Türkiye Gezi ihanetini atlatmış, 17/25 yargı darbesi ile çalkanıyor.
Ortam toz, duman anlayacağınız.

Gaziosmanpaşa ilçesinden sorumlu iki Genel Başkan Yardımcısı, Numan Kurtuluş ve Süleyman Soylu, aday tanıtım toplantısına iştirak etmişlerdi.

Salon dolu.

İlk sıra Sayın Kurtuluş da idi. Prof. olması hasebiyle, güzel ancak sakin bir konuşma yaptı.

Sonra kürsüye Sayın Soylu’ya geçti.

Anadan doğma bir siyasetçi olduğu ve kuvvetli bir hatip olduğu için uzun ve ateşli bir konuşma yaptı!

Salon adeta değil, resmen ayaklandı!

Konuşması içinden şu bölüm hafızama kazındı: “Gerek Numan abi gerek ise ben, bu davaya sonradan katıldık. 11 yıllık bir borcumuz var. Bu borcu telafi edebilme uğruna, gece, gündüz, atletlerimiz, gömleklerimiz kurumayacak, kurumamalı.”

Aradan altı, yedi yıl geçti.

Sayın Soylu, kendine tevdi edilen tüm görevleri, başarı ile yerine getirdi.

15 Temmuz gecesi, beline silahını takıp, TRT’yi basması ve hemen o gecenin akabinde İçişleri Bakanlığı görevine getirilmesinden, bugüne kadar, canla, başla hatta olağanüstü bir performans sergileyerek çalıştı.

Her zaman, bir, Trabzonlu geçmişi olması, iki, Gaziosmanpaşa çocuğu olmasının getirdiği karakteristiği sergileyerek, bu devlete kasteden her kim varsa, karşılarına dikildi.

Çünkü büyüdüğü yerde R’ye takmak yoktur.
Gerekirse ileriden dönülür ama geri vitese alınmaz.

Bu özellikler, elbette başta PKK’nın kravatlı kolu HDP ve malum yandaşlarını rahatsız etti, ediyor ve de edecektir de.

Bu akşam yaşanan istifa krizinde, sevinç çığlıkları en çok çıkanlar da bunlardır.

PKK’yı tasfiye sınırına getiren ve bitirmeye yemin eden Sayın Soylu, bu icraatları ile çok geniş bir tabanın beğenisini, takdirini kazandı.
Halkın sevgilisi oldu.

Uyuşturucu ile mücadelede, Polise, “Kırın bacaklarını, suçu bana atın” derlen de şaka yapmıyordu.

Elbette FETÖ’ye karşı verdiği mücadele de takdir topladı.
Ancak, ülkemizin başına gelen çeşitli felaketlerde, aylarca evinin yolunu bile unutarak, helikopter içinde uyuklamaya kadar, canhıraş çalışan Soylu, mağdurların acılarını samimi paylaşan Soylu, tam olarak Türk milletinin bağrında taht kurdu.



Bu gece olup bitenlerde, her platformda devasa bir destek gören, sevgi seli ile karşılaşan Sayın Soylu, inanıyorum ki, bu krizden çok daha güçlenerek çıkmıştır.

Milletimiz tarihin en başarılı İçişleri Bakanını yalnız bırakmamış, sonuna kadar sahip çıkmıştır.

Bu destek, öyle her siyasiye nasip olacak bir destek de değil.
Bu bir nişanedir, takan ise asil Türk Milletimizdir.

Türkiye’nin yakın tarihte TL’de ettiği başarıları çekemeyen, hatta karşı çıkan, inkar eden, bir cenahın var olduğu malum!

İşte bu güruh, şu anda tam tekmil iş başında.

Cuma akşamı yaşanan olaylar yüzünden, Sayın Soylu ve Sayın Koca’nın aralarını açmaya üstün gayret gösterenler var.

‘Bilim Kurulu’, Cuma gecesinden itibaren abuk subuk açıklamalar da bu kurumun üyelerinden gelmişti.

Aslında sürecin başından beri, İdeolojik taraftarlılık mekanizması ile tüm ülke için, genel sokağa çıkma yasağı için direten bu kurulun bazı üyeleri, kısmi yasak gelince, nedende 180 derece çark etmişlerdi.

Bu şaşırtmadı, çünkü bu bazı üyelerin yakın oldukları CHP ve irili ufaklı yan kuruluşları, bu yasağa tepki gösterdikleri gibi onlara yakın “serseri” guruplar da, Polise saldırmak ile meşgul oldular.

Cuma gecesi süreci için denilecek tek şey, nasıl uygulansa uygulansın, ne zaman açıklansa açıklansın, bu izdiham zaten yaşanacaktı.

Bir kişiye bu yükü yüklemek olmaz.

Hepimiz şahidiz ki, Sayın Soylu, özellikle de bu son aylar içinde çok yoruldu, çok yıprandı.

Üstüne de belli entrikalar gelince, demek ki fazla kırıldı!

Bu ara şunu da gördük ki, CHP’nin bu olaydan bile vermek istediği algı, “çöküş zamanı” algısıdır.

Kusura bakmasınlar da kimsenin çöktüğü falan yok.
Herkes dimdik ayakta.
Devlet ayakta, hükümet ayakta!
Kaldı ki çok da başarılı yönetiyor bu süreci.

Burdan bir teşekkür de Sayın Dr. Devlet Bahçeli’yedir.
Her zaman olduğu gibi, yine devlet adamlığını göstermiştir.

Sayın bakanım Süleyman Soylu, o akşam verdiğin sözü unutma!

Şimdiye kadar tuttuğun sözü, unutma!


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam