Dost Ateşi..

Aklı, insafı, vicdanı, basarı ve basireti olan, hak-hakikat adına, vatan-millet, din-devlet adına derdi olan, Bediüzzaman'ın çizgisine gelecek er ya da geç..
Dost Ateşi..
“Her şahsı, dini-felsefi, siyasi her hareketi, tanımak, anlamak ve tartmak için iki mihenk, iki ölçü tavsiye etmiş”;

"Delil ve akıbet"

Delil, 

Kim ne diyor, ne yapıyor, neye, nereye davet ediyorsa söylediklerinin deliline bakın, mutlaka bakın..

Şu cerbeze/demagoji asrında dilinden, delilinden ne olduğunu anlayamadınız mı?

Akıbetine bakın..

Son durakta vardığı yer, durduğu yer neresi?

Otuz, kırk, elli yıl önce ortaya çıkan siyasi, ictimâî, dini hareketlerin söylemlerini, eylemlerini ve bu günkü akıbetlerini bu ölçüyle mutlaka yeniden incelemek gerekiyor .

Son günleri, ilk günlerini anlamaya, anlatmaya yeter ve yetiyor bence..

Bir daha bakın, dikkatli bakın..


Osmanlının son demlerinde, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde mantar gibi edebiyat, sanat, felsefi hareketler türedi, türetildi mantar gibi..

Tek parti döneminde susan, susturulan ya da öyle görünen pek çok siyasi, felsefi, dini, milli, sosyal akım, çok partili dönemde yeniden su yüzüne çıktı. Halkı etkiledi, halk onlardan etkilendi..

Demokrat Parti, Tek Parti zihniyetinin tek ve en güçlü alternatifi, muhalifi oldu bir dönem..

Tek Partiyi ilk defa yenilgiye uğratan, tuş eden O oldu.

Ancak tek parti döneminde susturulan, bastırılan pek çok sosyal, siyasal grup yavaş yavaş siyaset sahnesine girmeye başladı.

1960 27 Mayıs Darbesine kadar kurulan partilerin büyük çoğunluğu bizim sol diye tabir ve tarif ettiğimiz hareketlerin uzantısı partiler oldu.

Milliyetçi, maneviyatçı, muhafazakar kesim uzun süre siyasete mesafeli durdu. Ya girmeyi gerekli görmedi, ya çekindi.. Demokrat Partinin ezanı aslına çevirmesi, din ve dindarlar üzerindeki ağır baskıları tamamen kaldıramasa bile hafifletmesi, onun dindar
halk tarafından benimsenmesi bunda mutlaka etkili olmuştur. Başka sebepleri de vardır mutlaka ama, şimdilik o konuya girmiyoruz.

Sol cenahta hep fokurdayan siyaset kazanı, 1960 lı yılların sonlarına doğru sağ cenahta da ısındırılmaya, kaynatılmaya, Milliyetçi, muhafazakar kesim politize edilmeye, siyaset meydanına çekilmeye, partiler kurulmaya, kurdurulmaya başlandı. 


Benim fikirlerimin de mutlaka akıl, mantık, bilimsellik, objektiflik, gerçeklik tartılarında tartılması gerektiğini peşinen vurgulayarak, bir döneme damgasını vuran "Milli Görüş" hareketinin de tek partiye yol açılması adına  Demokrat Parti zihniyet ve hareketinin
zayıflatılması gayesi ile oluşturulduğuna inanıyorum, öyle düşünüyorum..

Demokrat Partinin tabanı, dindar, muhafazakar, milliyetçi, maneviyatçı insanlardan oluşmaktaydı.

Ve yenilmesi için bu tabanın heyelan gibi, deprem gibi bir etki ile sarsılması, kaydırılması gerekiyordu.

Gereken yapıldı ve Milli Nizam, ardından Milli Selamet....

Ardından Fazilet, Refah, Saadet...


Bu günkü siyasi tablo bir anlamda 1950, 60, 70 li yıllara hatta 80 li yıllara kadar uzanan iki kutuplu siyasi tablonun aynısı gibi duruyor.

Bu günkü Ak Parti ya da Cumhur İttifakı ile o günün Demokrat hareketle birbirine benzemiyor mu?

Elbette benziyor. Bu günün CHP si o günün CHP sinden farklı mı?

O halde, asıl iki pehlivan var er meydanında.

Her iki pehlivanın yanında, civarında, arkasında, önünde yardımcıları, ekip arkadaşları, takım arkadaşları var..


Menderesin idamı ile sonuçlanan süreçten sonra, Demokrat Parti hareketinin CHP zihniyeti karşısında  bir daha dik duramamasına hizmet eden, Demokrat Pati tabanını bölen her siyasi hareket darbeye, darbeciye, CHP’ye hizmet ettiği gibi,

bu gün de aynı gerekçelerle AK Parti'yi ve Cumhur İttifakını devirmek için kurulan ittifaklar da o günün darbecilerinin, tek particilerinin amacına birebir hizmet ediyorlar diye düşünüyorum.. 

Ben Saadet Partisi'nin bu gün durduğu yerden kurulduğu güne, kurulma gerekçesine, arka planına bakıyorum ve söylemleri ne olursa olsun, niyetlerinin hayır olmadığına hükmedebiliyorum..

Evet hepsi böyle değildir, olamaz.

Bu partiye, bu harekete samimi duygularla giren, bu hareketin içinde canla başla hizmet eden büyük çoğunluğun bu niyette olmadığına inanıyorum.

Ama malumdur, yüzlerce, binlerce yolcusu olan vapurlar, uçaklar, trenler yolcuların dediği, zannettiği yere değil kaptanın sevk ettiği yere, belki kaptanın da istemediği ama rotayı asıl çizenlerin istediği hedefe giderler..


Ülkemizdeki milliyetçi hareketi de bu ölçüyle değerlendirebiliriz.

Tarihi süreç içeresinde aynı parti içinde olmalarına rağmen tek tip bir milliyetçilik anlayışı yoktu hiç bir zaman.

Maneviyatçı milliyetçiler, ırkçı milliyetçiler gibi iki ana sütun üzerinde duran milliyetçi hareketin bir ayağı her zaman CHP’den yana, bir ayağı ise milletten yana yürüdü..

Bu günkü siyasi tablo da bu durumun en bariz, en basit bir delilidir.

Milliyetçi hareket ikiye bölünmüş, bir kanadı milletten, devletten yana, bir kanadı CHP’den yana yürümeye başlamıştır..

Hayata, hadisata  basit bir nazarla bakan, kuş bakışı bakamayan, geniş açıdan bakamayan hiç bir zaman olayın tamamını göremez. Tamamını göremediği resmin ne olduğunu fark edemez, idrak edemez..

Mahalle hanımlarının dedikoduları, kahvehane muhabbetleri ile hayata, siyasete bakan aynı onlar gibi olur, orada kalır, boğulur.

Şahıslara takılır,
Olaylara takılır.

Davaları karıştırır.. Toz duman arasında düşman zannederek dostunu vurur, yaralar, öldürür.

Dost ateşiyle ölmek çok acı.

Dostu öldürmenin acısını bilemiyorum..

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı