Şaibe bir son buldu
Büyük bir şaibenin ortadan kalktığı gibi çok fazla kirlenmiş bir seçim de ortadan kalktı.
Gerekçe olarak, kamu görevlileri olmadıkları halde sandık kurulu başkanı ve memur üye atamaları gösterildi.
Yerinde ve doğru bir karar olduğunu düşünmek ile beraber bundan sonra olacakları bekliyorum.
Zira İl ve İlçe seçim kurulları görevlendirdi bunları netice itibariyle.
Ve tüm yasaları çiğneyerek yapılan bu atamaların elbette bir cezası olmalı. Bu işin failleri, adalet önünde hesap vermeli. ‘Ben yaptım, oldu’ gibi bir şeye asla müsamaha gösterilmemeli.
İşin içinde FETÖ’nün olduğu çok açık. İşin bu yönü de enine boyuna irdelenmeli.
Zaten mevcut sistemi tartışmaya bile gerek yok. Köhne ve modası çoktan geçmiş bir sistem. Revize edilmesi, günün şartlarına uygun hale getirilmesi şart oğlu şart.
Yapılan tüm usülsüzlüklerin, yolsuzlukların, düzenbazlıkların ve hilelerin tek tek hesabı yargıda sorulmaz ise mahşeri vicdan yine rahat etmeyecektir.
Önümüzdeki seçimlerde ise bu tür suçların önlenmesi için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Bu beklemeye alınacak bir konu değildir.
YSK, bunların sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunacağını da karara bağladı. Ve şimdi soruşturma süresi asla uzamamalı.
Netice itibariyle büyük bir organizasyondan bahsediyoruz. Bariz belli. Bu yönü ile ele alınırsa, soruşturma içine organize suç örgütü kurmak ve üyesi olmak noktaları da muhakkak alınmalıdır.
Elbette bu şahısların önümüzdeki seçimlerde asla görev almaları engellenmelidir. Kaldı ki böylesi bir töhmet altında olan birinin yargıçlık yapması da imkan dışı bir şeydir.
Şaka değil, memleketin bir koca ayı heba edildi!
Bunun vebali de boyunlarınadır.
Sosyal medyada, fake hesaplar yine ortalığı yıkmaya, kargaşa ortamı yaratmaya başladı bile.
Ve dakika bir gol bir, bir aydır sesi soluğu çıkmayan EYT’ciler, karar ile beraber hortladı. Yarın patates, soğan pahalılaşırsa hiç şaşmam.
Dolar yarım saat içinde yükseldi.
Bunların hepsi ve okyanus ötesinden yönetilen FETÖ’nün veletleri de tabii hemen olaya atladılar. Evet bunların hepsi bu olayın kim tarafından gerçekleştirilirdi bunu açıkça belli ediyor.
Şimdiye dek İmamoğlu, dantel, dantel mağdur rolünü işledi.
Ancak, hem CHP ve hem de İmamoğlu, işi anarşiye dökmeye kalkarlar ise işte o vakit, bu millet de onları sandığa gömer.
Zaten, öyle düşünüyorum ki, tüm bu üç kağıtlar olmadan, organize işlenen bu suçlar olmadan, CHP’nin İstanbul seçimini alması pek de mümkün görünmüyor.
Aksi takdirde, CHP’nin, yangından mal kaçırırmış gibi mazbata istemeleri ve iptaline hatta tehditler savurarak karşı gelmeleri izah edilemez!
Kaldı ki, şahsen ben, şaibeli bir koltukta oturmayı istemezdim. Zira oturduğum süre boyunca, hep bir töhmet altında kalmışlık olacaktı.
Alman ana akım medyasının amiral gemilerinden Der Spiegel yine büyük bir hadsizliğe, terbiyesizliğe ve seviyesizliğe imza attı.
YSK’nın kararını müteakip yayınladığı bir makalede:
“Artık Türkiye de bir rejim değişikliğinin demokratik yollar ile mümkün olmadığını” ilk mısrasında yayınlayan makale, Sayın Erdoğan’ın, diktatörlüğe son adımı attığını da yazmayı ihmal etmedi!
Tabi organize icra edilen manipülasyonlara değinmeden!
Dışişleri Bakanlığının bu ve benzeri terbiyesizliklere, uygun bir cevap vermesi elzemdir.
Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir ve son sözü yargı söylemiştir.
Ekrem İmamoğlu ise maskesini erken düşürmenin ceremesini çekecektir.
Seçmen, seçim çalışmalarında Yasin şovu yapıp, seçimlerden sonra kiliselerden çıkmayan İmamoğlu’nu hatırlayacaktır.
37 sene boyunca yapılan dini eserler fuarını engellemesini, Ramazan konserlerine yabancı jazzcıları getirmesini ve teravih namazı saatlerine almasını da hatırlayacaktır.
Kısacası hem kendinin hem de yapıştığı Canan Kaftancıoğlu’nun 15, 20 günde asıl yüzlerini nasıl gösterdiğini hatırlayacaktır!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Gerekçe olarak, kamu görevlileri olmadıkları halde sandık kurulu başkanı ve memur üye atamaları gösterildi.
Yerinde ve doğru bir karar olduğunu düşünmek ile beraber bundan sonra olacakları bekliyorum.
Zira İl ve İlçe seçim kurulları görevlendirdi bunları netice itibariyle.
Ve tüm yasaları çiğneyerek yapılan bu atamaların elbette bir cezası olmalı. Bu işin failleri, adalet önünde hesap vermeli. ‘Ben yaptım, oldu’ gibi bir şeye asla müsamaha gösterilmemeli.
İşin içinde FETÖ’nün olduğu çok açık. İşin bu yönü de enine boyuna irdelenmeli.
Zaten mevcut sistemi tartışmaya bile gerek yok. Köhne ve modası çoktan geçmiş bir sistem. Revize edilmesi, günün şartlarına uygun hale getirilmesi şart oğlu şart.
Yapılan tüm usülsüzlüklerin, yolsuzlukların, düzenbazlıkların ve hilelerin tek tek hesabı yargıda sorulmaz ise mahşeri vicdan yine rahat etmeyecektir.
Önümüzdeki seçimlerde ise bu tür suçların önlenmesi için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Bu beklemeye alınacak bir konu değildir.
YSK, bunların sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunacağını da karara bağladı. Ve şimdi soruşturma süresi asla uzamamalı.
Netice itibariyle büyük bir organizasyondan bahsediyoruz. Bariz belli. Bu yönü ile ele alınırsa, soruşturma içine organize suç örgütü kurmak ve üyesi olmak noktaları da muhakkak alınmalıdır.
Elbette bu şahısların önümüzdeki seçimlerde asla görev almaları engellenmelidir. Kaldı ki böylesi bir töhmet altında olan birinin yargıçlık yapması da imkan dışı bir şeydir.
Şaka değil, memleketin bir koca ayı heba edildi!
Bunun vebali de boyunlarınadır.
Sosyal medyada, fake hesaplar yine ortalığı yıkmaya, kargaşa ortamı yaratmaya başladı bile.
Ve dakika bir gol bir, bir aydır sesi soluğu çıkmayan EYT’ciler, karar ile beraber hortladı. Yarın patates, soğan pahalılaşırsa hiç şaşmam.
Dolar yarım saat içinde yükseldi.
Bunların hepsi ve okyanus ötesinden yönetilen FETÖ’nün veletleri de tabii hemen olaya atladılar. Evet bunların hepsi bu olayın kim tarafından gerçekleştirilirdi bunu açıkça belli ediyor.
Şimdiye dek İmamoğlu, dantel, dantel mağdur rolünü işledi.
Ancak, hem CHP ve hem de İmamoğlu, işi anarşiye dökmeye kalkarlar ise işte o vakit, bu millet de onları sandığa gömer.
Zaten, öyle düşünüyorum ki, tüm bu üç kağıtlar olmadan, organize işlenen bu suçlar olmadan, CHP’nin İstanbul seçimini alması pek de mümkün görünmüyor.
Aksi takdirde, CHP’nin, yangından mal kaçırırmış gibi mazbata istemeleri ve iptaline hatta tehditler savurarak karşı gelmeleri izah edilemez!
Kaldı ki, şahsen ben, şaibeli bir koltukta oturmayı istemezdim. Zira oturduğum süre boyunca, hep bir töhmet altında kalmışlık olacaktı.
Alman ana akım medyasının amiral gemilerinden Der Spiegel yine büyük bir hadsizliğe, terbiyesizliğe ve seviyesizliğe imza attı.
YSK’nın kararını müteakip yayınladığı bir makalede:
“Artık Türkiye de bir rejim değişikliğinin demokratik yollar ile mümkün olmadığını” ilk mısrasında yayınlayan makale, Sayın Erdoğan’ın, diktatörlüğe son adımı attığını da yazmayı ihmal etmedi!
Tabi organize icra edilen manipülasyonlara değinmeden!
Dışişleri Bakanlığının bu ve benzeri terbiyesizliklere, uygun bir cevap vermesi elzemdir.
Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir ve son sözü yargı söylemiştir.
Ekrem İmamoğlu ise maskesini erken düşürmenin ceremesini çekecektir.
Seçmen, seçim çalışmalarında Yasin şovu yapıp, seçimlerden sonra kiliselerden çıkmayan İmamoğlu’nu hatırlayacaktır.
37 sene boyunca yapılan dini eserler fuarını engellemesini, Ramazan konserlerine yabancı jazzcıları getirmesini ve teravih namazı saatlerine almasını da hatırlayacaktır.
Kısacası hem kendinin hem de yapıştığı Canan Kaftancıoğlu’nun 15, 20 günde asıl yüzlerini nasıl gösterdiğini hatırlayacaktır!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.