Arap Birliği mi, Sömürge Valileri Derneği mi?
Evet insanlar soy, sop, kan, gen olarak bir ailenin, bir milletin evladıdır, ürünüdür.
Fakat insan sadece etten, kemikten, kandan, genden ibaret bir varlık değil.
İnsan ruhuyla insandır.
İnsanın genetik kimliği kadar inanç, kültür kimliği ve aidiyeti de vardır ve bu kimlik etinden, kemiğinden daha önemlidir, önceliklidir.
Kim bir kavme benzerse ondandır hadisi şerifi bize bu dersi de verir.
Dünya görüşü, inancı, kültürü, felsefesi, ahlakı, idealleri kiminle örtüşüyorsa insan o milletin ferdidir.
O yüzden biz küfür tek millettir diye inanırız, müminler kardeştir diye inanır, insanları millet olarak ikiye ayırırız.
Yüz yıl önce de dünya iki kutupluydu. Bir tarafta inananların tamamını temsil eden Osmanlı, diğer tarafta küfrün tamamının liderliğini, elebaşılığını yapan İngiliz.
İki kutup çarpıştı ve Osmanlı maatteessüf yenildi.
Bu savaşta devletler, milletler kendilerini nereye ait hissediyorlarsa o tarafta saf tuttu, mevzi aldı.
Asya’nın en ücra köşesindeki gariban neneler Hilafet ordusunda yer almak için duasıyla, altını, bileziğiyle iştirak etti.
Hilafetin merkezi Payitahtta pek çok kişi İngiliz'in safında yer aldı.
En kutsal mekânlarda yaşayan bazıları, Hilafet, yani İslam ordusunun değil, İngiliz, yani küfür ordusunun içinde, yanında yer aldı, mevzi aldı.
Savaştan sonra İslam’ı, Müslümanları yenen Haçlı Ordusuna komuta ve liderlik eden İngiliz'in riyasetinde İslam coğrafyası Haçlı orduları tarafından pay edildi.
Bazı bölgelere İngiltere, bazı bölgelere Fransız, İtalya, İspanya vb. sahip oldu.
Onların emrinde, her biri batılı bir devletin emrinde ve onların birer eyaleti, vilayeti hükmünde küçük küçük sömürge devletler kuruldu.
İslam ve Haçlı savaşında Haçlıların yanında yer alan işbirlikçi bazı Araplara mükâfat olarak, yeni kurulan sömürge devletlerin sömürge valileri olma payesi verildi.
Yüz yıldır efendilerinin emir ve talimatlarına göre o sömürge eyaletlerini yönettiler, yönetiyorlar.
Emirleri altındaki halklara zulmederek, yeraltı, yerüstü tüm servetleri Haçlıların ganimet olarak götürmesine nezaret ederek, haçlıların emir erleri olarak yönetiyorlar.
Bir de sözüm ona Arap Birliği adında bir topluluk kurmuşlar.
Hangi Arapların birliğidir bu birlik?
Sömürge Valiler Derneği'nden başka bir anlamı yoktur bu birliğin.
Bağlı ve tabi oldukları Haçlı devletlerinin isteği dışında bir söz söylemez, söyleyemezler.
Onların istemediği, işaret etmediği bir karar alamazlar.
Onların aldıkları her karar, Haçlı efendilerinin arzusudur, talimatıdır.
Dolayısıyla, Arap Birliği'nin aldığı karara tepki verirken Araplar böyle dedi diye tepki verilmez; “Haçlılar böyle istemiş diye tepki verilir, tavır alınır.”
Bu gün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'mizin Suriye'de başlattığı "Barış Pınarı Harekâtını” birileri kasten Türk-Arap çatışması olarak lanse etmek isteyeceklerdir.
Kimdir bunlar?
Haçlılardır, Haçlının emrindeki bazı sömürge valileridir.
Suriye'yi yüz yıldır sömüren, son on yıldır taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmayanlar kimlerdir?
Elbette Haçlılardır.
Onlara karşı bir cümlecik, bir kelimecik kadar bile tepki veremeyenlerin, Türkiye'mize karşı tavır alıyor görünmelerinin arkasındaki nedenleri okuyamayan bazı Türk milliyetçisi kardeşlerimiz gaza gelmesinler, oyuna gelmesinler.
Biz Araplara karşı bir harekât yürütmeyiz, yürütmüyoruz.
Arapları yüz, yıldır sömüren, işgal altında tutan Haçlı ile mücadele ediyoruz.
Arap sokağını biz Türklere karşı kışkırtmak isteyen Haçlı, bizim sokağımızı da Araplara karşı kışkırtmak, bizi çatıştırmak, biz boğuşurken hâkimiyetini pekiştirmek istiyor.
Haçlının oyunu çoktur, oyuna gelmeyin, gelmeyelim.
Asker doğru yere mevzilenmeli, birliğini şaşırmamalı, ateş ettiğinde nişan almayı bilmeli, doğru hedefi vurmalı.
Suriye'de binlerce Arap genç Türkiye'nin emrinde ve Türkiye için savaşırken Türk-Arap edebiyatı yapan ancak düşmana hizmet eder.
Bizim ülkemizde milyonlarca Arap vatandaşımız sadakatle bizimle kardeşçe yaşarken Türk-Arap gevezeliğine soyunan devletine, milletine, dinine ihanet eder.
Baştaki soruya cevap vererek bitirelim.
Şerif Hüseyin Arap değil İngiliz’dir.
Vehhabilik İslami bir hareket değil, Fetö vari bir İngiliz ajan hareketidir.
O gün, Osmanlıya isyan bayrağı açanlar, açtıranlar Araplık, Müslümanlık adına değil, İngiliz adına, Haçlı adına iş tutmuştur.
Yeri onların yanıdır.
Ve hamdolsun onlar çok çok azınlık bir gruptular.
Araplar Müslümandır. Türkler Müslümandır. Müslümanlar kardeştir.
Bilerek ya da bilmeden İslam kardeşliğine zarar veren Haçlı‘ya hizmet eder,
Haçlı ordusuna nefer olur..!
Fakat insan sadece etten, kemikten, kandan, genden ibaret bir varlık değil.
İnsan ruhuyla insandır.
İnsanın genetik kimliği kadar inanç, kültür kimliği ve aidiyeti de vardır ve bu kimlik etinden, kemiğinden daha önemlidir, önceliklidir.
Kim bir kavme benzerse ondandır hadisi şerifi bize bu dersi de verir.
Dünya görüşü, inancı, kültürü, felsefesi, ahlakı, idealleri kiminle örtüşüyorsa insan o milletin ferdidir.
O yüzden biz küfür tek millettir diye inanırız, müminler kardeştir diye inanır, insanları millet olarak ikiye ayırırız.
Yüz yıl önce de dünya iki kutupluydu. Bir tarafta inananların tamamını temsil eden Osmanlı, diğer tarafta küfrün tamamının liderliğini, elebaşılığını yapan İngiliz.
İki kutup çarpıştı ve Osmanlı maatteessüf yenildi.
Bu savaşta devletler, milletler kendilerini nereye ait hissediyorlarsa o tarafta saf tuttu, mevzi aldı.
Asya’nın en ücra köşesindeki gariban neneler Hilafet ordusunda yer almak için duasıyla, altını, bileziğiyle iştirak etti.
Hilafetin merkezi Payitahtta pek çok kişi İngiliz'in safında yer aldı.
En kutsal mekânlarda yaşayan bazıları, Hilafet, yani İslam ordusunun değil, İngiliz, yani küfür ordusunun içinde, yanında yer aldı, mevzi aldı.
Savaştan sonra İslam’ı, Müslümanları yenen Haçlı Ordusuna komuta ve liderlik eden İngiliz'in riyasetinde İslam coğrafyası Haçlı orduları tarafından pay edildi.
Bazı bölgelere İngiltere, bazı bölgelere Fransız, İtalya, İspanya vb. sahip oldu.
Onların emrinde, her biri batılı bir devletin emrinde ve onların birer eyaleti, vilayeti hükmünde küçük küçük sömürge devletler kuruldu.
İslam ve Haçlı savaşında Haçlıların yanında yer alan işbirlikçi bazı Araplara mükâfat olarak, yeni kurulan sömürge devletlerin sömürge valileri olma payesi verildi.
Yüz yıldır efendilerinin emir ve talimatlarına göre o sömürge eyaletlerini yönettiler, yönetiyorlar.
Emirleri altındaki halklara zulmederek, yeraltı, yerüstü tüm servetleri Haçlıların ganimet olarak götürmesine nezaret ederek, haçlıların emir erleri olarak yönetiyorlar.
Bir de sözüm ona Arap Birliği adında bir topluluk kurmuşlar.
Hangi Arapların birliğidir bu birlik?
Sömürge Valiler Derneği'nden başka bir anlamı yoktur bu birliğin.
Bağlı ve tabi oldukları Haçlı devletlerinin isteği dışında bir söz söylemez, söyleyemezler.
Onların istemediği, işaret etmediği bir karar alamazlar.
Onların aldıkları her karar, Haçlı efendilerinin arzusudur, talimatıdır.
Dolayısıyla, Arap Birliği'nin aldığı karara tepki verirken Araplar böyle dedi diye tepki verilmez; “Haçlılar böyle istemiş diye tepki verilir, tavır alınır.”
Bu gün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'mizin Suriye'de başlattığı "Barış Pınarı Harekâtını” birileri kasten Türk-Arap çatışması olarak lanse etmek isteyeceklerdir.
Kimdir bunlar?
Haçlılardır, Haçlının emrindeki bazı sömürge valileridir.
Suriye'yi yüz yıldır sömüren, son on yıldır taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmayanlar kimlerdir?
Elbette Haçlılardır.
Onlara karşı bir cümlecik, bir kelimecik kadar bile tepki veremeyenlerin, Türkiye'mize karşı tavır alıyor görünmelerinin arkasındaki nedenleri okuyamayan bazı Türk milliyetçisi kardeşlerimiz gaza gelmesinler, oyuna gelmesinler.
Biz Araplara karşı bir harekât yürütmeyiz, yürütmüyoruz.
Arapları yüz, yıldır sömüren, işgal altında tutan Haçlı ile mücadele ediyoruz.
Arap sokağını biz Türklere karşı kışkırtmak isteyen Haçlı, bizim sokağımızı da Araplara karşı kışkırtmak, bizi çatıştırmak, biz boğuşurken hâkimiyetini pekiştirmek istiyor.
Haçlının oyunu çoktur, oyuna gelmeyin, gelmeyelim.
Asker doğru yere mevzilenmeli, birliğini şaşırmamalı, ateş ettiğinde nişan almayı bilmeli, doğru hedefi vurmalı.
Suriye'de binlerce Arap genç Türkiye'nin emrinde ve Türkiye için savaşırken Türk-Arap edebiyatı yapan ancak düşmana hizmet eder.
Bizim ülkemizde milyonlarca Arap vatandaşımız sadakatle bizimle kardeşçe yaşarken Türk-Arap gevezeliğine soyunan devletine, milletine, dinine ihanet eder.
Baştaki soruya cevap vererek bitirelim.
Şerif Hüseyin Arap değil İngiliz’dir.
Vehhabilik İslami bir hareket değil, Fetö vari bir İngiliz ajan hareketidir.
O gün, Osmanlıya isyan bayrağı açanlar, açtıranlar Araplık, Müslümanlık adına değil, İngiliz adına, Haçlı adına iş tutmuştur.
Yeri onların yanıdır.
Ve hamdolsun onlar çok çok azınlık bir gruptular.
Araplar Müslümandır. Türkler Müslümandır. Müslümanlar kardeştir.
Bilerek ya da bilmeden İslam kardeşliğine zarar veren Haçlı‘ya hizmet eder,
Haçlı ordusuna nefer olur..!
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.