Murat Yılmaz

Murat Yılmaz

Macaristan ve demokrasi

Macaristan ve demokrasi
Macaristan, bilindiği gibi bir Türk yurdudur.
Çoğunluk Hristiyan da olsa, halk Hun Türklerinden gelmedir, yani Macar ırkı bir Türk ırkıdır.

Ve geçen hafta Macaristan seçimlere gitti.
Sağ tandanslı Victor Orban ve hükümetinin karşısına, altı partinin İttifakı çıktı.

Tanıdık geldi mi?

Seçim sonuçları ise kısaca şöyle; Orban ezici bir çoğunlukla seçimi kazandı. Aldığı oy oranı %53,29, aldığı vekil sayısı 199 sandalyenin 135'i!

Haliyle karşındaki altılı ittifak/koalisyon, yerle yeksan oldu.

Seçimlerde hiçbir olağanüstülük yaşanmamasına rağmen ve Macaristan'ın bir AB ülkesi olmasına rağmen, AB komisyonu ve Parlamentosu, Macaristan'a çok kalabalık bir OSZE yani AGİT gözlemci komisyonu gönderdi.

Tamamen teamüllere aykırı.

Hatta iki gün sonra, AB komisyonu başkanı, Alman Ursula von der Leyen, Macaristan hakkında bir soruşturma başlattı!
Konu yolsuzluk.

Nedeni ise istemedikleri adayın, yani Victor Orbanın kazanmış olması. Hepsi bu.

Çünkü, Batılı bazıları için, demokrasi sadece bir sihirli sözcük, bir gereç, amaç değil.
Ve bir yerde, istemedikleri biri, tamamen demokratik yollar ile seçim kazansa bile, "her şey seçim sonuçları değildir" anlayışı devriyeye girer.

Özellikle ABD'nin, CIA'in bu hususta sabıkası çok kabarıktır ve 1960 yılından mütevellit, biz Türkiye olarak da bu anlayışın ceremelerini çokça çektik.

1960 darbesi.
1970 muhtırası.
1980 darbesi.
28 Şubat postmodern darbe.
E muhtıra.
Son olarak 15 Temmuz darbe girişimi.

Aralarına sıkıştırılan irili, ufaklı, darbe ve ayaklanma girişimleri de cabası.

Netice itibariyle, fondaş medyanın sabıkalı üyesi Sedef Kabaş, Macaristan seçimlerinin hemen akabinde attığı bir tweette "bir ülkede seçimler olması, o ülkede demokrasi olduğunu göstermez" dedi.

Evet, kafa bu, anlayış bu.
Bizim istediğimiz kişi/parti kazanırsa, demokrasi tamam, ancak kazanmazsa, demokrasi yok, yani halkın iradesi aslında kimsenin umurunda değil.

Peki o zaman bu seçimler, referandumlar niye yapılıyor acaba?
Birilerinin hoşuna gitmeyince, nasılsa bir kulp takacak, milletin iradesini yok sayacaklarsa, o kadar masraf, o kadar zahmet niye ola ki?

Bırakalım, o birileri, istediklerini atasınlar, öyle mi?

Emin olun, istedikleri tam olarak da bu!

Joe Biden bunu Polonya'da, hiç sıkılmadan dile getirdi zaten.
"Üstün ırkın ülkeleri, artık bir araya gelip, tek elden yönetilmeli"!

Bunu ben değil, ABD Başkanı olan insan söyledi.

Peki bu üstün ırk kim?
Bu yönetecek olan tek el kim/kimler?

Bu sorulara, bir diğer yazımızda yer vereceğiz.

Şimdi gelelim, Türkiye/Macaristan paralelliklerine.

Bizde de 18 seçim kazanmış ve halen de halkın geniş bir kesimden teveccüh gören bir Lider var ve Batının onu da pek sevdiği söylenemez.

Hele de 15 Temmuz, hain darbe girişiminin, halk tarafından püskürtülmesinin ardından, zaten Sayın Erdoğanı diktatör ilan ettiler.

Yanında, Milliyetçi Halk Partisi var.

Karşısında ise Armageddonun altı atlısı, artı HDP.

Ancak, Macaristan seçimlerinden sonra, bu 6+1 in etekleri tutuştu.

Çünkü ortaya çıkan sonuç şunu gösterdi:
Millet, üfürükten vaadlere, hayali sistemlere vs değil, Adaya oy veriyor!

Ve evet, işte zurnanın zırt ettiği yer de bu.
Püf noktası bu.
Neden?
Çünkü 6+1'in adayı yok!
Kazanma şansı olan biri hiç yok.

Ve laf aramızda, kazanmak gibi bir iddiaları da yok, hele ki, böylesi bir kritik zamanda, rahat muhalefeti bırakıp, popülist siyaseti bırakıp, hükümet olmanın külfetini taşımaya hiç niyetleri yok.

Milletvekili sayısına oynayıp, günlerini gün etme gibi bir siyaset izleyecekleri, şimdiden belli, yoksa çoktan, öyle veya böyle bir aday çıkartırlardı, çünkü saat 11:55, yani onikiye beş var!

Artık şu saatten sonra da ancak bir "No Name" aday çıkartabilir, seçimlere öyle girebilirler.

Çünkü, yaptıkları planlar, altüst oldu, strateji boşa çıktı.
Yeni seçim kanunu da zaten, köşede kırıntı partiler için, hiç cazip değil artık, çünkü kimse CHP/İP kontenjanından/oyları ile vekil olamayacak.

Bu bağlamda, Macaristan iyi bir test balonu oldu.

Tabii, birilerinin demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet, hümanizm, gibi sihirli sözcüklerinin de sadece laftan ibaret olduğunu, maalesef bir kez daha kanıtladı.

Ve biz, artık şu insanlıktan, demokrasiden, sömürgecilik ve imperializm den ağır sabıkalı Batılı ülkelerin karşında, başımız dik durmayı anlamalıyız.
Bu ne idüğü belirsiz kompleksten, eziklik ruhundan kurtulmalıyız.

Onların bizlere verebileceği hiçbir ders yok, hiçbir artı da yok.

İnsanlık ise adaletli hüküm sürmek ise, gelsinler, biz tarihimiz ile onlara ders üstüne ders verelim, veririz de.


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam



*Köşe yazıları ilgili yazarlar tarafından yazılıp OGÜNhaber editörlerinin müdahalesi bulunmadan yayınlanan içeriklerdir.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı