Bir günde, kendinizle defalarca çelişebiliyor, sabah söylediğinizi öğlen, öğlen söylediğinizi ikindi de orda savunduğunuzu da akşam yerin dibine somuyorsunuz.

Bereket, yatsı vakitlerinde genellikle eğlencenizle meşgul olduğunuz için, o zamanlarda başka bir versiyon gelmiyor!

Önce güya Ortadoğu’ya girme dediniz.
Tabii niyetiniz belli idi. Kan kardeşleriniz PKK’nın, sözde kantonunun başına bir hal gelmesin diye yaptınız bunu.

Siz oraları savunurken, yurtiçide bombalar patlıyordu ve yüzlerce insan hayatından oldu.

Araya 15 Temmuz hain darbe gecesi girdi!

“Tankların önüne atlayacak” Genel Başkanınız, o gece tankların arasından sıvıştı!
Sonra da yüzsüz yüzsüz “Bari tank getirselerdi, hani nerdeydi tanklar” diye, yüce Türk milletinin zekası ile alay etti.

Ya aracının camları perde ile kapatılmıştı, ya da kendisi gece körü.
Öyle olsa bile kahve içerken izlediği TV’de gördüklerini ne sandı acaba?
Şişme bot falan mı?

Aslında o darbe girişiminin bir hedefi de Askeriye ile milleti düşman etmek, orduya olan güveni sarsmaktı.

Çünkü sınır ötesi harekat olacağını çok iyi biliyordunuz.

Başaramadınız.
Türk halkı, FETÖcü hainler ile gerçek askerleri gayet net ayırt etti!

Ve korktuğunuz başınıza geldi.
Sınır ötesi harekat oldu.

Tabii siz yine “savaşa hayır” dediniz. Ama sadece bunu başka bir deyim ile ekarte etmeyi denemek için: “Suriye’ye gireceğim dedin de tutan mı oldu?”

İki söz de Lider dediğiniz insana ait!

“YPG, PYD terörist değil, vatanını savunan örgüttür”
Evet, bu söz de aynı insana ait!

O zamanlar yardımcısı olan, karışık kişilik Selin Sayek Böke de: “YPG’nin terör örgütü olduğuna dair elimizde bilgi yok” demişti!

E demezler mi o vakit, Meclis’te siz ne yapıyorsunuz diye?

Bir başka Genel Başkan yardımcınız, “Suriye’den Türkiye’ye her hangi bir tehdit yoktur” demesinden sayılı saatler sonra, biz 33 Şehid vermedik mi?

Sayın Erdoğan, seneler öncesi Esed ile görüşüyor diye, ki o zaman hiçbir sıkıntı yoktu, öcü ilan etmiştiniz de şimdi niye bu insan kasabını cansiperane savunuyorsunuz?

“Rejim orduları Türk askerini koruyor!”
Bu inanılması zihinleri zorlayan zırva da Kılıçdaroğlu’na ait değil mi?

Bre densiz!

Şanlı Türk Ordusu, ne zamandır korumaya ihtiyaç duymuş?
Tarih böyle bir şey yazmış mı?
Bu nasıl bir şaşkınlık, hatta ihanet dolusu bir sözdür?

Sahi, neden hiçbir vekiliniz, bir şehid cenazesinde bulunmaz?
Ama hapishanede kendini asan bir teröristin cenazesine HDP ile kol kola gider?

Neden, bu ülkeye yapılan her ihanetin içinde, muhakkak ve de mutlaka CHP’nin parmağı, ortaklığı var?

Ve bu nasıl bir vatanperverlik?

Düne kadar mültecileri göndermek üzerine siyaset yapan, her platformda bu insanlara alçakça terimlerle salyalarını akıtan siz, şimdi biz artık engellemeyeceğiz dediğimizde, neden buna karşı çıkarsınız?

Neden AB’nin her istediğine, sadakat işe karşılık verirsiniz?

Siz gerçekten kaç kişiliğe sahipsiniz?

Bu Aziz milletimizin, sizin bu hallerinizi görmediğini mi sanıyorsunuz?

Yoksa, ne yaparsak yapalım, %24 cepte keklik diye mi düşünüyorsunuz?


Ve mademki savaşa karşısınız, o zaman, ateşkes anlaşması yapmak için giden adama, neden ağızlara alınmayacak hakaretler ve küfürler savurup, üstün üstelik TBMM’de, uzun zamandır görülmeyen bir arbede ortamı yaratıyorsunuz?

Yoksa yaptığınız 27 Şubat planları tutmadı mı?

Onun için mi, tabiri caizse “kudurdunuz”.

O gece, tüm ajan provokatörleriniz neden TV programlarında idi?
Neden ortada hiçbir resmî açıklama yokken, Barış Yarkadaş denilen kişi, “matem havasındayız, bu haberleri neden vermiyor sunuz” diye, sunucuya baskı yaptı?

Şehid sayısını çok fazla mı beklediniz?
Bir nevi darbe yapıp hükümeti yıkma, ya da ortalığı ayağa kaldırıp kaosa mı sürüklemek istiyor dunuz?

Ve Türk milleti yine oyununuza gelmedi ve kenetlendi diye mi hırsınız?
Siz bu ülkeyi neden sürekli germe peşindesiniz?

Resmen ihanetin odağı oldunuz, yasaklanmayı, kapatılmayı mı bekliyor sunuz?

Savaş, Hayır!
Barış, Hayır!
Putin, Hayır, ama evet!
Esed, hayır, ama kanka!

Gerçekten de, çok ciddi bir psikolojik destek almalısınız.



Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam