Ne hukuku Allah aşkına
Son on gününde olup bitenler, insanlık namına utanç verici, vahşet ve iğrençlikler ile dolu.
Bir hukukçu olarak, olup bitenleri ancak dehşet ve ibretle izliyorum.
Meğer bizlere, koca, koca üniversitelerde, kerli felli, namlı Profesörlerce öğretilen, ezberletilen "hukuk" aslında yokmuş.
Uluslararası hukuk yokmuş.
İnsan hakları yokmuş.
Savaş hukuku yokmuş.
Genevre anlaşmaları yokmuş.
Var olan ise orman kanunları imiş!
İsrail bir devletten çok, sadece işgalci kavim mantığı ile her zamandan daha fazla kana susamışlığını, cesede doymamışlığını, en iğrenç biçimde, en vahşi biçimde, ve hiçbir hukuk kuralını takmadan sergiliyor.
Ve o, sözüm ona muasır medeneyitler onlara destek olma yarışına giriyor.
Eh, arkasında bu kadar "dayısı" olan, cihanın şımarık veledi İsrail, şımardıkça şımarıyor, azdıkça azıyor.
O kadar azıtıyo ki, Savunma bakanı olan ucube, tüm dünyaya:
"Tüm savaş kanunlarını kaldırdık, hiçbir askeri mahkeme kurulmayacak, hiçbir askerimiz, ne yaparsa yapsın yargılanmayacak" diyebildi.
Bunu Rusya Başkanı veya Savunma bakanı, Ukrayna için söyleseydi, kıyameti kopartmıştı Batı dünyası!
Peki bu iki ayaklı yaşam formu ne demek istedi?
Gayet net olarak, İsrail ordusunu sivil katliama teşvik etti.
Ben burada, kim başladı, kimin işine geldi, bu konulara hiç değinmeyeceğim, çünkü umurumda değil, umurumda olan ise paramparça olmuş bebekler, kadınlar.
Umurumda olan vurulan hastaneler, camiler.
Umurumda olan, 10 gündür bir şehrin bombardıman altında olması, hatta bölgeden kaçan sivillere dahi bombalar, roketler atılması.
Bu sadece savaş değil, bariz insanlık suçudur.
Uluslararası anlaşmalar ile yasaklanan o fosfor bombaları da cabası.
Bir şehrin suyunu kesmek, elektriğini kesmek, yakıtı kesmek, erzağını kesmek, insanlık suçudur, insanlık utancıdır.
Peki, İsrail bunları yaparken, hümanist, barışçıl Batı ne yapıyor?
Hani şu, Rus ordusu bina vurdu, apartman vurdu, altyapıyı vurdu diye, hop oturup hop kalkan Batı ne yapıyor?
İsrail'e koşulsuz desteklerini ve hatta biatlarını bildiriyorlar.
Dahası var.
Her fırsatta Türkiye ye parmak sallayarak, yol efendim Basın hürriyeti, yok efendim fikir hürriyeti, yok efendim insan hakları, yok demokrasi diyen Batı, tüm bu değerleri ataklar altına alan İsrail e destek olsun diye, Fransa, Almanya başta olmak üzere, İsrail karşıtı mümaişleri yasaklıyor.
Yetmiyor, basına sansür uyguluyor.
Yetmiyor, İsrail'e desteklerini gösteren yabancıları sınır dışı etmek ile tehdit ediyor.
Yetmiyor, uydu frekansı kapatıyor!
Ne demokrasi imiş ama.
Sanırım bu ileri derecede demokrasi olsa gerek.
Bu ara gördük ki, hümanizm de masalmış, pasifizim de yalanmış.
Bu kavramların hepsi, sadece birilerinin işine geldiği müddetçe geçerli imiş, koz olarak kullanabildikleri müddetçe kıymeti harbiyesi varmış.
Bu saatten sonra, tüm bu "medeni" ülkeler, zinhar bir daha bize parmak sallamasın!
Sakın ha, sözde demokrasi yok demeyin, sakın!
Uluslararası hukuka, savaş hukukuna göre:
• Sivil halka saldırmak suçtur.
• Hastanelere saldırmak suçtur.
• Ambulanslara saldırmak suçtur.
• Esirlere kötü davranmak suçtur.
Ve on gündür İsrail devleti tüm bu suçları işlemektedir.
Binlerce, belki de onbinlerce insan öldü ve eminim ki bunların %99'u sivil, savunmasız insanlardı.
Annelerdi, bebeklerdi, yaşlılardı, çocuklardı.
Ve İsrail bunu bile, bile yaptı!
Türk Ordusuna, her operasyonda sivil kayıp atfedenler, li öyle bir şey asla olmadı, asla doğru değil, çünkü Türk askeri, bu dünyanın en merhametli, sivil duyarlılığı en yüksek ordudur, şimdi tüm bu sivil katliamı karşısında, dut yemiş bülbüle döndüler nedense.
Ama şaşırmadım doğrusu.
Çünkü bu İsrail'in ilk sabıkası değil.
Günlük vahşet, günlük zulüm.
Şaşırmadım çünkü tarih belli.
Alman ordusunun, iş bu İsraillilere (o zamanlar Yahudilere), uyguladıkları zulüm malum.
Fransa'nın, Mağrip'de, yani Cezayir'de, Tunus'da, Fas'ta, Afrika'da, günümüze kadar yaptıkları zulümler belli.
Önce Fransa, akabinde ABD'nin Vietnam da yaptığı katliamlar, zulümler belli.
Tüm batının, yalan sebeplerle, takın tarihte, Irak'ta, Afganistan'da, yaptıkları katliamlar, zulümler belli.
Yani Bozacının şahidi Şıracı.
Ha Ali, Veli, ha Veli Ali.
Değişen hiçbir şey, asla yok.
Geçerli olan Orman kanunları.
Güçlü olan, güçsüzü öldürür, yer, bunu da marifet sayar.
Hukukmuş, ne hukuku Allah aşkına?
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Bir hukukçu olarak, olup bitenleri ancak dehşet ve ibretle izliyorum.
Meğer bizlere, koca, koca üniversitelerde, kerli felli, namlı Profesörlerce öğretilen, ezberletilen "hukuk" aslında yokmuş.
Uluslararası hukuk yokmuş.
İnsan hakları yokmuş.
Savaş hukuku yokmuş.
Genevre anlaşmaları yokmuş.
Var olan ise orman kanunları imiş!
İsrail bir devletten çok, sadece işgalci kavim mantığı ile her zamandan daha fazla kana susamışlığını, cesede doymamışlığını, en iğrenç biçimde, en vahşi biçimde, ve hiçbir hukuk kuralını takmadan sergiliyor.
Ve o, sözüm ona muasır medeneyitler onlara destek olma yarışına giriyor.
Eh, arkasında bu kadar "dayısı" olan, cihanın şımarık veledi İsrail, şımardıkça şımarıyor, azdıkça azıyor.
O kadar azıtıyo ki, Savunma bakanı olan ucube, tüm dünyaya:
"Tüm savaş kanunlarını kaldırdık, hiçbir askeri mahkeme kurulmayacak, hiçbir askerimiz, ne yaparsa yapsın yargılanmayacak" diyebildi.
Bunu Rusya Başkanı veya Savunma bakanı, Ukrayna için söyleseydi, kıyameti kopartmıştı Batı dünyası!
Peki bu iki ayaklı yaşam formu ne demek istedi?
Gayet net olarak, İsrail ordusunu sivil katliama teşvik etti.
Ben burada, kim başladı, kimin işine geldi, bu konulara hiç değinmeyeceğim, çünkü umurumda değil, umurumda olan ise paramparça olmuş bebekler, kadınlar.
Umurumda olan vurulan hastaneler, camiler.
Umurumda olan, 10 gündür bir şehrin bombardıman altında olması, hatta bölgeden kaçan sivillere dahi bombalar, roketler atılması.
Bu sadece savaş değil, bariz insanlık suçudur.
Uluslararası anlaşmalar ile yasaklanan o fosfor bombaları da cabası.
Bir şehrin suyunu kesmek, elektriğini kesmek, yakıtı kesmek, erzağını kesmek, insanlık suçudur, insanlık utancıdır.
Peki, İsrail bunları yaparken, hümanist, barışçıl Batı ne yapıyor?
Hani şu, Rus ordusu bina vurdu, apartman vurdu, altyapıyı vurdu diye, hop oturup hop kalkan Batı ne yapıyor?
İsrail'e koşulsuz desteklerini ve hatta biatlarını bildiriyorlar.
Dahası var.
Her fırsatta Türkiye ye parmak sallayarak, yol efendim Basın hürriyeti, yok efendim fikir hürriyeti, yok efendim insan hakları, yok demokrasi diyen Batı, tüm bu değerleri ataklar altına alan İsrail e destek olsun diye, Fransa, Almanya başta olmak üzere, İsrail karşıtı mümaişleri yasaklıyor.
Yetmiyor, basına sansür uyguluyor.
Yetmiyor, İsrail'e desteklerini gösteren yabancıları sınır dışı etmek ile tehdit ediyor.
Yetmiyor, uydu frekansı kapatıyor!
Ne demokrasi imiş ama.
Sanırım bu ileri derecede demokrasi olsa gerek.
Bu ara gördük ki, hümanizm de masalmış, pasifizim de yalanmış.
Bu kavramların hepsi, sadece birilerinin işine geldiği müddetçe geçerli imiş, koz olarak kullanabildikleri müddetçe kıymeti harbiyesi varmış.
Bu saatten sonra, tüm bu "medeni" ülkeler, zinhar bir daha bize parmak sallamasın!
Sakın ha, sözde demokrasi yok demeyin, sakın!
Uluslararası hukuka, savaş hukukuna göre:
• Sivil halka saldırmak suçtur.
• Hastanelere saldırmak suçtur.
• Ambulanslara saldırmak suçtur.
• Esirlere kötü davranmak suçtur.
Ve on gündür İsrail devleti tüm bu suçları işlemektedir.
Binlerce, belki de onbinlerce insan öldü ve eminim ki bunların %99'u sivil, savunmasız insanlardı.
Annelerdi, bebeklerdi, yaşlılardı, çocuklardı.
Ve İsrail bunu bile, bile yaptı!
Türk Ordusuna, her operasyonda sivil kayıp atfedenler, li öyle bir şey asla olmadı, asla doğru değil, çünkü Türk askeri, bu dünyanın en merhametli, sivil duyarlılığı en yüksek ordudur, şimdi tüm bu sivil katliamı karşısında, dut yemiş bülbüle döndüler nedense.
Ama şaşırmadım doğrusu.
Çünkü bu İsrail'in ilk sabıkası değil.
Günlük vahşet, günlük zulüm.
Şaşırmadım çünkü tarih belli.
Alman ordusunun, iş bu İsraillilere (o zamanlar Yahudilere), uyguladıkları zulüm malum.
Fransa'nın, Mağrip'de, yani Cezayir'de, Tunus'da, Fas'ta, Afrika'da, günümüze kadar yaptıkları zulümler belli.
Önce Fransa, akabinde ABD'nin Vietnam da yaptığı katliamlar, zulümler belli.
Tüm batının, yalan sebeplerle, takın tarihte, Irak'ta, Afganistan'da, yaptıkları katliamlar, zulümler belli.
Yani Bozacının şahidi Şıracı.
Ha Ali, Veli, ha Veli Ali.
Değişen hiçbir şey, asla yok.
Geçerli olan Orman kanunları.
Güçlü olan, güçsüzü öldürür, yer, bunu da marifet sayar.
Hukukmuş, ne hukuku Allah aşkına?
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.