Yaşam Koçluğu
Kendini gerçek bir motivasyonla çok üst düzeye taşıdı. Onun bu yolculuğunu izlerken ‘Yaşam Koçluğu’ konusu da dikkatimi oldukça çekti.
İnsanların psikolog, yaşam koçu vb. mesleklere sahip olan kişilere başvurma konusunda çekingen olduğunu hepimiz biliyoruz.
Herkes kendi sorununu kendi içinde çözmeye çalışıyor.
Fakat zaten yeterince zor olan hayatlarımızı aslında ne kadar kolaylaştırıp çözüme hızlı ulaşabileceğimizi bilmiyoruz.
Yaşam koçluğu öncelikle insanların yaşamını ele alır. İnsanların hayatları son derece yoğun bir tempoda ilerliyor. Bu koşuşturmanın içinde ulaşmayı arzu ettiğimiz duygu, durum veya sonuçları bazen göremiyoruz.
Görmemizi sağlıyor.
Hayatımızdaki istek ve hedeflere ulaşmanın yollarını biliyoruz fakat bunu çoğu zaman göremiyoruz.
Görmemize yardımcı olup doğru yolu bulmamızı sağlıyorlar, sorumluluklarımızı gerçekleştirmeyi bize öğretiyorlar.
Çoğu zaman kararsızlık, mutsuzluk ve umutsuzluk durumları başımıza gelebiliyor. Bunu aşmamız için gerekli olan yolları bize gösteriyorlar.
İçimizde var olan motivasyon kaynaklarının farkına varmamıza ve bunları ortaya çıkarmamıza yardımcı oluyorlar.
Bize zamanımızı daha etkin kullanmayı öğreterek daha verimli ve kaliteli bir yaşam sunuyorlar.
Yaşam koçu da sürekli kendini geliştiriyor ki, danışanının kişisel ihtiyaçları doğrultusunda hayatını tekrar düzene koymasında yardımcı oluyor. Yaşam koçları bunları gereksinim duyacağı teknikler üzerinde çalışarak ve uygulama yaparak geliştiriyor.
Psikoloji ve yaşam koçluğunu çok yakın görüyorum aslında. Yaşam koçları danışanlarına ilaçsız tedavi sağlıyor.
Tedavi demişken bahsettiğim şey bir hastalık değil. Yaşamlarımızı daha kaliteli hale getirmek, onu desteklemek ve üçüncü bir göz olmak.
Oyunculuk sektöründe de bu böyledir. En büyük oyuncuların bile bir oyuncu koçu vardır. Set öncesi beraber çalışırlar hatta bazıları sette yanında olur. Bunun sebebi oyuncunun oynayamaması değil, karakterin istediği duyguya bir açıdan bakmak yerine daha farklı açılardan bakabilmesini sağlamaktır.
Hangimiz üçüncü bir göz istemez ki?
Ben bu yolda annemi çok destekliyorum. Onunla çalışan danışanları oldukça mutlu ve hayatlarındaki sorunları çözmeyi başarıyor.
Yakında çıkaracağı kitabın da daha geniş bir kitleye ulaşacağını ve çok daha fazla insanın hayatına dokunacağını biliyorum.
O insanların hayatlarına dokunmayı sever ve bunu görev edinir.
Kim böyle bir yaşam koçuyla çalışmak istemez ki?
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Hoşça kalın...
İnsanların psikolog, yaşam koçu vb. mesleklere sahip olan kişilere başvurma konusunda çekingen olduğunu hepimiz biliyoruz.
Herkes kendi sorununu kendi içinde çözmeye çalışıyor.
Fakat zaten yeterince zor olan hayatlarımızı aslında ne kadar kolaylaştırıp çözüme hızlı ulaşabileceğimizi bilmiyoruz.
Yaşam koçluğu öncelikle insanların yaşamını ele alır. İnsanların hayatları son derece yoğun bir tempoda ilerliyor. Bu koşuşturmanın içinde ulaşmayı arzu ettiğimiz duygu, durum veya sonuçları bazen göremiyoruz.
Görmemizi sağlıyor.
Hayatımızdaki istek ve hedeflere ulaşmanın yollarını biliyoruz fakat bunu çoğu zaman göremiyoruz.
Görmemize yardımcı olup doğru yolu bulmamızı sağlıyorlar, sorumluluklarımızı gerçekleştirmeyi bize öğretiyorlar.
Çoğu zaman kararsızlık, mutsuzluk ve umutsuzluk durumları başımıza gelebiliyor. Bunu aşmamız için gerekli olan yolları bize gösteriyorlar.
İçimizde var olan motivasyon kaynaklarının farkına varmamıza ve bunları ortaya çıkarmamıza yardımcı oluyorlar.
Bize zamanımızı daha etkin kullanmayı öğreterek daha verimli ve kaliteli bir yaşam sunuyorlar.
Yaşam koçu da sürekli kendini geliştiriyor ki, danışanının kişisel ihtiyaçları doğrultusunda hayatını tekrar düzene koymasında yardımcı oluyor. Yaşam koçları bunları gereksinim duyacağı teknikler üzerinde çalışarak ve uygulama yaparak geliştiriyor.
Psikoloji ve yaşam koçluğunu çok yakın görüyorum aslında. Yaşam koçları danışanlarına ilaçsız tedavi sağlıyor.
Tedavi demişken bahsettiğim şey bir hastalık değil. Yaşamlarımızı daha kaliteli hale getirmek, onu desteklemek ve üçüncü bir göz olmak.
Oyunculuk sektöründe de bu böyledir. En büyük oyuncuların bile bir oyuncu koçu vardır. Set öncesi beraber çalışırlar hatta bazıları sette yanında olur. Bunun sebebi oyuncunun oynayamaması değil, karakterin istediği duyguya bir açıdan bakmak yerine daha farklı açılardan bakabilmesini sağlamaktır.
Hangimiz üçüncü bir göz istemez ki?
Ben bu yolda annemi çok destekliyorum. Onunla çalışan danışanları oldukça mutlu ve hayatlarındaki sorunları çözmeyi başarıyor.
Yakında çıkaracağı kitabın da daha geniş bir kitleye ulaşacağını ve çok daha fazla insanın hayatına dokunacağını biliyorum.
O insanların hayatlarına dokunmayı sever ve bunu görev edinir.
Kim böyle bir yaşam koçuyla çalışmak istemez ki?
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Hoşça kalın...
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Esin Aykut