Gürcistan Ile Başlayan !
Gerçekten de Gürcistan'ın, ''uyuyan dev'' Rusya tarafından adeta istila edilmesiyle başlayan süreç, aralıklarla yer yer devam ediyor.
Her ne kadar zoraki bir ateşkese varılmış ve askeri gücünü çekmiş olsa bile, Rusya'nın bölge üzerindeki kısa ve uzun vadeli projeleri ''sinyal'' vermeyi sürdürüyor.
''Gürcistan dramı''nın yanı sıra, Pakistan Devlet Başkanı Müşerref'in istifa etme zorunluluğunda kalışı, ABD'nin ''Kalkan Projesi'ni Polonya'nın kabul etmesi, Azerbaycan'da cami bombalanması, Cezayir'deki şiddet nihayet Poti limanındaki patlamalar, doğrudan doğruya birbirine bağlı bir görüntü vermiyorsa bile, sanki bir zincirin halkalarını oluşturuyor.
Kaldı ki, bombalanan Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru hattının, gelecekteki durumu da endişe yaratıyor.
Her şeyden önce, bölgede ABD'den sonra, Rusya ''bende varım'' dercesine kendini gösteriyor.
Burnumuzun dibinde meydana gelen patlamalar, çatışmalar, toprak işgallerinin belki de en fazla Türkiye'yi ilgilendirmesi icap ediyor.
Çünkü hem ABD'nin hem de Rusya'nın üzerinde önemle durduğu su ve enerji havzalarının, yollarının kesiştiği nadir merkezlerden birinin Türkiye olduğu herkes tarafından biliniyor.
Bu nedenle Türkiye'nin de ''haklı'' olarak, kendini, konumunu koruması en azından kollaması gerekiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Gürcistan ve Azerbaycan gezileri bu ihtiyaçtan doğmuş bulunuyor.
Ne var ki ve ABD'nin isteği olmadan da herhangi bir tedbire, başarı şansı pek tanımıyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, İsrail-Filistin anlaşmazlığı ve İran'a her an yapılması olası harekâtın da varlığı, bölgemizi bir ''barut fıçısı'' halinde olduğu görülüyor.
Türkiye'nin çok serinkanlı bir politika gütmesinden başka yapacağı bir şey olmadığı gerçeği ''kritik'' durumu daha da ağırlaştırıyor.
kakin@ogunhaber.com
OGÜN/24-30.Ağustos.2008/Sayı:87/Sayfa:06
Gazete baskısı için tıklayınız.
Her ne kadar zoraki bir ateşkese varılmış ve askeri gücünü çekmiş olsa bile, Rusya'nın bölge üzerindeki kısa ve uzun vadeli projeleri ''sinyal'' vermeyi sürdürüyor.
''Gürcistan dramı''nın yanı sıra, Pakistan Devlet Başkanı Müşerref'in istifa etme zorunluluğunda kalışı, ABD'nin ''Kalkan Projesi'ni Polonya'nın kabul etmesi, Azerbaycan'da cami bombalanması, Cezayir'deki şiddet nihayet Poti limanındaki patlamalar, doğrudan doğruya birbirine bağlı bir görüntü vermiyorsa bile, sanki bir zincirin halkalarını oluşturuyor.
Kaldı ki, bombalanan Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru hattının, gelecekteki durumu da endişe yaratıyor.
Her şeyden önce, bölgede ABD'den sonra, Rusya ''bende varım'' dercesine kendini gösteriyor.
Burnumuzun dibinde meydana gelen patlamalar, çatışmalar, toprak işgallerinin belki de en fazla Türkiye'yi ilgilendirmesi icap ediyor.
Çünkü hem ABD'nin hem de Rusya'nın üzerinde önemle durduğu su ve enerji havzalarının, yollarının kesiştiği nadir merkezlerden birinin Türkiye olduğu herkes tarafından biliniyor.
Bu nedenle Türkiye'nin de ''haklı'' olarak, kendini, konumunu koruması en azından kollaması gerekiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Gürcistan ve Azerbaycan gezileri bu ihtiyaçtan doğmuş bulunuyor.
Ne var ki ve ABD'nin isteği olmadan da herhangi bir tedbire, başarı şansı pek tanımıyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, İsrail-Filistin anlaşmazlığı ve İran'a her an yapılması olası harekâtın da varlığı, bölgemizi bir ''barut fıçısı'' halinde olduğu görülüyor.
Türkiye'nin çok serinkanlı bir politika gütmesinden başka yapacağı bir şey olmadığı gerçeği ''kritik'' durumu daha da ağırlaştırıyor.
kakin@ogunhaber.com
OGÜN/24-30.Ağustos.2008/Sayı:87/Sayfa:06
Gazete baskısı için tıklayınız.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.