Harran
Dünyanın ilk bilim merkezlerinden (Atiba, Mardin, Şanlıurfa gibi) biridir. Dünyanın ilk üniversitesi buradadır. Şanlıurfa'daki Harran üniversitesi de adını bu ilçeden almıştır. Kuzey Mezopotamya'nin kadim yerleşim yerlerindendir. İlçe halkının tamamına yakınını Arap kökenli Türk vatandaşları oluşturur. Arap kültürü hakimdir.
Şehrin adının ilk geçtiği buluntular MÖ 2250 yıllarına ait Elba'da bulunan çivi yazılı tabletlerdir. Bu tabletlerde şehir "Ha-ra-an" olarak adlandrılmaktadır. MÖ 2. binyıl başlarına tarihlenen ve Kültepe'yle Mari'de bulunan çivi yazılı tabletlerdeyse kentin adı "Har-ra-na" veya "Ha-ra-na" diye geçmektedir. Kentin adı Sümercede ve Akatçada "seyahat" veya "kervan" anlamına gelen "haran-u" sözcüğünden gelmektedir. Bazı kaynaklar ise bu sözcüğün "kesişen yollar" veya "şiddetli sıcak" anlamına geldiğini öne sürmektedir.Akdeniz ileSicle nehri civarındaki ovalar arasındaki konumu nedeniyle şehir bir ticaret merkezi olma özelliği kazanmıştır. Kent, ay tanrıçasına adanmıştır. Kur an ı Kerim 'de adı geçen Nuh'un kavmi olarak kabul edilen ve ehli kitaptan sayılan Sabii'lerin ana vatanı olarak kabul edilir.11. Şii ayaklanması sırasında Sabii'ler kıtlık ve ayaklanmada tapınaklarını kaybetmişler ve yeryüzünden silinmişlerdir, yerlerineArap Numayri kavmi yerleşmiştir.
İbni Teymiyye gibi ve Battani gibi alim ve bilim adamının yetiştiği Harran'da Haçlı seferleri sırasında büyük zararlar görmüş ancak Zrngiler ve Eyyubi dönemlerinde eski günlerine tekrar kavuşmuştur. Selçuklu Türkleri ve Osmanlılar tarafından yönetilmiştir. Bugün Harran'da yerleşik olan Arap aşiretleri Osmanlının 18.yüzyılda buraya getirip yerleştirdiği bedevi aşiretlerine dayanmaktadır. Sözlü Arap geleneği ve kültürü hala etkisini göstermekte, koni şeklindeki 3.000 yıllık Mezopotamya evleri kültürü ise modern tarzda evlere karşı yok olma ile karşı karşıyadır.
Miladi 11. yüzyılda çok geniş yeşil ve verimli bir Mezopotamya şehri iken zamanla çölleşmiştir ancak son zamanlarda Düneydoğu Anadolu projesi sayesinde Mezopotamya'nın o eski verimli günlerine dönüş olmaya başlamış, tekrar verimli ve yeşil bir coğrafya halini almaya başlamıştır. Bilinçsiz şekilde yapılan vahşi sulama yöntemi yüzünden Harran Ovası tuzlanma problemi ile karşı karşıyadır.
Şehrin adının ilk geçtiği buluntular MÖ 2250 yıllarına ait Elba'da bulunan çivi yazılı tabletlerdir. Bu tabletlerde şehir "Ha-ra-an" olarak adlandrılmaktadır. MÖ 2. binyıl başlarına tarihlenen ve Kültepe'yle Mari'de bulunan çivi yazılı tabletlerdeyse kentin adı "Har-ra-na" veya "Ha-ra-na" diye geçmektedir. Kentin adı Sümercede ve Akatçada "seyahat" veya "kervan" anlamına gelen "haran-u" sözcüğünden gelmektedir. Bazı kaynaklar ise bu sözcüğün "kesişen yollar" veya "şiddetli sıcak" anlamına geldiğini öne sürmektedir.Akdeniz ileSicle nehri civarındaki ovalar arasındaki konumu nedeniyle şehir bir ticaret merkezi olma özelliği kazanmıştır. Kent, ay tanrıçasına adanmıştır. Kur an ı Kerim 'de adı geçen Nuh'un kavmi olarak kabul edilen ve ehli kitaptan sayılan Sabii'lerin ana vatanı olarak kabul edilir.11. Şii ayaklanması sırasında Sabii'ler kıtlık ve ayaklanmada tapınaklarını kaybetmişler ve yeryüzünden silinmişlerdir, yerlerineArap Numayri kavmi yerleşmiştir.
İbni Teymiyye gibi ve Battani gibi alim ve bilim adamının yetiştiği Harran'da Haçlı seferleri sırasında büyük zararlar görmüş ancak Zrngiler ve Eyyubi dönemlerinde eski günlerine tekrar kavuşmuştur. Selçuklu Türkleri ve Osmanlılar tarafından yönetilmiştir. Bugün Harran'da yerleşik olan Arap aşiretleri Osmanlının 18.yüzyılda buraya getirip yerleştirdiği bedevi aşiretlerine dayanmaktadır. Sözlü Arap geleneği ve kültürü hala etkisini göstermekte, koni şeklindeki 3.000 yıllık Mezopotamya evleri kültürü ise modern tarzda evlere karşı yok olma ile karşı karşıyadır.
Miladi 11. yüzyılda çok geniş yeşil ve verimli bir Mezopotamya şehri iken zamanla çölleşmiştir ancak son zamanlarda Düneydoğu Anadolu projesi sayesinde Mezopotamya'nın o eski verimli günlerine dönüş olmaya başlamış, tekrar verimli ve yeşil bir coğrafya halini almaya başlamıştır. Bilinçsiz şekilde yapılan vahşi sulama yöntemi yüzünden Harran Ovası tuzlanma problemi ile karşı karşıyadır.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.