Birlik ve inançlarımıza ne oldu?..
Son yıllarda görüyoruz ki bu "değerler " bir bir yok oluyor ve ruhsuzlasmaya başlıyoruz.. Ruhunu yitirmiş bir toplum teslim olmaya hazır savaşçı gibidir. Eğer kaybettiklerimizi toparlamaya çalışmazsak, ruhumuzda onarılması çok zor yaralar alacağız ve hep geçmişe hasretle bakacağız.
Öncelikle kaybetmeye başladıklarımızın başında "milli bütünlüğümüz" geliyor. Milli bütünlüğünü yitirmiş bir toplum, emperyalizmin en sevdiği ve çantada keklik saydığı bir durumdur.. Birbirine tahammül edemeyen insanların arasına ekilen nifak tohumları çok çabuk filizlenir..
Hele aile yapımızdaki bozulmalar kabul edilir gibi değildir. Hepimiz annelerimizin, babalarımızın, dede ve ninelerimizin bizlere yaptıklarına hasret değilmiyiz? Onlardan şiddet görerek büyümedigimiz halde biz eşlerimize, evlatlarımıza nasıl bu kadar acımasız ve tahamülsüz olabiliyoruz? Nedir bizi bu kadar öfkemize esir eden şey? Veya biz nasıl insanlarız ki doyumsuzluğumuzun, hayatın sınavlarının bedelini en yakınımızdakilere ödetiyoruz.. Bu kadar acımasız olmak bizi de üzmüyormu? Aile birliği, bizim hep gururlandığımız en önemli değerlerimizin başında gelmiyormuydu? Ne oldu da toparlayamıyoruz ? Biz kudretsiz bir millet mi olduk?
Saygısızlık almış başını gidiyor. Her şey menfaat olmuş.. Kimse karşılıksız birşey yapmaz olmuş ne acı.. Aslında menfaatçilik bizim inancımızda asla yoktur.. Demektir ki; biz inançlarımızı da yitirmeye başlıyoruz. İnsan inançsızlaşırsa merhametsizleşir bilmiyormuyuz? Merhametsiz insana ne güvenilir nede inanılır.. Her türlü kötülüğe meyillidir çünkü..
Ahlak yapısının çöküyor olması hepimizi utandırıyor. Ahlak kavramını yitirmeye başlayan birinden inanç beklemek çok komik olur.. Kendimize bunu yakıştırmayalım.. Atalarımızın kemikleri sızlar..
İnanç, hiçbir siyasi partiye ait değildir.. İnanç, tüm insanlığındır. . Dolayısıyla hiç bir şeyin bedelini "inanç'a" ödetemeyiz. Caydırıcılık ve huzur sadece inançla elde edilir. İnanci zayıf olan insanlar kötülük yapmaya korkmazlar. İnsan, adı ne olursa olsun bir şeye inanmalıdır. .
Bizler adalet duygumuzu yitirmeden, inançlarımızı, değerlerimizi ve kültürümüzü toparlayıp birbirimizi rehabilite etmek zorundayız.. Toplum huzuru ve geleceğimiz için sakin olup, kaybetmeye başladıklarımızı tekrar elde edip geçmişe hasretle değilde, geleceği özlemle yaşamalıyız.
Öncelikle kaybetmeye başladıklarımızın başında "milli bütünlüğümüz" geliyor. Milli bütünlüğünü yitirmiş bir toplum, emperyalizmin en sevdiği ve çantada keklik saydığı bir durumdur.. Birbirine tahammül edemeyen insanların arasına ekilen nifak tohumları çok çabuk filizlenir..
Hele aile yapımızdaki bozulmalar kabul edilir gibi değildir. Hepimiz annelerimizin, babalarımızın, dede ve ninelerimizin bizlere yaptıklarına hasret değilmiyiz? Onlardan şiddet görerek büyümedigimiz halde biz eşlerimize, evlatlarımıza nasıl bu kadar acımasız ve tahamülsüz olabiliyoruz? Nedir bizi bu kadar öfkemize esir eden şey? Veya biz nasıl insanlarız ki doyumsuzluğumuzun, hayatın sınavlarının bedelini en yakınımızdakilere ödetiyoruz.. Bu kadar acımasız olmak bizi de üzmüyormu? Aile birliği, bizim hep gururlandığımız en önemli değerlerimizin başında gelmiyormuydu? Ne oldu da toparlayamıyoruz ? Biz kudretsiz bir millet mi olduk?
Saygısızlık almış başını gidiyor. Her şey menfaat olmuş.. Kimse karşılıksız birşey yapmaz olmuş ne acı.. Aslında menfaatçilik bizim inancımızda asla yoktur.. Demektir ki; biz inançlarımızı da yitirmeye başlıyoruz. İnsan inançsızlaşırsa merhametsizleşir bilmiyormuyuz? Merhametsiz insana ne güvenilir nede inanılır.. Her türlü kötülüğe meyillidir çünkü..
Ahlak yapısının çöküyor olması hepimizi utandırıyor. Ahlak kavramını yitirmeye başlayan birinden inanç beklemek çok komik olur.. Kendimize bunu yakıştırmayalım.. Atalarımızın kemikleri sızlar..
İnanç, hiçbir siyasi partiye ait değildir.. İnanç, tüm insanlığındır. . Dolayısıyla hiç bir şeyin bedelini "inanç'a" ödetemeyiz. Caydırıcılık ve huzur sadece inançla elde edilir. İnanci zayıf olan insanlar kötülük yapmaya korkmazlar. İnsan, adı ne olursa olsun bir şeye inanmalıdır. .
Bizler adalet duygumuzu yitirmeden, inançlarımızı, değerlerimizi ve kültürümüzü toparlayıp birbirimizi rehabilite etmek zorundayız.. Toplum huzuru ve geleceğimiz için sakin olup, kaybetmeye başladıklarımızı tekrar elde edip geçmişe hasretle değilde, geleceği özlemle yaşamalıyız.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.