Eğer ekonomi milli olsa idi…
Yıllardır ekonomimiz, inşaat sektörü ile sınırlı kaldı, inşaat sektörü dışında pek başka bir sektör desteklenmedi. Hele de üretime yönelik kayda değer pek bir şey olmadı.
Ana fikir, inşaat sektörünün 32 diğer sektörü de beslediği idi.
Ancak bu çok doğru değil.
Çünkü inşaat sektörü, yurtiçinde olan o 32 diğer sektörü beslemedi.
Beslemediği gibi, kazançlarını da yurtdışına taşıyarak Milli serveti eritti.
Yatırımı yurtdışına yaptı.
Halbuki bu paralar Türkiye içinde kalsa idi ne dolar krizi, ne de başka bir kriz bize pek hulul etmeyecekti.
Az buz bir paradan konuşmuyoruz.
250, 300 Milyar Dolardan konuşuyoruz!
Bu para Türkiye de kazanıldı, hem de devlet teşvikleri ile kazanıldı. Ancak bu ülkede yatırıma dönüşmediği gibi, kazanılır iken dahi yabancı ülkeler tercih edildi.
Örneğin, inşaat yapılırken, mantolaması, elektrik tesisatı, su tesisatı, kapılar, pencereler, camlar, hatta şalterler, çivi ve vidalar, hep Çin’den ithal edildi, servet gitti, servet!
Yurtiçide olan üreticiler ise, peş, peşe fabrikalarını ya kapattılar ya da işçi çıkarttılar.
Şişecam, örneğin, burada imalatı asgariye indirdi, Rusya da dört fabrika açtı.
Fıratpen üretimini durdurdu.
Niye? Çünkü yurtiçinde ürünlerine pazarlayacak piyasa kalmadı da ondan.
Çünkü Çin, rekabet edilmesi mümkün olmayan fiyatlar ile Türkiye pazarını kırdı geçirdi de ondan!
Hadi, iç sektörleri bitirdiniz. Bari kazanılan servet yurtiçinde kalsaydı!
Yok o da olmadı, burada hem milletin, hem devletin sırtından kazanılan devasa servetler, yurtdışına yatırıldı.
Tabii karşılığında da o ülkelerin vatandaşlıkları alındı!
Hiç kimse kusura bakmasın da bu iş, Külliye’nin en yakınında olan isimler tarafından yapıldı, yapılıyor.
Ve şimdi, ülkenin ihtiyacı olduğu halde, işte tam da o isimlerin kılı dahi kıpırdamıyor!
Pardon da sizin nereniz yerli? Nereniz milli?
Özellikle muhafazakar kesimin çatır, çatır eleştirdiği bir aile, bugün Türkiye’nin en büyük iş vereni değil mi?
Üretimini de bu ülkede yapıp, vergisini de bu ülkede vermiyor mu?
Sayın Başkanın yerinde olsam, şahsen, bunların alayını karşımı dikerim!
“Bu devletin sayesinde sahip olduğunuz serveti, bu ülkeye getiriyor, Türk Lirasına çeviriyorsunuz, aksi takdirde bundan sonrası size iş miş yok” derim!
Bakın, buraya getirin ve yatırım yapın diyorum. Hibe edin demiyorum!
Yani elin Katarlısı gelip 15 Milyar yatırım yapıyor da bizim yerli milyarderler neden yurtdışına yatırım yapıyor?
Şu an Türkiye’deki piyasalar dışındaki hangi piyasalar bu kadar yüksek kazanç vaat ediyor?
Hiçbiri!
Gelin, bu milletten kazandığınız parayı bu ülkeye yatırın. Tarihin en büyük babayiğitliğini yaparsınız, kaldı ki kahraman ilan edilirsiniz!
Ve üretim!
Bunları daha evvel de yazdık, hatta benden çok daha ehil üstadlar yazdı:
Günümüzde seçim meydanlarında kalkıp halen yaptığınız yollardan, köprülerden, tünellerden bahsederseniz, 30 yaş altı insanlara hiçbir mesaj veremezsiniz!
Bunlar zaten sizin iktidarınızda büyüyen insanlar, bu icraatlara alışık insanlar.
Bu insanlar, hastane kuyruklarını, tüp, yağ, bilmem ne kuyruklarını bilmiyor.
Bu insanlar haftalarca akmayan muslukları, verilmeyen elektriği bilmiyor.
Patlayan çöp dağlarını bilmiyor!
Anlatınca da 1001 gece masalı gibi geliyor!
Çünkü bu nesil Akıllı telefon ile, internet ile büyüyen nesil.
Bu nesilin duymak istediği ise ne yol ne tünel, bu nesil, geleceğe dair umutvar olmak istiyor.
İstikbal, istikrar istiyor.
Çocuğunu refah içinde büyütebileceği güvenilir bir ülke istiyor.
İstihdam garantisi istiyor.
Bunlar da ancak üretime yönelik bir ekonomi ile olur.
Şimdiki ekonomimiz ise tüketime dayalı.
Ancak kim neyi, nereye kadar tüketecek?
Bir evde kaç TV, kaç araç, kaç akıllı telefon olabilir ki?
16 yıllık iktidar da kaç fabrika kuruldu?
Seçim kazanmak istiyor iseniz, üretim ile alakalı somut planlarınızı millete anlatacaksınız.
İstihdam konusunda neler yapacaksınız, bu jenerasyon a anlatacaksınız.
Evet, yapılan icraatlar gerekli idi, eksikti, elzemdi.
Ve min olunuz ki, tarihe geçtiniz.
Bundan sonra devam ederseniz, sizi gigantomani ile itham edeceklerdir.
Ancak bundan sonra kurulacak her fabrika, size daha değişik bir ün kazandıracaktır.
Unutulmalıdır ki, 18 – 30 yaş arası olan seçmen kitlesi, çok ciddi bir kitledir, gözardı edilemez, çünkü seçim belirler.
Sanatçı müsveddeleri!
Bugünlerde Halk TV ekranlarında televizyonculuk yaptığını sanan, yıldızları çoktan sönmüş, önemsizliğe gömülmüş birkaç dinazor, güya sanatçı kimliğini kullanarak;
Bu devletin -Halk- tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanına, hakaretler, hatta tehditler savuruyor, ölüm ile tehdit ediyor, ihtilal ile, anarşi ile tehdit ediyor!
Bunların suç olduğunu bilerek üstelik.
Tabii asıl meseleleri, biraz gündemde kalmak.
Ancak bu devletin yargısı da bu suçlar hakkında soruşturma açınca, ülke de yargı da Başkan da faşist oluyor!
Bu nedir Allah aşkına?
Sanatçı olmak her suçu işlemek için bir açık kart mıdır?
Bunları bir başka yazımızda daha geniş ele alacağız!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Ana fikir, inşaat sektörünün 32 diğer sektörü de beslediği idi.
Ancak bu çok doğru değil.
Çünkü inşaat sektörü, yurtiçinde olan o 32 diğer sektörü beslemedi.
Beslemediği gibi, kazançlarını da yurtdışına taşıyarak Milli serveti eritti.
Yatırımı yurtdışına yaptı.
Halbuki bu paralar Türkiye içinde kalsa idi ne dolar krizi, ne de başka bir kriz bize pek hulul etmeyecekti.
Az buz bir paradan konuşmuyoruz.
250, 300 Milyar Dolardan konuşuyoruz!
Bu para Türkiye de kazanıldı, hem de devlet teşvikleri ile kazanıldı. Ancak bu ülkede yatırıma dönüşmediği gibi, kazanılır iken dahi yabancı ülkeler tercih edildi.
Örneğin, inşaat yapılırken, mantolaması, elektrik tesisatı, su tesisatı, kapılar, pencereler, camlar, hatta şalterler, çivi ve vidalar, hep Çin’den ithal edildi, servet gitti, servet!
Yurtiçide olan üreticiler ise, peş, peşe fabrikalarını ya kapattılar ya da işçi çıkarttılar.
Şişecam, örneğin, burada imalatı asgariye indirdi, Rusya da dört fabrika açtı.
Fıratpen üretimini durdurdu.
Niye? Çünkü yurtiçinde ürünlerine pazarlayacak piyasa kalmadı da ondan.
Çünkü Çin, rekabet edilmesi mümkün olmayan fiyatlar ile Türkiye pazarını kırdı geçirdi de ondan!
Hadi, iç sektörleri bitirdiniz. Bari kazanılan servet yurtiçinde kalsaydı!
Yok o da olmadı, burada hem milletin, hem devletin sırtından kazanılan devasa servetler, yurtdışına yatırıldı.
Tabii karşılığında da o ülkelerin vatandaşlıkları alındı!
Hiç kimse kusura bakmasın da bu iş, Külliye’nin en yakınında olan isimler tarafından yapıldı, yapılıyor.
Ve şimdi, ülkenin ihtiyacı olduğu halde, işte tam da o isimlerin kılı dahi kıpırdamıyor!
Pardon da sizin nereniz yerli? Nereniz milli?
Özellikle muhafazakar kesimin çatır, çatır eleştirdiği bir aile, bugün Türkiye’nin en büyük iş vereni değil mi?
Üretimini de bu ülkede yapıp, vergisini de bu ülkede vermiyor mu?
Sayın Başkanın yerinde olsam, şahsen, bunların alayını karşımı dikerim!
“Bu devletin sayesinde sahip olduğunuz serveti, bu ülkeye getiriyor, Türk Lirasına çeviriyorsunuz, aksi takdirde bundan sonrası size iş miş yok” derim!
Bakın, buraya getirin ve yatırım yapın diyorum. Hibe edin demiyorum!
Yani elin Katarlısı gelip 15 Milyar yatırım yapıyor da bizim yerli milyarderler neden yurtdışına yatırım yapıyor?
Şu an Türkiye’deki piyasalar dışındaki hangi piyasalar bu kadar yüksek kazanç vaat ediyor?
Hiçbiri!
Gelin, bu milletten kazandığınız parayı bu ülkeye yatırın. Tarihin en büyük babayiğitliğini yaparsınız, kaldı ki kahraman ilan edilirsiniz!
Ve üretim!
Bunları daha evvel de yazdık, hatta benden çok daha ehil üstadlar yazdı:
Günümüzde seçim meydanlarında kalkıp halen yaptığınız yollardan, köprülerden, tünellerden bahsederseniz, 30 yaş altı insanlara hiçbir mesaj veremezsiniz!
Bunlar zaten sizin iktidarınızda büyüyen insanlar, bu icraatlara alışık insanlar.
Bu insanlar, hastane kuyruklarını, tüp, yağ, bilmem ne kuyruklarını bilmiyor.
Bu insanlar haftalarca akmayan muslukları, verilmeyen elektriği bilmiyor.
Patlayan çöp dağlarını bilmiyor!
Anlatınca da 1001 gece masalı gibi geliyor!
Çünkü bu nesil Akıllı telefon ile, internet ile büyüyen nesil.
Bu nesilin duymak istediği ise ne yol ne tünel, bu nesil, geleceğe dair umutvar olmak istiyor.
İstikbal, istikrar istiyor.
Çocuğunu refah içinde büyütebileceği güvenilir bir ülke istiyor.
İstihdam garantisi istiyor.
Bunlar da ancak üretime yönelik bir ekonomi ile olur.
Şimdiki ekonomimiz ise tüketime dayalı.
Ancak kim neyi, nereye kadar tüketecek?
Bir evde kaç TV, kaç araç, kaç akıllı telefon olabilir ki?
16 yıllık iktidar da kaç fabrika kuruldu?
Seçim kazanmak istiyor iseniz, üretim ile alakalı somut planlarınızı millete anlatacaksınız.
İstihdam konusunda neler yapacaksınız, bu jenerasyon a anlatacaksınız.
Evet, yapılan icraatlar gerekli idi, eksikti, elzemdi.
Ve min olunuz ki, tarihe geçtiniz.
Bundan sonra devam ederseniz, sizi gigantomani ile itham edeceklerdir.
Ancak bundan sonra kurulacak her fabrika, size daha değişik bir ün kazandıracaktır.
Unutulmalıdır ki, 18 – 30 yaş arası olan seçmen kitlesi, çok ciddi bir kitledir, gözardı edilemez, çünkü seçim belirler.
Sanatçı müsveddeleri!
Bugünlerde Halk TV ekranlarında televizyonculuk yaptığını sanan, yıldızları çoktan sönmüş, önemsizliğe gömülmüş birkaç dinazor, güya sanatçı kimliğini kullanarak;
Bu devletin -Halk- tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanına, hakaretler, hatta tehditler savuruyor, ölüm ile tehdit ediyor, ihtilal ile, anarşi ile tehdit ediyor!
Bunların suç olduğunu bilerek üstelik.
Tabii asıl meseleleri, biraz gündemde kalmak.
Ancak bu devletin yargısı da bu suçlar hakkında soruşturma açınca, ülke de yargı da Başkan da faşist oluyor!
Bu nedir Allah aşkına?
Sanatçı olmak her suçu işlemek için bir açık kart mıdır?
Bunları bir başka yazımızda daha geniş ele alacağız!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.