100 yıl önce, yüz yıl sonra!
Necip Türk Milleti, tarihinden, yani gerçek tarihinden mahrum edildi. Çünkü hepimiz bugün biliyoruz ki, belirli bir dönemden sonra Türk milletinin tarihini İngilizler dikte etti. Hatta bugüne kadar da ediyor.
Ve baktığımızda görüyoruz ki, ülkemiz ve bölgemiz, daha önce hangi oyunlara maruz kaldı ise bugün de aynı oyunlara maruz kalıyor.
Sebebi de hiç değişmedi: Enerji!
O gün adı neftti, bugün adı petrol ve artı olarak işin içine doğalgaz eklendi.
Ülkemiz ve bölgemiz demiştim. Çünkü Ülkemiz, bölgemizsiz, bölgemiz ülkemizsiz düşünülemez. Hiç kimse kalkıp da, komşusunun evi yıkılır iken, başını çevirip, aman bana ne diyemez. Çünkü kendi evininde yıkılma tehlikesi bulunmaktadır.
Tevafuk işte, geçen gün iki apartman ilerdeki komşumuzun dairesi yandı. Başımızı çevirip, aman bize ne diyemedik, diyemezdik.
Etrafımız kuşatıldı!
Akdeniz’de 40’dan fazla savaş gemisi bekliyor. Şimdilik komşu diye baktığımız ülkelerde, ABD savaş uçakları konuşlandı.
Kasıt şimdilik İran gibi görünüyor.
Ancak unutmamak lazımdır ki, Suriye de YPG’den oluşan 150.000 kişilik bir askeri güç oluşturuldu. Herhalde İran’a saldırmak için değil!
Akdeniz kadar Karadeniz de savaş gemisi kaynıyor. Ve ne hikmetse U.S. Navy (ABD Deniz Kuvvetleri), Twitter resmine Boğaz köprüsünü koyuyor.
Ayrıca ABD’nin S400 paniği ve aşırı tepkisi fazla ilginç. Çünkü mesele yazılım olsa, bir başka NATO üyesi olan Yunanistan da S300 şer var?
Açıkça sorulması gereken soru şudur: Eğer bize saldırmayı düşünmüyor iseniz, bu panik nedir?
Bir başka ilgi çeken durum ise, Putinin geçen hafta verdiği “orduyu donatın” emridir.
Tüm bu olup bitenlerin sebebi ABD ile Çin'in ticari savaşı gibi gözüküyor.
Çin’e bir türlü boyun eğdiremeyen ve savaşa girmeyi asla aklından bile geçirmeyen ABD, öfke nöbetleri geçiriyor.
Çin’in müttefiki İran ve İran’ın destabilize olması için, Hindistan karıştırılmaya başlandı bile. Ortaya atılan bazı İstihbarat yalanları var.
Bir de zaten savaştan ve kandan beslenen ABD’nin Şahin kanadı.
Putin, KGB geleneğinin icabı ile soğukkanlı ve menfi davranıyor. Ne şiş diyor, ne kebap.
Fakat hesap edemediği başka bir atasözü var: Tavadan çıktım, ateşe düştüm.
Ben şahsen, şu an devlet aklımızın heba edildiğini düşünüyorum.
İstanbul seçimleri yüzünden, içeriye kilitlendik ve hiç de hoş olmayan popülist bir süreç geçiriyoruz. AK Partisini ise siyasi hayatında ilk kez basiretsiz olarak gözlemlemek mümkün.
Çünkü gerçek mağdur oldukları halde, bu durumu anlatamıyorlar. İşin en can alıcı tarafı ise CHP adayının attığı laflara, laf yetiştirmek ile meşguller.
Şimdi ise yeni yönetim sisteminin gerçek anlamda devreye girme vaktidir.
Oy kaygısı olmayan Bakanların ve nihayetinde Sayın Başkanın, İstanbul’u İstanbul’a bırakarak, küresel sahnede olan oyunlara konsantre olup efor harcamaları, olabilecekleri görüp, ani refleks sergilemeleri lazımdır.
Aslında bu görev sadece Hükümetin değil, Tüm Türk Siyasilerinin ortak amacı olmalıdır.
Ancak, maalesef, içimizdeki ABD’cileri de yok sayacak kadar pembe gözlüklü de değilim, naif de değilim.
Aslında olması gerektiğinden bahsediyorum, çünkü söz konusu vatan. Ve bu böyle olunca, geri kalan ne var ise, hepsinin teferruat olması icap eder!
Sayın Erdoğan’ın, 31 Mart’tan sonra niçin “Türkiye ittifakı” sözünü kullandığı şimdi daha iyi anlaşılıyordur.
Ve kimin buna neden karşı çıktığı da!
Hayır, hiçbir şey çok iyi falan olmayacak.
Karşı karşıya kaldığımız bu tehlike başımızın üstünde Demokles’in kılıcı gibi durmakta iken ve bertaraf edilmedikçe, hiçbir şey güzel olmayacak!
Hayır, içe bakmayayım dedim, ama dış da içsiz olmuyor.
Zira tüm bu gelişmeler olup bitiyor iken, CHP’nin adayının Veri tabanı kopyalama hırsı da değişik bir ışıkta gözüküyor.
Hiç de gevelemeden yazayım, resmen işgale istihbarat sağlama çabası gibi gözüküyor.
Dünya çapında filler tepinmekte!
Akıllı davranıp ya bir filin sırtına biner, istediğimiz yöne doğru süreriz, ya da fillerin ezmesi ile karşı karşıya kalırız.
Bu minvalde, çok yakın bir zamanda iç gündemimize bazı gelişmeler bomba gibi düşebilir. Fakat şu an, millilik ruhu ile hareket etme zorunluluğu ve sorumluluğu ile nelerin olabileceği hakkında bir şeyler yazmak asla olmaz!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Ve baktığımızda görüyoruz ki, ülkemiz ve bölgemiz, daha önce hangi oyunlara maruz kaldı ise bugün de aynı oyunlara maruz kalıyor.
Sebebi de hiç değişmedi: Enerji!
O gün adı neftti, bugün adı petrol ve artı olarak işin içine doğalgaz eklendi.
Ülkemiz ve bölgemiz demiştim. Çünkü Ülkemiz, bölgemizsiz, bölgemiz ülkemizsiz düşünülemez. Hiç kimse kalkıp da, komşusunun evi yıkılır iken, başını çevirip, aman bana ne diyemez. Çünkü kendi evininde yıkılma tehlikesi bulunmaktadır.
Tevafuk işte, geçen gün iki apartman ilerdeki komşumuzun dairesi yandı. Başımızı çevirip, aman bize ne diyemedik, diyemezdik.
Etrafımız kuşatıldı!
Akdeniz’de 40’dan fazla savaş gemisi bekliyor. Şimdilik komşu diye baktığımız ülkelerde, ABD savaş uçakları konuşlandı.
Kasıt şimdilik İran gibi görünüyor.
Ancak unutmamak lazımdır ki, Suriye de YPG’den oluşan 150.000 kişilik bir askeri güç oluşturuldu. Herhalde İran’a saldırmak için değil!
Akdeniz kadar Karadeniz de savaş gemisi kaynıyor. Ve ne hikmetse U.S. Navy (ABD Deniz Kuvvetleri), Twitter resmine Boğaz köprüsünü koyuyor.
Ayrıca ABD’nin S400 paniği ve aşırı tepkisi fazla ilginç. Çünkü mesele yazılım olsa, bir başka NATO üyesi olan Yunanistan da S300 şer var?
Açıkça sorulması gereken soru şudur: Eğer bize saldırmayı düşünmüyor iseniz, bu panik nedir?
Bir başka ilgi çeken durum ise, Putinin geçen hafta verdiği “orduyu donatın” emridir.
Tüm bu olup bitenlerin sebebi ABD ile Çin'in ticari savaşı gibi gözüküyor.
Çin’e bir türlü boyun eğdiremeyen ve savaşa girmeyi asla aklından bile geçirmeyen ABD, öfke nöbetleri geçiriyor.
Çin’in müttefiki İran ve İran’ın destabilize olması için, Hindistan karıştırılmaya başlandı bile. Ortaya atılan bazı İstihbarat yalanları var.
Bir de zaten savaştan ve kandan beslenen ABD’nin Şahin kanadı.
Putin, KGB geleneğinin icabı ile soğukkanlı ve menfi davranıyor. Ne şiş diyor, ne kebap.
Fakat hesap edemediği başka bir atasözü var: Tavadan çıktım, ateşe düştüm.
Ben şahsen, şu an devlet aklımızın heba edildiğini düşünüyorum.
İstanbul seçimleri yüzünden, içeriye kilitlendik ve hiç de hoş olmayan popülist bir süreç geçiriyoruz. AK Partisini ise siyasi hayatında ilk kez basiretsiz olarak gözlemlemek mümkün.
Çünkü gerçek mağdur oldukları halde, bu durumu anlatamıyorlar. İşin en can alıcı tarafı ise CHP adayının attığı laflara, laf yetiştirmek ile meşguller.
Şimdi ise yeni yönetim sisteminin gerçek anlamda devreye girme vaktidir.
Oy kaygısı olmayan Bakanların ve nihayetinde Sayın Başkanın, İstanbul’u İstanbul’a bırakarak, küresel sahnede olan oyunlara konsantre olup efor harcamaları, olabilecekleri görüp, ani refleks sergilemeleri lazımdır.
Aslında bu görev sadece Hükümetin değil, Tüm Türk Siyasilerinin ortak amacı olmalıdır.
Ancak, maalesef, içimizdeki ABD’cileri de yok sayacak kadar pembe gözlüklü de değilim, naif de değilim.
Aslında olması gerektiğinden bahsediyorum, çünkü söz konusu vatan. Ve bu böyle olunca, geri kalan ne var ise, hepsinin teferruat olması icap eder!
Sayın Erdoğan’ın, 31 Mart’tan sonra niçin “Türkiye ittifakı” sözünü kullandığı şimdi daha iyi anlaşılıyordur.
Ve kimin buna neden karşı çıktığı da!
Hayır, hiçbir şey çok iyi falan olmayacak.
Karşı karşıya kaldığımız bu tehlike başımızın üstünde Demokles’in kılıcı gibi durmakta iken ve bertaraf edilmedikçe, hiçbir şey güzel olmayacak!
Hayır, içe bakmayayım dedim, ama dış da içsiz olmuyor.
Zira tüm bu gelişmeler olup bitiyor iken, CHP’nin adayının Veri tabanı kopyalama hırsı da değişik bir ışıkta gözüküyor.
Hiç de gevelemeden yazayım, resmen işgale istihbarat sağlama çabası gibi gözüküyor.
Dünya çapında filler tepinmekte!
Akıllı davranıp ya bir filin sırtına biner, istediğimiz yöne doğru süreriz, ya da fillerin ezmesi ile karşı karşıya kalırız.
Bu minvalde, çok yakın bir zamanda iç gündemimize bazı gelişmeler bomba gibi düşebilir. Fakat şu an, millilik ruhu ile hareket etme zorunluluğu ve sorumluluğu ile nelerin olabileceği hakkında bir şeyler yazmak asla olmaz!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.