Murat Yılmaz

Murat Yılmaz

Bir ülkenin kıyama duruşu!

Belki bu yazı, şimdiye kadar yazdığım en zor yazı olacaktır. Çünkü ağır bir duygu seli içinde kaleme alacağım. Yani tarafım!
Bir ülkenin kıyama duruşu!
İki gündür, Türkiye Şehidlerini uğurluyor.

Evet Türkiye yasta. Türkiye hüzünlü, ama başı dik, göğsü kabarık.

Yas, her insanın ve dahi her toplumun doğal hakkıdır.
Ayıp değildir.

Evet Şehide de üzülünür.
İçinize bir kor ateş düşer.
Boğazınız düğümlenir, göz pınarlarınız boşalır.
Hepsi de gayri ihtiyari olan şeylerdir.

Bu durum, bir yakınız olsun, olmasın, tüm şehidler için geçerlidir, çünkü her şehid, artık ailesinden çıkmış, tüm Türkiye’nin evladı olmuştur.
Her ananın kuzusu, her babanın arslanı, herkesin kardeşi olmuştur.

Ülkemizin şehide bakışı budur.

Çünkü Türk milleti, İslam ile şereflendiğinden beri, yüzyıllardır şehidler vermiştir, bugün de vermektedir, yüz yıl sonra da verecektir!

Bir şehir, bir İl kıyama durdu.

Şehid Muhammet Yılmaz, Pazar günü Kütahya’dan Cennete uğurlandı.
Kütahya Merkezi bilen bilir.
Cenaze Ulu câmiinden kalktı.

Yalnız öyle bir mahşeri kalabalık vardı ki, Namaz için saf tutanlar bir, iki kilometre geride bile bitmemişti.

Rakamlar onbinlerden bahsediyor.
Camiinin arka taraflarında, üst bölgelerinde olanları da hesap etmek pek mümkün değil.

Tıpkı, yol kenarında, korteji bekleyen, kortej geçerken, arabalarından inip, kah asker selamı kah saygı ile duran, ellerini açıp dualar edenleri, hiç saymayalım.

Gerçekten de Kütahya kıyamda idi.

Cumartesi gecesi, geç saatlere kadar Şehidimizin evinin önünde dahi, mahşeri bir kalabalık vardı ve aile asla yalnız kalmadı.

İşte o gece, Kütahya emniyet mensupları, gencecik, pırıl pırıl çocuklar, gecenin geç saatinde, Baba Hüseyin Yılmaz’ın elini öpmeye geldiler.

Hepsinin gözleri nemli, sesleri boğuktu.
Ve başlarındaki genç komiser şunu söyledi: “Artık ben de, biz de sizin oğlunuzuz” kabul ederseniz!

Ve bu kelimelerin tek bir harfi öylesine söylenmemiş, sonuna kadar samimi bir cümle idi.

Böyle bir manzaraya dayanmak, hiç de kolay değildir.

Ve bu ve benzeri manzaralar, bu Pazar günü, ülkemizin dört bir yanında yaşandı.
Her il, her şehir, kendince kıyama kalktı, şehidlerini uğurladı, destek amaçlı bir çok faaliyetlerde bulunuldu.

Tüm Türkiye bugün tek vücûd, tek ruh ve de tek yumruk idi!


İnsanlar ile konuştum, dinledim.

Sözlerini duydum, gözlerine baktım.

İnsanlar yaslı ama yaslarından çok daha fazla öfkeliler ve de intikam ateşi ile yanıyorlar.

“Abi, şu Suriye’yi artık alacaksak alalım, ne pahasına olursa olsun.”
“Ekonomik sıkıntı yaşayacak isek, bundan dolayı yaşayalım, ama intikamımızı alalım”

Bir aile babası, elinde çocukları olduğu halde:
“Askerde komando idim, çok kez çatıştım, kondisyonum yerinde, askere alsınlar, arkama bakmadan giderim.”

Koca amcalar da delikanlılar da aynısını söylüyor.

İntikam istiyor, bedel istiyor.

Bir kahramanımızın tek bir damla kanı dahi, cihana bedel. Bu tartışılmaz bile.
Hele de bu denli bir kahpe saldırının tek sonucu, askerimizin ayağını bastığı her yeri, Vatana katmak olacaktır.

Çünkü belli ki, zaten Suriye diye bir ülke, artık yok.

Bunca kahraman şehidin, bedeli, başka türlü olamaz.
Ve de halkımız bunu kabul etmez.

Sevdiğim bir dostum der ki; “Mertliğimiz, en büyük zaafımız”.

Doğru, gel gör ki, biz millet olarak kahpeliği bir türlü beceremedik, beceremeyeceğiz de Vesselam.

Evet, bu son hadisede de biz mert olan olduk, biz sözünde duran olduk, namert onlar oldular, kahpece de onlar vurdular.

Fakat şu hakikati bir türlü öğrenemediler, ki o da; Türkü öldürebilirsiniz, ama asla mağlup edemezsiniz.

Çünkü bu millet bir ölür, bin dirilir.
Öyle bir millet ki, güldürmek istiyorsanız, ölüm ile tehdit ediniz.

Öyle bir millet ki, ölümü öldürmüş ve korkusu da yok.

Bir diğer husus ise şöyle kaba hesap yaparsak, çok kompakt bir bölgede yaklaşık 300 Milyon Türk asıllı insan var.

Sadece Türkiye içinde, ha deyince cepheye koşarak 15 Milyon gönüllü nefer var.

Böyle bir orduyu karşınıza almak sizi tedirgin etmiyor ise buyrun!


Bu vesile ile, Şehidimizden dolayı gerek sosyal medyalardan, gerek ise bizzat arayanlardan ve her daim varlığını hissettiren herkesten, Allah razı olsun.

Vatan sağ, Milletimiz var olsun.

Allah Türk’ü korusun ve yüceltsin!


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Şenay Arslan
    Amin
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı