Hikayesi yarım kalan kadınlar!..
Özellikle kadınlar için geçerli bu!. Elalem diye bir terör örgütü varya, hemen devreye giriveriyor. Ama o elalem, kadının birşeye ihtiyacı olduğunda ortadan kayboluyor.
Kadınlar hayata maalesef 3-0 yenik başlıyor. Kahrolası ayrımcılık kız çocuğunun doğumundan başlıyor. Kız çocuğu önce babasından korkmalı, sonra illaki abisinden.. Amcasından, dayısından.. Tüm akrabalardan çekinmeli. Sanki kız olmak ayıpmış gibi saklamalı kendini. Kız çocuğuna korkmayı öğreten aynı zihniyet, erkek çocuğuna korkutmayı, şiddeti öğretiyor. Öğretmekle kalmıyor, bu durumun onun hakkı olduğunu da zihnine kazıyor. Hani huylar sonradan edinilir ya, şiddeti huy edindiriyorlar erkek çocuklarına. Ruhu şiddetle beslenen bir erkek hayatı boyunca ne iyi bir eş, ne iyi bir baba nede iyi bir birey oluyor.
Anneler de ne yaşadıysa kızına aynısını yaşatıyor. Kendince koruyor. Ona nasıl davranıldıysa, o da aynısını yapıyor. Çünkü o da bilmiyor doğrunun ne olduğunu. Gerçi bilse ne olacak, korku onunda ruhunu sarmış. Hayattaki en tehlikeli, en büyük duygu "korku" dur. Korkan insan yalan söyler, korkan insan hata yapar. Korkan bir insana her şeyi yaptırabilirsiniz. Çünkü korku insanı çaresizleştirir.
Çaresizlik öğretiliyor kadına.
Haklarının ne olduğunu bilse de kullanmaya cesareti yok. Çaresiz itaat ediyor. Önce babaya, sonra kocaya.. Sevgiliye, arkadaşa hepsine ayrı ayrı itaat ediyor. Çünkü itaat ederse sevileceğini zannediyor. Kendini öyle kabullendirmeye çalışıyor. Sorgulamayı aklından bile geçirmiyor. Çünkü ona sorgulamanın "ahlaksızlık" olduğu öğretilmiş. Bir yudum sevilmek için verdiği çabanın farkında bile değil..
Fail ile mağdur hep aynı evde.
Evde mutsuz olan bir kız çocuğu çareyi yine bir erkekte arıyor. Oysa onun çaresizliğini fark eden diğer bir erkek bunu dibine kadar sömürür anlayamıyor. Hasret kaldığı, ihtiyacı olan o iki sevgi sözcüğünün peşine düşüyor. Kurtuldum zannedip daha da büyük bir ateşe atıyor kendini. Sonrası zaten hüsran, mutsuzluk, umutsuzluk..
Her şeyde eğitim diye bağırıyoruz ya.. evet en önemli şey eğitim! Ancak ülkemizin pek çok bölgesinde bu mümkün değil. Bazı duygular, huylar ev de ediniliyor. Çocuklar evin yansımasıdır. Ne görürlerse onunla beslenip büyüyorlar. Şiddet dolu bir evde büyüyen bir erkek çocuğu, babasının bunu neden yaptığını anlamak için onun kişiliğine bürünüyor. Kız çocukları tıpkı annelerine benziyor bir zaman sonra. O yüzden en büyük eğitim önce evde veriliyor. Çocuk ilk yalanı da evde öğreniyor, yaptığı herhangi bir kötü davranışın ödüllendirilmesini de. İyi kötü ne varsa önce ev eğitiminde öğreniyor çocuk. Onun için hayatı boyunca o evde öğrendiği ilk şey daima doğru oluyor. Anne baba adayları rehabilite olmazsa bu düzen değişmez.
Ehliyet alırken bile haftalarca kursa gitmenin mecbur olduğu bir dünyada, rehabilite edilmeden, eğitim görmeden çocuk dünyaya getirmenin önlenmesi gerekiyor. Bebek bekleyen eşleri mutlaka bir kursa tabi tutma yasası çıkmalı.
Her şeyden daha da önemlisi önce sevmeyi öğretmek gerek. Sevmenin bir nimet olduğunu bilmeli. Vazgeçmeyi, kaybetmeyi de bir eksiklik olarak görmemeli.. Şefkat göstermeyi, merhameti mutlaka çocuklara öğretmeli. Yoksa bu dünyada daha milyonlarca kadının hikayesi yarım kalacak!
Kadınlar hayata maalesef 3-0 yenik başlıyor. Kahrolası ayrımcılık kız çocuğunun doğumundan başlıyor. Kız çocuğu önce babasından korkmalı, sonra illaki abisinden.. Amcasından, dayısından.. Tüm akrabalardan çekinmeli. Sanki kız olmak ayıpmış gibi saklamalı kendini. Kız çocuğuna korkmayı öğreten aynı zihniyet, erkek çocuğuna korkutmayı, şiddeti öğretiyor. Öğretmekle kalmıyor, bu durumun onun hakkı olduğunu da zihnine kazıyor. Hani huylar sonradan edinilir ya, şiddeti huy edindiriyorlar erkek çocuklarına. Ruhu şiddetle beslenen bir erkek hayatı boyunca ne iyi bir eş, ne iyi bir baba nede iyi bir birey oluyor.
Anneler de ne yaşadıysa kızına aynısını yaşatıyor. Kendince koruyor. Ona nasıl davranıldıysa, o da aynısını yapıyor. Çünkü o da bilmiyor doğrunun ne olduğunu. Gerçi bilse ne olacak, korku onunda ruhunu sarmış. Hayattaki en tehlikeli, en büyük duygu "korku" dur. Korkan insan yalan söyler, korkan insan hata yapar. Korkan bir insana her şeyi yaptırabilirsiniz. Çünkü korku insanı çaresizleştirir.
Çaresizlik öğretiliyor kadına.
Haklarının ne olduğunu bilse de kullanmaya cesareti yok. Çaresiz itaat ediyor. Önce babaya, sonra kocaya.. Sevgiliye, arkadaşa hepsine ayrı ayrı itaat ediyor. Çünkü itaat ederse sevileceğini zannediyor. Kendini öyle kabullendirmeye çalışıyor. Sorgulamayı aklından bile geçirmiyor. Çünkü ona sorgulamanın "ahlaksızlık" olduğu öğretilmiş. Bir yudum sevilmek için verdiği çabanın farkında bile değil..
Fail ile mağdur hep aynı evde.
Evde mutsuz olan bir kız çocuğu çareyi yine bir erkekte arıyor. Oysa onun çaresizliğini fark eden diğer bir erkek bunu dibine kadar sömürür anlayamıyor. Hasret kaldığı, ihtiyacı olan o iki sevgi sözcüğünün peşine düşüyor. Kurtuldum zannedip daha da büyük bir ateşe atıyor kendini. Sonrası zaten hüsran, mutsuzluk, umutsuzluk..
Her şeyde eğitim diye bağırıyoruz ya.. evet en önemli şey eğitim! Ancak ülkemizin pek çok bölgesinde bu mümkün değil. Bazı duygular, huylar ev de ediniliyor. Çocuklar evin yansımasıdır. Ne görürlerse onunla beslenip büyüyorlar. Şiddet dolu bir evde büyüyen bir erkek çocuğu, babasının bunu neden yaptığını anlamak için onun kişiliğine bürünüyor. Kız çocukları tıpkı annelerine benziyor bir zaman sonra. O yüzden en büyük eğitim önce evde veriliyor. Çocuk ilk yalanı da evde öğreniyor, yaptığı herhangi bir kötü davranışın ödüllendirilmesini de. İyi kötü ne varsa önce ev eğitiminde öğreniyor çocuk. Onun için hayatı boyunca o evde öğrendiği ilk şey daima doğru oluyor. Anne baba adayları rehabilite olmazsa bu düzen değişmez.
Ehliyet alırken bile haftalarca kursa gitmenin mecbur olduğu bir dünyada, rehabilite edilmeden, eğitim görmeden çocuk dünyaya getirmenin önlenmesi gerekiyor. Bebek bekleyen eşleri mutlaka bir kursa tabi tutma yasası çıkmalı.
Her şeyden daha da önemlisi önce sevmeyi öğretmek gerek. Sevmenin bir nimet olduğunu bilmeli. Vazgeçmeyi, kaybetmeyi de bir eksiklik olarak görmemeli.. Şefkat göstermeyi, merhameti mutlaka çocuklara öğretmeli. Yoksa bu dünyada daha milyonlarca kadının hikayesi yarım kalacak!
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Sükuti
cengiz yıldız