Devlet!
Yaşım 55 ve bir şekilde 9 yaşımdan beri siyasetin, bilmeden devletin içinde oldum, sonra bile isteye oldum.
Türk tarihine geçmiş, son 50 yılına şekil vermiş pek çok isimle, çok genç yaşımdan itibaren haşır neşir oldum.
Merhum Alparslan Türkeş, Necmeddin Erbakan, Muhsin Yazıcıoğlu...
Yolumuzun kesiştiği, ancak buradan isimlerini asla veremeyeceğim insanlar da oldu, ki kimileri onları Çelik Çekirdek olarak bilirlerdi.
Tüm bu insanların içinde, arasında, Devlet kavramını görerek, yaşayarak öğrendim.
Hayatım şahidlidir, halen hayatta olan ve bugün Türkiye’ye yön veren, kimilerinin efsane olarak gördükleri isimleri de burada zikretmeyeceğim.
Ancak bu yazı ile kimi sık ve ısrarlı doru soranlara, toplu bir cevap vermek amacındayım, ve de, şu an aktüel olduğu için, bilmeyenlere, Devlet nedir, ne değildir, bir izahatta bulunmak istedim.
Ve hayır, burada herhangi bir komplo teorileri değil, hakikatleri, müsaade edildiği çerçeveden aktaracağım.
Sene 2025 ve kadim Türk Devleti, silsilesi ile 2400 yıllıktır.
Devlet, iki üç bakanlıktan da ibaret değildir, hükümetlerden de, bürokrasiden de ibaret değildir.
Bir sentez tarifi yapmaya kalksak, devlet, Ordu, Millet, tek vücuttur!
Evet, bu devletin, kadim unsurları vardır, bileşenleri vardır, bu devlet sahipsiz değildir.
Türk devleti, kiminin göstermek istediği gibi, zayıf, keyfe keder, zekasız değildir.
Tam tersi, Sayın Erdoğan ın da yakında zikrettiği gibi, 2400 yılın akıl ve tecrübe birikimleri ile hareket etmektedir.
Bariz bir tarif yapmak gerekir ise;
Devlet bir file benzer. Ağır ve fakat edim adımlar atar ve asla unutmaz!
Yani yarına bırakır da yanına bırakmaz!
Devlet, yaptıklarının sadece %5 ini gösterir, bunu da 50 filitreden geçirdikten sonra gösterir.
Yani devletin yaptıklarının %95 inden kimsenin haberi bile olmaz!
Bazen devlet uykuya yatar, derinden izler, bekler, herkes kozlarını ortaya koyar, sonra birdenbire öyle bir hamle yapar ki, hayretten insanların başı döner.
Bugün Türkiye nin geldiği durum, özellikle de uluslararası diplomasi platformlarında geldiği durum, 20 yılın değil, 100 yılın eseridir.
Marif vakfı, TİKA ve isimlerini asla veremeyeceğim bazı diğer organizasyonların, senelerdir ilmek ilmek işlediği, arka kapı diplomasisi, bazı “özel inisiyatiflerin” sonucu, Türkiye yi bugünlere getirmiş ve artık bir Global playler den öteye, bir Game maker statüsüne taşımıştır!
Ne demiştik, devlet asla unutmaz, demiştik.
Ve evet, unutmaz.
İyiliği de, kötülüğü de unutmaz.
İyiliğin mükafatını da verir, kötülüğün ve ihanetin bedelini ödenmesini de bilir.
Ve eğer siz, sürekli, mütemadiyen bu ülkeye, bu devlete, bu millete ihanet ediyorsanız, tehditler savuruyor, azdıkça azıyor, ne kanun, ne kural tanımaz hale geldi iseniz, işte o zaman, gün gelir, devletin soğuk nefesini ensenizde hisseder, ve bedelini ödersiniz.
Aradan kaç sene geçmiş olursa olsun.
Nihayi son kaçınılmazdır ve tarihimiz, yakın tarihimiz dahi bunun misalleri ile doludur.
Hiçbir statü, hiçbir siyasi kimlik, hiçbir ideoloji, size, bu devlete, bu devletin yargısına tehditler savurma iznini vermez!
Hiç kimse adaletin, kanunların üstünde değildir, ismi, cismi hiç farketmez.
Ve evet, belli ki, devlet, kapsamlı bir iç/dış temizliğine başladı.
Nedeni ise çok basit, çünkü her bir yanımız yangın yeri, ve bugüne kadar bize açıkça bir saldırı olmadı ise, o da Türkiye nin gerçek askeri gücünü asla tasavvur edemedikleri içindir.
Ancak bir savaş tehdidi vardır ve savaşa sağlam olmayan bir iç cephe ile gidilmez!
Umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir, zira daha açık bir dili kullanmaktan hicap ederim.
Zorunluluktan değil, devletime olan saygı ve sevgimden.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.