Nedense, dünyada bunca sorun varken, güzel ülkemiz kargaşadan kargaşaya, bunalımdan bunalıma adeta sürükleniyor.
 
Ne var ki,''açılım''ın neler getireceği neler götüreceği hem pek bilinmiyor hem de, sanki vatanın bölünmez bütünlüğüne peşinen gölge düşürüyor.

Gerçekten de, Türkiye; bir türlü ''hakkı'' olan huzur ve sükunu  her seferinde aramak zorunluğunda kalıyor.

Oysa, birçok sorunu yıllardır geride bırakmamız gerekiyordu.

Genç nüfusumuza, coğrafi ve jeopolitik konumuna rağmen, bir türlü rahat ''soluk'' alamamamızın sebepleri arasında acaba neler bulunuyor.

Gerçi, çoğu kişi ve kesim durumu ''eğitimsizliğe'' bağlıyor.

Bu tezin doğruluğunu tartışmakla birlikte, her şeyden önce, kendi kendimizi sorgulamamız öne çıkıyor.

İstediği tasarıyı, istediği süratle yasalaştıran bir iktidar, bu sırada ''direnme''yi bir görev haline getiren bir muhalefet ve boşlukta kalan kamuoyunun şaşkınlığı Türkiye'ye her an hakim oluyor.

Nasıl oluştuğu bilinmeyen bir gündemin yerini yeni yeni gündemler geliyor.

Bir olay çözülmeden, öbürüne atlanıyor.

Yeni küresel düzenin rüzgarıyla, fırtınaların koparılmaması icap ediyor.

Her şeyden önce, kargaşaya son vermenin tam zamanı yaşanıyor.

En azından ''asgari müşterekler'' de birleşerek, bu aziz vatana ''layık'' olmanın gururunu bir an önce yakalamamız en önemli görevimiz oluyor.

 

 

 




CRA 09.Ekim.2009 Cuma - 20:08:00