Bu seçimlerden AK Partisi’nin mağlup olarak çıkmasını bekleyen çok kalabalık bir konsorsiyum var.

Zira öyle olursa, daha o akşam yeni sistemi linç edeceklerinden ve erken seçim isteyeceklerinden hiç kimsenin şüphesi olmasın! 

Uygulanması gereken siyasetin hangi yönde olması ile alakalı, zaten Gazetemizin baş yazarı dün teferruatlı bir yazı yazdı.

Nokta, virgülüne imza attığım bir yazı! 

Benim bu yazıdaki maksadım, seçimler yaklaşırken olup biten olaylara, bilahare dikkat çekmek, bunların asla tesadüf olmadığını ve koordineli bir şekilde yapıldığına işaret etmektir!

Zaten ekonomik bir saldırıdan çıkmış bir ülkeyiz!

İçimizdeki fırsatçı ve stokçular yüzünden ise, bu saldırının etkileri halen halka yansımakta! 

Ancak son zamanlarda olup bitenler de hiç de hayra alamet değil!

Tunceli’de nasıl oluyor ise artık, iki askerimiz donarak Şehid oluyor ve ne hikmetse resimleri jet hızı ile sosyal medyada çıkıyor!

Ondan evvel, Yargıtay And meselesi ne girerek her türlü tartışmaya açık bir karar veriyor. Ve bu karar iki müttefiki birbirine düşürüyor!

Peki bugüne kadar Yargıtayın aklı nerdeydi acaba?

Ülkenin muhtelif yerlerinde yüksek miktarda patlayıcı bulunuyor. Canlı bomba meselesi gündeme geliyor.

İyi de madem Mardin’e kadar takip ettiniz, niçin takibe devam etmediniz de o muhtemel canlı bomba namzetlerini de almadınız?

Bu işin normal prosedürü bu değil mi?

Birden bire trafik cezalarına ağır zamlar geliyor, yetmiyor milleti ifşa edilerek kontroller basın dahilinde yapılıyor.

E bu da insanların içinde belli bir öfke ye sebep oluyor.

Diğer yandan ÖTV indirimleri vs Millete ve ekonomiye rahatlama getiriyor olsa da çay kaşığı ile boşaltılan kuyu ya, birileri kova ile su döküyor.

Ortada fol yok, yumurta yokken, Cihangir İslam, Meclis’in kürsüsünden hakaret ve beddua salvoları yapıyor.

Haliyle millet galeyana geliyor. 

Ve insan kendine sormadan duramıyor: “Bu FETÖcüler neye, kime güveniyor” diye.

Aradan hafta geçmiyor ve Öztürk Yılmaz, Türkçe Ezan provokasyonunu yapıyor. 

Sonuç aynı tabii, ülke yine galeyana geliyor.

Birbirini yiyen yiyene!

Ve uçurum daha da derinleşiyor!

Şemdinli de bir mühimmat patlaması oluyor ve jet hızı ile görüntüler sosyal medyada yayılıyor. 

Şehid sayıları, yaralı sayıları havada uçuşuyor!

Bilgi kirliliği had safhaya geliyor!

Ve 10 Kasım törenleri sırasında be ardında Şırnak’ta uyruğu belirsiz, patlayıcı madde taşıyan İHAlar, ilaçlanmış sinek gibi, patır, patır havadan düşüyor!

Ve bunların hepsi tesadüf? Öyle mi?

Saydığım olayların hepsi kendi başına bir felaket.

Ancak peşpeşe gelmeleri ve zamanlama pek bir manidar. 

Toplu olarak bakıldığında, irdelendiğinde, Türkiye’yi kaosa sürükleme planı gibi çıkıyor ortaya. 

Birileri yine saldırıyor. Hem de feci saldırıyor.

Amaç tek değil.

TSK’yı ilgilendiren olayların amaçlarından biri de hiç şüphem yok ki, Milli Savunma Bakanı, Sayın Hulusi Akar’ı hedef almakta. 

Eh yan etki olarak da kaosa hizmet ediyor ise, ne ala. 

En dikkat çekici konu ise, düşen veya düşürülen İHA’lar. 

Bunlar nerden geldi, kim gönderdi, acilen araştırılması gereken konular. 

Hepimiz, aklımızı başımıza almalı, aradaki görüş farklılıklarını unutmalı ve ülkemizin menfaatlerini düşünmemiz gerekir. 

Çünkü saldırıyorlar, saldıracaklar da! 

Kim, hangi görüşte olur ise olsun, önemli olanın vatan olduğunu bilmesi ve buna göre davranması gerekir! 


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam