Yine INTERPOL yine skandal!
Murat Yılmaz
Türkiye Cumhuriyeti’nin, INTERPOL’e, kırmızı not ile yakalanması için bildirdiği, özellikle de terör örgütü mensupları, prosedür gereği gözaltına alınsa da, çok kısa bir süre içinde tiyatro bir mahkemeye çıkartılarak, serbest bırakılıyor!Halbuki teamüller gereği, INTERPOL bülteni ile arananlar, yakalandıkları ülkenin hukuku ile yargılanamaz. Gözaltına alınır ve bülteni çıkaran ülkenin INTERPOL ekibine teslim edilir. Tabi olması gereken budur!
Salih Müslim denilen terörist başı olayı ile bir kere daha gördük ki, bu anlaşmalar, üstünde yazılan kağıttan daha değersiz.
Söz konusu PKK, FETÖ veya Türkiye karşıtı her kim olursa olsun, özellikle de AB ülkelerinde bu anlaşmaların herhangi bir hükmü yok. Hukuk ayaklar altına alınıp, siyasi kararlar veriliyor!
Her daim hukukun üstünlüğünü savunan AB ülkeleri, Türkiye düşmanları hususunda, tam da bu hukuku ezip geçiyor, istedikleri yöne çekip, don lastiği gibi esnetebiliyorlar.
Bize gelince ‘yok hukuksuzluk, yok guguksuzluk’ hikayelerini sıralayan iki yüzlü AB, kendilerine geldiği zaman, evrensel hukuk kurallarını bile hiçe sayabiliyor.
Peki, biz ülke olarak, bunlara artık güvenmenin bir hata olduğunu ne zaman anlayacağız? Biz hep oyunu kurallarına göre oynamak zorunda mıyız? Batının hukuku sadece kendi çıkarları doğrultusunda ve tamamen politik (Yunanca iki yüzlü) kullandığını ne zaman idrak edeceğiz? Kendi işimizi kendimiz görmeyi ve bize bizden başka hiçbir dost olmadığını ne zaman faaliyete dökeceğiz?
Salih Müslim’i Prag da bulan MİT. Peki bulduk da, gereğini neden yapmadık? Kafasına bir çuval geçirerek, dokunulmazlığı olan bir araç ile Türkiye ye niye getirmedik?
AB’nin sahte hukukuna niçin güvendik? Uluslararası platformlarda suçlamak için mi? Çok da umurlarında idi zaten!
30 yıldır sürdürdüğümüz terör ile mücadelede ne zaman yanımızda oldular da, şimdi olacaklar? Üstelik de besledikleri kiralık katil sürüsünü kökten imha etmek üzere iken?
Allah aşkına, sadece CIA’in son on yılda, dünyanın hemen her yerinden, sorgusuz, sualsiz, hukuksuz, mahkemesiz, kanunsuz kaçırdıkları insanların sayısını biliyor muyuz?
Hayır, sadece tahmin edebiliyoruz!
Guantanamo da, herhangi bir hukuk ile bağdaşmayan tutsakların sayılarını biliyor muyuz? Hayır, ancak tahmin edebiliyoruz!
Oradaki insanların her gün çektikleri işkenceler hakkında bir bilgimiz var mı? Hayır, sadece tahminler var!
Peki bunlardan dolayı ABD ye herhangi bir söz söyleyen var mı? Yok, zaten olsa da umurlarında değil. İstediklerini, istedikleri yerde yapabiliyorlar, ismini de terör ile mücadele koyuyorlar.
Peki, şimdi bunlar, sahte bir mücadeleyi bahane ederek tüm bunları yapabiliyor da, teröre karşı tek samimi ve esaslı mücadeleyi veren Türkiye Cumhuriyeti neden yapmaz?
Teşkilatımız mı yok? Personelimiz mi yok?
Yurtdışında yaşayan ve bu ülke için her türlü fedakarlığı yapabilecek milyonlarca vatan evladı var. Türkiye, Zeytin Dalı Operasyonu’nda da, daha evvelleri de, her daim sivillere zarar vermemek için en azami gayreti göstermedi mi? Hatta bu uğurda şehidler vermedi mi?
Bir haftada bitecek SUR operasyonu salt bu yüzden 102 gün sürmedi mi?
Güvenlik güçlerimiz ve siyasi otoritemiz, devletimiz, dünyanın en kirli, en iğrenç ortamında dahi, dinimizin gerektiğini yapmanın yükünü taşımakta. Ancak bu hükümler, yurtdışına kaçan, orada yalayan terörist başları için, vatan hainleri için de geçerli mi acaba?
Suçları defalarca sabit görülen, tescillenmiş, belli hainlere de aynı hassasiyet ile yaklaşmak durumunda mıyız? Yoksa bir takımına, ilahi adalet tecelli ederse, geri kalanları en azından sessizliğe bürünüp tarih sahnesinden silinirler mi?
Sizleri bilmiyorum da, Salih Müslim’in o pis sırıtması benim bir vatan evladı olarak kanıma dokundu. Hazmedemediğim şeylerin içinde!
Can Dündar'ın rahatça ihanetlerine, yurtdışından devam etmesi gibi. Emre Uslu, Hayko Bağdat gibi FETÖcülerin, sosyal medya dan ahkam kestikleri gibi!
Kanıma dokunuyor! Ağrıma gidiyor!
Bunların halen bu ülke vatandaşı olmaları bile ağrıma gidiyor. Halbuki, bunların aldıkları nefes haram. Bizler büyük devlet olmaktan bahşediyor isek, büyük devlet olmanın tüm gerekçelerini de artık yerine getirsek diyorum!
Elbette hakaniyet ile elbette ceddimizin bize bıraktığı miras ile; “Hak isteyenin hakkı verile, baş kaldıranın başı vurula”!
Bu yazımın niyetim üzere anlaşması temennisi ile…
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.