İflas-ı siyasiye
Bana nedense FETÖ'nün Darbe ye teşebbüs etmeden önceki son halini hatırlatıyor.
Hatırlarsak, ByLock çökertilmiş, 17/25 yargı darbe girişimi geçmiş, devlet, bu ihanet çetesinin üzerine kararlılık ile gidiyordu.
Ordu'nun içindeki ihanet odakları tespit edilmiş, 30 Ağustos'taki askeri şura ile ilişkileri kesilecekti.
İşlevinin bittiğini anlayan FETÖ ve tabii ki de ağababaları, 15 Temmuz tarihini bekleyip, son bir hamleye giriştiler.
Bir nevi kamikaze dalışı.
Bu ara 15 Temmuz tarihinin de tılsımını açıklayalım:
Haçlı ordusu 15 Temmuz 1099 tarihinde Kudüs'e girip, inanılmaz bir vahşete imza atmış, böylelikle de Hristiyan alemi ile İslam alemi arasındaki, bugüne kadar süren kan davasını başlatmışlardı!
Evet, işlevi biten bir örgüt, tasfiye edilir.
Edilmeden önce de son bir kez daha, maksimum zararı verecek bir fiiliyata girişir.
Şimdi muhalefetin hali de böyle bir şey işte.
İkide bir, bir CHP kodomanı çıkıp, sokakları örgütlenmekten bahseder.
HDP'nin bir vekili, ikinci gezi ile tehdit eder.
Ellerine geçirdikleri belediyelerde, başarısızlık, vurgun, talan başını almış gider.
Şaka gibi de Kılıçdaroğlu kalkıp: "CHP'li belediyeler destan yazıyor" der!
Bugüne kadar gelmiş geçmiş en başarısız İçişleri Bakanı olan Meral Akşener, bugün kaklar, tarihin en başarılı İçişleri Bakanını istifaya davet eder!
İstanbul'un Büyükşehir Belediye Başkanı, devraldığı şehiri, lağım çukuruna dönüştürür, ama "Çalıştırmıyorlar" der.
Tunç Soyer ise işin tam gözünü çıkarır ve: "İzmir için Bayrak çalışması ve para basması" fantezilerini kurar!
Bunu biraz açalım.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası bellidir.
Devlet yapısı da bellidir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğü Anayasa da koruma altına alınmıştır, değiştirilmesi teklif dahi edilemez!
Yine Devletimiz bir üniter devlet yapısıdır.
Federe bir devlet yapısı yoktur, asla da olmayacaktır.
Türkiye'nin eyaletlere bölünmesi söz konusu dahi edilemez!
Bayrağı, kan kırmızı, ay yıldızı ak, mübarek bayraktır.
Parası Türk Lirası'dır.
Bunları, elbette ki Tunç Soyer de biliyordur.
Ancak, belli ki birilerinin yıllar önce, sarhoş kafa ile çizdiği bir çakma eyalet haritası, kafalarında yer tutmuş olacak ki, bu olayı CHP sürekli gündeme getirmekte.
"Merkezi hükümet / Yerel hükümet" gibi boşboğaz söylemler de bundan ibaret olsa gerek!
Elbette ne yapmak istedikleri belli.
Kayyum atanmasını istiyorlar.
Böylelikle de merhamet duygularını istismar edip, mağdur edebiyatı yapmak derdindeler!
Sağda, solda yaydıkları sahte anketlerin tersine, gerçekten neyin ne olduğunu biliyorlar.
HDP ile yaptıkları ittifak onlara ağır zararlar verdi.
Bu seçenek, tek sıkımlık baruttu, sıktılar.
Covid-19 salgını ile mücadele olsun, sınır ötesindeki angajmanlar olsun, terör ile mücadele olsun, hükümete artı puan olarak yaradığını biliyorlar.
Nitekim, seçimlerden ümitlerini kestiklerini de her şekilde açık ediyorlar zaten!
Ortaya çıkardıkları Davutoğlu ve Babacan'ın, halkta hiçbir şekilde karşılığının olmadığı, zaten belli idi, ve bu iki Doğum da, ölü Doğum oldu.
Gördüler.
Bel bağladıkları Gül ise bir vakitler olan popülaritesini çoktan kaybetti.
Kaldı ki, bu zat, double check yapmadan, arabaya bile binmez.
İngiliz ekolü işte.
Bir başka gerçek ise hamilerinin, tam da korona krizinde, adeta eriyip gitmiş oldukları gerçeğidir!
Yalnız ve çaresizler.
Onun içinde, şimdi ard arda kamikaze dalışlarına başladılar!
Sonun başlangıcı!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Hatırlarsak, ByLock çökertilmiş, 17/25 yargı darbe girişimi geçmiş, devlet, bu ihanet çetesinin üzerine kararlılık ile gidiyordu.
Ordu'nun içindeki ihanet odakları tespit edilmiş, 30 Ağustos'taki askeri şura ile ilişkileri kesilecekti.
İşlevinin bittiğini anlayan FETÖ ve tabii ki de ağababaları, 15 Temmuz tarihini bekleyip, son bir hamleye giriştiler.
Bir nevi kamikaze dalışı.
Bu ara 15 Temmuz tarihinin de tılsımını açıklayalım:
Haçlı ordusu 15 Temmuz 1099 tarihinde Kudüs'e girip, inanılmaz bir vahşete imza atmış, böylelikle de Hristiyan alemi ile İslam alemi arasındaki, bugüne kadar süren kan davasını başlatmışlardı!
Evet, işlevi biten bir örgüt, tasfiye edilir.
Edilmeden önce de son bir kez daha, maksimum zararı verecek bir fiiliyata girişir.
Şimdi muhalefetin hali de böyle bir şey işte.
İkide bir, bir CHP kodomanı çıkıp, sokakları örgütlenmekten bahseder.
HDP'nin bir vekili, ikinci gezi ile tehdit eder.
Ellerine geçirdikleri belediyelerde, başarısızlık, vurgun, talan başını almış gider.
Şaka gibi de Kılıçdaroğlu kalkıp: "CHP'li belediyeler destan yazıyor" der!
Bugüne kadar gelmiş geçmiş en başarısız İçişleri Bakanı olan Meral Akşener, bugün kaklar, tarihin en başarılı İçişleri Bakanını istifaya davet eder!
İstanbul'un Büyükşehir Belediye Başkanı, devraldığı şehiri, lağım çukuruna dönüştürür, ama "Çalıştırmıyorlar" der.
Tunç Soyer ise işin tam gözünü çıkarır ve: "İzmir için Bayrak çalışması ve para basması" fantezilerini kurar!
Bunu biraz açalım.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası bellidir.
Devlet yapısı da bellidir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğü Anayasa da koruma altına alınmıştır, değiştirilmesi teklif dahi edilemez!
Yine Devletimiz bir üniter devlet yapısıdır.
Federe bir devlet yapısı yoktur, asla da olmayacaktır.
Türkiye'nin eyaletlere bölünmesi söz konusu dahi edilemez!
Bayrağı, kan kırmızı, ay yıldızı ak, mübarek bayraktır.
Parası Türk Lirası'dır.
Bunları, elbette ki Tunç Soyer de biliyordur.
Ancak, belli ki birilerinin yıllar önce, sarhoş kafa ile çizdiği bir çakma eyalet haritası, kafalarında yer tutmuş olacak ki, bu olayı CHP sürekli gündeme getirmekte.
"Merkezi hükümet / Yerel hükümet" gibi boşboğaz söylemler de bundan ibaret olsa gerek!
Elbette ne yapmak istedikleri belli.
Kayyum atanmasını istiyorlar.
Böylelikle de merhamet duygularını istismar edip, mağdur edebiyatı yapmak derdindeler!
Sağda, solda yaydıkları sahte anketlerin tersine, gerçekten neyin ne olduğunu biliyorlar.
HDP ile yaptıkları ittifak onlara ağır zararlar verdi.
Bu seçenek, tek sıkımlık baruttu, sıktılar.
Covid-19 salgını ile mücadele olsun, sınır ötesindeki angajmanlar olsun, terör ile mücadele olsun, hükümete artı puan olarak yaradığını biliyorlar.
Nitekim, seçimlerden ümitlerini kestiklerini de her şekilde açık ediyorlar zaten!
Ortaya çıkardıkları Davutoğlu ve Babacan'ın, halkta hiçbir şekilde karşılığının olmadığı, zaten belli idi, ve bu iki Doğum da, ölü Doğum oldu.
Gördüler.
Bel bağladıkları Gül ise bir vakitler olan popülaritesini çoktan kaybetti.
Kaldı ki, bu zat, double check yapmadan, arabaya bile binmez.
İngiliz ekolü işte.
Bir başka gerçek ise hamilerinin, tam da korona krizinde, adeta eriyip gitmiş oldukları gerçeğidir!
Yalnız ve çaresizler.
Onun içinde, şimdi ard arda kamikaze dalışlarına başladılar!
Sonun başlangıcı!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Fatih
Halil B.