“Mesele ne?” diye soracaksınız elbette.

Efendim mesele basit, ihanet!

Çünkü öyle bir güruh var ki bu memlekette, ellerine geçirebilecekleri her fırsatta ve de ilke de ihanete başvuracaklardır.

Hatırlarsanız, bundan bir, iki ay evvelinde, çok ciddi darbe söylentileri yayılmıştı.
Birileri, İdlip’te gerçekleşen saldırıyı fırsata çevirmek istedi ise de devletin mekanizmaları buna müsaade etmedi!

O mekanizmalar şimdi de teyakkuz halinde. Hatta kırmızı alarm durumuna geçmiş vaziyetteler!

Çünkü o birileri yine rahat durmuyor.

Farkında iseniz, sosyal medyada, HDP, CHP, İYİ Parti ve benzeri çevreler, korona virüsü sebep bilip, ortalığı velveleye verme derdinde.

Abuk subuk rakamlar, fake ölümler, bir resimi alıp, sekiz farklı ile uyarlamalar, sahte doktorlar, hemşireler…

Almanya, Avrupa ve ABD menşeli hesaplar tarafından yapılan provokasyonlar…

Mesela, bir yandan “evde kalırsak ne yiyeceğiz” yaygaralı, diğer taraftan ise “sokağa çıkma yasağı gelmeli” diretmeleri?!

Bu nasıl perhiz, bu nasıl lahana turşusu?

Şizofrenliğin dikalası diyebilirsiniz tabii, mesele daha ciddi olmasa.

Şimdi bir analiz yapalım.

Koronavirüs meselesi çok ciddi.
İnsanların psikolojisi de hali ile pek düzgün değil. Bu da gayet doğal.

Bir yandan bulaşma endişesi, diğer yandan gelecek endişesi, ekonomik sıkıntılar, bu krizin ne zaman biteceğinin belirgin olmaması.

Elbette herkes endişeli, hiç olmazsa düşünceli olacaktır.
Elbette moraller bozuk olacaktır.

Şimdi tam da bu moral bozukluğunun üzerine, milletin sinir uçlarını kaşıyarak gidilmek, insanları sokaklara dökmek isteyen, devlet ile karşı karşıya getirmek isteyen, hazır bu ortam yaratılmış iken, devleti defacto savunmasız bırakıp, darbe yapmak isteyenler, tam da sosyal medyada ortalığı karıştırmak isteyenlerdir!

Tasmalarının kimin elinde olduklarını hepimizin bildiği kesimler.

Sadece ufak bir misal:
Virüs bulaşmasın diye, seyrek oturma düzenine geçilmiş idi aslında.

İstanbul’un toplu taşıması için bu ne demek olabilir?
Var olan sefer sayılarını arttırmak olmalıdır!

Peki İBB ne yaptı?

Sefer sayılarını yarıladı, eksiltti!

İnsanlar, otobüs ve metrolarda, konserve kutusundaki sardalyalar misali, üst, üste, iç, içe!
Gel de bu ortamda sosyal mesafeyi koru.
Namusunu koruyabilirsen, mesafeye bakarsın.

Şikayet üzerine yapılan açıklamalar gülünç, hatta halkın zekası ile adeta alay edilecek biçimde!
Neymiş, karalamak için ekstra yapılmışmış.

Tabii, insanların işi, gücü kalmadı, salt İBB’yi karalamak uğruna, virüs tehlikesi ile Rus ruleti oynayacaklardı.

Hadi bu açıklamayı yapanın aklı kıt, herkesi kendi gibi mi sanmakta acaba?

Devletin tüm birimleri, virüs ile imkanları dahilinde savaşmaktadırlar.
Ekstradan da darbe heveslileri, kaos heveslilerine karşı teyakkuz halindeler.

Sayın Erdoğan, basın toplantısında yerel yetkileri, devlet geleneğine de uygun olarak Valilere vermiştir.

Yani her vali, kendi ili için bilim kurulları kurmuş ve yerel gerekliliklere, merkezi yönetimi beklemeden gereken tedbirleri alma salahiyetine sahip edilmiştir.

Zira Valiler, illerde Devlet Başkanın temsilcileridirler.

Bu durum nedense, Ekrem İmamoğlu’nu pek üzmüş.

Tüm hazırlıkları yapmış, yetkileri bekliyormuş, ama Valiye verilmiş.

Yani Allah aşkına, böyle bir makama talip olan birinin en azından bir nebze devlet terbiyesi görmüş olması gerekmiyor mu?

Sonuçta Devlet, bu hamle ile bazılarının heveslerini kursaklarında bıraktı.
Önemli bir hamle idi.

Allah’ın izniyle, biz ülke ve millet olarak, tabii tedbirlere uymaya devam edersek, bu krizi en hafif şekilde atlatma, tez elden toparlanma potansiyeline sahibiz!

Ve hangi ekonomi bu krizden en hızlı ve en sağlam çıkar ise dünya ekonomisi ve siyaseti bazında çok etkili olacaktır.

Türkiye’nin bu süreçten kazançlı çıkacağına dair ise en ufak bir şüphe bulunmamaktadır.
Bu da devletin öngörüsüdür ve teyitlidir!

Dünyanın üzerinde oynanan oyun çok belli.

Yeni ve çok farklı bir dünya düzenine geçmek.

Hatta o kadar farklı ki, bugüne kadar ezbere gelmiş ne var ne yoksa, tamamen ters düz olacak.

En elit isimler, en “üstün kan”lar dahi, bu oyunda sadece piyon statüsüne getirildi.

İngiliz Kraliyet Ailesi’nin bile çekindiği, çok çetin ve pek bilinmeyen bir aktör, şu an başatlığa soyunuyor.

Ne Trump güvende ne ABD ne Merkel ne Almanya ne Avrupa!
Ne Rotshild ailesi ne Rockefeller ve hatta ne de Georg Soros.

Hepsi şu an hayatta kalabilmek için savaşıyorlar.

Evet, ismini koymak gerekirse, bu oyunun adı 3. Dünya savaşı.

Silahı ise çok ucuz, ışık hızından daha hızlı yayılıyor, çok acımasız ve atom bombasından daha avantajlı!

Zira Atom bombası atıldığında, infilak ettiği yerlere on yıllarca girilmez, her türlü canlıyı öldürdüğü gibi, her türlü altyapıya da yerle yeksan ediyor.

Virüs öyle değil.

Panik yaratıp ekonomileri çökertiyor, birkaç bin insanı öldürse de psikolojik etkisi, milyonlarca insanı öldürmüş gibi algılanıyor.

Ve bu oyunun öyle bir aktörü var ki, paraya, en önemlisi de sanal paraya hükmediyor hem de yıllardır.

Öyle bir aktör ki, arkasında tüm siyonistlerin parasal destekleri mevcut.

Hepimizin tanıdığı ama hiç birimizin bilmediği bir aktör.

Bu aktöre de önümüzdeki yazımızda değineceğiz!

Evet, bu krizden bile, yani şu an tüm insanlığın, tüm ülkemizin nefesini adeta tutarak izlediği bu krizden bile kaos çıkarma ve akabinde darbe planları olan bir ihanet şebekesi var!

Karşılarında ise Milli bir devlet, tüm kolluk kuvvetleri ve istihbarat birimlerimiz var.

Onlar da çok iyi bilsin ki, onlarında arkasında, Asil ve Yüce Türk milleti var!

Sağlıklı kalın, evde kalın, sakin kalın lütfen.


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam!