Antik Palmira 'Barbarlığın yok ettiği dünya mirası'
Kuzeydoğusunda, Humus 'un 155 km doğusunda ve Fırat'ın 120 km güneybatısında bir vaha üzerinde kurulmuştur. Suriye çölünün ticari kervanlarının geçiş noktasında olması sebebiyle "Çölün Gelini" de denilen şehrin isminin bulunan ilk bilgilere göre Tedmur, Tedmür, Tadmur veya Tudmur [1] olduğu Mari'de bulunan Babil tabletlerindeki kayıtlardan anlaşılmıştır. Fransız arkeologlar tarafından 1933 yılından itibaren antik Mari şehrinden çıkarılan 25.000 tabletten anlaşıldığına göre Palmira'nın tarihi MÖ 19.YÜZYILA kadar gerilere gitmektedir. Yunan ve Roma kaynaklarında ise 1.yüzyıldan itibaren kayıtlara rastlanılmıştır.
Palmira, 1. yüzyılın ortalarında kervanların geçiş güzergahı üzerinde, Pers İmparatorluğu ve Akdeniz kıyısındaki Romalıların ve Fenikelilerin limanları arasında RomQ İmparatorluğu kontrolünde bir şehir konumunda bulunmaktaydı. Şehrin coğrafi konumu ticari ve dini merkez haline gelmesini kolaylaştırmıştır. Aramilerin bölgeye yerleşmesiyle Palmiralıların kültürü Yunan-Roma ve İran (Partlar) izlerini birlikte barındırmaya başladı. Bu ortak kültürün izleri; tapınaklarda her iki kültürün de mimari stilinin kullanılmasından ve insan büstlerinde görülen, her iki kültüre ait giyim tarzının benimsenmiş olmasından anlaşılmaktadır.
MÖ 301 yılında İpsus Savaşı'nı kazanmalarını takiben Selevkos, Doğu Anadolu'nun ve kuzeySuriye'nin kontrolünü eline geçirdi. Sonradan, aldığı bu bölgede imparatorluğunun yeni başkenti olan Antakya kentini kurdu. Kentin adına, babası Antiokhos'a ithafen, Antiokhia (Antakya) adını vermişti. Ayrıca yeni kurulan bu başkente alternatif olarak, Babil'in kuzeyine Dicle kıyısına Seleukia adı altında yeni bir kent kurdu. Selevkos'un imparatorluğu ulaşmış olduğu en geniş sınırlara MÖ 281 yılında Korupedion Savaşı'nda eski müttefiği Lysimakhus'u yendikten sonra sahip oldu. Selevkos imparatorluğunun sınırlarını bu savaştan sonra Batı Anadolu'ya kadar genişletti. Bundan sonraki amacı Lysimakhus'un Avrupa'daki topraklarını ele geçirmekti; ancak Ptolemaios Keraunus tarafından gerçekleştirilen bir suikast'e kurban gitti. Oğlu ve aynı zamanda halefi Antiokhos, Soter'e Ön Asya'nın büyük bir kısmına hükmeden bir imparatorluk kaldı; fakat oğlu babasının siyasetini uygulamadı ve Avrupa'ya doğru olan genişleme durdu. O dönemde çekiştiği iki hükümdar vardı: Makedonya'da Antigonus II Gonatas ve Mısır'daki Ptolemaios Philadelphos.
Yunan kökenli Selevkos imparatorluğu MÖ 323 yılında tüm Suriye topraklarını kontrol altına aldı ancak Palmira kentini bağımsız olarak bıraktı ve şehir ticari önemini korumaya devam etti. MÖ 41 yılında Marcus Antonius yönetimindeki Romalı ordusu şehri almaya çalıştıysa da çok istekli olmamaları sonucu başarısız oldular ve Palmiralılar Fırat'ın öbür yakasına kaçabildiler. Bu olay Palmira'ya Roma tehdidinin ilk göstergesiydi.
Jones ve Erieira, Palmiralı tüccarların ticaret gemileriyle İtalyan sularında bile Hint ipeği ticaretinin kontrolünü ellerinde tuttuklarını ve Romalı olmadan Romalılar içinde yaşayan tek halk ve en zengin şehir olduklarını, kolayca Romalı rolü oynadıklarını not ederek, durumu eleştirmişlerdir.
Roma İmparatorluğu'nun çevresindeki ticaret yollarını tamamen kontrol altına almak istemesi Palmira'nın bağımsızlığı için en büyük tehlikeydi. Palmira, Tiberius (MÖ 14–MÖ 37 tarafından Roma'nın Suriye eyaletinin bir parçası haline getirildi. Romalıların işgali sonrasında da şehir İran, Çin, Hindistan ve Roma İmparatorluğu arasında ticari önemini korudu. M.S 129 yılında Hadrianus Palmira'ya geldi. Palmira'yı serbest şehir ilan ederek adını Palmira Hadriana olarak değiştirdi.
212 yılının başlarında Palmira'nın ticari hayatı, Fırat ve Dicle bölgelerinde kurulan Sasanı imparatorluğu tarafından tehdit edilmeye başlandı. İmparator Carcalla Palmira'ya bir Roma garnizonu konuşlandırdı.
Halife Ebu Bekİr döneminde, Palmira'ya ilk müslüman gruplar 634 yılında ulaştı. Halid bin Velid tarafından aynı yıl fethedildi. Şehrin askeri önemi muhafaza edildi. 800 yılından itibaren şehri terketmeye başlayan insanlar, 1089 yılındaki büyük depremden sonra şehri tamamen boşalttı.Yavuz Sultan Selim'in 1516 yılında doğuya yönelmesiyle Suriye, Filistin ve Mısır kısa sürede Osmanlı İmparatorluğu'nun birer eyaleti oldu. Osmanlılar tarafından özerklik tanınan Lübnan Prensi II. Fahreddin (1522-1635), Palmira kentine hakim tepeye Fahrettin al Maani kalesini yaptırdı. Daha sonra Fahreddin'in isyan etmesi nedeniyle üzerine sefer düzenlendi ve yakalanarak idam edildi. Palmira kenti I. Dünya Savaşı na kadar Osmanlı Devleti'nin elinde kaldı. 1920 yılından 1946 yılına kadar Fransızların yönetimindeki Suriye'de ve dolayısıyla Palmira'da, birçok diğer antik kent gibi arkeolojik kazılar yapılmaya başlanmıştır. 1946 yılında Suriye'nin bağımsızlığını kazanmasıyla Fransız etkisi geçmemiş, 1980'li yıllara kadar kentin arkeolojik değeri Suriye devleti tarafından da anlaşılamamıştır. Daha sonra Suriye Hükümeti tarafından bir müze kurulmuştur. Suriye İç Savaşı sırasında şehri ele geçiren IŞİD örgütü tarafından 27 Mayıs 2015 tarihinde şehirdeki Roma Antik Tiyatrosu sahnesinde 20 esir idam edilip görüntüleri yayınlanmıştır. Daha sonra örgütün, Palmira antik kentinde bulunan 2 bin yıllık aslan heykelini parçaladığı ifade edildi. Öte yandan IŞİD, Palmira’daki heykellerden bazılarını kaçıran bir kaçakçıyı Halep’te yakaladığını öne sürüp, kaçakçının elindeki 8 büstü halkın önünde balyozlarla parçaladığı bir fotoğraf paylaştı.
Baalşamin Tapınağı 1. yüzyılın başlarında inşa edilmişti. Tapınağın “Fenike fırtına ve yağmur tanrısına” ithaf edilerek yapıldığı belirtiliyor
Irak Şam İslam Devleti Örgütü işid Birleşmiş Milletler Dünya Kültür Mirası listesindeki Palmira’yı Mayıs ayında ele geçirmişti. Haziran ayında Palmira yakınlarındaki iki türbe IIrak Şam İslam Devleti Örgütü işid tarafından havaya uçurulmuştu.
Irak Şam İslam Devleti Örgütü IŞİD geçtiğimiz hafta, Palmira antik kentinin bakımından mesul arkeolog Halid Esad’ı öldürmüştü.Sadece bir ,insanı değil Bilimi insanlığı tarihi öldürdüler.bu vahşeti de allahım emri diye ilan ediyorlar.
Baalşamin Tapınağı 1. yüzyılın başlarında inşa edilmişti. Tapınağın “Fenike fırtına ve yağmur tanrısına” ithaf edilerek yapıldığı belirtiliyor.
Suriye hükümeti, Palmira’nın IIrak Şam İslam Devleti Örgütü IŞİD ’in eline geçmesinden evvel yüzlerce heykelin emniyetli bölgelere nakledildiğini bildirmişti .
Irak Şam İslam Devleti Örgütü IŞİD , Palmira antik kentinde tarihi Baalşamin tapınağını bombaladı. Binlerce yıllık tarihi eserleri yok etti.
Palmira, 1. yüzyılın ortalarında kervanların geçiş güzergahı üzerinde, Pers İmparatorluğu ve Akdeniz kıyısındaki Romalıların ve Fenikelilerin limanları arasında RomQ İmparatorluğu kontrolünde bir şehir konumunda bulunmaktaydı. Şehrin coğrafi konumu ticari ve dini merkez haline gelmesini kolaylaştırmıştır. Aramilerin bölgeye yerleşmesiyle Palmiralıların kültürü Yunan-Roma ve İran (Partlar) izlerini birlikte barındırmaya başladı. Bu ortak kültürün izleri; tapınaklarda her iki kültürün de mimari stilinin kullanılmasından ve insan büstlerinde görülen, her iki kültüre ait giyim tarzının benimsenmiş olmasından anlaşılmaktadır.
MÖ 301 yılında İpsus Savaşı'nı kazanmalarını takiben Selevkos, Doğu Anadolu'nun ve kuzeySuriye'nin kontrolünü eline geçirdi. Sonradan, aldığı bu bölgede imparatorluğunun yeni başkenti olan Antakya kentini kurdu. Kentin adına, babası Antiokhos'a ithafen, Antiokhia (Antakya) adını vermişti. Ayrıca yeni kurulan bu başkente alternatif olarak, Babil'in kuzeyine Dicle kıyısına Seleukia adı altında yeni bir kent kurdu. Selevkos'un imparatorluğu ulaşmış olduğu en geniş sınırlara MÖ 281 yılında Korupedion Savaşı'nda eski müttefiği Lysimakhus'u yendikten sonra sahip oldu. Selevkos imparatorluğunun sınırlarını bu savaştan sonra Batı Anadolu'ya kadar genişletti. Bundan sonraki amacı Lysimakhus'un Avrupa'daki topraklarını ele geçirmekti; ancak Ptolemaios Keraunus tarafından gerçekleştirilen bir suikast'e kurban gitti. Oğlu ve aynı zamanda halefi Antiokhos, Soter'e Ön Asya'nın büyük bir kısmına hükmeden bir imparatorluk kaldı; fakat oğlu babasının siyasetini uygulamadı ve Avrupa'ya doğru olan genişleme durdu. O dönemde çekiştiği iki hükümdar vardı: Makedonya'da Antigonus II Gonatas ve Mısır'daki Ptolemaios Philadelphos.
Yunan kökenli Selevkos imparatorluğu MÖ 323 yılında tüm Suriye topraklarını kontrol altına aldı ancak Palmira kentini bağımsız olarak bıraktı ve şehir ticari önemini korumaya devam etti. MÖ 41 yılında Marcus Antonius yönetimindeki Romalı ordusu şehri almaya çalıştıysa da çok istekli olmamaları sonucu başarısız oldular ve Palmiralılar Fırat'ın öbür yakasına kaçabildiler. Bu olay Palmira'ya Roma tehdidinin ilk göstergesiydi.
Jones ve Erieira, Palmiralı tüccarların ticaret gemileriyle İtalyan sularında bile Hint ipeği ticaretinin kontrolünü ellerinde tuttuklarını ve Romalı olmadan Romalılar içinde yaşayan tek halk ve en zengin şehir olduklarını, kolayca Romalı rolü oynadıklarını not ederek, durumu eleştirmişlerdir.
Roma İmparatorluğu'nun çevresindeki ticaret yollarını tamamen kontrol altına almak istemesi Palmira'nın bağımsızlığı için en büyük tehlikeydi. Palmira, Tiberius (MÖ 14–MÖ 37 tarafından Roma'nın Suriye eyaletinin bir parçası haline getirildi. Romalıların işgali sonrasında da şehir İran, Çin, Hindistan ve Roma İmparatorluğu arasında ticari önemini korudu. M.S 129 yılında Hadrianus Palmira'ya geldi. Palmira'yı serbest şehir ilan ederek adını Palmira Hadriana olarak değiştirdi.
212 yılının başlarında Palmira'nın ticari hayatı, Fırat ve Dicle bölgelerinde kurulan Sasanı imparatorluğu tarafından tehdit edilmeye başlandı. İmparator Carcalla Palmira'ya bir Roma garnizonu konuşlandırdı.
Halife Ebu Bekİr döneminde, Palmira'ya ilk müslüman gruplar 634 yılında ulaştı. Halid bin Velid tarafından aynı yıl fethedildi. Şehrin askeri önemi muhafaza edildi. 800 yılından itibaren şehri terketmeye başlayan insanlar, 1089 yılındaki büyük depremden sonra şehri tamamen boşalttı.Yavuz Sultan Selim'in 1516 yılında doğuya yönelmesiyle Suriye, Filistin ve Mısır kısa sürede Osmanlı İmparatorluğu'nun birer eyaleti oldu. Osmanlılar tarafından özerklik tanınan Lübnan Prensi II. Fahreddin (1522-1635), Palmira kentine hakim tepeye Fahrettin al Maani kalesini yaptırdı. Daha sonra Fahreddin'in isyan etmesi nedeniyle üzerine sefer düzenlendi ve yakalanarak idam edildi. Palmira kenti I. Dünya Savaşı na kadar Osmanlı Devleti'nin elinde kaldı. 1920 yılından 1946 yılına kadar Fransızların yönetimindeki Suriye'de ve dolayısıyla Palmira'da, birçok diğer antik kent gibi arkeolojik kazılar yapılmaya başlanmıştır. 1946 yılında Suriye'nin bağımsızlığını kazanmasıyla Fransız etkisi geçmemiş, 1980'li yıllara kadar kentin arkeolojik değeri Suriye devleti tarafından da anlaşılamamıştır. Daha sonra Suriye Hükümeti tarafından bir müze kurulmuştur. Suriye İç Savaşı sırasında şehri ele geçiren IŞİD örgütü tarafından 27 Mayıs 2015 tarihinde şehirdeki Roma Antik Tiyatrosu sahnesinde 20 esir idam edilip görüntüleri yayınlanmıştır. Daha sonra örgütün, Palmira antik kentinde bulunan 2 bin yıllık aslan heykelini parçaladığı ifade edildi. Öte yandan IŞİD, Palmira’daki heykellerden bazılarını kaçıran bir kaçakçıyı Halep’te yakaladığını öne sürüp, kaçakçının elindeki 8 büstü halkın önünde balyozlarla parçaladığı bir fotoğraf paylaştı.
Baalşamin Tapınağı 1. yüzyılın başlarında inşa edilmişti. Tapınağın “Fenike fırtına ve yağmur tanrısına” ithaf edilerek yapıldığı belirtiliyor
Irak Şam İslam Devleti Örgütü işid Birleşmiş Milletler Dünya Kültür Mirası listesindeki Palmira’yı Mayıs ayında ele geçirmişti. Haziran ayında Palmira yakınlarındaki iki türbe IIrak Şam İslam Devleti Örgütü işid tarafından havaya uçurulmuştu.
Irak Şam İslam Devleti Örgütü IŞİD geçtiğimiz hafta, Palmira antik kentinin bakımından mesul arkeolog Halid Esad’ı öldürmüştü.Sadece bir ,insanı değil Bilimi insanlığı tarihi öldürdüler.bu vahşeti de allahım emri diye ilan ediyorlar.
Baalşamin Tapınağı 1. yüzyılın başlarında inşa edilmişti. Tapınağın “Fenike fırtına ve yağmur tanrısına” ithaf edilerek yapıldığı belirtiliyor.
Suriye hükümeti, Palmira’nın IIrak Şam İslam Devleti Örgütü IŞİD ’in eline geçmesinden evvel yüzlerce heykelin emniyetli bölgelere nakledildiğini bildirmişti .
Irak Şam İslam Devleti Örgütü IŞİD , Palmira antik kentinde tarihi Baalşamin tapınağını bombaladı. Binlerce yıllık tarihi eserleri yok etti.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.