Suriye'deki Osmanlı eserleri
Yapı mimari olarak İstanbul'daki kapalı çarşıya benzerliği açık olarak görülebiliyor Hamidiye çarşısı yerli ve yabancıların en çok rağbet ettikleri mekanlardan birisidir. Genel olarak ipek kumaş, kadın giysileri, çeyizlik ve turistik eşyaların satılmakta olduğu çarşı da, Şam'ın meşhur dimasko kumaşını, tatlılarını, atlaslarını, ipeklerini, kılıçlarını ve dondurmasını meşhurdur, yaklaşık bir kilometre uzunluğundadır.
Duma'da Sultan 2'nci Abdulhamid Han zamanında yaşayan "Padişah Şairi" Salih Taha adına 1900 yılında inşa edilen ve dört yıldır Esed yönetimi tarafından beş kez bombalı saldırıya maruz kalan 115 yıllık Taha Cami'nin kullanılamaz hale geldiğini ne yazıkki öğrenmiş bulunuyoruz.Bu durum hepimizin canını acıtıyor tabiî ki.
Caminin bazı duvarları yıkıldı, tavanında hasar meydana geldi. Camideki Türk-İslam süsleme sanatına dair motifler zarar gördü. Artık namazlar caminin bitişiğindeki tonozun ve molozarın altında kılıyorlar. Bu güzelliklerin özellikle Osmanlı eserlerinin yıkımında başta Eset yönetimi olmak üzere tüm dünya sorumludur.
MİMAR SİNAN İLK CAMİYİ HALEP'TE YAPTI
Mimar Sinan'ın ilk camiyi Halep'te yapmıştır, bu caminin de Halep Valisi Hüsrev Paşa adına yapıldığını ve Hüsreviye Cami olarak hizmet verdiğini kayıtlarda’dır.
Osmanlı'nın yaptığı ya da tadil ettiği 130'a yakın cami tespit edilmiştir. Yakın dönemde yapılan 85 hanın da iç savaş öncesi halen kullanılmaktaydı.
HİCAZ TREN İSTASYONU
Bugün bile hayata geçirilmek için çaba sarf edilen Hicaz Demiryolu Projesi'ni ilk olarak Osmanlı Padişahı 2.Abdülhamid HAN ortaya attı o dönemin Dünyadaki en büyük projesiydi. Hicaz Demiryolu İradesi'ni 2 Mayıs 1900 tarihinde yayınladı.Hicaz Demiryolu yapımına ise 1 Eylül 1900'da başladı. Bu proje bir bakıma Bağdat demiryolu hattının devamıydı. İki demiryolu birleşince İstanbul, Şam üzerinden kutsal Mekke ve Medine'ye bağlanacaktı. Hesaplara göre İstanbul'dan Mekke'ye demiryolu ile ulaşım 120 saatte gerçekleşecekti. Proje, Hicaz ve Yemen'de Osmanlı'yı güçlendirecek, Mısır'da Osmanlı nüfuzunu artıracak, askerleri bölgeye emniyet içinde sevk etmek mümkün olacaktı.
Hattın işçileri 7.500 civarındaki Osmanlı askerleriydi. Demiryolunda çalışan askerler bir yıl erken terhis ediliyordu. Güzergahta ray döşemenin yanında köprüler, istasyonlar, hastaneler ve telgraf merkezleri yapılmıştır.
SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ
Osmanlı mimarisinin güzel örneklerinden biri olan Süleymaniye Külliyesi, 1554 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Külliye'ye 1566 yılında Süleymaniye Medresesi eklenmiştir. Son derece yalın ve abartısız bir iç mimarî düzene sahip olan ve Mimar Sinan'ın "Kalfalık eserlerimden biridir" dediği külliye özellikle Türk ve diğer yabancı turistlerin uğrak mekanlarından birisidir. Avluda şu anda bir Askeri Müze bulunmasının yanı sıra külliye kısmında da turistik eşyalar satan bir kaç dükkkanı mevcuttur.
Ayrıca Külliye içerisinde, 1926 yılında İtalya'nın San Romeo kentinde vefat eden son Osmanlı Padişahı Sultan Vahdettin'in mezarı da yer almaktadır. Son dönem Osmanlı padişahlarının torunlarından bazılarının mezarlarının da içerisinde bulunduğu bu küçük mezarlık, sadece Türk ziyaretçilere özel olarak açılmaktadır. Mezarlığın bakım ve tadilat masrafları ise Türkiye tarafından karşılanmaktadır.
HALEP
Türk sınırlarına yaklaşık 60 km. mesafede bulunan Halep, aynı zamanda Suriye'nin ikinci büyük şehridir. Denizinden (Lazkiye limanından) 186 km. içeride ve deniz seviyesinden 379 m. Yükseklikte bulunan Halep, tarihinin en eski dönemlerinden günümüze kadar gelebilmiş çok eski bir şehirdir. Metropol alanı ile birlikte nüfusunun 4 Milyon dan fazla olduğu ifade edilmektedir. Çok Büyük bir bölümü Osmanlı döneminden kalan çarşı, pazar, han ve bedestenlerinin zenginliği ve çeşitliliği dünyada çok az yerde görülebilir benzerlikleri İstanbul, Bursa ve Gaziantep ile karşılaştırılabilir.
Şehrin nüfus yapısındaki kozmopolit ir toplumdu her din den guruplar mezhepler birlikte yaşardı yüzyılların tarihi ve kültürel birikimini yansıtmaktaydı. Arapça'nın yanı sıra Halep çarşılarında Türkçe, Ermenice ve Fransızca hala kullanılan dillerdendi. Halep ünlü ve görkemli kalesinin dışında cami, medrese ve hamamları kadar büyük kiliseleri ile de tanınır.Dünyada en çok bilinen anıtları ve mimari yapılara sahiptir.
Tarih boyunca ürettiği ipeği ve sabunları ile haklı şöhreti olan Halep'in çevresinde bol miktarda yetişen fıstıklarla yapılmış tatlıları da çeşitlilik ve lezzet açısından çok kalitelidir.
Halep'in günümüzde koruma altına alınmaya çalışılan taş evleri büyük bir mimari zenginlik örneği sergilerler. Kentte her keseye uygun çok sayıda otel bulunmakla birlikte batı standartlarında lüks otel sayısı kısıtlıdır.
ZEKERİYA a.s. Camii (Umeyyed Camii)
Osmanlılar döneminde tamirler ve ekler yapılmıştır. İçerisinde Hz. Yahya'nın babası olan Hz. Zekeriya peygamberin türbesi de bulunmaktadır.
HALEP KAPALI ÇARŞISI
15. Yüzyılda yapılmıştır. Ortadoğu'daki en uzun çarşı niteliğinde olan bu çarşı, birbirini takip eden hanlardan oluşmaktadır.
Çarşı içindeki çok sayıda kervansaray günümüzde kadar gelmiş birçoğu da imalathane olarak kullanılır. Bu büyük çarşıda iş ve mesleklere göre ayrılmış esnaflar genel olarak; turistik eşyalar ile baharat, halı-kilim, ip, giysi, dokuma, el işleri ve baharat satarlar. Halep'teki Osmanlı Abideler Eserler hala ayakta duruyormu kimse bilmiyor. Daha doğrusu hiçbir şeyin akıbeti belli değil.
Duma'da Sultan 2'nci Abdulhamid Han zamanında yaşayan "Padişah Şairi" Salih Taha adına 1900 yılında inşa edilen ve dört yıldır Esed yönetimi tarafından beş kez bombalı saldırıya maruz kalan 115 yıllık Taha Cami'nin kullanılamaz hale geldiğini ne yazıkki öğrenmiş bulunuyoruz.Bu durum hepimizin canını acıtıyor tabiî ki.
Caminin bazı duvarları yıkıldı, tavanında hasar meydana geldi. Camideki Türk-İslam süsleme sanatına dair motifler zarar gördü. Artık namazlar caminin bitişiğindeki tonozun ve molozarın altında kılıyorlar. Bu güzelliklerin özellikle Osmanlı eserlerinin yıkımında başta Eset yönetimi olmak üzere tüm dünya sorumludur.
MİMAR SİNAN İLK CAMİYİ HALEP'TE YAPTI
Mimar Sinan'ın ilk camiyi Halep'te yapmıştır, bu caminin de Halep Valisi Hüsrev Paşa adına yapıldığını ve Hüsreviye Cami olarak hizmet verdiğini kayıtlarda’dır.
Osmanlı'nın yaptığı ya da tadil ettiği 130'a yakın cami tespit edilmiştir. Yakın dönemde yapılan 85 hanın da iç savaş öncesi halen kullanılmaktaydı.
HİCAZ TREN İSTASYONU
Bugün bile hayata geçirilmek için çaba sarf edilen Hicaz Demiryolu Projesi'ni ilk olarak Osmanlı Padişahı 2.Abdülhamid HAN ortaya attı o dönemin Dünyadaki en büyük projesiydi. Hicaz Demiryolu İradesi'ni 2 Mayıs 1900 tarihinde yayınladı.Hicaz Demiryolu yapımına ise 1 Eylül 1900'da başladı. Bu proje bir bakıma Bağdat demiryolu hattının devamıydı. İki demiryolu birleşince İstanbul, Şam üzerinden kutsal Mekke ve Medine'ye bağlanacaktı. Hesaplara göre İstanbul'dan Mekke'ye demiryolu ile ulaşım 120 saatte gerçekleşecekti. Proje, Hicaz ve Yemen'de Osmanlı'yı güçlendirecek, Mısır'da Osmanlı nüfuzunu artıracak, askerleri bölgeye emniyet içinde sevk etmek mümkün olacaktı.
Hattın işçileri 7.500 civarındaki Osmanlı askerleriydi. Demiryolunda çalışan askerler bir yıl erken terhis ediliyordu. Güzergahta ray döşemenin yanında köprüler, istasyonlar, hastaneler ve telgraf merkezleri yapılmıştır.
SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ
Osmanlı mimarisinin güzel örneklerinden biri olan Süleymaniye Külliyesi, 1554 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Külliye'ye 1566 yılında Süleymaniye Medresesi eklenmiştir. Son derece yalın ve abartısız bir iç mimarî düzene sahip olan ve Mimar Sinan'ın "Kalfalık eserlerimden biridir" dediği külliye özellikle Türk ve diğer yabancı turistlerin uğrak mekanlarından birisidir. Avluda şu anda bir Askeri Müze bulunmasının yanı sıra külliye kısmında da turistik eşyalar satan bir kaç dükkkanı mevcuttur.
Ayrıca Külliye içerisinde, 1926 yılında İtalya'nın San Romeo kentinde vefat eden son Osmanlı Padişahı Sultan Vahdettin'in mezarı da yer almaktadır. Son dönem Osmanlı padişahlarının torunlarından bazılarının mezarlarının da içerisinde bulunduğu bu küçük mezarlık, sadece Türk ziyaretçilere özel olarak açılmaktadır. Mezarlığın bakım ve tadilat masrafları ise Türkiye tarafından karşılanmaktadır.
HALEP
Türk sınırlarına yaklaşık 60 km. mesafede bulunan Halep, aynı zamanda Suriye'nin ikinci büyük şehridir. Denizinden (Lazkiye limanından) 186 km. içeride ve deniz seviyesinden 379 m. Yükseklikte bulunan Halep, tarihinin en eski dönemlerinden günümüze kadar gelebilmiş çok eski bir şehirdir. Metropol alanı ile birlikte nüfusunun 4 Milyon dan fazla olduğu ifade edilmektedir. Çok Büyük bir bölümü Osmanlı döneminden kalan çarşı, pazar, han ve bedestenlerinin zenginliği ve çeşitliliği dünyada çok az yerde görülebilir benzerlikleri İstanbul, Bursa ve Gaziantep ile karşılaştırılabilir.
Şehrin nüfus yapısındaki kozmopolit ir toplumdu her din den guruplar mezhepler birlikte yaşardı yüzyılların tarihi ve kültürel birikimini yansıtmaktaydı. Arapça'nın yanı sıra Halep çarşılarında Türkçe, Ermenice ve Fransızca hala kullanılan dillerdendi. Halep ünlü ve görkemli kalesinin dışında cami, medrese ve hamamları kadar büyük kiliseleri ile de tanınır.Dünyada en çok bilinen anıtları ve mimari yapılara sahiptir.
Tarih boyunca ürettiği ipeği ve sabunları ile haklı şöhreti olan Halep'in çevresinde bol miktarda yetişen fıstıklarla yapılmış tatlıları da çeşitlilik ve lezzet açısından çok kalitelidir.
Halep'in günümüzde koruma altına alınmaya çalışılan taş evleri büyük bir mimari zenginlik örneği sergilerler. Kentte her keseye uygun çok sayıda otel bulunmakla birlikte batı standartlarında lüks otel sayısı kısıtlıdır.
ZEKERİYA a.s. Camii (Umeyyed Camii)
Osmanlılar döneminde tamirler ve ekler yapılmıştır. İçerisinde Hz. Yahya'nın babası olan Hz. Zekeriya peygamberin türbesi de bulunmaktadır.
HALEP KAPALI ÇARŞISI
15. Yüzyılda yapılmıştır. Ortadoğu'daki en uzun çarşı niteliğinde olan bu çarşı, birbirini takip eden hanlardan oluşmaktadır.
Çarşı içindeki çok sayıda kervansaray günümüzde kadar gelmiş birçoğu da imalathane olarak kullanılır. Bu büyük çarşıda iş ve mesleklere göre ayrılmış esnaflar genel olarak; turistik eşyalar ile baharat, halı-kilim, ip, giysi, dokuma, el işleri ve baharat satarlar. Halep'teki Osmanlı Abideler Eserler hala ayakta duruyormu kimse bilmiyor. Daha doğrusu hiçbir şeyin akıbeti belli değil.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.