Cumhurbaşkanı Gül'Ün Kritik Irak Ziyareti
Kerkük ve benzeri Türk şehirleri üzerindeki tarihi kazanımlarımız ne yazık ki unutuluyor.
Acı da olsa, gerçekler bir bir önümüze adeta seriliyor.
Oysa sadece türküler, şarkılar ve hoyratların dedikleri, her Türk'ü heyecanlandırırken, üzüntüye boğmaya da yetiyor.
Türkülerde, şarkılarda, hoyratlarda sanki Türkmenler feryat figan ediyor. Gözyaşları arasında, artık Kerkük'ün hoyratlarda kaldığı intibaı, insanı adeta eritiyor.
Eskilerde Irak'a gittiğimizde, en keyif aldığımız, daha doğrusu heyecanlandığımız anlar, Türkmen kardeşlerimizden ''hoyrat'' dinlemek oluyordu.
Saddam Hüseyin'in ''zalim'' yönetimi altında inim inim inleyen soydaşlarımız, dertlerini ancak ezgilerle dile getiriyordu.
Böylece Kerkük ve Musul gibi şehirler ve endişe içinde yaşayanların perişanlığı bizim gibilerini de üzüntüye gark ediyordu.
Geçmişteki bütün ''zalim'' ve ''kötü'' yönetime rağmen, özellikle Sünni Arap halkı, ABD ve müttefiklerinin baskılarından dolayı ''direniş'' noktasına itilenler şimdi yeni bir handikap karşısında kalmış bulunuyor.
Ne var ki, hem Saddam Hüseyin, hem de şimdi büyük çileler çeken Türkmen kardeşlerimizin feryadına ne yazık ki şimdi de kulak verilmiyor.. Koskocaman Türkiye Cumhuriyeti'nin,Irak'ın kuzeyindeki oluşumda sesi böyle mi kısılacaktı? Düşman namlusunun ucundaki Türkmen kardeşlerimiz, Türkiye'nin ''aktif'' politika uygulamasını bekliyor. Aslında Irak'ın kuzeyinde, tarihi bir trajedi yaşanıyor.
Soydaşlarımızın toprakları, evleri, dükkanları, otomobilleri bir bir ellerinden alınıyor.
Türkmenler yüksek derecede ne bir memurluğa, ne de güvenlik elemanlığına pek kabul edilmiyor.
Üstelik, Irak hatta İran, Suriye ve ne acıdır ki Türkiye'den getirilen peşmergeler, Kerkük ve civarına yerleştirilerek, bölgenin nüfus yapısı bozuluyor. 2010'da, peşmergelerin oluşumları daha da büyüterek uluslararası düzeye çıkmaları da bekleniyor.
Başta ABD olmak üzere, İngiltere ve İsrail tarafından desteklenen ve bu üç devletten ''askeri'' dahil olmak üzere, ''maddi'' yardım alan peşmerge yönetiminin, gün geçtikçe Türkmen kardeşlerimize hayatı zehir ettikleri görünüyor.
Zaten, Amerikalılar bile Barzani'nin ''Kürt devleti'' sevdası yüzünden Irak'ın üçe bölüneceğini artık itiraf ediyor.
Ne var ki, Barzani'nin hayalindeki ''Kürt devleti''nin kuruluşunun ise, bölgede hele Türkiye tarafından hiç de kabul edilemeyeceği uyarıları varsa bile,eskiden ''oluşum'' şeklinde ifade edilen peşmergelerden şimdi Cumhurbaşkanı Gül bile Kürdistan Bölgesel Yönetimi şeklinde bahsediyor.
Her şeyden önce, Kerkük'ün ve Türkmenlerin geleceğini sadece hoyratlarda bırakmayarak acil ve hayati önlemler alınması gerekiyor.
Artık, Türkmenlerin can güvenliği herşeyin ötesinde geliyor.
Eğer, Türkiye'nin ''cesur'' bir yaklaşımı olmazsa, daha çok Telafer'ler görmek kaçınılmaz bir durum arz ediyor.
Gerçekler, neredeyse hoyratlardan daha acı geliyor Türkmenlere...
CRA 29.Mart.2009 Pazar - 03:43:00
Gazete baskısı için tıklayınız..
Acı da olsa, gerçekler bir bir önümüze adeta seriliyor.
Oysa sadece türküler, şarkılar ve hoyratların dedikleri, her Türk'ü heyecanlandırırken, üzüntüye boğmaya da yetiyor.
Türkülerde, şarkılarda, hoyratlarda sanki Türkmenler feryat figan ediyor. Gözyaşları arasında, artık Kerkük'ün hoyratlarda kaldığı intibaı, insanı adeta eritiyor.
Eskilerde Irak'a gittiğimizde, en keyif aldığımız, daha doğrusu heyecanlandığımız anlar, Türkmen kardeşlerimizden ''hoyrat'' dinlemek oluyordu.
Saddam Hüseyin'in ''zalim'' yönetimi altında inim inim inleyen soydaşlarımız, dertlerini ancak ezgilerle dile getiriyordu.
Böylece Kerkük ve Musul gibi şehirler ve endişe içinde yaşayanların perişanlığı bizim gibilerini de üzüntüye gark ediyordu.
Geçmişteki bütün ''zalim'' ve ''kötü'' yönetime rağmen, özellikle Sünni Arap halkı, ABD ve müttefiklerinin baskılarından dolayı ''direniş'' noktasına itilenler şimdi yeni bir handikap karşısında kalmış bulunuyor.
Ne var ki, hem Saddam Hüseyin, hem de şimdi büyük çileler çeken Türkmen kardeşlerimizin feryadına ne yazık ki şimdi de kulak verilmiyor.. Koskocaman Türkiye Cumhuriyeti'nin,Irak'ın kuzeyindeki oluşumda sesi böyle mi kısılacaktı? Düşman namlusunun ucundaki Türkmen kardeşlerimiz, Türkiye'nin ''aktif'' politika uygulamasını bekliyor. Aslında Irak'ın kuzeyinde, tarihi bir trajedi yaşanıyor.
Soydaşlarımızın toprakları, evleri, dükkanları, otomobilleri bir bir ellerinden alınıyor.
Türkmenler yüksek derecede ne bir memurluğa, ne de güvenlik elemanlığına pek kabul edilmiyor.
Üstelik, Irak hatta İran, Suriye ve ne acıdır ki Türkiye'den getirilen peşmergeler, Kerkük ve civarına yerleştirilerek, bölgenin nüfus yapısı bozuluyor. 2010'da, peşmergelerin oluşumları daha da büyüterek uluslararası düzeye çıkmaları da bekleniyor.
Başta ABD olmak üzere, İngiltere ve İsrail tarafından desteklenen ve bu üç devletten ''askeri'' dahil olmak üzere, ''maddi'' yardım alan peşmerge yönetiminin, gün geçtikçe Türkmen kardeşlerimize hayatı zehir ettikleri görünüyor.
Zaten, Amerikalılar bile Barzani'nin ''Kürt devleti'' sevdası yüzünden Irak'ın üçe bölüneceğini artık itiraf ediyor.
Ne var ki, Barzani'nin hayalindeki ''Kürt devleti''nin kuruluşunun ise, bölgede hele Türkiye tarafından hiç de kabul edilemeyeceği uyarıları varsa bile,eskiden ''oluşum'' şeklinde ifade edilen peşmergelerden şimdi Cumhurbaşkanı Gül bile Kürdistan Bölgesel Yönetimi şeklinde bahsediyor.
Her şeyden önce, Kerkük'ün ve Türkmenlerin geleceğini sadece hoyratlarda bırakmayarak acil ve hayati önlemler alınması gerekiyor.
Artık, Türkmenlerin can güvenliği herşeyin ötesinde geliyor.
Eğer, Türkiye'nin ''cesur'' bir yaklaşımı olmazsa, daha çok Telafer'ler görmek kaçınılmaz bir durum arz ediyor.
Gerçekler, neredeyse hoyratlardan daha acı geliyor Türkmenlere...
CRA 29.Mart.2009 Pazar - 03:43:00
Gazete baskısı için tıklayınız..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.