Zülfü yare dokundun Kılıçdaroğlu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Diyarbakır'da idi ve bir dizi temaslarda bulundu.
Bu temaslar arasında Terörist Selahattin Demirtaş'ın babası da vardı.
Demirtaş'ın ayağına giden Kılıçdaroğlu, söz konusu Diyarbakır anneleri olduğunda, hileye, yalana, rüşvete ve tehdide başvurdu.
CHP'li Erdoğan Toprak: "CHP iktidar ben de bakan olacağım, bizimle iyi geçinin!" tehdidini savururken, iddiaya göre günler önce, bazı aileler aranmış, susma karşılığında para ve iş teklif edilmiş!
Anneler bunları medya üzerinden açıkladı!
Bu nasıl bir rezalettir?
Bu neyin kafasıdır?
CHP'nin istediği, aileler ile "otelde" görüşmek olmuş.
Aileler bunu reddederek, haklı olarak, HDP Diyarbakır İl binası önündeki çadırlarına davet etmişler.
Tabiiki de Kılıçdaroğlu oraya gitmedi, gidemez çünkü, HDP'nin bu işin içinde bulunduğunu tasdik etmiş olur.
HDP ise bunu hiç de hoş karşılamaz.
HDPsiz de CHP'nin bir seçim kazanma şansı olamaz!
Peki ne yaptı Kılıçdaroğlu?
Ailelerin otelini bastı!
Ali kıran baş kesen misali kendini zorla muhatap olarak dayatmak istedi!
Anneler yine de kabul etmedi.
İki sözcüyü gönderdiler ve HDP il binası önünde beklediklerini tekrar dile getirdiler.
Bir dakika bile sürmeyen bu görüşmeyi CHP ve fondaş medyası görüntüledi ve:
"Kılıçdaroğlu Diyarbakır anneleri ile görüştü!" olarak servis etti.
Bu düpedüz bir yalan, bir kumpas ve çukur seviyesinde bir eylem.
Bunu ve buna alet olan "basın mensuplarını" şiddetle kınıyorum!
Evet, Diyarbakır anneleri gözünüzde bir çıban.
Evet, sizleri ve maşası olduğunuz HDP'yi rahatsız ediyorlar.
İyiki de ediyorlar, iyiki de varlar.
Haklı mücadelelerini, başları dik, alınları ak sürdürüyorlar.
HDP'nin korku imparatorluğunu yıktılar.
Sindirme hegemonyasını yerle yeksan ettiler.
Sadece Diyarbakır da değil, tüm bölgede yaptılar bunu.
Tüm bölgeye, HDP'nin gerçek yüzünü gösterdiler.
Onlara göre Mezopotamya, oranın da başkenti Amed'in HDP il binasını işlevsiz hale getirdiler.
Tabii sizi rahatsız edecekler, gözünüze çıban gibi bayacaklar.
Ancak, Kılıçdaroğlu, şu çakma kabadayı tavırların buraya sökmedi, sökmez!
Zaten ne olduğun belli değil, alçaldıkça alçaldın, bu insanları kirli amellerine alet etmeyecektin.
İstekleri sadece HDP tarafından PKK'ya kaçırılan çocuklarını bağırlarına basmak, adi, eli kanlı terör örgütü PKK'nın elinden kurtarmak.
Bu insanlar senden ancak insanlık istedi, samimiyet istedi.
Tabii gösteremezsin çünkü hem umurunda değiller hem de gitsen HDP seni derbeder eder.
Fakat Kılıçdaroğlu, sana Zülfü yare dokundurtmayız!
O insanları kullanmana izin vermeyiz, buna müsaade etmeyiz.
Orayı burayı basma ile yaptığın ucuz popülist şovlarının benzerini burada sana yaptırtmayız.
İnsan olarak buna vicdanımız müsaade etmez!
İnsanlık demişken.
Keşke içinde zerre samimiyet olsaydı.
Keşke HDP'nin karşısına dikilip "bu ailelerin ve diğer ailelerin çocuklarını bırakın" diyebilseydin.
Bunu sağlayabilseydin.
Ama nerde…
İşiniz, gücünüz, yalan, dolan, sahtecilik, popülizm.
Ciddi bir siyaset ortaya koymak size çok uzak.
En iğrenç tarafı ise bu kumpası, Türk Devletinin Antalya'daki demokrasi başarısını fitillemek için yapmış olmandır.
Hazmedemediniz çünkü AK Partisi iktidarının tüm dünya tarafından takdir edildiğini!
Etmeyin.
Yel kayadan ancak toz götürür!
İt ürür, kervan yürür!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Bu temaslar arasında Terörist Selahattin Demirtaş'ın babası da vardı.
Demirtaş'ın ayağına giden Kılıçdaroğlu, söz konusu Diyarbakır anneleri olduğunda, hileye, yalana, rüşvete ve tehdide başvurdu.
CHP'li Erdoğan Toprak: "CHP iktidar ben de bakan olacağım, bizimle iyi geçinin!" tehdidini savururken, iddiaya göre günler önce, bazı aileler aranmış, susma karşılığında para ve iş teklif edilmiş!
Anneler bunları medya üzerinden açıkladı!
Bu nasıl bir rezalettir?
Bu neyin kafasıdır?
CHP'nin istediği, aileler ile "otelde" görüşmek olmuş.
Aileler bunu reddederek, haklı olarak, HDP Diyarbakır İl binası önündeki çadırlarına davet etmişler.
Tabiiki de Kılıçdaroğlu oraya gitmedi, gidemez çünkü, HDP'nin bu işin içinde bulunduğunu tasdik etmiş olur.
HDP ise bunu hiç de hoş karşılamaz.
HDPsiz de CHP'nin bir seçim kazanma şansı olamaz!
Peki ne yaptı Kılıçdaroğlu?
Ailelerin otelini bastı!
Ali kıran baş kesen misali kendini zorla muhatap olarak dayatmak istedi!
Anneler yine de kabul etmedi.
İki sözcüyü gönderdiler ve HDP il binası önünde beklediklerini tekrar dile getirdiler.
Bir dakika bile sürmeyen bu görüşmeyi CHP ve fondaş medyası görüntüledi ve:
"Kılıçdaroğlu Diyarbakır anneleri ile görüştü!" olarak servis etti.
Bu düpedüz bir yalan, bir kumpas ve çukur seviyesinde bir eylem.
Bunu ve buna alet olan "basın mensuplarını" şiddetle kınıyorum!
Evet, Diyarbakır anneleri gözünüzde bir çıban.
Evet, sizleri ve maşası olduğunuz HDP'yi rahatsız ediyorlar.
İyiki de ediyorlar, iyiki de varlar.
Haklı mücadelelerini, başları dik, alınları ak sürdürüyorlar.
HDP'nin korku imparatorluğunu yıktılar.
Sindirme hegemonyasını yerle yeksan ettiler.
Sadece Diyarbakır da değil, tüm bölgede yaptılar bunu.
Tüm bölgeye, HDP'nin gerçek yüzünü gösterdiler.
Onlara göre Mezopotamya, oranın da başkenti Amed'in HDP il binasını işlevsiz hale getirdiler.
Tabii sizi rahatsız edecekler, gözünüze çıban gibi bayacaklar.
Ancak, Kılıçdaroğlu, şu çakma kabadayı tavırların buraya sökmedi, sökmez!
Zaten ne olduğun belli değil, alçaldıkça alçaldın, bu insanları kirli amellerine alet etmeyecektin.
İstekleri sadece HDP tarafından PKK'ya kaçırılan çocuklarını bağırlarına basmak, adi, eli kanlı terör örgütü PKK'nın elinden kurtarmak.
Bu insanlar senden ancak insanlık istedi, samimiyet istedi.
Tabii gösteremezsin çünkü hem umurunda değiller hem de gitsen HDP seni derbeder eder.
Fakat Kılıçdaroğlu, sana Zülfü yare dokundurtmayız!
O insanları kullanmana izin vermeyiz, buna müsaade etmeyiz.
Orayı burayı basma ile yaptığın ucuz popülist şovlarının benzerini burada sana yaptırtmayız.
İnsan olarak buna vicdanımız müsaade etmez!
İnsanlık demişken.
Keşke içinde zerre samimiyet olsaydı.
Keşke HDP'nin karşısına dikilip "bu ailelerin ve diğer ailelerin çocuklarını bırakın" diyebilseydin.
Bunu sağlayabilseydin.
Ama nerde…
İşiniz, gücünüz, yalan, dolan, sahtecilik, popülizm.
Ciddi bir siyaset ortaya koymak size çok uzak.
En iğrenç tarafı ise bu kumpası, Türk Devletinin Antalya'daki demokrasi başarısını fitillemek için yapmış olmandır.
Hazmedemediniz çünkü AK Partisi iktidarının tüm dünya tarafından takdir edildiğini!
Etmeyin.
Yel kayadan ancak toz götürür!
İt ürür, kervan yürür!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.