Zıvanadan çıkmak
Bunların başında da Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları var.
"CHP'li Belediyeler olmasa kaos çıkacak!"
"Recep Tayyip Erdoğan bir milli güvenlik sorunudur!"
Faik Öztrak'da CHP'li belediyelerin tıkır, tıkır çalıştığını, kimsenin kızmaması gerektiğini söylüyor.
Yok, yok şaka değil, ciddi ciddi söylüyor bunları.
Bir eski vekil Haluk Pekşen ise sanırım bir cinnet hali içinde, iktidara geldiklerinde 3. Havalimanı'nın sadece kargolar için kullanılacağını, Yeşilköy, Atatürk Havalimanı'nın ise restore edilip hizmete alınacağını beyan eder!
Tüm bu açıklamalara, kendi yandaşları dahi "deli zırvası" muamelesi yapıyor!
Bir de tabii Özgür Özel ve Sezgin Tanrıkulu'nun, iki kapı arasında Diyarbakır Anneleri provokasyonu var, ki cevabını aileler verdi zaten de yahu siz oraya Sezgin Tanrıkulu'nu nasıl gönderirsiniz?
Doğrudan küfretseydiniz, bu kadar ağır hakaret edemezdiniz!
Terbiyesizler.
Kılıçdaroğlu'na gelince, şu milli güvenlik meselesini bir açalım bakalım.
Ankara'dan FETÖcüler ve HDP'liler ile kol kola yürüyen kimdi?
Her koşulda HDP'ye dolayısıyla PKK'ya koltuk çıkan kim?
Terör ile iltisaklı olan HDP'li Belediye Başkanları'nın görevden alınmasına karşı çıkan, destek olan kim?
Olup bitenleri görmezden gelebilmede zaten üstün kabiliyetli olduklarını, bitmek bilmeyen taciz, tecavüz vakalarında göstermişlerdi.
Hatta Pınar Gültekin Cinayetinin failini aklamaya, kayırmaya kadar varan girişimler karşısında da bugüne kadar CHP yönetimi, başarı ile üç maymunu oynuyor.
Böyle dezole bir partiden, gerçek bir muhalefet yapmasını da beklemek, ancak naiflik olur.
Çünkü belli ki o kapasite yok.
Yani ciddi siyaset yapma kapasitesi yok.
Ancak boş konular ile yalanlar, iftiralar ile günü kurtarma yeteneği var.
Zaten ajans aklı ile siyaset yapmanın sonuçları da bunlar olsa gerek.
Seçim öncesi belki işe yarayabilir.
Ancak normal zamanlarda, sadece algı yönetimi ile, PR çalışması ile gidilecek yol, fazla uzun olmaz.
Proje belirlemeden, siyasi bir ajandaya sahip olmadan, salt ucuz popülizm ile ciddiye alınmayı beklemek, siyasi tecrübe eksikliğinin bir göstergesidir.
Hülasa, pek çok kadını mağdur eden skandallara göz yumarak, kulak tıkayarak, geçiştirmeye çalışıp, 8 Mart günü, "kadın hakları havariliğine" soyunmak, abes değil de nedir?
Pervin Buldan gibi bir PKK hayranı ile fidan dikmek, hangi akla hizmet etmektir?
PKK ormanları yakarken susan kimdi?
Milletin aklı ile aday ediliyor, hem de alenen.
Bu alay etmelerin içinde İyi Parti'nin de bulunması, elbette şaşırtıcı değil.
HDP'li bir vekil tarafından TBMM'de küçük çocuk gibi azarlanırken sesi çıkmayanların, Meral Akşener ile Pervin Buldan'ın aynı tweette yer almasına tepki göstermesi, ucuz bir komediden başka hiçbir şey değildir.
Ha, kendi seçmen kitlelerini uyutmak için yeterli olabilir, ancak bu işler 83 Milyon insanın gözünün önünde olup bitiyor!
Bunu da ben bu millete hakaret sayarım.
Ülkemiz açısından bu muhalefetsizlik çok üzücü bir durumdur.
Yani doğru dürüst bir muhalefetin olmamasından bahsediyorum.
Her şeye karşı çıkmak, sokakları harekete geçirme çabası içinde olmak, ille de kaos istemek, muhalefet değil, ihanettir, bal gibi de beşinci kol faaliyetidir.
Elbette, bu tamamen realiteden kopmuş, kendi dünyasında yaşamazlık durumunun bir an önce bitmesini, kumlara gönülen kafaların çıkmasını, acilen temenni ediyorum, ancak ne yalan söyleyeyim, pek umudum da kalmadı!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
"CHP'li Belediyeler olmasa kaos çıkacak!"
"Recep Tayyip Erdoğan bir milli güvenlik sorunudur!"
Faik Öztrak'da CHP'li belediyelerin tıkır, tıkır çalıştığını, kimsenin kızmaması gerektiğini söylüyor.
Yok, yok şaka değil, ciddi ciddi söylüyor bunları.
Bir eski vekil Haluk Pekşen ise sanırım bir cinnet hali içinde, iktidara geldiklerinde 3. Havalimanı'nın sadece kargolar için kullanılacağını, Yeşilköy, Atatürk Havalimanı'nın ise restore edilip hizmete alınacağını beyan eder!
Tüm bu açıklamalara, kendi yandaşları dahi "deli zırvası" muamelesi yapıyor!
Bir de tabii Özgür Özel ve Sezgin Tanrıkulu'nun, iki kapı arasında Diyarbakır Anneleri provokasyonu var, ki cevabını aileler verdi zaten de yahu siz oraya Sezgin Tanrıkulu'nu nasıl gönderirsiniz?
Doğrudan küfretseydiniz, bu kadar ağır hakaret edemezdiniz!
Terbiyesizler.
Kılıçdaroğlu'na gelince, şu milli güvenlik meselesini bir açalım bakalım.
Ankara'dan FETÖcüler ve HDP'liler ile kol kola yürüyen kimdi?
Her koşulda HDP'ye dolayısıyla PKK'ya koltuk çıkan kim?
Terör ile iltisaklı olan HDP'li Belediye Başkanları'nın görevden alınmasına karşı çıkan, destek olan kim?
Olup bitenleri görmezden gelebilmede zaten üstün kabiliyetli olduklarını, bitmek bilmeyen taciz, tecavüz vakalarında göstermişlerdi.
Hatta Pınar Gültekin Cinayetinin failini aklamaya, kayırmaya kadar varan girişimler karşısında da bugüne kadar CHP yönetimi, başarı ile üç maymunu oynuyor.
Böyle dezole bir partiden, gerçek bir muhalefet yapmasını da beklemek, ancak naiflik olur.
Çünkü belli ki o kapasite yok.
Yani ciddi siyaset yapma kapasitesi yok.
Ancak boş konular ile yalanlar, iftiralar ile günü kurtarma yeteneği var.
Zaten ajans aklı ile siyaset yapmanın sonuçları da bunlar olsa gerek.
Seçim öncesi belki işe yarayabilir.
Ancak normal zamanlarda, sadece algı yönetimi ile, PR çalışması ile gidilecek yol, fazla uzun olmaz.
Proje belirlemeden, siyasi bir ajandaya sahip olmadan, salt ucuz popülizm ile ciddiye alınmayı beklemek, siyasi tecrübe eksikliğinin bir göstergesidir.
Hülasa, pek çok kadını mağdur eden skandallara göz yumarak, kulak tıkayarak, geçiştirmeye çalışıp, 8 Mart günü, "kadın hakları havariliğine" soyunmak, abes değil de nedir?
Pervin Buldan gibi bir PKK hayranı ile fidan dikmek, hangi akla hizmet etmektir?
PKK ormanları yakarken susan kimdi?
Milletin aklı ile aday ediliyor, hem de alenen.
Bu alay etmelerin içinde İyi Parti'nin de bulunması, elbette şaşırtıcı değil.
HDP'li bir vekil tarafından TBMM'de küçük çocuk gibi azarlanırken sesi çıkmayanların, Meral Akşener ile Pervin Buldan'ın aynı tweette yer almasına tepki göstermesi, ucuz bir komediden başka hiçbir şey değildir.
Ha, kendi seçmen kitlelerini uyutmak için yeterli olabilir, ancak bu işler 83 Milyon insanın gözünün önünde olup bitiyor!
Bunu da ben bu millete hakaret sayarım.
Ülkemiz açısından bu muhalefetsizlik çok üzücü bir durumdur.
Yani doğru dürüst bir muhalefetin olmamasından bahsediyorum.
Her şeye karşı çıkmak, sokakları harekete geçirme çabası içinde olmak, ille de kaos istemek, muhalefet değil, ihanettir, bal gibi de beşinci kol faaliyetidir.
Elbette, bu tamamen realiteden kopmuş, kendi dünyasında yaşamazlık durumunun bir an önce bitmesini, kumlara gönülen kafaların çıkmasını, acilen temenni ediyorum, ancak ne yalan söyleyeyim, pek umudum da kalmadı!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.