Utanç duyuyorum
Aslında bambaşka bir yazı hazırlamıştım, İmamoğlu ile alakalı bir durum değerlendirmesi olacaktı.
Ancak öyle şeyler oldu ki, iş bu yazıyı kaleme almayı zorunlu hissetim, maalesef, üzülerek, ama bir yandan da utanç duyarak ve hatta kızarak.
Ne oldu diye soracaksınız elbette, haklı olarak.
Ne mi oldu?
Fırsatçılar, her durumdan kendilerine bir pay çıkarmayı bir maharet zannedenler, ama aslında ahlaksız, utanmaz ve haramdan korkmayanlar, bir kez daha ve de ışık hızıyla kendilerini belli ettiler.
Hem de ve yine en iğrenç bir şekilde.
Sayın Erdoğan, kabine toplantısı ardından her zamanki gibi bir açıklama yaptı.
Bu kez, konut sorunları ile alakalı, çok geniş bir paket ortaya koydu.
Daha açıklamanın dumanı üstünde idi ki, malum bir internet satış portalındaki konut fiyatları, dakikalar içinde, astronomik rakamlara ulaştı.
Birkaç dakika içinde, satılık konurlar, 200, 300, 500, 800 bin ₺ pahalandı!
Hepinizden özür dileyerek, müsaadenizle yuh demek istiyorum.
Açgözlülüğün bu kadarına, fırsatçılığın bu kadarına, oportünistliğin bu kadarına, YUH diyorum.
Yazıklar olsun.
Bu zihniyette olupta, bu ülkede bir şeylerin değişmesini ağzına alanlara, şikâyet edenlere, yazıklar olsun.
Yahu hükümet, devlet daha ne yapsın?
Ne yaparsa yapsın, anında sabote eden, anında fırsat çıkartan birileri çıkıyor.
Daha ne yapsın?
Doğalgazı, petrolü sübvanse ediyor, buna rağmen birileri, zam üstüne zam yapıyor.
Temel gıdadan, kırtasiyeden, su gibi şeylerden KDV almıyor, milyarlarca vergiden feragat ediyor, ancak işte bir sürü fırsatçı, çeşitli dalavereler ile, bu indirimi ekarte ediyor, yetmiyor zam yapıyor.
Döviz, petrol sabit iken, nedeni belirsiz, birileri günaşırı ve hiçbir dayanağı olmadan zam yapıyor.
Ramazan gelir, gıda maddeleri pahalanır.
Tatil vakti gelir, biletler, oteller pahalanır.
Evi olan, zama zam, üstüne zam yapar.
Peki neden?
Belli değil.
İş Yeri sahipleri, sigarasız, üç otuza, kaçak göçmen çalıştırır, hem de 12, 14, 16 saat çalıştırır, bunu da "sevap" yapıyor diye lanse eder.
Ahırdan bozma kulübelere, neredeyse âtıl sayılacak dairelere, yine göçmenlere kiraya verir, kira olarak da astronomik rakamlar alır, bunu da "insanlık" namına yaptığını söylerler.
Hatta ve de hele de bu göçmenler bayansa, genç ise, namuslarına göz diker, adına da "sahiplenme" derler.
Tüm bu ahlaksızlıkları yaparlar, bir de üstüne üstelik kendilerine "Müslüman" derler!
Biz nasıl bir millet olduk Allah aşkına?
Komşusu açken tok yatan bizden değildir, sünnetine azami dikkat eden bir toplum.
Fakiri, fukarayı, yetim/öksüzü azami gözeten bir toplum.
Kantarın bir tarafına hak geçmesin diye kese kâğıdı koyup da tartan bir toplum.
Evde pişenin konusu komşuya gitmiştir diye, etrafa tabak gönderen bir toplum.
Bu toplum gitmiş, yerine, helali/haramı gözetmeyen, sadece kendini düşünen, megaloman, oportünist, egoist bir toplum gelmiş.
Elbette bu bir genelleme değil!
Elbette milletimizin içinde halis insanlar var, hayırsever, iyi insanlar var.
Ve inanıyorum ki, milletimizin kahir ekseriyeti de böyle.
Ancak, bu şekilde ahlaksızlık yapan, haksız kazanç sağlayan ve bundan hiç hicap duymayan geniş bir kitlede var.
Maalesef var, ne yazık ki var.
Varlar ve işte böyle zamanlarda da öne çıkıyor, baskın oluyorlar.
Evet, gayrimenkul değer kazanır.
Bunda bir beis yok.
Ancak birkaç ay içinde, üç, dört, beş kat değer kazanmaz.
Hangi gerekçe ile?
Hele, hele, on beş, yirmi dakika içinde, yarım milyona varan değer hiç kazanmaz.
Buna kazık derler, açgözlülük derler, hatta ahlaksızlık derler.
Şimdi tekrar soruyorum:
Bu hükümet daha ne yapsın?
Allah aşkına bir bakın bakalım Avrupa'da, ABD de, bu kadar kısa bir zaman zarfında, onca badireler atlatan, pandemiden çıkmış, hangi devlet, Türk Devleti'nin yaptıklarını yaptı/yapıyor?
Hemen cevap veriyorum: Hiç!
Eşi, benzeri yok!
Buyrun araştırın.
Ancak şu da bir gerçek ki, bizim içimizdeki hilebazlar gibi, fırsatçılar gibisinin de eşi benzeri yok.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Ancak öyle şeyler oldu ki, iş bu yazıyı kaleme almayı zorunlu hissetim, maalesef, üzülerek, ama bir yandan da utanç duyarak ve hatta kızarak.
Ne oldu diye soracaksınız elbette, haklı olarak.
Ne mi oldu?
Fırsatçılar, her durumdan kendilerine bir pay çıkarmayı bir maharet zannedenler, ama aslında ahlaksız, utanmaz ve haramdan korkmayanlar, bir kez daha ve de ışık hızıyla kendilerini belli ettiler.
Hem de ve yine en iğrenç bir şekilde.
Sayın Erdoğan, kabine toplantısı ardından her zamanki gibi bir açıklama yaptı.
Bu kez, konut sorunları ile alakalı, çok geniş bir paket ortaya koydu.
Daha açıklamanın dumanı üstünde idi ki, malum bir internet satış portalındaki konut fiyatları, dakikalar içinde, astronomik rakamlara ulaştı.
Birkaç dakika içinde, satılık konurlar, 200, 300, 500, 800 bin ₺ pahalandı!
Hepinizden özür dileyerek, müsaadenizle yuh demek istiyorum.
Açgözlülüğün bu kadarına, fırsatçılığın bu kadarına, oportünistliğin bu kadarına, YUH diyorum.
Yazıklar olsun.
Bu zihniyette olupta, bu ülkede bir şeylerin değişmesini ağzına alanlara, şikâyet edenlere, yazıklar olsun.
Yahu hükümet, devlet daha ne yapsın?
Ne yaparsa yapsın, anında sabote eden, anında fırsat çıkartan birileri çıkıyor.
Daha ne yapsın?
Doğalgazı, petrolü sübvanse ediyor, buna rağmen birileri, zam üstüne zam yapıyor.
Temel gıdadan, kırtasiyeden, su gibi şeylerden KDV almıyor, milyarlarca vergiden feragat ediyor, ancak işte bir sürü fırsatçı, çeşitli dalavereler ile, bu indirimi ekarte ediyor, yetmiyor zam yapıyor.
Döviz, petrol sabit iken, nedeni belirsiz, birileri günaşırı ve hiçbir dayanağı olmadan zam yapıyor.
Ramazan gelir, gıda maddeleri pahalanır.
Tatil vakti gelir, biletler, oteller pahalanır.
Evi olan, zama zam, üstüne zam yapar.
Peki neden?
Belli değil.
İş Yeri sahipleri, sigarasız, üç otuza, kaçak göçmen çalıştırır, hem de 12, 14, 16 saat çalıştırır, bunu da "sevap" yapıyor diye lanse eder.
Ahırdan bozma kulübelere, neredeyse âtıl sayılacak dairelere, yine göçmenlere kiraya verir, kira olarak da astronomik rakamlar alır, bunu da "insanlık" namına yaptığını söylerler.
Hatta ve de hele de bu göçmenler bayansa, genç ise, namuslarına göz diker, adına da "sahiplenme" derler.
Tüm bu ahlaksızlıkları yaparlar, bir de üstüne üstelik kendilerine "Müslüman" derler!
Biz nasıl bir millet olduk Allah aşkına?
Komşusu açken tok yatan bizden değildir, sünnetine azami dikkat eden bir toplum.
Fakiri, fukarayı, yetim/öksüzü azami gözeten bir toplum.
Kantarın bir tarafına hak geçmesin diye kese kâğıdı koyup da tartan bir toplum.
Evde pişenin konusu komşuya gitmiştir diye, etrafa tabak gönderen bir toplum.
Bu toplum gitmiş, yerine, helali/haramı gözetmeyen, sadece kendini düşünen, megaloman, oportünist, egoist bir toplum gelmiş.
Elbette bu bir genelleme değil!
Elbette milletimizin içinde halis insanlar var, hayırsever, iyi insanlar var.
Ve inanıyorum ki, milletimizin kahir ekseriyeti de böyle.
Ancak, bu şekilde ahlaksızlık yapan, haksız kazanç sağlayan ve bundan hiç hicap duymayan geniş bir kitlede var.
Maalesef var, ne yazık ki var.
Varlar ve işte böyle zamanlarda da öne çıkıyor, baskın oluyorlar.
Evet, gayrimenkul değer kazanır.
Bunda bir beis yok.
Ancak birkaç ay içinde, üç, dört, beş kat değer kazanmaz.
Hangi gerekçe ile?
Hele, hele, on beş, yirmi dakika içinde, yarım milyona varan değer hiç kazanmaz.
Buna kazık derler, açgözlülük derler, hatta ahlaksızlık derler.
Şimdi tekrar soruyorum:
Bu hükümet daha ne yapsın?
Allah aşkına bir bakın bakalım Avrupa'da, ABD de, bu kadar kısa bir zaman zarfında, onca badireler atlatan, pandemiden çıkmış, hangi devlet, Türk Devleti'nin yaptıklarını yaptı/yapıyor?
Hemen cevap veriyorum: Hiç!
Eşi, benzeri yok!
Buyrun araştırın.
Ancak şu da bir gerçek ki, bizim içimizdeki hilebazlar gibi, fırsatçılar gibisinin de eşi benzeri yok.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.