Bir hamle ile oyunu almak!
Eğer bunu gören de usta bir oyuncu ise, karşısındaki rakibini beş hamle ile mat eder ve oyunu alır.
Satranç bir strateji, ama aynı zamanda da psikolojik ustalık isteyen bir oyundur. Öngörü çok önemlidir. Satranç da ustalar, 33 hamle ilerisini görebilir. İddia ediyorum ki Sayın Cumhurbaşkanı 38 hamle sonrasını hesap edebiliyor!
Ancak bazen de, hiç belli olmayan niyeti gizli bir hamle ile oyunu alabilirsiniz. Tıpkı bugün yaşadığımız gibi. Bir hamle ile rakibinizin elindeki tüm imkanları yerle bir edebilirsiniz!
Peki neydi bu hamle?
Şüphesiz Sayın Bahçeli’nin 2019’a yönelik adaylık açıklaması idi. Peki bozulan oyun ne idi? Aslında bir değil, pek çok oyun bozuldu!
Birinci bozulan tezgah, adaylığı hakkında muğlaklık yaratılan eski Cumhurbaşkanı A. Gül opsiyonu. Bu planı sadece ve sadece AK Parti seçmeninden oy devşirme hevesi ile yaptılar. Çünkü başka çareleri yok, çünkü matematik ortada, rakamlar belli.
İslami siyaset kartını mutlak bir şekilde Sayın Erdoğan’dan almak istiyorlar. 10 Ağustos seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı arkasındaki gerçek de bu idi zaten. Mr. Rose, ihtirasları ile boğuşan, hırslı ve hazımsızlık çeken bir tiptir. Ancak tam da bu nedenlerden dolayı, kesin kaybedeceği bir seçim için kendini harcatmayacak kadar da kurnazdır.
İkinci oyun CHP ile ilgili. Bugün CHP de, bir şekilde reaksiyon göstermek mecburiyetinde bırakıldı. Ve gösterdi de. CHP sözcüsü bugün, alelacele bir basın toplantısı düzenledi ve MHP’ye, yine terbiye sınırlarını aşan, haddini aşan, bir dizi söylemler ile saldırdı.
Ancak tüm bu terbiyesizliklerin arasında aslında kendi partisinin bacaklarına da pranga vurdu! Hoş bunun farkında olduğunu sanmıyorum, lakin sizinle de paylaşmak istiyorum, zira bir buçuk yıl sonra hep beraber göreceğiz;
“…ülke yönetiminde iddiası olan her partinin aday çıkarmasını bekliyoruz…” Evet, cidden tam da bunu söyledi Bülent Tezcan.
Peki o zaman. Hep beraber bizde CHP’nin çıkaracağı adayı merak ile bekliyoruz. Ha öyle çatı, matı değil ha. Öz be öz CHP adayı, kendi başına. Bakalım bu kim olacak? Kılıçdaroğlu’nun olmayacağı kesin aslında, bu hususta hep bir muğlaklık oluştursalar da, CHP Genel Başkanı, tek başına ve direkt Sayın Erdoğan’ın karşısına çıkacak kadar cesur değil. Hiç olmadı zaten!
Üçüncü bozulan oyun, çıkabilecek herhangi bir aday ile alakalı! Çünkü tıpkı Gül gibi, kariyeri olan veya en azından öyle olduğunu sanan hiçbir kişi, açıkça kaybedeceği belli olan bir yarış için kendini harcatmayacak, eskitmeyecektir.
Dolayısı ile Sayın Erdoğan’ın karşısına, ancak ve ancak siyasi eksisi ama 3. veya 4. garnitürden birini çıkarabilirler. Tabii hırsından perişan olan Akşener, adaylığı göze alacak kadar kör mü, bunu da hep beraber göreceğiz. Zannımca, ondan başka pek bir seçenekleri kalmadı. Bu, tamam iş bitti, yan gelip yatalım manasına gelmiyor tabii!
Hiçbir seçim cepte keklik değildir. Sanıyorum ki, 7 Haziran da anlaşılmadı ise bu durum, 16 Nisan’dan sonra artık iyice birilerinin kafalarına girmiştir. Her konuda sıkı ve acil icraatlar mecburidir. Terör ile mücadele daha da kararlılık ile yürütülmeli, Güneydoğu bölgesi, artık hızla normale dönmeli, sulh içinde yaşamaya başlamalıdır. FETÖ ile mücadelede artık ısınma turlarını bitirip, kararlıkla başlamalıdır. İnsanların vicdanları rahatlatılmalıdır..
İç ekonomi, mikro ve makro düzeyde acil eylemler ile ele alınmalı, vergi reformları ile vatandaşın refah düzeyi arttırılmalıdır. Özellikle “mahalle esnafı” gözle görülür şekilde rahatlatılmalı!
Bürokrasi reformu yapılmalı ve artık uluslararası başarılı lean management’e geçiş yapılmalıdır. Yani kısa ve seri karar yolları ile uzadıkça uzayan bürokratik işlemler tarihe karışmalıdır. Kısacası vatandaş bir işlem için 10 kapıya gitmemeli ve bu işlem için de koca gün veya günlerini heba etmemeli.
Yargı reformu şarttır!
Bir zamanlar Avrupa’nın muhtelif ülkelerinden derlenen kanunlar ve yargılama sistemi iyiden iyiye köhneleşmiştir. Bu sadece Anayasa değişikliği ile olacak bir şey de değil. TCK, TTK, CMUK’ların tepeden tırnağa yenilenmesi gerekir. Almanlar derki, ‘İyi bir şey yap ve bundan herkesi haberdar et’
Kısaca şu kesinlikle yapılmalı: Halkı, özellikle de gençleri bilgilendirmek!
Hatipler bulunup, halkın geniş tabanına FETÖ tüm iğrençliği, hainliği ile anlatılmalı. Ülkeye verdiği zararlar hakkında açıkça bilgi sahibi olmalarını sağlamalı. Öyle Akil insan heyetleri ile dar bir çerçevede değil. Birçok timler ile 81 ilin her ilçesi, semti ve mahallelerinde yapılması gereken bir icraat bu. Bu işi şu an sadece Sayın Cumhurbaşkanı, birkaç TV kanalı ve Polis Akademileri yaptı.
Bu yetmiyor!
Bir ikinci bilgi atağı ise, 25 yaş altındaki gençlere yönelik başlatılmalıdır. Bu kuşak, eski Türkiye hakkında pek bir bilgi sahibi değil. Büyüklerinden duydukları da masal gibi geliyor zaten!
Hastane rehineleri, maaş kuyrukları, çöp dağları, ilaç, gıda maddesi, tüp gaz kuyrukları, bu neslin bilmediği şeyler. Bunları anlaşılır biçimde, sözel, görsel ve rakamsal olarak, gençlerin idraklarına sunmak gerek, ki, bugünün nimetlerinin kıymetini bilsinler. AK PARTİ teşkilatları da gençlere ve bayanlara özellikle yoğunlaşmalı. Bu iki unsur olmadan seçim kazanılmaz!
BM zaferinden bu yana, Sayın Erdoğan’a rekor bir destek var aslında. Mesele o ki bu desteği diri tutarak, hatta saydığımız icraatlar ile sahada sürekli tazeleyerek, 2019’a taşımaktadır.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Satranç bir strateji, ama aynı zamanda da psikolojik ustalık isteyen bir oyundur. Öngörü çok önemlidir. Satranç da ustalar, 33 hamle ilerisini görebilir. İddia ediyorum ki Sayın Cumhurbaşkanı 38 hamle sonrasını hesap edebiliyor!
Ancak bazen de, hiç belli olmayan niyeti gizli bir hamle ile oyunu alabilirsiniz. Tıpkı bugün yaşadığımız gibi. Bir hamle ile rakibinizin elindeki tüm imkanları yerle bir edebilirsiniz!
Peki neydi bu hamle?
Şüphesiz Sayın Bahçeli’nin 2019’a yönelik adaylık açıklaması idi. Peki bozulan oyun ne idi? Aslında bir değil, pek çok oyun bozuldu!
Birinci bozulan tezgah, adaylığı hakkında muğlaklık yaratılan eski Cumhurbaşkanı A. Gül opsiyonu. Bu planı sadece ve sadece AK Parti seçmeninden oy devşirme hevesi ile yaptılar. Çünkü başka çareleri yok, çünkü matematik ortada, rakamlar belli.
İslami siyaset kartını mutlak bir şekilde Sayın Erdoğan’dan almak istiyorlar. 10 Ağustos seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı arkasındaki gerçek de bu idi zaten. Mr. Rose, ihtirasları ile boğuşan, hırslı ve hazımsızlık çeken bir tiptir. Ancak tam da bu nedenlerden dolayı, kesin kaybedeceği bir seçim için kendini harcatmayacak kadar da kurnazdır.
İkinci oyun CHP ile ilgili. Bugün CHP de, bir şekilde reaksiyon göstermek mecburiyetinde bırakıldı. Ve gösterdi de. CHP sözcüsü bugün, alelacele bir basın toplantısı düzenledi ve MHP’ye, yine terbiye sınırlarını aşan, haddini aşan, bir dizi söylemler ile saldırdı.
Ancak tüm bu terbiyesizliklerin arasında aslında kendi partisinin bacaklarına da pranga vurdu! Hoş bunun farkında olduğunu sanmıyorum, lakin sizinle de paylaşmak istiyorum, zira bir buçuk yıl sonra hep beraber göreceğiz;
“…ülke yönetiminde iddiası olan her partinin aday çıkarmasını bekliyoruz…” Evet, cidden tam da bunu söyledi Bülent Tezcan.
Peki o zaman. Hep beraber bizde CHP’nin çıkaracağı adayı merak ile bekliyoruz. Ha öyle çatı, matı değil ha. Öz be öz CHP adayı, kendi başına. Bakalım bu kim olacak? Kılıçdaroğlu’nun olmayacağı kesin aslında, bu hususta hep bir muğlaklık oluştursalar da, CHP Genel Başkanı, tek başına ve direkt Sayın Erdoğan’ın karşısına çıkacak kadar cesur değil. Hiç olmadı zaten!
Üçüncü bozulan oyun, çıkabilecek herhangi bir aday ile alakalı! Çünkü tıpkı Gül gibi, kariyeri olan veya en azından öyle olduğunu sanan hiçbir kişi, açıkça kaybedeceği belli olan bir yarış için kendini harcatmayacak, eskitmeyecektir.
Dolayısı ile Sayın Erdoğan’ın karşısına, ancak ve ancak siyasi eksisi ama 3. veya 4. garnitürden birini çıkarabilirler. Tabii hırsından perişan olan Akşener, adaylığı göze alacak kadar kör mü, bunu da hep beraber göreceğiz. Zannımca, ondan başka pek bir seçenekleri kalmadı. Bu, tamam iş bitti, yan gelip yatalım manasına gelmiyor tabii!
Hiçbir seçim cepte keklik değildir. Sanıyorum ki, 7 Haziran da anlaşılmadı ise bu durum, 16 Nisan’dan sonra artık iyice birilerinin kafalarına girmiştir. Her konuda sıkı ve acil icraatlar mecburidir. Terör ile mücadele daha da kararlılık ile yürütülmeli, Güneydoğu bölgesi, artık hızla normale dönmeli, sulh içinde yaşamaya başlamalıdır. FETÖ ile mücadelede artık ısınma turlarını bitirip, kararlıkla başlamalıdır. İnsanların vicdanları rahatlatılmalıdır..
İç ekonomi, mikro ve makro düzeyde acil eylemler ile ele alınmalı, vergi reformları ile vatandaşın refah düzeyi arttırılmalıdır. Özellikle “mahalle esnafı” gözle görülür şekilde rahatlatılmalı!
Bürokrasi reformu yapılmalı ve artık uluslararası başarılı lean management’e geçiş yapılmalıdır. Yani kısa ve seri karar yolları ile uzadıkça uzayan bürokratik işlemler tarihe karışmalıdır. Kısacası vatandaş bir işlem için 10 kapıya gitmemeli ve bu işlem için de koca gün veya günlerini heba etmemeli.
Yargı reformu şarttır!
Bir zamanlar Avrupa’nın muhtelif ülkelerinden derlenen kanunlar ve yargılama sistemi iyiden iyiye köhneleşmiştir. Bu sadece Anayasa değişikliği ile olacak bir şey de değil. TCK, TTK, CMUK’ların tepeden tırnağa yenilenmesi gerekir. Almanlar derki, ‘İyi bir şey yap ve bundan herkesi haberdar et’
Kısaca şu kesinlikle yapılmalı: Halkı, özellikle de gençleri bilgilendirmek!
Hatipler bulunup, halkın geniş tabanına FETÖ tüm iğrençliği, hainliği ile anlatılmalı. Ülkeye verdiği zararlar hakkında açıkça bilgi sahibi olmalarını sağlamalı. Öyle Akil insan heyetleri ile dar bir çerçevede değil. Birçok timler ile 81 ilin her ilçesi, semti ve mahallelerinde yapılması gereken bir icraat bu. Bu işi şu an sadece Sayın Cumhurbaşkanı, birkaç TV kanalı ve Polis Akademileri yaptı.
Bu yetmiyor!
Bir ikinci bilgi atağı ise, 25 yaş altındaki gençlere yönelik başlatılmalıdır. Bu kuşak, eski Türkiye hakkında pek bir bilgi sahibi değil. Büyüklerinden duydukları da masal gibi geliyor zaten!
Hastane rehineleri, maaş kuyrukları, çöp dağları, ilaç, gıda maddesi, tüp gaz kuyrukları, bu neslin bilmediği şeyler. Bunları anlaşılır biçimde, sözel, görsel ve rakamsal olarak, gençlerin idraklarına sunmak gerek, ki, bugünün nimetlerinin kıymetini bilsinler. AK PARTİ teşkilatları da gençlere ve bayanlara özellikle yoğunlaşmalı. Bu iki unsur olmadan seçim kazanılmaz!
BM zaferinden bu yana, Sayın Erdoğan’a rekor bir destek var aslında. Mesele o ki bu desteği diri tutarak, hatta saydığımız icraatlar ile sahada sürekli tazeleyerek, 2019’a taşımaktadır.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.