini 100 MW’a çıkarmayı planlıyorlar. Şimdiye kadar, Hollanda’da planlanan en büyük benzer tesis 1 MW kapasiteye sahip.
Hollanda'da şirketler her yıl doğal gazdan elde edilen 800 bin tondan fazla hidrojen kullanıyorlar. Bunun yerine sürdürülebilir elektriğin kullanılmasıyla yılda 7 milyon ton karbondioksidin salımı önlenmiş olacak.
Yeşil Hidrojen’e Türkiye açısından baktığımızda da karşımıza önemli bir Bilim adamı çıkıyor: Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu.
Bir asra yaklaşan ömrünün neredeyse tamamını bilime adamış, “dünyayı kurtaracak adam” sıfatıyla tüm dünyayı etkileyebilmeyi başarmış değerli bir bilim insanı Prof. Dr. Turhan Nejat Veziroğlu…
Yaptığı çalışmalarla “Hidrojen Ekonomisi” teorisinin fikir babası olan Prof. Dr. Veziroğlu, dünyanın gelecekte alternatifsiz olarak yöneleceği hidrojen yakıtı konusunda tartışmasız bir otorite…
Veziroğlu, “Türkiye ihtiyacı olan yakıtı hidrojen olarak su, güneş, rüzgâr ve jeotermal enerjisinden üretebilir” ve “Türkiye önümüzdeki 20 yıl içinde hidrojen enerjisine geçmek için gerekli planlamayı yapmalı” diyor.
Enerji ile ilgilenen üniversiteli gençlere, hidrojen enerjisi ile ilgili araştırmalar yapmalarını, bu konuda uzmanlaşmalarını ve Türkiye’nin bir an önce hidrojene geçmesini sağlamalarını öneriyor Veziroğlu.
Veziroğlu yaptığı söyleşide ayrıca şunları sözlerine ekliyor:
“ Dünyanın birçok memleketi, Japonya, Güney Kore, Çin, Almanya ve Fransa başta olmak üzere, küresel ısınmanın ve şehirlerdeki hava kirliliğinin kalıcı çözümü olarak hidrojene geçmek için planlar yaptı ve büyük mesafeler kat etti. Rusya’nın GasProm şirketi doğalgazdan hidrojen üretip, hidrojeni Avrupa’da pazarlamak için temaslara başladı. Hükümetimiz de söylediğim memleketlerin hidrojen enerjisine geçiş programlarını inceleyerek Türkiye’nin önümüzdeki 20 yıl içinde hidrojen enerjisine geçmesi için gerekli planlamayı yapmalıdır. Türkiye ihtiyacı olan yakıtı, linyit, kömür, petrol ve doğalgaz yerine hidrojen olarak su, güneş, rüzgâr ve jeotermal enerjisinden üretebilir. Ayrıca, gece kullanılmayan elektrikten ve Mersin’de yapılan nükleer santralin gece üreteceği elektrikten hidrojen üretilebilir.”
SONUÇ:
Büyüyen ekonomiyle beraber ve artan tüketim alışkanlıklarıyla daha fazla elektrik enerjisi üretimi ve kullanımına ihtiyaç duyan Ülkemiz’de Yenilenebilir Enerji ve Yeşil Hidrojen ile üretim sağlıktan, tarıma, ulaşıma yaşamımızda her alanda olumlu katkılarla , kömür, petrol, doğalgaz ithal etmeyen ve kalkınma hızı artan bir ülke olmamızın yolunu açacaktır.
Kaynaklar:
1. Green hydrogen to reach cost parity by 2030
pv-magazine web sayfası, November 15, 2019 PV MAGAZİNE ,
By Blake Matich
Image: Green hydrogen can be produced through electrolysis from any low-cost energy source.Siemens
2. South Australia government releases Hydrogen Action Plan
pv-magazine web sayfası, September 24, 2019 MARIJA MAISCH
Image: ARENA
3. Finkel persisting with carbon capture and storage
pv-magazine web sayfası, SEPTEMBER 25, 2019 BLAKE MATICH
Image: Chief scientist Alan Finkel, ABC News/Matt Roberts
4. Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu
yenienerji, Sayı 69 , Mart-Haziran Nisan 2019
5. Daha uygun fiyatla enerji eldesi için yeşil elektrik
yenienerji, Sayı 70 , Mayıs-Haziran 2019
6. Avrupa’nın en büyük yeşil hidrojen santrali kurulacak
enerji günlüğü web sayfası, 10 Ocak 2018
akzonobel web sayfası, 9 Ocak 2018
Katkıları için Hüsnü Baysal’a teşekkürler.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.