Bırakın millet zaferini kendisi kutlasın
Devleti içerden ele geçirmeye ramak kalmış casus, ajan bir örgütün bütün ülkeye tümden el koyma hareketine milletin müsaade etmemesi, duruma el koyması, adeta devletin her şeyiyle millete ait olduğunu ilan etmek için canını, tüm varlığını ortaya koyma çabasıydı.
Millet devletine,
Millet kaderine,
Millet istiklaline,
Millet istikbaline sahip çıktı.
Seksen milyonun hepsi mi?
Elbette hayır.
İnsanımızın büyük kısmı uzun süre ne olduğunu anlayamadı.
Ne yapacağına, nerede duracağına, nasıl tepki vereceğine karar veremedi pek çok insanımız.
Elbette kolay değildi.
Bunlar anlaşılabilir.
Sıradan insanlar böylesi büyük oyunları birden anlayıp kavrayamaz...
Her on yılda bir darbe ile ensesine vurularak sindirilen bir milletin fertlerinin, askerin karşısına çıkıp hesap soracak cesareti bulması da beklenemezdi.
Ama başka başka gruplar da vardı ki, bu darbe hareketi başarıya ulaşsın diye dua ediyor, gayret ediyordu. Sosyal medya hesaplarından zafer naraları atanlar, sala veren hocalara saldıranlar, darbeye direnen vatandaşın moralini bozmak, direncini kırmak için son sürat çalışanlar, gidenin vatan olduğunu umursamadan marketlere, ATM’lere koşanlar, evine saklanarak her şeyi TV den izleyip, kazananla beraber zafer naraları atmak için beklemeye çekilenler vardı.
Peki o gece darbeciye karşı tereddüt etmeden ilk defa sokağa dökülenler kimlerdi?
Bu soruya kimse doğru dürüst cevap aramıyor, vermiyor.
Hükümet ile Fetö arasında 'MİT Krizi' ve 'Dershane Süreci' ile gün yüzüne çıkan ihtilaf ve 15 Temmuz öncesi son dönemeç olan 17-25 emniyet ve yargı darbesi süreçlerinde bazı gruplar sürekli devletin, meşru hükümetin yanında oldular.
Kimdi bunlar?
En başta Nur Cemaati...
Bediüzzaman Said Nursi Hz.lerinin o günlerde hayatta olan bütün talebe ve varisleri hiç yapmadıkları şekilde ekranlara çıktılar, Fetö'nün ihanet çizgisini, hain fikir ve eylemlerini ifşa ettiler.
Kendisinin zaman zaman Nurcu olduğu havasını oluşturup oradan manevi bir güç devşirmeye çabalayan Fetö' nün o gücünü elinden aldılar..
Diğer taraftan bin yılı aşkın köklü, sistemli bir geçmişleri bulunan, ve tarihleri boyunca asla devlete, siyasete bulaşmamış, her daim devlet ve milletin yücelmesi için çalışmış belki bütün tasavvuf ehli, tarikatlar, her vesile ile hükümetin yanında olduklarını ilan ve ifade ettiler, halkı bilinçlendirdiler.
Fetö'nün dini alanda söylediği sapkın sözlerinin, devletle, hükümetle, ticaretle ve uluslararası ilişkilerinin dine uygun olmadığını, şaibeli olduğunu, Fetö' nün eylem ve söylemlerinin İslam kaynaklarıyla bağdaşmadığını sürekli ve ısrarla vurguladılar, bilinçli bir taban oluşturdular.
Yıllardır Fetö ile fikri alanda mücadele eden ama, devlete sızmış Fetö’cüler yüzünden devletten yeterli desteği bulamayan dini gruplar ve fertleri, o geceki kalkışmanın ne olduğunu, kimin işi olduğunu, niyetin, hedefin ne olduğunu hemen fark ettiler ve sokaklara ilk önce onlar koştular, koşturuldular.
15 Temmuz şehit ve gazilerini bu açıdan araştırmak gerekir.
Evet, 15 Temmuz milletin refleksi idi. Milletimiz kanının, geninin, sütünün ve imanının gereğini yapmıştır.
Fetö adeta devlet gibi hareket etmiş, devletin tüm meşru güçleri de millet gibi, milletle beraber hareket etmiştir.
Yani, 15 Temmuz milletin zaferidir.
15 Temmuz işgal girişimine karşı milli bağımsızlık hareketinin anma programları son iki yıldır Valiliklerce organize ediyor.
Bürokrasi…
Ben yaptım oldu.
Ben yaparım olur.
Ben ne dersem odur, o doğrudur kafasıyla yapmış olmak için yapılan programlar.
Nereden bakılsa tartışmaya açık.
O gecenin ruhundan fersahlarca uzak, yapmış olmak için yapılan programlar…
Bisiklet yarışı.
Bisiklet yarışı ödül töreni...
Milli sporumuz “peintbal müsabakası…”
Ne kadar anlamlı değil mi?
Bisikletçilerimiz ve peintbal sporumuz olmasaydı biz 15 Temmuzu nasıl kazanırdık...
Birileri uyanıklık yapıp fitne sokmasın diye söylüyorum;
Benim bisiklet ve peintbol sporuyla derdim yok, olmaz, olamaz. 365 günün 350’sinde yapılabilir ve yapılsın.
Ama neden 15 Temmuz, ne alaka?
Bu da kabul…
Bir de panel planlanmış.
Konu: "Türkiye'de, Radikal Dini Gruplar ve Fetö"
15 Temmuz bir dini grubun kalkışması değildi ki panele konu edilsin..!
Devlet içinde devlet olmayı bile başarmış bir casus hareket neden din ile, dindar ile ilintilendirilmek isteniyor anlamak zor…
Neden her ajan, casus ve ihanet hareketi bu ülkede din ve dindarlarla ilintili gösteriliyor...?
"Efendim biz gerçek dindarlara, gerçek dini gruplara saygılıyız, biz onları kasdetmiyoruz. Biz, radikal gruplardan bahsediyoruz."
İnanalım mı? Ben inanmam. Çünkü bu, yüz yıldır oynanan kirli, pis bir oyun.
Her olumsuzluktan sonra dini, dindarı hedef gösterip sonra 'biz sizi kasdetmemiştik' demek.
17-25 Aralık sürecinden itibaren Fetö’nün karşısında dağ gibi sağlam duranlar kim idi?
Dini gruplar!
O ihanet gecesinde meşru hükümetin, devletin, milletin, hukukun yanında yer alan, meydanlara ilk önce koşan, en önde yürüyen insanların büyük çoğunluğu kim idi?
Bugün ve her gün inatla, ısrarla, zevkle taşlanmaya çalışılan o dindarlar, dini gruplar!
Devlet devlet iken ve tüm güç elinde iken bir ihanet örgütünün tüm kurumlarına, tüm kılcal damarlarına kadar sızmasına engel olamamış, milletin fedakarlığı ile kurtarılmış…
Ama o devletin kurumları halen elinde istihbaratı olmayan, yargısı olmayan, yaptırım gücü olmayan, askeri, polisi, zabıtası olmayan, elinde sadece kitabı, rahlesi, teşbihi, takkesi, dilinde duası, zikri olan insanları hedef gösteremez.
Devlet algı oluşturmaz, devlet icraat yapar.
Radikal olan hangi grup varsa gidip ensesine çöker. Devlet dedikodu yapmaz, yaptırmaz.
Din, hiç kimse tarafından, hiçbir bahaneyle hiçbir ihanet cümlesinin içerisine so ku la maz.
Kastamonu Valiliği'ni yaptığı, yapmayı planladığı 15 Temmuz programını yeniden gözden geçirmeye, paneli iptal etmeye davet ediyorum…
Buradan sayın Cumhurbaşkanımıza da bir çağrım var.
Bir genelge yayınlasınlar, millet zaferini de kendi kutlasın, kimsenin işgüzarlık yapmasına, olayı çarpıtmasına, rol çalmasına, bulandırmasına fırsat verdirilmesin…
Zaferi kazanmayı bilen millet, kutlamayı da bilir..
Millet devletine,
Millet kaderine,
Millet istiklaline,
Millet istikbaline sahip çıktı.
Seksen milyonun hepsi mi?
Elbette hayır.
İnsanımızın büyük kısmı uzun süre ne olduğunu anlayamadı.
Ne yapacağına, nerede duracağına, nasıl tepki vereceğine karar veremedi pek çok insanımız.
Elbette kolay değildi.
Bunlar anlaşılabilir.
Sıradan insanlar böylesi büyük oyunları birden anlayıp kavrayamaz...
Her on yılda bir darbe ile ensesine vurularak sindirilen bir milletin fertlerinin, askerin karşısına çıkıp hesap soracak cesareti bulması da beklenemezdi.
Ama başka başka gruplar da vardı ki, bu darbe hareketi başarıya ulaşsın diye dua ediyor, gayret ediyordu. Sosyal medya hesaplarından zafer naraları atanlar, sala veren hocalara saldıranlar, darbeye direnen vatandaşın moralini bozmak, direncini kırmak için son sürat çalışanlar, gidenin vatan olduğunu umursamadan marketlere, ATM’lere koşanlar, evine saklanarak her şeyi TV den izleyip, kazananla beraber zafer naraları atmak için beklemeye çekilenler vardı.
Peki o gece darbeciye karşı tereddüt etmeden ilk defa sokağa dökülenler kimlerdi?
Bu soruya kimse doğru dürüst cevap aramıyor, vermiyor.
Hükümet ile Fetö arasında 'MİT Krizi' ve 'Dershane Süreci' ile gün yüzüne çıkan ihtilaf ve 15 Temmuz öncesi son dönemeç olan 17-25 emniyet ve yargı darbesi süreçlerinde bazı gruplar sürekli devletin, meşru hükümetin yanında oldular.
Kimdi bunlar?
En başta Nur Cemaati...
Bediüzzaman Said Nursi Hz.lerinin o günlerde hayatta olan bütün talebe ve varisleri hiç yapmadıkları şekilde ekranlara çıktılar, Fetö'nün ihanet çizgisini, hain fikir ve eylemlerini ifşa ettiler.
Kendisinin zaman zaman Nurcu olduğu havasını oluşturup oradan manevi bir güç devşirmeye çabalayan Fetö' nün o gücünü elinden aldılar..
Diğer taraftan bin yılı aşkın köklü, sistemli bir geçmişleri bulunan, ve tarihleri boyunca asla devlete, siyasete bulaşmamış, her daim devlet ve milletin yücelmesi için çalışmış belki bütün tasavvuf ehli, tarikatlar, her vesile ile hükümetin yanında olduklarını ilan ve ifade ettiler, halkı bilinçlendirdiler.
Fetö'nün dini alanda söylediği sapkın sözlerinin, devletle, hükümetle, ticaretle ve uluslararası ilişkilerinin dine uygun olmadığını, şaibeli olduğunu, Fetö' nün eylem ve söylemlerinin İslam kaynaklarıyla bağdaşmadığını sürekli ve ısrarla vurguladılar, bilinçli bir taban oluşturdular.
Yıllardır Fetö ile fikri alanda mücadele eden ama, devlete sızmış Fetö’cüler yüzünden devletten yeterli desteği bulamayan dini gruplar ve fertleri, o geceki kalkışmanın ne olduğunu, kimin işi olduğunu, niyetin, hedefin ne olduğunu hemen fark ettiler ve sokaklara ilk önce onlar koştular, koşturuldular.
15 Temmuz şehit ve gazilerini bu açıdan araştırmak gerekir.
Evet, 15 Temmuz milletin refleksi idi. Milletimiz kanının, geninin, sütünün ve imanının gereğini yapmıştır.
Fetö adeta devlet gibi hareket etmiş, devletin tüm meşru güçleri de millet gibi, milletle beraber hareket etmiştir.
Yani, 15 Temmuz milletin zaferidir.
15 Temmuz işgal girişimine karşı milli bağımsızlık hareketinin anma programları son iki yıldır Valiliklerce organize ediyor.
Bürokrasi…
Ben yaptım oldu.
Ben yaparım olur.
Ben ne dersem odur, o doğrudur kafasıyla yapmış olmak için yapılan programlar.
Nereden bakılsa tartışmaya açık.
O gecenin ruhundan fersahlarca uzak, yapmış olmak için yapılan programlar…
Bisiklet yarışı.
Bisiklet yarışı ödül töreni...
Milli sporumuz “peintbal müsabakası…”
Ne kadar anlamlı değil mi?
Bisikletçilerimiz ve peintbal sporumuz olmasaydı biz 15 Temmuzu nasıl kazanırdık...
Birileri uyanıklık yapıp fitne sokmasın diye söylüyorum;
Benim bisiklet ve peintbol sporuyla derdim yok, olmaz, olamaz. 365 günün 350’sinde yapılabilir ve yapılsın.
Ama neden 15 Temmuz, ne alaka?
Bu da kabul…
Bir de panel planlanmış.
Konu: "Türkiye'de, Radikal Dini Gruplar ve Fetö"
15 Temmuz bir dini grubun kalkışması değildi ki panele konu edilsin..!
Devlet içinde devlet olmayı bile başarmış bir casus hareket neden din ile, dindar ile ilintilendirilmek isteniyor anlamak zor…
Neden her ajan, casus ve ihanet hareketi bu ülkede din ve dindarlarla ilintili gösteriliyor...?
"Efendim biz gerçek dindarlara, gerçek dini gruplara saygılıyız, biz onları kasdetmiyoruz. Biz, radikal gruplardan bahsediyoruz."
İnanalım mı? Ben inanmam. Çünkü bu, yüz yıldır oynanan kirli, pis bir oyun.
Her olumsuzluktan sonra dini, dindarı hedef gösterip sonra 'biz sizi kasdetmemiştik' demek.
17-25 Aralık sürecinden itibaren Fetö’nün karşısında dağ gibi sağlam duranlar kim idi?
Dini gruplar!
O ihanet gecesinde meşru hükümetin, devletin, milletin, hukukun yanında yer alan, meydanlara ilk önce koşan, en önde yürüyen insanların büyük çoğunluğu kim idi?
Bugün ve her gün inatla, ısrarla, zevkle taşlanmaya çalışılan o dindarlar, dini gruplar!
Devlet devlet iken ve tüm güç elinde iken bir ihanet örgütünün tüm kurumlarına, tüm kılcal damarlarına kadar sızmasına engel olamamış, milletin fedakarlığı ile kurtarılmış…
Ama o devletin kurumları halen elinde istihbaratı olmayan, yargısı olmayan, yaptırım gücü olmayan, askeri, polisi, zabıtası olmayan, elinde sadece kitabı, rahlesi, teşbihi, takkesi, dilinde duası, zikri olan insanları hedef gösteremez.
Devlet algı oluşturmaz, devlet icraat yapar.
Radikal olan hangi grup varsa gidip ensesine çöker. Devlet dedikodu yapmaz, yaptırmaz.
Din, hiç kimse tarafından, hiçbir bahaneyle hiçbir ihanet cümlesinin içerisine so ku la maz.
Kastamonu Valiliği'ni yaptığı, yapmayı planladığı 15 Temmuz programını yeniden gözden geçirmeye, paneli iptal etmeye davet ediyorum…
Buradan sayın Cumhurbaşkanımıza da bir çağrım var.
Bir genelge yayınlasınlar, millet zaferini de kendi kutlasın, kimsenin işgüzarlık yapmasına, olayı çarpıtmasına, rol çalmasına, bulandırmasına fırsat verdirilmesin…
Zaferi kazanmayı bilen millet, kutlamayı da bilir..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.