Acaba
İyi Parti'nin teatralik genel Başkanı Meral Akşener, öfke kontrol sistemi pek işe yaramayan, emisyonlarını fazlası ile belli eden, bulduğu her fırsatta, kâh bulduğu protagonistler vasıtasıyla, kâh ise kendi performansı ile ama genellikle çabuk patlayan yalan balonlarını, sahneye koyan bir siyasi figür.
Meral Akşener, geçen hafta sonu, bir esnaf ziyareti esnasında:
"Ben aday değilim, çünkü imam olamıyorum" diye bir söz sarf etti.
Bu sözleri, Akşener değil de Cumhur ittifakından bir isim, ya da bir İslam alimi söyleseydi, yeri yerinden oynatacak olan sürüsüne bereket Parti ve topluluklar olurdu.
Daha önce de CB değil de ülkemizde kaldırılmış bir makam olan Başbakanlık için aday olduğunu belirtmişti.
Bana göre iki demeç de akıl tutulması sonucu sarf edilen sözlerdir ve IQ dan mahrumdur.
Şu imamlık meselesini irdeleyecek olursak…
Akşener, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanının, Devlet Başkanı'nın, aynı zamanda Cuma namazı kaldırabilir seviyede birinin olması gerektiğini öne sürdü.
Her ne kadar böyle bir ibare, Anayasa da bulunmasa da İslam ve Türk devlet geleneğinde bu gerçekten de böyle.
Ancak, Meral Akşener'in bu hakikati bu zamanda hatırlaması biraz tuhaf.
Çünkü 2018'de hiç aklına gelmemiş ve kendisi Cumhurbaşkanı adayı olmuştu.
Acaba 2018'den bugüne ne değişti?
Nedense aklıma HDP'nin eş bilmem nesi olan Pervin Bulda'nın, Meral Akşener'i yerden yere vurarak, hatta kadınlığını bile eleştirerek, veto ettiği geldi şimdi.
Hani şu meşhur altılı masanın, hiç ama hiçbir şekilde anılmak bile istemedikleri HDP var ya, işte onun kadın olan Başkanı, altılı masanın aday profilini belirliyor, ne hikmetse artık.
Acaba Meral Akşener, salt Pervin Buldan kendisini kesin ve keskin bir dille veto ettiği için mi adaylıktan vazgeçti?
Çünkü ne İyi Parti ne de Akşener'in kendisi, bu tuhaf ve irrasyonel beyanlar hakkında, hiçbir açıklamada bulunmadı, bulunmuyor.
Tıpkı Pervin Buldan'a tek bir hece ile de olsa, cevap vermedikleri gibi.
Acaba sözüm ona Milliyetçi geçinen İyi Parti'nin, HDP'nin tüm ağır sözlerine karşı bile tek kelime edememesinin hikmeti sebebi ne ola ki?
Yoksa, altılı masanın gerçek patronu HDP mi?
Çünkü eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, bu altılı masanın tüm bileşenlerinin oy potansiyelleri bir araya gelse ne Cumhurbaşkanı seçiminde ne de Milletvekili seçimlerinde, Cumhur ittifakını ve Adayı olan Sayın Erdoğan'ı, bırakın zorlamayı, düşündürmeye bile yetmiyor.
Bu matematiksel bir gerçek, bir fakt.
Hal ve durum böyle olunca, malumun ilanını gizlemeye, hayır inkâr etmeye ne gerek var acaba?
Seçmenin akli seviyesi ile adeta dalga geçmek değil mi bu?
Çünkü bir yandan CHP'ye yakın isimler, sağda, solda, "HDP'li bakan" alıştırmaları yaparken, masanın ortakları neden HDP'den ayrı gözükmeye ihtimam gösteriyor?
Kaldı ki, Millet ittifakının bir parçası olmadığı iddia edilen HDP'ye, neden bakanlık verilsin ki?
Bunu gerektiren ne var acaba?
Başka bir soru ise HDP'nin şimdiye dek bir aday açıklamamış olmasıdır.
Madem ki Millet ittifakı işe işiniz yok, madem ki dışardasınız, "acaba neden kendi adayınızı açıklamazsınız?" diye sorarlar adama, değil mi?
Tamam, anladık, işiniz tiyatro, yalan, iftira.
Dürüstlük mevhumunun yanından bile geçmediniz.
İyi de bu gerçek olan HDP ile kol, kola yürüdüğünüzü, neden kendi seçmeninizden bile saklarsınız?
Acaba altı artı bir benzemez olduğunuzdan mı?
Yoksa, aslında aynı kumaştan olduğunuzu, sadece farklı farklı göründüğünüz gerçeğini saklamak için mi?
Öyle ya da böyle.
Bu hakir göremeye devam ettiğiniz, zekâsı ile adeta alay ettiğiniz, tepeden baktığınız millet, seçim günü, sandıkta size en güzel ve mutlak cevabı verecektir.
Acaba o zaman ruh haliniz ne olacak?
Bekleyip göreceğiz elbette.
Meral Akşener, geçen hafta sonu, bir esnaf ziyareti esnasında:
"Ben aday değilim, çünkü imam olamıyorum" diye bir söz sarf etti.
Bu sözleri, Akşener değil de Cumhur ittifakından bir isim, ya da bir İslam alimi söyleseydi, yeri yerinden oynatacak olan sürüsüne bereket Parti ve topluluklar olurdu.
Daha önce de CB değil de ülkemizde kaldırılmış bir makam olan Başbakanlık için aday olduğunu belirtmişti.
Bana göre iki demeç de akıl tutulması sonucu sarf edilen sözlerdir ve IQ dan mahrumdur.
Şu imamlık meselesini irdeleyecek olursak…
Akşener, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanının, Devlet Başkanı'nın, aynı zamanda Cuma namazı kaldırabilir seviyede birinin olması gerektiğini öne sürdü.
Her ne kadar böyle bir ibare, Anayasa da bulunmasa da İslam ve Türk devlet geleneğinde bu gerçekten de böyle.
Ancak, Meral Akşener'in bu hakikati bu zamanda hatırlaması biraz tuhaf.
Çünkü 2018'de hiç aklına gelmemiş ve kendisi Cumhurbaşkanı adayı olmuştu.
Acaba 2018'den bugüne ne değişti?
Nedense aklıma HDP'nin eş bilmem nesi olan Pervin Bulda'nın, Meral Akşener'i yerden yere vurarak, hatta kadınlığını bile eleştirerek, veto ettiği geldi şimdi.
Hani şu meşhur altılı masanın, hiç ama hiçbir şekilde anılmak bile istemedikleri HDP var ya, işte onun kadın olan Başkanı, altılı masanın aday profilini belirliyor, ne hikmetse artık.
Acaba Meral Akşener, salt Pervin Buldan kendisini kesin ve keskin bir dille veto ettiği için mi adaylıktan vazgeçti?
Çünkü ne İyi Parti ne de Akşener'in kendisi, bu tuhaf ve irrasyonel beyanlar hakkında, hiçbir açıklamada bulunmadı, bulunmuyor.
Tıpkı Pervin Buldan'a tek bir hece ile de olsa, cevap vermedikleri gibi.
Acaba sözüm ona Milliyetçi geçinen İyi Parti'nin, HDP'nin tüm ağır sözlerine karşı bile tek kelime edememesinin hikmeti sebebi ne ola ki?
Yoksa, altılı masanın gerçek patronu HDP mi?
Çünkü eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, bu altılı masanın tüm bileşenlerinin oy potansiyelleri bir araya gelse ne Cumhurbaşkanı seçiminde ne de Milletvekili seçimlerinde, Cumhur ittifakını ve Adayı olan Sayın Erdoğan'ı, bırakın zorlamayı, düşündürmeye bile yetmiyor.
Bu matematiksel bir gerçek, bir fakt.
Hal ve durum böyle olunca, malumun ilanını gizlemeye, hayır inkâr etmeye ne gerek var acaba?
Seçmenin akli seviyesi ile adeta dalga geçmek değil mi bu?
Çünkü bir yandan CHP'ye yakın isimler, sağda, solda, "HDP'li bakan" alıştırmaları yaparken, masanın ortakları neden HDP'den ayrı gözükmeye ihtimam gösteriyor?
Kaldı ki, Millet ittifakının bir parçası olmadığı iddia edilen HDP'ye, neden bakanlık verilsin ki?
Bunu gerektiren ne var acaba?
Başka bir soru ise HDP'nin şimdiye dek bir aday açıklamamış olmasıdır.
Madem ki Millet ittifakı işe işiniz yok, madem ki dışardasınız, "acaba neden kendi adayınızı açıklamazsınız?" diye sorarlar adama, değil mi?
Tamam, anladık, işiniz tiyatro, yalan, iftira.
Dürüstlük mevhumunun yanından bile geçmediniz.
İyi de bu gerçek olan HDP ile kol, kola yürüdüğünüzü, neden kendi seçmeninizden bile saklarsınız?
Acaba altı artı bir benzemez olduğunuzdan mı?
Yoksa, aslında aynı kumaştan olduğunuzu, sadece farklı farklı göründüğünüz gerçeğini saklamak için mi?
Öyle ya da böyle.
Bu hakir göremeye devam ettiğiniz, zekâsı ile adeta alay ettiğiniz, tepeden baktığınız millet, seçim günü, sandıkta size en güzel ve mutlak cevabı verecektir.
Acaba o zaman ruh haliniz ne olacak?
Bekleyip göreceğiz elbette.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.