Tam bir sene oldu gideli
Tam bir sene oldu. Onun yokluğu çok şey değiştirdi. Bazen iyi geliyor bana ayrılan bu köşeyi günlüğüm gibi kullanmak. Beni takip eden sevgili okurlarım beni sadece resimlerim, verdiğim röportajlar veya çektiğim videolardan değil gerçek beni okuyabiliyor böylelikle.
O gün bana herkes “Bir erkek babasını kaybettiğinde büyür” demişti. Boş kelimelere anlam verememiştim o zaman. Günler ilerledikçe anladım bu sözün ağırlığını.
Babamın bilmediğim ne kadar yükün altına girip bana çerezleri bıraktığını. Hayatın gerçeklerini ve insanların gerçek yüzünü gördüm.
Oldukça zor bir sene oldu.
Hangi bankanın ve sigorta şirketinin iyi olduğunu, hangisinin beş para etmez ahlaksız sürüsü olduğunu öğrendim.
Bir avukat kadar hakim oldum Türkiye’de ki hukuk sistemine. Ama bu konulardan sonraki yazımda bahsedeceğim.
Annemle baş başa atlatmaya çalıştık bu evreyi.
Dostlarımız ellerinden geldiğince bize yardımcı olmaya çalıştılar. Günün sonunda ikimizdik sırt sırta veren.
İçinde her baba kelimesi geçen cümlede kendimi tutmamla başladı her şey.
Zaman geçtikçe hisler bastırıldı ve normalleşti. Annem benim üzüntümle üzülür, ben onun üzüntüsüyle üzülür olduk.
Son kalan yemeği o yesin diye ben, ben yiyeyim diye o yemez oldu.
Patavatsız ve konudan haberi olmayan insanların yaptığı esprilerin darbeleriyle göz yaşına boğulduk.
Daha alıngan olduk.
Daha duygusal olduk.
Sinir krizlerine girdik.
İnsanlara tahammülümüz kalmadı.
Her küçük şeye tepki verir olduk.
Onları cezalandırmak ve hırpalamak istedim.
Bir yandan da olgunlaştım.
Bana bir şey olmamalı, annem yalnız kalmamalı içgüdüsüyle bir şey yapamaz oldum.
Bu beni daha çok hırpaladı.
Bir yandan her şeyi yapabilirim kimseye hesap vermeyeceğim artık duygusu, bir yandan da kendini dizginleme ve sevdiklerine bir acı daha yaşatacak en ufak bir davranışta bulunmama çabası.
Hayatımın en zor bir yılıydı.
Belki hastalık alsaydı onu bizden bu kadar ağır gelmeyecekti ama bir kaza sonucu hiç beklemediğimiz bir anda gitti. Yaptığımız her iyiliği ona bağışlar olduk. Bu bizi daha çok yardımlaşmaya daha çok iyilik yapmaya itti.
Ailemi büyütme isteğim her zaman vardı. Bu duygu daha da arttı.
Kadınlara, ailelere, çocuklara bir başka bakar oldum.
Daha insancıl yaklaşır oldum.
Geleceğim hakkında daha çok kaygılanır oldum.
Daha gencim biliyorum fakat bir hayat bitti ve diğeri başladı gibi hissediyorum.
Bir devir kapanmış gibi.
Çocukluğumu çok sevmem.
Çocukluğumu özler oldum.
Pişmanlıklarım ve keşkelerimle yüzleştim.
Hayatımda hiç almadığım kadar sorumluluk aldım. Bazen altında o kadar çok ezildim ki psikopat bir sinir hastası oldum bir gün, bir gün karamsar bir adam, bir gün sus pus bir çocuk.
En yakınlarıma anlatmaya çalıştım bazen dinledikleri kadar. Bazıları anladı, bazıları anlamadı. Bazen de dilim varmadı konuşmaya, dua ettim.
Ailenin çocuğu olmaya doyamadan ailenin babası olmak zorunda kaldım.
Babamı çok özlüyorum.
Üç gün önce ilk defa konuştu benimle rüyamda…
Efendiliğimle, sakinliğimle ve merhametimle anılmak istiyorum.
Bu yaşadığım kötü seneyi çok şükür atlatıyorum.
Bana öğrettiği güzel şeyleri almak ve onlarla yaşamak.
Öyle ya da böyle bir ömür geçti.
Artık sevdiklerimize daha sıkı sarılma vakti.
Ne kadar büyümek istemesem de büyüyorum...
Mekanın cennet olsun.
Huzur içinde uyu...
O gün bana herkes “Bir erkek babasını kaybettiğinde büyür” demişti. Boş kelimelere anlam verememiştim o zaman. Günler ilerledikçe anladım bu sözün ağırlığını.
Babamın bilmediğim ne kadar yükün altına girip bana çerezleri bıraktığını. Hayatın gerçeklerini ve insanların gerçek yüzünü gördüm.
Oldukça zor bir sene oldu.
Hangi bankanın ve sigorta şirketinin iyi olduğunu, hangisinin beş para etmez ahlaksız sürüsü olduğunu öğrendim.
Bir avukat kadar hakim oldum Türkiye’de ki hukuk sistemine. Ama bu konulardan sonraki yazımda bahsedeceğim.
Annemle baş başa atlatmaya çalıştık bu evreyi.
Dostlarımız ellerinden geldiğince bize yardımcı olmaya çalıştılar. Günün sonunda ikimizdik sırt sırta veren.
İçinde her baba kelimesi geçen cümlede kendimi tutmamla başladı her şey.
Zaman geçtikçe hisler bastırıldı ve normalleşti. Annem benim üzüntümle üzülür, ben onun üzüntüsüyle üzülür olduk.
Son kalan yemeği o yesin diye ben, ben yiyeyim diye o yemez oldu.
Patavatsız ve konudan haberi olmayan insanların yaptığı esprilerin darbeleriyle göz yaşına boğulduk.
Daha alıngan olduk.
Daha duygusal olduk.
Sinir krizlerine girdik.
İnsanlara tahammülümüz kalmadı.
Her küçük şeye tepki verir olduk.
Onları cezalandırmak ve hırpalamak istedim.
Bir yandan da olgunlaştım.
Bana bir şey olmamalı, annem yalnız kalmamalı içgüdüsüyle bir şey yapamaz oldum.
Bu beni daha çok hırpaladı.
Bir yandan her şeyi yapabilirim kimseye hesap vermeyeceğim artık duygusu, bir yandan da kendini dizginleme ve sevdiklerine bir acı daha yaşatacak en ufak bir davranışta bulunmama çabası.
Hayatımın en zor bir yılıydı.
Belki hastalık alsaydı onu bizden bu kadar ağır gelmeyecekti ama bir kaza sonucu hiç beklemediğimiz bir anda gitti. Yaptığımız her iyiliği ona bağışlar olduk. Bu bizi daha çok yardımlaşmaya daha çok iyilik yapmaya itti.
Ailemi büyütme isteğim her zaman vardı. Bu duygu daha da arttı.
Kadınlara, ailelere, çocuklara bir başka bakar oldum.
Daha insancıl yaklaşır oldum.
Geleceğim hakkında daha çok kaygılanır oldum.
Daha gencim biliyorum fakat bir hayat bitti ve diğeri başladı gibi hissediyorum.
Bir devir kapanmış gibi.
Çocukluğumu çok sevmem.
Çocukluğumu özler oldum.
Pişmanlıklarım ve keşkelerimle yüzleştim.
Hayatımda hiç almadığım kadar sorumluluk aldım. Bazen altında o kadar çok ezildim ki psikopat bir sinir hastası oldum bir gün, bir gün karamsar bir adam, bir gün sus pus bir çocuk.
En yakınlarıma anlatmaya çalıştım bazen dinledikleri kadar. Bazıları anladı, bazıları anlamadı. Bazen de dilim varmadı konuşmaya, dua ettim.
Ailenin çocuğu olmaya doyamadan ailenin babası olmak zorunda kaldım.
Babamı çok özlüyorum.
Üç gün önce ilk defa konuştu benimle rüyamda…
Efendiliğimle, sakinliğimle ve merhametimle anılmak istiyorum.
Bu yaşadığım kötü seneyi çok şükür atlatıyorum.
Bana öğrettiği güzel şeyleri almak ve onlarla yaşamak.
Öyle ya da böyle bir ömür geçti.
Artık sevdiklerimize daha sıkı sarılma vakti.
Ne kadar büyümek istemesem de büyüyorum...
Mekanın cennet olsun.
Huzur içinde uyu...
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
A