Hiçbir şey olmamış gibi davranacaksınız değil mi?
Yani hedef aldığı insanlar arasında belki bir tane Türk vardı, ama onun hedefi Müslümanlar değil, Türkler idi.
Hedefi İstanbul’du, hedefi Ayasofya idi!
Tam bir Haçlı zihniyeti!
Ve şimdi, bu olay oldu, kimimizin öfkesi, kimimizin yassı somur tanımaz iken, tüm gündür, çeşitli platformlarda, sosyal medyada, TV kanallarında ve siyasi kürsülerde, bu iğrençliği aklamaya, hatta ölenleri suçlu ilan etmeye çalışan, içimizdeki Haçlı artıkları, siz, hiçbir şey olmamış gibi davranacaksınız değil mi?
Akşamı bekleyecek, süslenecek, püslenecek ve favori mekanlarınıza, barlara, kulüplere dağılacak, küp gibi içecek, çılgınlar gibi eğlenecek, sabahın ilk ışınları ile tanışmayı başardığınız birileri ile rahatlayacak yerlere dönecek, ertesi günün akşamında da bu iğrençliğe yeniden başlayacaksınız değil mi?
Ve mutaassıp geçinen ama “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyenler!
Siz de şimdi biraz üzülmüş olacaksınız, ancak haber programları konuyu işlemeyi bıraktıktan sonra, siz de rutin hayatınıza dönecek, hiçbir şey olmamış gibi, yaşamaya devam edeceksiniz değil mi?
Halbuki o saldırı lokal bir saldırı değildi.
Bir mabede saldırıldı, ibadet için bir araya gelen müslümanlara saldırıldı. İslam’a en büyük hizmeti veren Osmanlı’ya, Türk ırkına saldırıldı.
Yani, size, bana, bize saldırıldı!
Çocuklarımıza, istikbalimize, istiklalimize saldırıldı. Dinimize, kutsalımıza saldırıldı.
En savunmasız yerimizde, en savunmasız anımızda saldırıldı.
Korkakça, alçakça, sinsice saldırıldı!
Silahsız ve savunmasız sivillere, hücum tüfeği ile şarjör, şarjör ölüm yağdırıldı.
Ve biz şimdi ne yapacağız?
Rutin hayatımıza geri döneceğiz, öyle mi?
Peki ne zamana kadar?
Bir diğer saldırıya kadar mı?
Tanıdığımız, bildiğimiz birileri de kurban olana kadar mı?
Şu an Avrupa’da yaşayan soydaşlarımızı düşünüyorum.
Hangi biri, bir daha bir camiye içi rahat girebilecek? Hangisi, namaz kılar iken dahi, bir kulağı dışarda, bir gözü kapıda olmayacak?
Onları kim bir başka manyaktan koruyacak?
İliklerine kadar ırkçı olan Avrupalı polisler mi?
Sağ gözleri körleşmiş, Türkofobik, İslamofobik mahkemeler mi?
Yoksa, üç beş oy fazla alayım diye, sağ popülizm e teslim olmuş, batılı siyasiler mi?
Hangi biri?
Ve 15 Temmuz’dan bu yana, anti Türkiye, anti İslam ve anti Erdoğan propagandası yapan batılı siyasiler ve ana akım medya kuruluşları!
Memnun musunuz gelinen noktadan?
Beğendiniz mi eserinizi?
Bu saldırının da irili ufaklı tüm ırkçı saldırılarında birinci derece failleri asıl sizsiniz, siz!
Kendi halklarınızı radikalleşirdiniz.
Nefret söylemlerini harladınız.
Attığınız nutuklar ile sağ ve ırkçı popülist siyasetiniz ile zaten içlerinde İslam düşmanlığı, yabancı düşmanlığı taşıyan yüzbinlerce, hatta milyonlarca manyağa, sapığa cesaret verdiniz!
Mutlu musunuz acaba?
Masum insanlar sizin yüzünüzden öldürüldüler.
Kanları ellerinizdedir. Sevinin!
Yıllardır harladığınız kor ateş, alev alev yanmaya başladı işte!
Ve biz, şimdi deve kuşu misali kafalarımızı kuma gömer isek, bir sonra neler olup biteceğinden biz de sorumlu oluruz!
İçimizde Türk olduğunu, Müslüman olduğunu, Osmanlı torunu olduğunu unutanlar, hatta inkar edenler, ve dahi küfür edenler; Haçlılar sizin ne olduğunuzu da, kim olduğunuzu da unutmadı, unutmaz!
Şimdi Camii de ibadet edenlere yönelen namlu, yeri ve vakti gelince, hiç şüpheniz olmasın, size de yönelecektir!
Bundan adınız kadar emin olabilirsiniz!
Bu vesile ile bu menfur saldırı da hayatını kaybeden tüm masumlara Allah’dan rahmet, yaralananlara acil şifalar, yakınlarına ise sabırlar diliyorum!
Fevkalade üzgünüm, hadsiz öfkeliyim!
Terörü de Teröristi de esef ile kınıyor ve lanetliyorum!
Hedef Ayasofya demiştik ya!
İşte tam da şimdi, Ayasofya’yı ibadete uygun hale getirip, ibadete açmanın zamanıdır!
Madem ki, o Ayasofya bahane edilerek, masum kanı mabedde döküldü ise o kanların boşuna dökülmediğini göstermedin en iyi reaksiyonu bu olacak tır.
Kim, ne zaman, nerde hangi anlaşmaya imza atmış olur ise olsun.
En geç bugün, o anlaşmayı kan bozmuştur, bedeli ödenmiştir.
Artık bizim de kendimize gelmemizin vaktidir.
Çünkü biz tarihimizi unuturken, onlar, nokta virgülünü ezberledi ve öğretti.
Biz Mehter Marşı yerine, kendi öz ezgilerimiz yerine Batı’nın Müziğini, Rock, Popunu dinlerken, onlar kendi savaş çığrıkları ile azıttı.
Biz futbol ile meşgul olurken Tel Aviv de Teksas’ta parmak kadar çocuklara silah eğitimi verildi, veriliyor.
Biz öz kimliğimizi unuturken onlar beşikteki bebeğe bile bizim kim olduğumuzu öğretip, nefret ettiriyor.
Biz hoşgörü derken, ilişkiler derken, onlar bizi avutup, el altından yapmak istedikleri her şeyi yapıyor.
Velhasıl artık vakit, kafayı kuma gömme vakti değildir!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam.
Hedefi İstanbul’du, hedefi Ayasofya idi!
Tam bir Haçlı zihniyeti!
Ve şimdi, bu olay oldu, kimimizin öfkesi, kimimizin yassı somur tanımaz iken, tüm gündür, çeşitli platformlarda, sosyal medyada, TV kanallarında ve siyasi kürsülerde, bu iğrençliği aklamaya, hatta ölenleri suçlu ilan etmeye çalışan, içimizdeki Haçlı artıkları, siz, hiçbir şey olmamış gibi davranacaksınız değil mi?
Akşamı bekleyecek, süslenecek, püslenecek ve favori mekanlarınıza, barlara, kulüplere dağılacak, küp gibi içecek, çılgınlar gibi eğlenecek, sabahın ilk ışınları ile tanışmayı başardığınız birileri ile rahatlayacak yerlere dönecek, ertesi günün akşamında da bu iğrençliğe yeniden başlayacaksınız değil mi?
Ve mutaassıp geçinen ama “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyenler!
Siz de şimdi biraz üzülmüş olacaksınız, ancak haber programları konuyu işlemeyi bıraktıktan sonra, siz de rutin hayatınıza dönecek, hiçbir şey olmamış gibi, yaşamaya devam edeceksiniz değil mi?
Halbuki o saldırı lokal bir saldırı değildi.
Bir mabede saldırıldı, ibadet için bir araya gelen müslümanlara saldırıldı. İslam’a en büyük hizmeti veren Osmanlı’ya, Türk ırkına saldırıldı.
Yani, size, bana, bize saldırıldı!
Çocuklarımıza, istikbalimize, istiklalimize saldırıldı. Dinimize, kutsalımıza saldırıldı.
En savunmasız yerimizde, en savunmasız anımızda saldırıldı.
Korkakça, alçakça, sinsice saldırıldı!
Silahsız ve savunmasız sivillere, hücum tüfeği ile şarjör, şarjör ölüm yağdırıldı.
Ve biz şimdi ne yapacağız?
Rutin hayatımıza geri döneceğiz, öyle mi?
Peki ne zamana kadar?
Bir diğer saldırıya kadar mı?
Tanıdığımız, bildiğimiz birileri de kurban olana kadar mı?
Şu an Avrupa’da yaşayan soydaşlarımızı düşünüyorum.
Hangi biri, bir daha bir camiye içi rahat girebilecek? Hangisi, namaz kılar iken dahi, bir kulağı dışarda, bir gözü kapıda olmayacak?
Onları kim bir başka manyaktan koruyacak?
İliklerine kadar ırkçı olan Avrupalı polisler mi?
Sağ gözleri körleşmiş, Türkofobik, İslamofobik mahkemeler mi?
Yoksa, üç beş oy fazla alayım diye, sağ popülizm e teslim olmuş, batılı siyasiler mi?
Hangi biri?
Ve 15 Temmuz’dan bu yana, anti Türkiye, anti İslam ve anti Erdoğan propagandası yapan batılı siyasiler ve ana akım medya kuruluşları!
Memnun musunuz gelinen noktadan?
Beğendiniz mi eserinizi?
Bu saldırının da irili ufaklı tüm ırkçı saldırılarında birinci derece failleri asıl sizsiniz, siz!
Kendi halklarınızı radikalleşirdiniz.
Nefret söylemlerini harladınız.
Attığınız nutuklar ile sağ ve ırkçı popülist siyasetiniz ile zaten içlerinde İslam düşmanlığı, yabancı düşmanlığı taşıyan yüzbinlerce, hatta milyonlarca manyağa, sapığa cesaret verdiniz!
Mutlu musunuz acaba?
Masum insanlar sizin yüzünüzden öldürüldüler.
Kanları ellerinizdedir. Sevinin!
Yıllardır harladığınız kor ateş, alev alev yanmaya başladı işte!
Ve biz, şimdi deve kuşu misali kafalarımızı kuma gömer isek, bir sonra neler olup biteceğinden biz de sorumlu oluruz!
İçimizde Türk olduğunu, Müslüman olduğunu, Osmanlı torunu olduğunu unutanlar, hatta inkar edenler, ve dahi küfür edenler; Haçlılar sizin ne olduğunuzu da, kim olduğunuzu da unutmadı, unutmaz!
Şimdi Camii de ibadet edenlere yönelen namlu, yeri ve vakti gelince, hiç şüpheniz olmasın, size de yönelecektir!
Bundan adınız kadar emin olabilirsiniz!
Bu vesile ile bu menfur saldırı da hayatını kaybeden tüm masumlara Allah’dan rahmet, yaralananlara acil şifalar, yakınlarına ise sabırlar diliyorum!
Fevkalade üzgünüm, hadsiz öfkeliyim!
Terörü de Teröristi de esef ile kınıyor ve lanetliyorum!
Hedef Ayasofya demiştik ya!
İşte tam da şimdi, Ayasofya’yı ibadete uygun hale getirip, ibadete açmanın zamanıdır!
Madem ki, o Ayasofya bahane edilerek, masum kanı mabedde döküldü ise o kanların boşuna dökülmediğini göstermedin en iyi reaksiyonu bu olacak tır.
Kim, ne zaman, nerde hangi anlaşmaya imza atmış olur ise olsun.
En geç bugün, o anlaşmayı kan bozmuştur, bedeli ödenmiştir.
Artık bizim de kendimize gelmemizin vaktidir.
Çünkü biz tarihimizi unuturken, onlar, nokta virgülünü ezberledi ve öğretti.
Biz Mehter Marşı yerine, kendi öz ezgilerimiz yerine Batı’nın Müziğini, Rock, Popunu dinlerken, onlar kendi savaş çığrıkları ile azıttı.
Biz futbol ile meşgul olurken Tel Aviv de Teksas’ta parmak kadar çocuklara silah eğitimi verildi, veriliyor.
Biz öz kimliğimizi unuturken onlar beşikteki bebeğe bile bizim kim olduğumuzu öğretip, nefret ettiriyor.
Biz hoşgörü derken, ilişkiler derken, onlar bizi avutup, el altından yapmak istedikleri her şeyi yapıyor.
Velhasıl artık vakit, kafayı kuma gömme vakti değildir!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.