Melekler
Meleklerin görevleri Tanrı'ya hizmet etmektir. Meleklere inancın var olduğu her din ve inançta melek kavramına bakış farklıdır.
Batı dillerinde kullanılan Angel Yunanca elçi anlamına gelen Angelos’tan alınmadır.Semitik dillerde ve Türkçede kullanılan melek ise İbranice "m l k" kökünden gelir.
Melek, malik, mülk, malik’ül mülk, memlük gibi kelimelerin köken aldığı "m l k"’in İsraillilerin komşuları olan Amon’luların tanrısı Molek (molech, moloch)’in isminden türetildiği düşünülür. Bu ilişki cehennem bekçisi malik açısından düşünüldüğünde daha açıktır.
“Bana ait olan bu tapınağa iğrenç putlarını yerleştirerek onu kirlettiler. Ben-Hihnom Vadisi’nde Molek’e sunu olarak oğullarını, kızlarını ateşte kurban etmek için Baal’ın tapınma yerlerini kurdular. Böyle iğrenç şeyler yaparak Yahuda’yı günaha sürüklemelerini ne buyurdum, ne de aklımdan geçirdim.” (Yeremya: 32:34-35)
Musevilik'de İbranice'si Mal'akh olan melek, Tanrı tarafından belirli bir görevi yerine getirmek amacıyla yaratılan, günahsız yaratıklardır.
Museviliğe göre meleklerin cinsiyeti olmaz ve yemek içmek gibi ihtiyaçları da yoktur ancak, görevleri icabı insan kılığına büründüklerinde bir cinsiyete sahip gibi görünebilirler ve bu durumdayken yiyip içebilirler.
Melekler doğrudan Tanrı'nın direktiflerine göre hareket ederler ve inisiyatif kullanamazlar. Musevilikte başlıca büyük melekler şunlardır; "Michael, Gabriel, Rafael, Uriel ve Ölüm meleği (Azrail) olan Malah Hamavet"
Meleklere inanmak İslam dini akidesinin bir parçasıdır, yani iman esaslarındandır. Buna göre İslam dininde meleklerin varlığına ve İslam dininin melek görüşüne inanmayan kişi iman etmiş olmaz. Konuya Kur'an'da 2/285 ve 2/177'de değinilmiştir.
İslam dininde melekler, yemeyen, içmeyen, erkeklik ve dişiliği olmayan, uyumayan, günah işlemeyen, gözle görülmeyen, nurdan varlıklar olarak nitelenmiştir. Görevleri, mahlukatı Allah'ın ismiyle seyredip, Allah'ın kudret ve sanat eserlerini o türlerde görerek, Allah'ı bütün eksikliklerden tenzih ve tespih etmek, ve Allah'a ibadet etmektir. Ayrıca insanlar dışındaki mahlûkatın Allah'a karşı yaptıkları ibadeti Allah'a sunmakla yükümlüdürler. Bunun yanında hayvanların ve bitkilerin görevlerini onlara ilham etmek ve irade ile olan hareketlerine müdahale etmek, vaziyetlerini bir şekilde düzenlemek ile de vazifelidirler. İslam inancına göre meleklerin bu görevleri onların ibadetleridir. Mahlûkat üzerinde gerçek bir tasarrufları yoktur. Yaptıkları ancak Rablerine karşı dua etme konumunda kalarak, neticeyi Allah'ın yaratmasını istemeleridir. Bu İslâm'daki tevhîd inancının bir gereğidir. Tevhîd inancına göre evrende olan bütün her şey Allah tarafından yaratılır. İnsan, melek ve benzeri bütün mahlûkatın iradeleriyle istemeleri ise, vücuda getirilmek istenen şeyin yaratılmasını Allah'tan talep etmekten ibarettir.
İslam dininde, Kur'an'da veya hadislerde meleklerin sayıları ve çeşitleri tam olarak belirtilmemiştir. Yine de bazı melek çeşitleri ve görevleri gerek Kur'an'da, gerekse hadislerde belirtilmiştir. İslam dininde özellikle dört büyük melek olarak anılan dört baş melek vardır. Bunlar: Cebrâil, Mîkâîl, İsrâfil ve Azrâîl'dir.
Azrail
İslam’da baş ölüm meleği olan Azrail, Hristiyanlık ve Musevilik geleneklerinde de ölüm meleği olarak bilinir. Dünyadaki dört ana yönü izlemek için dört yüzü ve dört bin kanadı olan Azrail’in tüm vücudunun, dünyadaki yaşayan insan sayısı kadar göz ve dillerle kaplı olduğuna inanılır.
Cebrail (Gabriel)
Hem Hristiyanlıkta hem de Müslümanlıkta, Cebrail peygamberin dünyaya gelişini haber verir. Müslümanlar Cebrail’in, Kuran indirilirken Allah ile peygamber arasında aracı görevi üstlendiğine ve imanın altı şartından biri olduğuna inanır. Hristiyanlık inancına baktığımızda, Cebrail, Yeni Ahit’te sadece iki defa geçiyor; ‘Tanrı’nın önündeki benim, Cebrail (Gabriel) ’ (Luke 1: 19). Bu da, her ne kadar Cebrail’in daha yüksek sıralarda olması gerektiğini düşündürse de, dokuz baş melek arasında sadece sekizinci sırada yer alıyor.
Metatron
Öncelikli olarak Metatron Musevilikle ilgili bir kavramdır. Yahudi mistisizmi Kabala’nın en önemli eserlerinden olan Zohar, Metatron’un İsrail halkını Mısır dışına göç ederken denetlediğini belirtir. Birçok ezoterik gelenekler, bu meleğin Allah’ın sözlerini yazan katip olduğunu, ve genelde iyi bir anlayışa sahip olduğunu ancak zaman zaman tehlikeli olabildiğini ileri sürüyor. Metatron, bildiğimiz gerçekleri kıran yerine yenilerini öne süren bir demircinin çekici ile temsil ediliyor.
Moroni Moroni
Joseph Smith tarafından 1820’lerde kendisine görünen meleğe verilen isimdir. Hıristiyan dini hareketlerinden biri olarak ortaya çıkan ve zamanla bağımsız bir din görünümünde olan Mormonluk 1830 'da NewYork 'ta Joseph Simith tarafından kurulmuştur. Teşkilatın kurucusu Joseph, Moroni adından bir meleğin kendisine vahiy getirdiğini iddia ederek ortaya çıkmış, sonra bazı eski metinlere değişik bir yorum getirerek görüşlerini açıklamaya çalışmıştır. Kendine taraftar kazanmak için 1835 yılında 12 kişiyi misyoner olarak çeşitli ülkelere göndermiştir. Smith kendisinin üzerine Mormon kitabesinin yazıldığı altın levhanın bekçisi olduğuna inanıyordu. Smith, sıradışı karakterlerle yazılan levhayı sakladığı için başka hiç kimse altın kitabeleri göremedi ve kitabe başka dile çevirilemedi. Smith, Moroni’nin kendisine tercüme yapmasını kolaylaştıran herşeyi öğrettiğini, hatta kendisine sihirli bir taş bile verdiğini iddaa ediyor. Mormon teolojisine göre, Smith tercümesini, Mormoni’nin altın kitabeleri alarak cennete gittiğini söyleyerek bitiriyor. 1826’da Joseph Smith dolandırıcılık suçundan Bainbridge’de mahkemeye çıktı.
Choronzon (Koronzon)
İnsanların spiritüel deneyimler dediği şeyleri araştırmakta bilimsel metodu kullanmak gerektiğini öne süren Aleister Crowley’in büyülü sistemi ve satanizme kaynaklık ettiği söylenen Thelema’da (‘istencini yap’ fikri üzerine kurulu öğreti) hain Chronzon’un cehennemde oturduğu ve büyücü olma ile gerçek aydınlanma arasındaki son büyük engel olduğu söylenir. Chronzon, Crowley tarafından ‘Çılgın ve tutarsız güçlerin geçici canlı örneklerinin cehennemi işgal etmesi’ olarak tanımlanıyor. Chronzon’un ismi, her ne kadar Aleister Crowley ile ün kazansa da, ilk olarak John Dee’nin kayıtlarında ortaya çıkmıştır.
Seraphim (Serafim)
Birçok medeniyet, meleklere inanmış ve onlara çeşitli isimler vermiştir. Serafim, Yahudi ve Hristiyanlık geleneklerine göre en üst düzeydeki meleklerden biridir. İncil sadece belirli kişiliği olan 3 meleğe isim vermiştir. Bunlar, meleklerin prensi olan Michael, diriliş, merhamet, vahiy ve ölüm meleği olan Gabriel ve yeryüzüne inmiş melek olan Satan. Seraphim’in ise, Tanrı’nın tahtını korumakla görevli en üst sıradaki melek olduğu varsayılıyor. Genelde, Tanrı’nın sevgisi ile yandıkları için ‘yanan melekler’ şeklinde de tasvir ediliyorlar. İncil’de, İsa’nın onları altı kanatlı varlıklar olarak gördüğü belirtiliyor.
Inkubus / Sukkubus
Sırasıyla erkek ve kadın olabilen bu şeytanlar insanların rüyalarına girerek onlarla cinsel ilişkiye giriyorlar. Bu tip bir karşılaşmanın Arthur efsanesinde yer alan büyücü Merlin’in doğumuna neden olduğu söyleniyor. Ayrıca bu meleklerin çok çekici olduğu ve hayatlarını sürdürebilmek için insanların eşlerinin görüntülerine girerek ölümle sonuçlanabilen evlilik dışı ilişkiye girdikleri varsayılmaktadır. Lüsifer ‘Sabah yıldızı’ anlamına gelen Lüsifer ‘ışık taşıyıcı’ veya ‘parlak seher yıldızı’ olarak da isimlendiriliyor. İncil'in bazı bölümlerindeki benzetişte, bu yıldız kibirle gökyüzünde daha da yükseğe yükselmeye karar verir: 'Tahtımı, Tanrı’nın diğer yıldızları üzerine yükselteceğim' der. Bundan dolayı, yıldız yeryüzüne atılır. Yıldız, Babil kralını temsil eder.
Hristiyanlık’ta Venüs gezegeninin referansı olarak İncil’in birçok yerinde geçiyor. Lüsifer ayrıca, ‘şeytanların prensi’ olarak da kabul ediliyor. Sabah yıldızı metaforu sembolik olarak ‘ışık taşıyıcı’nın düşmesini simgeliyor. Sabah yıldızı gün ışığında kaybolurken, şeytan da cennetten düşmüş oluyor.
Batı dillerinde kullanılan Angel Yunanca elçi anlamına gelen Angelos’tan alınmadır.Semitik dillerde ve Türkçede kullanılan melek ise İbranice "m l k" kökünden gelir.
Melek, malik, mülk, malik’ül mülk, memlük gibi kelimelerin köken aldığı "m l k"’in İsraillilerin komşuları olan Amon’luların tanrısı Molek (molech, moloch)’in isminden türetildiği düşünülür. Bu ilişki cehennem bekçisi malik açısından düşünüldüğünde daha açıktır.
“Bana ait olan bu tapınağa iğrenç putlarını yerleştirerek onu kirlettiler. Ben-Hihnom Vadisi’nde Molek’e sunu olarak oğullarını, kızlarını ateşte kurban etmek için Baal’ın tapınma yerlerini kurdular. Böyle iğrenç şeyler yaparak Yahuda’yı günaha sürüklemelerini ne buyurdum, ne de aklımdan geçirdim.” (Yeremya: 32:34-35)
Musevilik'de İbranice'si Mal'akh olan melek, Tanrı tarafından belirli bir görevi yerine getirmek amacıyla yaratılan, günahsız yaratıklardır.
Museviliğe göre meleklerin cinsiyeti olmaz ve yemek içmek gibi ihtiyaçları da yoktur ancak, görevleri icabı insan kılığına büründüklerinde bir cinsiyete sahip gibi görünebilirler ve bu durumdayken yiyip içebilirler.
Melekler doğrudan Tanrı'nın direktiflerine göre hareket ederler ve inisiyatif kullanamazlar. Musevilikte başlıca büyük melekler şunlardır; "Michael, Gabriel, Rafael, Uriel ve Ölüm meleği (Azrail) olan Malah Hamavet"
Meleklere inanmak İslam dini akidesinin bir parçasıdır, yani iman esaslarındandır. Buna göre İslam dininde meleklerin varlığına ve İslam dininin melek görüşüne inanmayan kişi iman etmiş olmaz. Konuya Kur'an'da 2/285 ve 2/177'de değinilmiştir.
İslam dininde melekler, yemeyen, içmeyen, erkeklik ve dişiliği olmayan, uyumayan, günah işlemeyen, gözle görülmeyen, nurdan varlıklar olarak nitelenmiştir. Görevleri, mahlukatı Allah'ın ismiyle seyredip, Allah'ın kudret ve sanat eserlerini o türlerde görerek, Allah'ı bütün eksikliklerden tenzih ve tespih etmek, ve Allah'a ibadet etmektir. Ayrıca insanlar dışındaki mahlûkatın Allah'a karşı yaptıkları ibadeti Allah'a sunmakla yükümlüdürler. Bunun yanında hayvanların ve bitkilerin görevlerini onlara ilham etmek ve irade ile olan hareketlerine müdahale etmek, vaziyetlerini bir şekilde düzenlemek ile de vazifelidirler. İslam inancına göre meleklerin bu görevleri onların ibadetleridir. Mahlûkat üzerinde gerçek bir tasarrufları yoktur. Yaptıkları ancak Rablerine karşı dua etme konumunda kalarak, neticeyi Allah'ın yaratmasını istemeleridir. Bu İslâm'daki tevhîd inancının bir gereğidir. Tevhîd inancına göre evrende olan bütün her şey Allah tarafından yaratılır. İnsan, melek ve benzeri bütün mahlûkatın iradeleriyle istemeleri ise, vücuda getirilmek istenen şeyin yaratılmasını Allah'tan talep etmekten ibarettir.
İslam dininde, Kur'an'da veya hadislerde meleklerin sayıları ve çeşitleri tam olarak belirtilmemiştir. Yine de bazı melek çeşitleri ve görevleri gerek Kur'an'da, gerekse hadislerde belirtilmiştir. İslam dininde özellikle dört büyük melek olarak anılan dört baş melek vardır. Bunlar: Cebrâil, Mîkâîl, İsrâfil ve Azrâîl'dir.
Azrail
İslam’da baş ölüm meleği olan Azrail, Hristiyanlık ve Musevilik geleneklerinde de ölüm meleği olarak bilinir. Dünyadaki dört ana yönü izlemek için dört yüzü ve dört bin kanadı olan Azrail’in tüm vücudunun, dünyadaki yaşayan insan sayısı kadar göz ve dillerle kaplı olduğuna inanılır.
Cebrail (Gabriel)
Hem Hristiyanlıkta hem de Müslümanlıkta, Cebrail peygamberin dünyaya gelişini haber verir. Müslümanlar Cebrail’in, Kuran indirilirken Allah ile peygamber arasında aracı görevi üstlendiğine ve imanın altı şartından biri olduğuna inanır. Hristiyanlık inancına baktığımızda, Cebrail, Yeni Ahit’te sadece iki defa geçiyor; ‘Tanrı’nın önündeki benim, Cebrail (Gabriel) ’ (Luke 1: 19). Bu da, her ne kadar Cebrail’in daha yüksek sıralarda olması gerektiğini düşündürse de, dokuz baş melek arasında sadece sekizinci sırada yer alıyor.
Metatron
Öncelikli olarak Metatron Musevilikle ilgili bir kavramdır. Yahudi mistisizmi Kabala’nın en önemli eserlerinden olan Zohar, Metatron’un İsrail halkını Mısır dışına göç ederken denetlediğini belirtir. Birçok ezoterik gelenekler, bu meleğin Allah’ın sözlerini yazan katip olduğunu, ve genelde iyi bir anlayışa sahip olduğunu ancak zaman zaman tehlikeli olabildiğini ileri sürüyor. Metatron, bildiğimiz gerçekleri kıran yerine yenilerini öne süren bir demircinin çekici ile temsil ediliyor.
Moroni Moroni
Joseph Smith tarafından 1820’lerde kendisine görünen meleğe verilen isimdir. Hıristiyan dini hareketlerinden biri olarak ortaya çıkan ve zamanla bağımsız bir din görünümünde olan Mormonluk 1830 'da NewYork 'ta Joseph Simith tarafından kurulmuştur. Teşkilatın kurucusu Joseph, Moroni adından bir meleğin kendisine vahiy getirdiğini iddia ederek ortaya çıkmış, sonra bazı eski metinlere değişik bir yorum getirerek görüşlerini açıklamaya çalışmıştır. Kendine taraftar kazanmak için 1835 yılında 12 kişiyi misyoner olarak çeşitli ülkelere göndermiştir. Smith kendisinin üzerine Mormon kitabesinin yazıldığı altın levhanın bekçisi olduğuna inanıyordu. Smith, sıradışı karakterlerle yazılan levhayı sakladığı için başka hiç kimse altın kitabeleri göremedi ve kitabe başka dile çevirilemedi. Smith, Moroni’nin kendisine tercüme yapmasını kolaylaştıran herşeyi öğrettiğini, hatta kendisine sihirli bir taş bile verdiğini iddaa ediyor. Mormon teolojisine göre, Smith tercümesini, Mormoni’nin altın kitabeleri alarak cennete gittiğini söyleyerek bitiriyor. 1826’da Joseph Smith dolandırıcılık suçundan Bainbridge’de mahkemeye çıktı.
Choronzon (Koronzon)
İnsanların spiritüel deneyimler dediği şeyleri araştırmakta bilimsel metodu kullanmak gerektiğini öne süren Aleister Crowley’in büyülü sistemi ve satanizme kaynaklık ettiği söylenen Thelema’da (‘istencini yap’ fikri üzerine kurulu öğreti) hain Chronzon’un cehennemde oturduğu ve büyücü olma ile gerçek aydınlanma arasındaki son büyük engel olduğu söylenir. Chronzon, Crowley tarafından ‘Çılgın ve tutarsız güçlerin geçici canlı örneklerinin cehennemi işgal etmesi’ olarak tanımlanıyor. Chronzon’un ismi, her ne kadar Aleister Crowley ile ün kazansa da, ilk olarak John Dee’nin kayıtlarında ortaya çıkmıştır.
Seraphim (Serafim)
Birçok medeniyet, meleklere inanmış ve onlara çeşitli isimler vermiştir. Serafim, Yahudi ve Hristiyanlık geleneklerine göre en üst düzeydeki meleklerden biridir. İncil sadece belirli kişiliği olan 3 meleğe isim vermiştir. Bunlar, meleklerin prensi olan Michael, diriliş, merhamet, vahiy ve ölüm meleği olan Gabriel ve yeryüzüne inmiş melek olan Satan. Seraphim’in ise, Tanrı’nın tahtını korumakla görevli en üst sıradaki melek olduğu varsayılıyor. Genelde, Tanrı’nın sevgisi ile yandıkları için ‘yanan melekler’ şeklinde de tasvir ediliyorlar. İncil’de, İsa’nın onları altı kanatlı varlıklar olarak gördüğü belirtiliyor.
Inkubus / Sukkubus
Sırasıyla erkek ve kadın olabilen bu şeytanlar insanların rüyalarına girerek onlarla cinsel ilişkiye giriyorlar. Bu tip bir karşılaşmanın Arthur efsanesinde yer alan büyücü Merlin’in doğumuna neden olduğu söyleniyor. Ayrıca bu meleklerin çok çekici olduğu ve hayatlarını sürdürebilmek için insanların eşlerinin görüntülerine girerek ölümle sonuçlanabilen evlilik dışı ilişkiye girdikleri varsayılmaktadır. Lüsifer ‘Sabah yıldızı’ anlamına gelen Lüsifer ‘ışık taşıyıcı’ veya ‘parlak seher yıldızı’ olarak da isimlendiriliyor. İncil'in bazı bölümlerindeki benzetişte, bu yıldız kibirle gökyüzünde daha da yükseğe yükselmeye karar verir: 'Tahtımı, Tanrı’nın diğer yıldızları üzerine yükselteceğim' der. Bundan dolayı, yıldız yeryüzüne atılır. Yıldız, Babil kralını temsil eder.
Hristiyanlık’ta Venüs gezegeninin referansı olarak İncil’in birçok yerinde geçiyor. Lüsifer ayrıca, ‘şeytanların prensi’ olarak da kabul ediliyor. Sabah yıldızı metaforu sembolik olarak ‘ışık taşıyıcı’nın düşmesini simgeliyor. Sabah yıldızı gün ışığında kaybolurken, şeytan da cennetten düşmüş oluyor.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.