Laleş
Ayrıca kaynağı buradan çıkan zemzem dedikleri suyla çocuklarını vaftiz ederler. Kişi isimleri verilen dut agaçlarını ziyaret ederler. Çevrede sadece dut değil, herhangi bir ağaç dalını kesmek günahtır.
Dünyayı yaratan tanrının onu asla yıkmayacağına inanırlarken, günde 3 kez güneşe dönerek ibadet ederler. Çarşamba gününü dinlenme günü olarak kabul ederler. Sonradan Yezidi olmaya izin verilmezken, şeytan'ın adını telaffuz etmek ve adını anımsatan kelimeleri anmak (Kitan, Şar, Şat, mel'un, na'l) haram olarak nitelendiriliyor
Şeyh adiy'in tübesinin bulunduğu ve her yıl eylül ayının son haftasında tüm yezidilerin akın akın doldurduğu yerdir..tef, kaval, davul,... gibi enstrümanlar ile çalınıp söylenen dini ritüeller de icra edilir.. Laleş vadisine binlerce insan toplanır
Yezidilerin Kimliği Karma bir dinin mensubu olan Yezidi'lerin Arap, Kürt ve Asur kökenli oldukları ileri sürülmektedir. Çeşitli kültürlerin birbirlerine karıştığı Ortadoğu'da ulusal kimlikleri olmayan İran'daki Bahailer, Lübnan'daki Dürziler ve Maruniler gibi Yezidiler de dini bir cemaattir.
Yezidi inancının, Hariciliğin İbadiye kolundan ayrıldığı söylenen Yezid bin Ebi Uneyse'ye dayandığını ileri sürenler olduğu gibi Yezidi adının eski İran inançlarındaki İyilik Tanrısı İzd ya da Yeda'dan geldiğini de savunanlar vardır. Ancak Yezidliğin, Emevi soyundan ünlü mutavassif Şeyh Adiy bin Musafir'le olan ilişkisi ise tartışmasızdır. Son 30 yıl içinde kendilerine geçmişten gelen ulusal bir kimlik arayışına giren Yezidiler, Arap Kimliğinden ziyade Kürt ve Asur Kimliğinden birini seçme konusunda bir tercih yapmaya çalışmaktadırlar
15-20 Eylül tarihleri arasında Irak'ta bulunan Şeyh Adiy'in mabedine yapılan hac, Yezidiler için yapılması şart olan dini ve milli bir vazifedir. Şeyh Adiy'in sandukasını üç kez tavaf edip kaideye yüz süren her Yezidi, hacı olmuş sayılır.Şeyh Adiy'in sandukasını üç kez tavaf edip kaideye yüz süren her Yezidi, hacı olmuş sayılır. Şeyh Adiy'in Laleş Vadisi'ndeki dağın eteğinde olan mabedine Sırat Köprüsü denilen bir köprüden geçerek giden Yezidiler, kaynağı mabette bulunan zemzem adını verdikleri su ile çocuklarını vaftiz ederler. Bu hac merasimi; nehirlerde yıkanma, sancakların yıkanıp vaftiz edilmesi, rahiplerin dansları, mukaddes kabul edilen mezarlara kandil yakılması, kurban edilen bir öküzün etinin dağıtılması, özel yapılmış yemeklerin yenmesiyle kutlanır. Ayrıca bu hac sırasında saygı gösterilen ve şahıs isimleri verilen dut ağaçları ziyaret edilir. Çevreden tek ağaç dalı kesmek bile günahtır. Kutsal vadinin hiçbir yerinde ayakkabıyla dolaşılmaz; kadınla cinsel ilişki kurulmaz ve içki içilmez
İnançları açısından, haram ve helalleri bölgesel olarak değişiyor. Örneğin, Türkiye'deki Yezidilerin bu kurallarında Sünni ekolün Şafii mezhebinin mistik anlayışı hakimken, Kuzey Irak'ta Sünni Türkmenlere yakın olan bölgelerde Sünni Hanefi ekolünün anlayışı göze çarpmaktadır. 1960'lardan sonra Avrupa'ya başlayan göç ile birlikte, bu ülkelere göç eden Yezidilerin yeni kuşağında ise Katolik Hıristiyanlığın ahlâk ve mistik anlayışı belirginleşmektedir.
İnançlarına göre Allah, dünyanın koruyucusu değil, sadece yaratıcısıdır. O, faal değildir ve dünya ile ilgilenmemektedir. Allah iradesinin faal ve yürütücü uzvu, Allah'ın ikinci şahsiyeti olan 'Melek Tavus'tur. En kutsal kitapları olan Mıshefa Reş'te (Kara Kitap), Rabbimiz, Şeytan'ın adını ya da onu anımsatan sözcükleri zikretmek yanlıştır ayetinden dolayı, Tanrı-melek mertebesine koydukları 'Şeytan'ın adını anmaz, 'ismi güzel melek' derler. 'Kaytan, ser, melun, lanet' gibi kelimeleri de kullanmaları yasaktır. Yezidiler için ateş, nur yani ışık saçan bir kaynak olduğu için kutsanır ve ona asla tükürülmez. Ateşin su ile söndürülmesi büyük bir günahtır.
Dünyayı yaratan tanrının onu asla yıkmayacağına inanırlarken, günde 3 kez güneşe dönerek ibadet ederler. Çarşamba gününü dinlenme günü olarak kabul ederler. Sonradan Yezidi olmaya izin verilmezken, şeytan'ın adını telaffuz etmek ve adını anımsatan kelimeleri anmak (Kitan, Şar, Şat, mel'un, na'l) haram olarak nitelendiriliyor
Şeyh adiy'in tübesinin bulunduğu ve her yıl eylül ayının son haftasında tüm yezidilerin akın akın doldurduğu yerdir..tef, kaval, davul,... gibi enstrümanlar ile çalınıp söylenen dini ritüeller de icra edilir.. Laleş vadisine binlerce insan toplanır
Yezidilerin Kimliği Karma bir dinin mensubu olan Yezidi'lerin Arap, Kürt ve Asur kökenli oldukları ileri sürülmektedir. Çeşitli kültürlerin birbirlerine karıştığı Ortadoğu'da ulusal kimlikleri olmayan İran'daki Bahailer, Lübnan'daki Dürziler ve Maruniler gibi Yezidiler de dini bir cemaattir.
Yezidi inancının, Hariciliğin İbadiye kolundan ayrıldığı söylenen Yezid bin Ebi Uneyse'ye dayandığını ileri sürenler olduğu gibi Yezidi adının eski İran inançlarındaki İyilik Tanrısı İzd ya da Yeda'dan geldiğini de savunanlar vardır. Ancak Yezidliğin, Emevi soyundan ünlü mutavassif Şeyh Adiy bin Musafir'le olan ilişkisi ise tartışmasızdır. Son 30 yıl içinde kendilerine geçmişten gelen ulusal bir kimlik arayışına giren Yezidiler, Arap Kimliğinden ziyade Kürt ve Asur Kimliğinden birini seçme konusunda bir tercih yapmaya çalışmaktadırlar
15-20 Eylül tarihleri arasında Irak'ta bulunan Şeyh Adiy'in mabedine yapılan hac, Yezidiler için yapılması şart olan dini ve milli bir vazifedir. Şeyh Adiy'in sandukasını üç kez tavaf edip kaideye yüz süren her Yezidi, hacı olmuş sayılır.Şeyh Adiy'in sandukasını üç kez tavaf edip kaideye yüz süren her Yezidi, hacı olmuş sayılır. Şeyh Adiy'in Laleş Vadisi'ndeki dağın eteğinde olan mabedine Sırat Köprüsü denilen bir köprüden geçerek giden Yezidiler, kaynağı mabette bulunan zemzem adını verdikleri su ile çocuklarını vaftiz ederler. Bu hac merasimi; nehirlerde yıkanma, sancakların yıkanıp vaftiz edilmesi, rahiplerin dansları, mukaddes kabul edilen mezarlara kandil yakılması, kurban edilen bir öküzün etinin dağıtılması, özel yapılmış yemeklerin yenmesiyle kutlanır. Ayrıca bu hac sırasında saygı gösterilen ve şahıs isimleri verilen dut ağaçları ziyaret edilir. Çevreden tek ağaç dalı kesmek bile günahtır. Kutsal vadinin hiçbir yerinde ayakkabıyla dolaşılmaz; kadınla cinsel ilişki kurulmaz ve içki içilmez
İnançları açısından, haram ve helalleri bölgesel olarak değişiyor. Örneğin, Türkiye'deki Yezidilerin bu kurallarında Sünni ekolün Şafii mezhebinin mistik anlayışı hakimken, Kuzey Irak'ta Sünni Türkmenlere yakın olan bölgelerde Sünni Hanefi ekolünün anlayışı göze çarpmaktadır. 1960'lardan sonra Avrupa'ya başlayan göç ile birlikte, bu ülkelere göç eden Yezidilerin yeni kuşağında ise Katolik Hıristiyanlığın ahlâk ve mistik anlayışı belirginleşmektedir.
İnançlarına göre Allah, dünyanın koruyucusu değil, sadece yaratıcısıdır. O, faal değildir ve dünya ile ilgilenmemektedir. Allah iradesinin faal ve yürütücü uzvu, Allah'ın ikinci şahsiyeti olan 'Melek Tavus'tur. En kutsal kitapları olan Mıshefa Reş'te (Kara Kitap), Rabbimiz, Şeytan'ın adını ya da onu anımsatan sözcükleri zikretmek yanlıştır ayetinden dolayı, Tanrı-melek mertebesine koydukları 'Şeytan'ın adını anmaz, 'ismi güzel melek' derler. 'Kaytan, ser, melun, lanet' gibi kelimeleri de kullanmaları yasaktır. Yezidiler için ateş, nur yani ışık saçan bir kaynak olduğu için kutsanır ve ona asla tükürülmez. Ateşin su ile söndürülmesi büyük bir günahtır.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.