Sevr'in hayali ve Arz-ı Mevdud meselesi
Tutuldu mu? Hayır! Neden?
Çünkü kendilerine bağlı bir Türkiye Cumhuriyeti onlar için daha kıymetli idi de ondan!
Çünkü, ha bugün, ha yarın oyalaması ile ellerine istekli, her şekilde kirli emellerine kullanabilecekleri bir topluluk olacaktı ve de oldu da, ondan! Ve Kürtler bu oyunu 100 yıldır göremedi. Kullanıldıklarını görmek istemedi. Her türlü kirli işe alet oldular, oluyorlar, olacaklar da. Öyle gözüküyor.
On yıllarca gerek ASALA ile gerek PKK ile gerekse diğer Alfabe ürünü çeteleri ile bu aldatmaya inanarak, gerek ülkemizde, gerek bölge de, gerek Türk’e, gerek Kürde, etmedikleri zalimlikler kalmadı!
Arkalarında elbette onları ustaca kullananlar vardı, halende varlarlar. Kimler mi? Elbette Sevr Anlaşmasında bu sözü verenler. Şimdi tabii asla tesadüf değil ya, şu "İsrail oğullarına vaad edilmiş topraklar"ın sınırları da, nedense Sevr anlaşmasında yer alan sözde Kürt devletinin sınırları ile örtüşmekte!
Tabii o zamanlar İsrail diye bir devlet yok ama Siyonizim var! Yani İsrail devletinin kurulmasını planlayan üst akıl dediğimiz lobi! Theodor Herzl'in başını çektiği ve 150 yıllık bir plan hazırladığı, bu uğurda Üç Cihan harbini hesap eden üst akıl!
İki dünya harbi yaşandı. Üçüncüsü nü ise yaşıyoruz. Tam da içindeyiz.
Lakin bu harp, öbürleri gibi değil. Asimetrik, steril, biraz orda, biraz burda, biraz şurda sürdürülen bir savaş. Arap baharı, evvelinde Afganistan, Bosna, Kosova, Irak, Libya, Yemen. Ama aynı zamanda da, TV, Radyo, Basın, sosyal medya da cephesi olan bir savaş.
Ortağı çok olan, tarafı çok olan bir savaş. Düzenli ordular ile değil, terörist gurupları ile sürdürülen bir savaş. Cephesi çok, çizgisi yok bir savaş. Her gün evimize giren bir savaş!
"Bir gün mesele Suriye olursa, asıl mesele Türkiye’dir" demişti merhum Necmettin Erbakan!
"Bunlar artık açıkça savaş açmazlar. Böl, parçala, yut taktiği ile iş görürler" bu sözün sahibi de aynı Necmettin Erbakan'dır, hemde 40 yıl evvel söylemiştir bunları!
İsrail Bayrağında yer alan iki çizgi Fırat ve Dicle nehirlerini, ortadaki Davut yıldızının da, İsrail devletini temsil ettiği için, kendi imzasında da bu iki çizgiyi kullanmış ve dahi KKTC'nin bayrağını çizerken de aynı sembolleri kullanmıştır!
Sevr anlaşmasının 62-64 maddeleri, asla bir Kürt devletini kurmaya yönelik değil, İsrail devletini kurmanın ilk sinsi girişimi idi. Ancak Kürtler bu gerçeği bugüne kadar görmedi. Şimdilerde ise, İsrail kurulmuş olsa da, Büyük İsrail hedefi halen mevcut. Ve yine Kürtler öne sürülüyor. Bu kez, KIBY piyon. Ellerindeki İsrail bayrakları ile zaten asıl niyetlerini ortaya koyuyorlar!
Devlet kurma hayali içinde olan bir sürü Kürt, yine bu safsatayı görmeden, oyuna alet oluyorlar. Arkalarında yine aynı güçler. 100 yıllık oyun devam etmekte. "Yeni model Lawrenceler başarılı olamayacak". Sayın Cumhurbaşkanı bu sözü daha dün söyledi. Ve tarihe bu bakış açısından baktığımızda, ne demek isteğini anlamak pek de güç olmasa gerek!
Evet, o zaman maalesef, yenilmiş ve yıpranmış bir Osmanlı ve istediklerini imzalayan İttihat ve Terraki vardı. Lakin bugün, hiç olmadığı kadar güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti. ve başında, istediklerini asla dikte edemedikleri bir Lider var.
Devletimiz, bu oyunu bozmak için gereken her adımı atacağından eminim ve de güveniyorum. Allah Devletimizi, Milletimizi ve ordumuzu korusun!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Çünkü kendilerine bağlı bir Türkiye Cumhuriyeti onlar için daha kıymetli idi de ondan!
Çünkü, ha bugün, ha yarın oyalaması ile ellerine istekli, her şekilde kirli emellerine kullanabilecekleri bir topluluk olacaktı ve de oldu da, ondan! Ve Kürtler bu oyunu 100 yıldır göremedi. Kullanıldıklarını görmek istemedi. Her türlü kirli işe alet oldular, oluyorlar, olacaklar da. Öyle gözüküyor.
On yıllarca gerek ASALA ile gerek PKK ile gerekse diğer Alfabe ürünü çeteleri ile bu aldatmaya inanarak, gerek ülkemizde, gerek bölge de, gerek Türk’e, gerek Kürde, etmedikleri zalimlikler kalmadı!
Arkalarında elbette onları ustaca kullananlar vardı, halende varlarlar. Kimler mi? Elbette Sevr Anlaşmasında bu sözü verenler. Şimdi tabii asla tesadüf değil ya, şu "İsrail oğullarına vaad edilmiş topraklar"ın sınırları da, nedense Sevr anlaşmasında yer alan sözde Kürt devletinin sınırları ile örtüşmekte!
Tabii o zamanlar İsrail diye bir devlet yok ama Siyonizim var! Yani İsrail devletinin kurulmasını planlayan üst akıl dediğimiz lobi! Theodor Herzl'in başını çektiği ve 150 yıllık bir plan hazırladığı, bu uğurda Üç Cihan harbini hesap eden üst akıl!
İki dünya harbi yaşandı. Üçüncüsü nü ise yaşıyoruz. Tam da içindeyiz.
Lakin bu harp, öbürleri gibi değil. Asimetrik, steril, biraz orda, biraz burda, biraz şurda sürdürülen bir savaş. Arap baharı, evvelinde Afganistan, Bosna, Kosova, Irak, Libya, Yemen. Ama aynı zamanda da, TV, Radyo, Basın, sosyal medya da cephesi olan bir savaş.
Ortağı çok olan, tarafı çok olan bir savaş. Düzenli ordular ile değil, terörist gurupları ile sürdürülen bir savaş. Cephesi çok, çizgisi yok bir savaş. Her gün evimize giren bir savaş!
"Bir gün mesele Suriye olursa, asıl mesele Türkiye’dir" demişti merhum Necmettin Erbakan!
"Bunlar artık açıkça savaş açmazlar. Böl, parçala, yut taktiği ile iş görürler" bu sözün sahibi de aynı Necmettin Erbakan'dır, hemde 40 yıl evvel söylemiştir bunları!
İsrail Bayrağında yer alan iki çizgi Fırat ve Dicle nehirlerini, ortadaki Davut yıldızının da, İsrail devletini temsil ettiği için, kendi imzasında da bu iki çizgiyi kullanmış ve dahi KKTC'nin bayrağını çizerken de aynı sembolleri kullanmıştır!
Sevr anlaşmasının 62-64 maddeleri, asla bir Kürt devletini kurmaya yönelik değil, İsrail devletini kurmanın ilk sinsi girişimi idi. Ancak Kürtler bu gerçeği bugüne kadar görmedi. Şimdilerde ise, İsrail kurulmuş olsa da, Büyük İsrail hedefi halen mevcut. Ve yine Kürtler öne sürülüyor. Bu kez, KIBY piyon. Ellerindeki İsrail bayrakları ile zaten asıl niyetlerini ortaya koyuyorlar!
Devlet kurma hayali içinde olan bir sürü Kürt, yine bu safsatayı görmeden, oyuna alet oluyorlar. Arkalarında yine aynı güçler. 100 yıllık oyun devam etmekte. "Yeni model Lawrenceler başarılı olamayacak". Sayın Cumhurbaşkanı bu sözü daha dün söyledi. Ve tarihe bu bakış açısından baktığımızda, ne demek isteğini anlamak pek de güç olmasa gerek!
Evet, o zaman maalesef, yenilmiş ve yıpranmış bir Osmanlı ve istediklerini imzalayan İttihat ve Terraki vardı. Lakin bugün, hiç olmadığı kadar güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti. ve başında, istediklerini asla dikte edemedikleri bir Lider var.
Devletimiz, bu oyunu bozmak için gereken her adımı atacağından eminim ve de güveniyorum. Allah Devletimizi, Milletimizi ve ordumuzu korusun!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.