Mehmet Konuk

Mehmet Konuk

Duru Tiyatro – Irgat

Duru Tiyatro – Irgat
Duru Tiyatro'nun, 17 Aralık 2021'de Emre Kınay performansıyla sahneye taşıdığı yeni oyunu Irgat, Türkiye'de geçen ve bu toprakların aslında hiç de yabancı olmadığı hüzünlü bir hikâyeyi seyirciye aktarıyor. Irgat'ın başından geçenleri Shakespeare'in cümleleriyle anlatan oyun, büyükşehre gidip kendini koskoca bir inşaatın, betonlaşmanın ve vahşi kapitalizmin içinde bulan bir işçinin yine aynı sertlikteki dönüşümünü sahneye taşıyor.



Bilmediğimiz Bir Shakespeare Oyunu!

Yazar Irmak Bahçeci, Shakespeare'in bütün oyunlarını taramış, o oyunlardan derlediği replikleri oyunun içine yerleştirmiş ve bütün bu ciddi emek ve dikkat isteyen meşakkatli süreçten sonra da Shakespeare'in ifadelerini bir ırgatın diline uygun şekilde ayrıca adapte etmiş. Oyunun neredeyse tamamına yakını Shakespeare'in cümlelerinden oluşuyor ama onun hiç yazmadığı ve hiç ele almadığı yepyeni bir karakterin hikâyesini anlatıyor. Oyun için "yazıldı" demek belki tam olarak uygun olmayabilir ve fakat hem bir Shakespeare kolajı hem de yepyeni bir hikâye… Türkiye'de geçen, Shakespeare'in bile yazdığından haberi olmayan bir hikâye Irgat! Bizlerin, belki de bu ülkede günlük hayatta hemen yanı başımızda veya televizyonda, dizilerde ve sinemalarda sıkça rastladığımız oyun kişisi, Shakespeare'in cümleleriyle bütünleşince, aslında büyük yazarın bütün kişilerden, dönemlerden ve mekânlardan münezzeh olduğunu, her devre ve coğrafyaya adapte edilebilecek nitelikte eserler ortaya koyduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz.

Irmak Bahçeci, oyunda sadece bir ırgatın başından geçenleri değil, bir yanıyla da genel olarak dünyanın, özelde ise ülkenin ve toplumun aktüel sorunlarını Shakespeare'in insana ve insanlığa dair ölümsüz metinleriyle harmanlamış. Fakat Shakespeare oyunlarının cümlelerini yerleştireceğim ve bu oyun aracılığıyla birçok soruna parmak basacağım derken hem kimi zaman yerindelikle alâkalı metni sıkıntıya sokmuş hem de siyasî gönderme yapma uğruna zorlamalar yapmış. Dolayısıyla kimi replikler eğreti durmuş.



Bildiğimiz Bir Irgat!

Memleketindeki çatışma ortamında doğup büyümüş olan Irgat, yine bir çatışma sırasında kimsesiz kalmış bir çocuğu sahiplenir ve çocuğu da alarak büyükşehre gelir. Tek derdi, başını sokacak bir yer bulmak, karnını doyurmak ve para biriktirerek sevdiği kadınla evlenmek olan Irgat, bir inşaat firmasının sahibiyle tanışır. Adam, Irgat'a inşaatlarından birinde hem kalacak yer ayarlar hem de iş verir. Çocuk da zaman içinde büyür ve o da inşaatta Irgat'la yan yana çalışmaya başlar. Ayrıca zengin bir iş insanı olan firma sahibi, Irgat'ın sevgilisine de kendi malikânesinde iş imkânı sağlar. Bitmek bilmeyen bir kavganın sürdüğü topraklardan, ideolojik çatışmanın kasıp kavurduğu üniversiteden, taşranın işsizliğinden, metropolün ağır işçiliğinden kurtulmayı becermiş bir işçi olan Irgat'ı trajedi, nereden kaçarsa kaçsın ne yazık ki yakalayacaktır; hem de çok güvendiği patronu üzerinden…



Oyun Ekibi…

Oyunun yönetmen koltuğunda Emrah Eren oturuyor. Yer yer kusurları olsa da genel anlamda büyük bir titizlikle ve özenle hazırlanmış ve zekice kurgulanmış bu derleme metin, ancak bu denli özensiz yönetilebilirdi. Muhtemelen sadece rejisörün fikirleriyle değil de ortak akılla tasarlanmıştır ancak inşaat işçisi denince akla ilk gelebilecek özellikleri hemen oyuncuya giydiren, ortalığa kullanılmayan birçok aksesuar ve dekor malzemesi saçan, alâkasız ve yersiz zamanlarda oyuncuya seksenli yılların ucuz şarkıcı filmlerini andıracak şekilde playback şarkılar söyleten, sırf mizansen olsun, epizotlar dolu geçsin diye oyuncuya yarım yamalak davranışlar yaptıran, hiçbir eylemin devamını getirmeyen, yine oyuncuya neden olduğu anlaşılmayan devamlı bir şekilde kıyafet değiştirten bir reji ortaya çıkmış.

Seyirci, Irgat'ın başladığı her eylemin devamının neden gelmediğini oyun boyunca defalarca kendisine sormak zorunda kalıyor ve fakat hepsi havada kalıyor çünkü rejide devamlılık ve bütünlük yok! Oyuncu, mütemadiyen oradan oraya geçiyor, bir işi yaparken, anında yarıda bırakıyor ve başka bir işe devam ediyor. Bütün bunları neden yaptığı ise oyun boyunca hiçbir şekilde izleyenlere izah edilemiyor.

Irgat'a can veren Emre Kınay, yüreğinde iyilik ve insanlığa olan inancıyla kendini kente atan Irgat'ın kötülük karşısında yaşadığı dönüşümü sahneye taşıyor. Karakter çok yalın aslında fakat Kınay, her jesti, her mimiği ve her cümleyi gereksiz şekilde seyircinin gözüne gözüne sokuyor. Şöhretinin vermiş olduğu gereksiz, anlamsız ve fazla özgüvenden olsa gerek, o kadar iç aksiyondan uzak, dışlak ve umursamaz oynuyor ki yaptığı her hareketin ve davranışın seyirci tarafından kabul göreceği veya oyunun içine yedirebileceğini düşünüyor lâkin yanılıyor. Bu hâli, samimiyetten ziyade oyuna ehemmiyet vermediği ve dahi izleyiciye ciddiyetten uzak şekilde yaklaştığı hissini doğuruyor. Seyirciyle yer yer iletişime geçmesi ve sözde interaktif yapmaya çalışması çok sırıtıyor. Zira bu oyunda buna da yer yok; zaten gerek de yok! Üstüne üstlük devamlı ağlak bir sesle oynaması var ki yaklaşık 75-80 dakika süren bir oyunda insanın kulağını tırmalıyor; kaldı ki bir kişi normal hayatta devamlı o şekilde konuşmaz, konuşamaz! Tüm bunları görmezden gelmek mümkün değil ama bir anlığına hadi hepsini geçelim desek bile oyunun sonunda sigara veya bir başka şey (!) olan dumanlı tütün mamûlünü gururla içine çekip ardından o ne olduğu muğlak olan mamûlü meydan okurcasına yukarı kaldırması ve sonrasında ise salondaki seyirciye doğru uzatıp bir de dumanını üflemesi en hafif tabiriyle nahoş!



Emre Kınay'a "beyzade" rolünde Sertaç Nicholas Güder eşlik ediyor. Kısacık rolünde etkileyici bir performans sergiliyor. Başına gelen trajik durumları, izleyenlerin derinden hissedeceği şekilde canlandırıyor.

Oyuna hizmet etmese de tek başına dinlendiği zaman aslında başarılı olan müzikler Cenk Erdoğan; şarkı sözleri Faruk Üstün; aşırı derecede kalabalık olan, sahneyi gereksiz yere dolduran ve dekor tasarlama aklıyla alâkası olmayan ama kendisine "bir inşaat ortamı nasıl oluşturulur" diye sorulduğunda bu oyundakinin aynısını ilk akla getirecek olan dekor tasarımı Cihan Aşar; neden devamlı renk değiştirdiği belli olmayan ışık tasarımı ise Yakup Çartık imzasını taşıyor.

Sahnedeki iki oyuncunun yanı sıra dış ses olarak oyuna katkı sağlayan isimler de var: Oktay Kaynarca, Bülent Çarıkçı, Elif Ürse, Beyti Engin, Emrah Eren, Şebnem Ünaldı, Ece Saruhan, Erol Ozan Ayhan, Bekir Çiçekdemir, İsmail Yıldız, Erol Aydın, Anıl Çetinkaya, Sercan Yener, Enis Aybar, Tolga Yeter, Şener Savaş, Emin Önal, Serhan Alben, Emrah Akşık…

Büyük umutlarla gittiğim ancak hayâl kırıklığıyla çıktığım oyun, umarım metnin hakkını verecek şekilde yeniden elden geçirilerek yeni sezonda seyirciyle farklı bir rejiyle buluşturulur.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı