Utanmak
Öyle bir zamana denk geldik ki, insan olmak, insan kalabilmek, gerçekten de bir meziyet haline geldi.
Utanır olduk.
Gülmeye utanır olduk, eğlenmeye utanır olduk.
Nasıl utanmayalım ki?
36 günde Gazzede öldürülen sivillerin sayısı, iki senedir süren Ukrayna savaşında ölenlerin sayısını geçti.
10 dakikada 16 çocuk ölüyor, çocuk yahu, çocuk.
Bir söz var ki, beni çok derinden etkiledi.
Gazzedeki bir çocuğun Annesine sorduğu soru; "Anne çocuklar için küçük mermi kullanıyorlar, değil mi?"
Hadi, gel de insanlığından utanma!
Bu nasıl bir psikoloji olabilir ki?
Bu çocuk neleri yaşamış olabilir de, böyle bir soru sormuştur?
Aslında bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz.
Bu soruyu soran çocuk, gün aşırı ölümü yaşıyor, belki de ailesinden pek çok kişiyi kaybetti, hatta sadece Annesi ile yalnız kaldı, ölümün, terörün her an kol gezdiği bir yerde.
Heran tepesine düşecek bombayı bekler oldu artık, ya da, bir köşeden çıkıp, ona silah çekecek bir canavarı.
Hayır, yeni bir şey değil bu vahşet onun için, son birkaç günlük bir olay değil.
Yaşadığı her gün gördü bunu, bu zulümü, ölümleri, evinden alınıp bir daha asla geri dönmeyenleri.
İşte böyle bir ortamda büyüyen bir çocuk, başka ne sorabilir ki?
Nazi rejimi ile İsrail rejimi birebir örtüşüyor, hatta ölümüne kapışır.
Gazze ile Varşova Gettosu tıpatıp aynı.
Naziler, o Gettoya yüzbinlerce insanı tıkmış, içeriye hiçbir şeyin girmesine, kimsenin de çıkmasına izin vermemiş, insanlar, açlıktan, susuzluktan, hastalıktan, binlerce ölmüş, ölüler sokaklarda kaldığı için, daha fazla hastalıklar meydana gelmiş, daha çok insanlar ölmüştü.
Tabii bu yetmemiş, SS celattları, periyodik olarak Varşova Gettosuna girmiş, tuttuklarını kamyonlara tıkmış, bunları da, hayvan vagonları ile toplama kamplarına göndermiş, orada toplu şekilde öldürmüşlerdi.
GESTAPO, SS, SA, sokak, sokak taramış, Yahudileri, komünistleri, çingeneleri, muhalifleri toplamış, kamplara öldürmeye göndermişti.
Bu rejime karşı duranlar da tutuklanmış, göstermelik mahkemelerde, hakimler tarafından aşağılanarak, sövülerek ölüme mahkum edilmiş, saatler içinde de infaz edilmişlerdi.
Günümüzde olup bitenlere ne kadar da benziyor değil mi?
İsrail’in, 70 küsür sürdürdüğü devlet terörüne, onları destekleyen Batı dünyasında, İsraile aykırı düşünen herkese yapılan muameleye ne kadar benziyor değil mi?
Bir Holocaust mağduriyetidir, tuttu bir bitmedi.
Evet, Yahudiler Holocaust da mağdur idiler.
Tabii bunun arka planda ne kadar doğru olup olmadığı da günümüzde tartışılır, ama işte 1945 den sonra mağduriyet bitti, faillik başladı.
Almanya’da, Avrupa’da, vakti ile ne gördülerse, beşe katlayarak Filistinde uygulamaya geçtiler, ve şu içinde bulunduğumuz vakitte de, pik yaptı, yapıyor.
Avrupa’nın dört bir yanından 300 Avukat bir oldu ve İsrail, Netanyahu hakkında dava açıyorlar.
Savaş suçlusu olarak, insanlığa karşı suçlu olarak.
Bu eylemi tüm kalbimle destekliyor ve yine utanıyorum.
Çünkü Türkiye dahil, hiçbir Müslüman ülkesinde böyle bir eylem, şimdiye kadar yapılmadı.
Müslüman ülkeler demişken…
İİT toplantıdan gelen görüntüleri gördükten sonra, bu ülkelerden hiçbir şey olmayacağını anlamak pek de zor olmasa gerek.
Ne kadar "yaşlı" Arap lideri varsa, toplantı esnasında uyuklamışlar.
Bu da bana Marc Twain in eski bir eserini hatırlattı: "Tom Amcanın kulübesi!"
90lı yıllara kadar, Aparteid, yani ırk ayrımcılığı baki olan ABD nin ilk yıllarında, özellikle de Güney bölgelerinde, pamuk tarlalarında siyahi köleler çalıştırılırdı.
Bunların arasında, zeki, becerikli ve ancak zalim olanlar ise "ev kölesi" olur, efendilerine hizmet ederler, ırgatlara da zulüm ederlerdi.
Hatta "Jango Unchained" filminde geçen bir sahne var ki, çok manidar.
"İlk köle" ki bu köle, efendisini traş ediyor, ancak elinde ustura, kendisine zulüm edenin kafasını kesmiyor.
İşte bu zihniyet ile bugün İİT toplantısında uyuklayan miskinler ile aynı zihniyet.
Kendilerine edilen zulmü kabul etmişler, ancak zalimler ile bir olup, kendilerinden olanlara zulüm ederek, avantajlı olmuşlar.
İşte bu yüzden, utanmamak mümkün değil.
Bu yüzden üzülmemek mümkün değil.
Ve aslında bu hepimize, yine, yeniden şunu da gösteriyor ki, mazlumların yanında sadece Türkiye duruyor.
Vakti ile Somalide, Çeçenistanda, Bosna da, Kosovoda, Myanmar da, Azerbaycan da, Libya’da, Sudan da, kısacası tüm zulüm edilen yerlerde, mazlumların yanında olduğu gibi, yine Türkiye var.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Utanır olduk.
Gülmeye utanır olduk, eğlenmeye utanır olduk.
Nasıl utanmayalım ki?
36 günde Gazzede öldürülen sivillerin sayısı, iki senedir süren Ukrayna savaşında ölenlerin sayısını geçti.
10 dakikada 16 çocuk ölüyor, çocuk yahu, çocuk.
Bir söz var ki, beni çok derinden etkiledi.
Gazzedeki bir çocuğun Annesine sorduğu soru; "Anne çocuklar için küçük mermi kullanıyorlar, değil mi?"
Hadi, gel de insanlığından utanma!
Bu nasıl bir psikoloji olabilir ki?
Bu çocuk neleri yaşamış olabilir de, böyle bir soru sormuştur?
Aslında bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz.
Bu soruyu soran çocuk, gün aşırı ölümü yaşıyor, belki de ailesinden pek çok kişiyi kaybetti, hatta sadece Annesi ile yalnız kaldı, ölümün, terörün her an kol gezdiği bir yerde.
Heran tepesine düşecek bombayı bekler oldu artık, ya da, bir köşeden çıkıp, ona silah çekecek bir canavarı.
Hayır, yeni bir şey değil bu vahşet onun için, son birkaç günlük bir olay değil.
Yaşadığı her gün gördü bunu, bu zulümü, ölümleri, evinden alınıp bir daha asla geri dönmeyenleri.
İşte böyle bir ortamda büyüyen bir çocuk, başka ne sorabilir ki?
Nazi rejimi ile İsrail rejimi birebir örtüşüyor, hatta ölümüne kapışır.
Gazze ile Varşova Gettosu tıpatıp aynı.
Naziler, o Gettoya yüzbinlerce insanı tıkmış, içeriye hiçbir şeyin girmesine, kimsenin de çıkmasına izin vermemiş, insanlar, açlıktan, susuzluktan, hastalıktan, binlerce ölmüş, ölüler sokaklarda kaldığı için, daha fazla hastalıklar meydana gelmiş, daha çok insanlar ölmüştü.
Tabii bu yetmemiş, SS celattları, periyodik olarak Varşova Gettosuna girmiş, tuttuklarını kamyonlara tıkmış, bunları da, hayvan vagonları ile toplama kamplarına göndermiş, orada toplu şekilde öldürmüşlerdi.
GESTAPO, SS, SA, sokak, sokak taramış, Yahudileri, komünistleri, çingeneleri, muhalifleri toplamış, kamplara öldürmeye göndermişti.
Bu rejime karşı duranlar da tutuklanmış, göstermelik mahkemelerde, hakimler tarafından aşağılanarak, sövülerek ölüme mahkum edilmiş, saatler içinde de infaz edilmişlerdi.
Günümüzde olup bitenlere ne kadar da benziyor değil mi?
İsrail’in, 70 küsür sürdürdüğü devlet terörüne, onları destekleyen Batı dünyasında, İsraile aykırı düşünen herkese yapılan muameleye ne kadar benziyor değil mi?
Bir Holocaust mağduriyetidir, tuttu bir bitmedi.
Evet, Yahudiler Holocaust da mağdur idiler.
Tabii bunun arka planda ne kadar doğru olup olmadığı da günümüzde tartışılır, ama işte 1945 den sonra mağduriyet bitti, faillik başladı.
Almanya’da, Avrupa’da, vakti ile ne gördülerse, beşe katlayarak Filistinde uygulamaya geçtiler, ve şu içinde bulunduğumuz vakitte de, pik yaptı, yapıyor.
Avrupa’nın dört bir yanından 300 Avukat bir oldu ve İsrail, Netanyahu hakkında dava açıyorlar.
Savaş suçlusu olarak, insanlığa karşı suçlu olarak.
Bu eylemi tüm kalbimle destekliyor ve yine utanıyorum.
Çünkü Türkiye dahil, hiçbir Müslüman ülkesinde böyle bir eylem, şimdiye kadar yapılmadı.
Müslüman ülkeler demişken…
İİT toplantıdan gelen görüntüleri gördükten sonra, bu ülkelerden hiçbir şey olmayacağını anlamak pek de zor olmasa gerek.
Ne kadar "yaşlı" Arap lideri varsa, toplantı esnasında uyuklamışlar.
Bu da bana Marc Twain in eski bir eserini hatırlattı: "Tom Amcanın kulübesi!"
90lı yıllara kadar, Aparteid, yani ırk ayrımcılığı baki olan ABD nin ilk yıllarında, özellikle de Güney bölgelerinde, pamuk tarlalarında siyahi köleler çalıştırılırdı.
Bunların arasında, zeki, becerikli ve ancak zalim olanlar ise "ev kölesi" olur, efendilerine hizmet ederler, ırgatlara da zulüm ederlerdi.
Hatta "Jango Unchained" filminde geçen bir sahne var ki, çok manidar.
"İlk köle" ki bu köle, efendisini traş ediyor, ancak elinde ustura, kendisine zulüm edenin kafasını kesmiyor.
İşte bu zihniyet ile bugün İİT toplantısında uyuklayan miskinler ile aynı zihniyet.
Kendilerine edilen zulmü kabul etmişler, ancak zalimler ile bir olup, kendilerinden olanlara zulüm ederek, avantajlı olmuşlar.
İşte bu yüzden, utanmamak mümkün değil.
Bu yüzden üzülmemek mümkün değil.
Ve aslında bu hepimize, yine, yeniden şunu da gösteriyor ki, mazlumların yanında sadece Türkiye duruyor.
Vakti ile Somalide, Çeçenistanda, Bosna da, Kosovoda, Myanmar da, Azerbaycan da, Libya’da, Sudan da, kısacası tüm zulüm edilen yerlerde, mazlumların yanında olduğu gibi, yine Türkiye var.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.