Murat Yılmaz

Murat Yılmaz

Yandık

Yandık

Maalesef Bolu Kartalkaya da yanan otelde, can kaybı an itibariyle 79!
Dile kolay yetmiş – dokuz!
Canlar bunlar!

Bu yazıya başlamadan evvel, yiten canlara Allahtan Rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyor ve siz değerli okurlarımızı da birer Fatiha okumaya davet ediyorum.

Hamasete de siyasete de gerek yok, onun için lafın başında neyin ne olarak gördüğümü yazayım.
Bu bir cinayettir, katliamdır!

En başından öyle bir coğrafi konuma, arkası tamamen uçurum olan bir yere, 20 metre bile mesafe bırakmadan, inşaat ruhsatı ve izni veren her kimse bu katliamdan sorumludur!

Bir itfaiye aracının dahi girememesinden ötürü, o cepheye hiç bir şekilde müdahale olmadı, adeta kül oldu!
Bir manzara için değdi mi ha?
O tesise, bu şekilde turizm işletmeciliği veren bürokrat her kimse, bu katliamdan sorumludur.
Turistik bir bölge olsa da, sezonluk olsa da, 15 dk. içinde en geç itfaiyenin yetişmesi gerekmiyor mu?
Hiç olmazsa, geçici bir itfaiye karakolu kurulamaz mıydı?

Gelen turistlerden elde edilen vergiler bunu karşılamıyor muydu?
Bu kadar zaruri güvenlik tedbirini o insanlar haketmemiş miydi?

Gelelim denetimlere!

Halen cevap bekleyen sorular var.

  1. O otelde yağmurlama sistemi var mıydı, var iseydi neden çalışmadı?

Burada en ciddi iddialardan biri, sistemin görünürde var olması, ancak su şebekesine bağlı olmaması/tankların boş olmasıdır!

  1. Yangın alarmı neden çalışmadı, yoksa yok muydu?
  2. Acil tahliye tabelaları neden ışıklandırılmamıştı?
  3. Cephe dışında neden yangın merdiveni yoktu?
  4. Duman çekme tertibatı neden yoktu?

Bütün bu yoklar arasında, nasıl oluyor da, 24.12. 2024 tarihinde “yangın yetersizlik belgesi” düzenleniyor?
Ve sadece bir hafta sonra, bu belge, “yeterlik belgesine” dönüşüyor?

Bu denetimlere hee kim imza attı ise bu katliamdan sorumludur!
O otelin sahipleri, işletmecileri artık her kimlerse, bu ihmallerin birinci sorumlusudur ve mutlaka cinayetten yargılanmaları elzemdir.
Bolu Belediye Başkanı olan Tanju Özcan!

Kameraların karşısına geçip, hiç utanmadan “bizim yetki alanımızda değil” diyerek ve de hiç yüzü kızarmadan bariz yalan söyledi.
Bolu Belediyesi internet sitesi kapatıldı (artık her nedense), fakat aradan sadece saatler geçtikten sonra, bu yalanlar, belgeleri ile çürütüldü.
O zamandan beri de kendisinden çıt yok!

Bunları da siyaset olsun diye yazmıyorum.

Çünkü içimiz yanıyor.
Ve şimdi ven buradan Tanju Özcan’a soruyorum:

Madem yetkili değildin, o zaman neden denetlediğini kendi neşriyatında yazdın?
Madem yetkili değildin de neden yeterlik raporu verdin?
Ve kendisinin tabiriyle, belediyelerde referanssız kimse çalışmaz ve belediye başkanının haberi olmadan da hiçbir iş yapılmaz, bunu hepimiz biliyoruz.
O zaman beyefendi, o ilin mülki amiri olarak sen birinci dereceden bu katliamdan sorumlusun.
Kimseye çamur atmaya gerek yok!

Evet hepimiz biliyoruz ki, ülkemizde halen ciddi bir denetimsizlik sorunu var, ve bürokrasi de tüm yolları tıkamış durumda.
Ve ben şahsen hükümetten ve Sayın Erdoğan dan artık bu köhnemiş bürokrasiyi yeniden düzenleyip, yakınlaştırıp , efektif bir hale getirmesini bekliyorum.

Dahası...
Nerede olursa olsun, ambulans hizmetleri devletin elinde, sağlık bakanlığına bağlı!
Peki, en az ambulans kadar hayati önlem taşıyan itfaiyeler neden Belediyelerin insafında?
Ve gelen, giden Belediye başkanlarının tasarufuna, insafına terk edilmiş?
İtfaiyeler, behemehal, hiç vakit kaybetmeden, belediyelerden alınıp, İçişleri bakanlığına bağlanmalı.

Mesela AFAD’ın kontrolüne verilebilir, verilmelidir de.
Dahası, AFAD gerekirse Başkanlıktan çıkarılıp, bir bakanlığa dönüştürülmeli.

Dahası, Avrupa’da birçok ülkede, mesela Almanya’da, profesyonel İtfaiye teşkilatının yanı sıra, Gönüllü itfaiye birimleri vardır.

Mesela, şehir merkezine uzak bir nahiye, ilçenin kendi, gönüllü itfaiyesi vardır!
Bir vakada, ilk olarak bunlar (mensupları normal işlerde çalışan, gerektiğinde çağrı cihazları ile alarm alan, işverenlerinden özel izinli), pilot birlik olarak çıkar ve ilk müdahale de bulunurlar, baş edemezlerse profesyonel ekipler yetişir.
Bu uygulama, bugüne kadar yüzbinlerce insanın hayatını kurtarmıştır, milyonlarca Euro zararı engellemiştir!

Ülkemizde böyle bir uygulama, sadece kırsal kesimlerde ve az miktarda var!

Çok yazık.
Yani, Türkiye de artık sayısız Arama Kurtarma STKları var, iyi ki de var, ancak gönüllü itfaiye teşkilatı yok denecek kadar az.
Gönüllü sıhhiye STKları ise hiç yok.

Bu tip teşkilatlar, Avrupa’da mesela bir “First Responder” hizmeti de veriyor.

Yani herhangi bir sıhhiye vakasında, eğer Ambulans beş dakika içinde intikal edemiyorsa, bu ekipler, binek araç ile önden çıkıyor, yaralı/hastaya müdahaleye başlıyor, ve Ambulans ekiplerine teslim ediyor.
Son 15 senede bu hizmet, bu ekipler sayısız insanın canını kurtardı.
Ağır ekipmanlar ile donatılmış bir Teknik Kurtarma ekipleri, STK ları ise hiç yok!

Acaba bunların oluşması için daha ne olması lazım?.
Altı Şubat depremi yetmedi mi?
Sel felaketleri, yangınlar yetmedi mi?
Halen askeri mantık ile bakıp, her şeyin devletin elinde mutlak olması şart mı?

Bu katliamda sorumlu olan herkes, ama herkes, derhal tespit edilip, tam da bundan yargılanmalıdır!


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet