Biri operasyon mu dedi?
İlk olarak uzaklara gitmeden, içimizde ülkemizde hatta Meclis’imizde olanlara bir çift sözüm olacak.
Ve bu sözlere, Can Ataklı ismindeki, gazeteci görünümlü vatandaş ile başlayacağım, ki başka bir yazarı ben bugüne kadar asla muhatap almadım.
Sözü geçen zat, Sözcü’deki yazısında; “ABD’nin Suriye’deki varlığı meşrudur, Türkiye işgalcidir!” diye bir şeyler söylemiş.
Elbette, onun meşrebinde birisi için bu böyle olabilir.
Ancak kendini ‘Türk’ diye tabir eden her kim olursa oldun, böyle bir şey yazar ise işte onun kanından ben şüphe ederim.
Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, böyle bir şey, asla yazamaz.
Tabii, Sözcü gazetesinin kimin güdümünde olduğunu biliyoruz, dolayısıyla Can Ataklı’nın da kimin veyahutta kimlerin güdümünde olduğu da aşikardır.
Belli ki bu zat, içinde zerre kadar Milli duygu taşımamakta. Taşısa, böyle bir yazıyı asla kaleme alamaz.
Twitter de “savaşa hayır” hashtagini açanlar da yine bizi şaşırtmadı.
Alayı CHP’nin yandaşı, HDP’nin destekçisi, sözüm ona sanatçı veya ünlüler.
Size de söyleceğim söz: Savaş iki ülke arasında olur. Bizim ise karşımızda ülke yok. Terörist sürüngenler var!
Hasip Kaplan adındaki kişi, Twitter’dan herkesi bölgeye canlı kalkan olmaya çağırıyor, Sezgin Tanrıkulu isimli kişi, PKK’ya destek oluyor, CHP’nin sözcüsü Faik Öztırak, ‘Saray ABD’ye ne verdi de operasyon izni aldı’ diye soru sorabiliyor.
Trump, ‘Çekiliyoruz’ dediğinde mateme boğulanlar, ‘Türkiye’nin ekonomisini mahvederim’ dediğinde ise sevinç çığlıkları atıyor, fırsatçı akbabalar ise iğrenç, iğrenç sırıtarak, kirli avuçlarını ovuşturuyor!
Trump ve ABD’ye aşağıda değineceğiz tabi ki de.
Aslında karşımızda bir değil, pek çok ülkenin taşeronluğunu yapan bir terörist gurubu var.
Zira ne AB ülkeleri ne de ABD, doğrudan Türkiye’ye savaş açabilecek durumda değiller.
İlk önce buna NATO üyeliği sonra da uluslararası hukuk engel.
Tabii bir de cesaret!
Eski bir Atasözü der ki: “Türk olmak zordur, dünya ile savaşırsınız. Ancak Türk olmamak daha zordur, çünkü Türk ile savaşmak zorunda kalırsınız.”
Ve biz, Ordusu olan bir Millet değil, Milleti olan bir orduyuz.
Operasyon çok geç kalmıştır.
Bu seçenek çok, çok önceden icra edilmeli idi.
Onbinlerce kamyon, binlerce uçak silah, mühimmat, araç, gereç, bölgeye yığılmadan, binlerce terörist, ABD tarafından eğitilip karşımıza dikilmeden, bölgede yaşanan sayısızca vahşet olmadan, bu operasyon yapılmalı idi.
Hatta Zeytin Dalı hiç bitmeden genişletilmeli idi.
Hele de tüm dünya kamuoyunun gözünün önünde, ABD’nin kafasının ne denli karışık olduğunu gördüğümüz bu zamanlarda, bu fırsatı değerlendirmek gerekiyor idi!
Evet, ABD Başkanı Donald Trump, dün 1:1 bölünmüş bir kişiliğin nasıl olduğunu tüm dünyaya gösterdi.
Bence dünkü performansı, psikoloji derslerinde “şizofreni örnekleri” arasındaki yerini almalı.
Çünkü sadece birkaç saat içinde, birbiri ile çelişen o kadar açıklama yaptı ki, sürekli bir “son dakika” yağmuru yaşandı adeta.
İlk evvela, “sonu gelmeyecek aptalca savaşlardan artık çekilmemiz lazım, ben askerlerimizi evlerine geri döndürmek üzere seçilmiş biriyim” dedi.
Buna en başta Suriye özel görevlisi Mc Gurk karşı çıktı ve “Trump ordunun şefi değildir, zorlu bir telefon görüşmesi ardından kem küm ederek, ittifaklarımızı saldırılır hale getiriyor” dedi.
Peki Mr. Mc Gurk, kimmiş bu ittifaklarınız?
Eğer PKK ise Türkiye Cumhuriyeti nedir? Diye sormazlar mı?
Sonra yine ABD “Türkleri askeri olarak durdurmayacağız” diye bir açıklama yaptı.
Durdurmayacağız değil, durduramayız olması gerekirdi o.
Akabinde ve herhalde birkaç duble den sonra, yine Trump, “Eğer Türkiye benim şaşmaz ve mükemmel öngördüklerimin dışında bir şey yaparsa, daha evvel de yaptığım gibi, ekonomilerini mahvederim” diye, bu kez de narsistliğin yaşayan örneği oldunu ispatlayan bir açıklama yaptı.
Tabii bizim içimizdeki Coniler, bunu işaret fişeği kabul ederek, topyekün bir şekilde, hem hükümete, hem devlete ve hem de Sayın Erdoğan’a saldırmaya başladılar.
Hele bir de ABD savunma Bakanlığı, “Türkiye’ye hava sahamızı kapattık” diye bir açıklama yaptıktan sonra, hükümet karşıtı saldırılar zirve yaptı.
Ama işte ne bilsinler, aynı Pentagon’un bir saat sonra geri vites yapıp, “Hava sahasını kapatmadık, bilgi paylaşmasını bıraktık” diyeceklerini.
Zaten böyle bir lüksü var mı ABD’nin?
Çünkü Türkiye de bu kez ABD uçaklarına hava sahasını kapatır ise ne yapacaklar?
İncirlik ne işe yarayacak?
Bunları hiç kimse düşünmedi sanırım.
Son bomba yine Trump’dan geldi.
“Sayın Başkan Erdoğan ile ilişkilerimiz çok iyi” diye bir paylaşım daha yaparak.
Ve evet, hepimizin başı döndü.
Ortaya çıkan netice ise defalarca yazdığımız gibi, ABD, artık tek Merkezi olan bir yer değil.
Tam bir Hydra.
Bu yılanın bir başı Trump, bir başı Beyaz Saray, bir başı Pentagon, bir başı Parlamento, bir başı Senato, bir başı Ordu….
Bir tarafta, akılcı siyaset ile çözüm arayanlar, bir tarat şahinler.
Bir yerde Neocon’lar, bir yerde Evanjelistler, bir yerde Siyonist lobisi.
Tabii bu ara bir de Soros ile Rothschild ailesinin arasında süren savaş.
Ve asıl mesele de bu zaten.
İki taraf da paranın sahibi, iki tarafında gücü inanılmaz, iki tarafında güç kazanma ve yegane güç olma hırsı var.
Bu gizli savaş ise tüm dünyayı, belirsiz bir tehlikeye attı.
Çünkü her iki taraf da birbirinden mezalim, acımasız ve salt kendi çıkarları için milyonlarca insanın ölmesini dahi göze alacak kadar cani, duygusuz ve ruhsuz!
Bizim ise yapmamız gereken, sadece askeri operasyon değil.
Ülkemizdeki bu terörist sevici, bizzat destekçi, kim var, kim yok ise artık bunlardan da hesap sormak.
Çünkü ifade özgürlüğünü de dokunulmazlığını da vatana ihanet için kullanan her kim var ise bunun hesabını vermeli.
Vermeli çünkü suistimal ettiği bu değerlere de aslında ihanet etmekteler.
Harekat için diyeceğim, Allah Türk Ordusunu, Devletini ve Milletini korusun!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Ve bu sözlere, Can Ataklı ismindeki, gazeteci görünümlü vatandaş ile başlayacağım, ki başka bir yazarı ben bugüne kadar asla muhatap almadım.
Sözü geçen zat, Sözcü’deki yazısında; “ABD’nin Suriye’deki varlığı meşrudur, Türkiye işgalcidir!” diye bir şeyler söylemiş.
Elbette, onun meşrebinde birisi için bu böyle olabilir.
Ancak kendini ‘Türk’ diye tabir eden her kim olursa oldun, böyle bir şey yazar ise işte onun kanından ben şüphe ederim.
Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, böyle bir şey, asla yazamaz.
Tabii, Sözcü gazetesinin kimin güdümünde olduğunu biliyoruz, dolayısıyla Can Ataklı’nın da kimin veyahutta kimlerin güdümünde olduğu da aşikardır.
Belli ki bu zat, içinde zerre kadar Milli duygu taşımamakta. Taşısa, böyle bir yazıyı asla kaleme alamaz.
Twitter de “savaşa hayır” hashtagini açanlar da yine bizi şaşırtmadı.
Alayı CHP’nin yandaşı, HDP’nin destekçisi, sözüm ona sanatçı veya ünlüler.
Size de söyleceğim söz: Savaş iki ülke arasında olur. Bizim ise karşımızda ülke yok. Terörist sürüngenler var!
Hasip Kaplan adındaki kişi, Twitter’dan herkesi bölgeye canlı kalkan olmaya çağırıyor, Sezgin Tanrıkulu isimli kişi, PKK’ya destek oluyor, CHP’nin sözcüsü Faik Öztırak, ‘Saray ABD’ye ne verdi de operasyon izni aldı’ diye soru sorabiliyor.
Trump, ‘Çekiliyoruz’ dediğinde mateme boğulanlar, ‘Türkiye’nin ekonomisini mahvederim’ dediğinde ise sevinç çığlıkları atıyor, fırsatçı akbabalar ise iğrenç, iğrenç sırıtarak, kirli avuçlarını ovuşturuyor!
Trump ve ABD’ye aşağıda değineceğiz tabi ki de.
Aslında karşımızda bir değil, pek çok ülkenin taşeronluğunu yapan bir terörist gurubu var.
Zira ne AB ülkeleri ne de ABD, doğrudan Türkiye’ye savaş açabilecek durumda değiller.
İlk önce buna NATO üyeliği sonra da uluslararası hukuk engel.
Tabii bir de cesaret!
Eski bir Atasözü der ki: “Türk olmak zordur, dünya ile savaşırsınız. Ancak Türk olmamak daha zordur, çünkü Türk ile savaşmak zorunda kalırsınız.”
Ve biz, Ordusu olan bir Millet değil, Milleti olan bir orduyuz.
Operasyon çok geç kalmıştır.
Bu seçenek çok, çok önceden icra edilmeli idi.
Onbinlerce kamyon, binlerce uçak silah, mühimmat, araç, gereç, bölgeye yığılmadan, binlerce terörist, ABD tarafından eğitilip karşımıza dikilmeden, bölgede yaşanan sayısızca vahşet olmadan, bu operasyon yapılmalı idi.
Hatta Zeytin Dalı hiç bitmeden genişletilmeli idi.
Hele de tüm dünya kamuoyunun gözünün önünde, ABD’nin kafasının ne denli karışık olduğunu gördüğümüz bu zamanlarda, bu fırsatı değerlendirmek gerekiyor idi!
Evet, ABD Başkanı Donald Trump, dün 1:1 bölünmüş bir kişiliğin nasıl olduğunu tüm dünyaya gösterdi.
Bence dünkü performansı, psikoloji derslerinde “şizofreni örnekleri” arasındaki yerini almalı.
Çünkü sadece birkaç saat içinde, birbiri ile çelişen o kadar açıklama yaptı ki, sürekli bir “son dakika” yağmuru yaşandı adeta.
İlk evvela, “sonu gelmeyecek aptalca savaşlardan artık çekilmemiz lazım, ben askerlerimizi evlerine geri döndürmek üzere seçilmiş biriyim” dedi.
Buna en başta Suriye özel görevlisi Mc Gurk karşı çıktı ve “Trump ordunun şefi değildir, zorlu bir telefon görüşmesi ardından kem küm ederek, ittifaklarımızı saldırılır hale getiriyor” dedi.
Peki Mr. Mc Gurk, kimmiş bu ittifaklarınız?
Eğer PKK ise Türkiye Cumhuriyeti nedir? Diye sormazlar mı?
Sonra yine ABD “Türkleri askeri olarak durdurmayacağız” diye bir açıklama yaptı.
Durdurmayacağız değil, durduramayız olması gerekirdi o.
Akabinde ve herhalde birkaç duble den sonra, yine Trump, “Eğer Türkiye benim şaşmaz ve mükemmel öngördüklerimin dışında bir şey yaparsa, daha evvel de yaptığım gibi, ekonomilerini mahvederim” diye, bu kez de narsistliğin yaşayan örneği oldunu ispatlayan bir açıklama yaptı.
Tabii bizim içimizdeki Coniler, bunu işaret fişeği kabul ederek, topyekün bir şekilde, hem hükümete, hem devlete ve hem de Sayın Erdoğan’a saldırmaya başladılar.
Hele bir de ABD savunma Bakanlığı, “Türkiye’ye hava sahamızı kapattık” diye bir açıklama yaptıktan sonra, hükümet karşıtı saldırılar zirve yaptı.
Ama işte ne bilsinler, aynı Pentagon’un bir saat sonra geri vites yapıp, “Hava sahasını kapatmadık, bilgi paylaşmasını bıraktık” diyeceklerini.
Zaten böyle bir lüksü var mı ABD’nin?
Çünkü Türkiye de bu kez ABD uçaklarına hava sahasını kapatır ise ne yapacaklar?
İncirlik ne işe yarayacak?
Bunları hiç kimse düşünmedi sanırım.
Son bomba yine Trump’dan geldi.
“Sayın Başkan Erdoğan ile ilişkilerimiz çok iyi” diye bir paylaşım daha yaparak.
Ve evet, hepimizin başı döndü.
Ortaya çıkan netice ise defalarca yazdığımız gibi, ABD, artık tek Merkezi olan bir yer değil.
Tam bir Hydra.
Bu yılanın bir başı Trump, bir başı Beyaz Saray, bir başı Pentagon, bir başı Parlamento, bir başı Senato, bir başı Ordu….
Bir tarafta, akılcı siyaset ile çözüm arayanlar, bir tarat şahinler.
Bir yerde Neocon’lar, bir yerde Evanjelistler, bir yerde Siyonist lobisi.
Tabii bu ara bir de Soros ile Rothschild ailesinin arasında süren savaş.
Ve asıl mesele de bu zaten.
İki taraf da paranın sahibi, iki tarafında gücü inanılmaz, iki tarafında güç kazanma ve yegane güç olma hırsı var.
Bu gizli savaş ise tüm dünyayı, belirsiz bir tehlikeye attı.
Çünkü her iki taraf da birbirinden mezalim, acımasız ve salt kendi çıkarları için milyonlarca insanın ölmesini dahi göze alacak kadar cani, duygusuz ve ruhsuz!
Bizim ise yapmamız gereken, sadece askeri operasyon değil.
Ülkemizdeki bu terörist sevici, bizzat destekçi, kim var, kim yok ise artık bunlardan da hesap sormak.
Çünkü ifade özgürlüğünü de dokunulmazlığını da vatana ihanet için kullanan her kim var ise bunun hesabını vermeli.
Vermeli çünkü suistimal ettiği bu değerlere de aslında ihanet etmekteler.
Harekat için diyeceğim, Allah Türk Ordusunu, Devletini ve Milletini korusun!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.