Halka mâl olmak var, halka mal olmak var!
Merhaba sevgili OGÜNhaber okurları. Bu haftaki yazımda medya, sosyal medya ve kitlelerin algılarından bahsedeceğim.
Medya, gazete, habercilik çok eski tarihlerden beri halkı haberdar etmek ve bilinçlendirmek üzere çalışan kurumlardır. Günümüz de ise gazete okuyan insan sayısı zaten oldukça az bunu hepimiz biliyoruz.
Genelde insanlar güncel haberleri öğrenmek için internet haber siteleri veya arama motorlarına başvuruyorlar.
Peki bu bilgilerin doğruluğu ne derecede?
Maalesef 'koyun' yakıştırmasını yapmak istemesem de insanlarımızın çoğunun araştırma güdüleri pek gelişmemiş. Duyduğu veya okuduğu haberi yüzde yüz doğru kabul edip ona göre bir bakış açısı geliştiriyor. Bu haber her konuda olabilir. Gerek siyasi haberler gerek magazinsel veya toplumu ilgilendiren olaylar. Bugüne kadar sıkça dikkatinizi çekmiştir. Bir haber bir kanalda verilirken diğer kanal aynı haberi başka bir şekilde duyurabiliyor. Tabi ben mesleğim gereği işin magazinsel boyutunu ele alacağım.
Magazin, medya, sosyal medya farketmez. Bir sayfanın veya bir kanalın izlenilebilir veya tıklanılabilirliği açısından haberler ilgi çekici olmak zorunda. Haber ilgi çekici değilse, ilgi çekici hale getirilip şişiriliyor veya olmayan şeyler lanse ediliyor ve maalesef halkımızın büyük bir kısmı da bunu referans alarak konu başlığındaki şahsı kendi çevresince yargılıyor.
Özellikle kitlenin büyük bir bölümün oluşturan dizi, film takipçisi olan genç kardeşlerimiz sosyal medyadan duyduğu bir haberi, konuya hiç vakıf olmasa bile doğru kabul edip karşısındaki insana ona göre sevgi veya kin besliyor. Onun hakkında ithamlarda bulunabiliyor ve bu konuda kendinden o kadar emin ki, ‘Acaba öyle değilmidir’ diye düşünmüyor.
Neden düşünsün ki?
Haber konusu olan şahıs veya sanatçı sonuçta halka mal olmuş değil mi?
Onun duygu ve düşüncelerinin ne önemi var?
Maalesef o kadar üzücü ki.
Şu an bile bir magazin sayfasına girdiğinizde, bir olay görüyor ve yazılanı doğru kabul edip o insanı eleştiriyor ve belki de kin besliyoruz. Gerçekten çok yazık. Oysa ki kişinin yaptığı işlere bakmak doğru olan değil midir? Hoş reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığı ile magazinsel gündem yaratmak isteyen sanatçılar da yok değil.
Anlattığım tarzda olaylardan biri benim başıma bile geldi. Tamamen kişisel sorunlardan ötürü yollarımızı ayırdığımız bir proje sonrası, konuya hiç vakıf olmayan kardeşlerimizin sosyal medya şişirmesiyle ve dedikodularıyla, benim hiç yapmadığım davranışları yaptığım, hiç söylemediğim veya konuşmadığım şeyleri konuştuğumu iddia ettiler.
O kadar rahatsız edici ki maalesef.
Ben şu an çıkıp ‘Şu kişi şunu söyledi, şunu yaptı’ diye sosyal medyaya bir video atsam herkes onu doğru kabul edecek. Belki tek tük çıkar karşı tarafı da dinlemek lazım veya belki ortada bir yalan vardır diyen.
Bilinçlenelim arkadaşlar, düşünelim!
Medya, gazete, habercilik çok eski tarihlerden beri halkı haberdar etmek ve bilinçlendirmek üzere çalışan kurumlardır. Günümüz de ise gazete okuyan insan sayısı zaten oldukça az bunu hepimiz biliyoruz.
Genelde insanlar güncel haberleri öğrenmek için internet haber siteleri veya arama motorlarına başvuruyorlar.
Peki bu bilgilerin doğruluğu ne derecede?
Maalesef 'koyun' yakıştırmasını yapmak istemesem de insanlarımızın çoğunun araştırma güdüleri pek gelişmemiş. Duyduğu veya okuduğu haberi yüzde yüz doğru kabul edip ona göre bir bakış açısı geliştiriyor. Bu haber her konuda olabilir. Gerek siyasi haberler gerek magazinsel veya toplumu ilgilendiren olaylar. Bugüne kadar sıkça dikkatinizi çekmiştir. Bir haber bir kanalda verilirken diğer kanal aynı haberi başka bir şekilde duyurabiliyor. Tabi ben mesleğim gereği işin magazinsel boyutunu ele alacağım.
Magazin, medya, sosyal medya farketmez. Bir sayfanın veya bir kanalın izlenilebilir veya tıklanılabilirliği açısından haberler ilgi çekici olmak zorunda. Haber ilgi çekici değilse, ilgi çekici hale getirilip şişiriliyor veya olmayan şeyler lanse ediliyor ve maalesef halkımızın büyük bir kısmı da bunu referans alarak konu başlığındaki şahsı kendi çevresince yargılıyor.
Özellikle kitlenin büyük bir bölümün oluşturan dizi, film takipçisi olan genç kardeşlerimiz sosyal medyadan duyduğu bir haberi, konuya hiç vakıf olmasa bile doğru kabul edip karşısındaki insana ona göre sevgi veya kin besliyor. Onun hakkında ithamlarda bulunabiliyor ve bu konuda kendinden o kadar emin ki, ‘Acaba öyle değilmidir’ diye düşünmüyor.
Neden düşünsün ki?
Haber konusu olan şahıs veya sanatçı sonuçta halka mal olmuş değil mi?
Onun duygu ve düşüncelerinin ne önemi var?
Maalesef o kadar üzücü ki.
Şu an bile bir magazin sayfasına girdiğinizde, bir olay görüyor ve yazılanı doğru kabul edip o insanı eleştiriyor ve belki de kin besliyoruz. Gerçekten çok yazık. Oysa ki kişinin yaptığı işlere bakmak doğru olan değil midir? Hoş reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığı ile magazinsel gündem yaratmak isteyen sanatçılar da yok değil.
Anlattığım tarzda olaylardan biri benim başıma bile geldi. Tamamen kişisel sorunlardan ötürü yollarımızı ayırdığımız bir proje sonrası, konuya hiç vakıf olmayan kardeşlerimizin sosyal medya şişirmesiyle ve dedikodularıyla, benim hiç yapmadığım davranışları yaptığım, hiç söylemediğim veya konuşmadığım şeyleri konuştuğumu iddia ettiler.
O kadar rahatsız edici ki maalesef.
Ben şu an çıkıp ‘Şu kişi şunu söyledi, şunu yaptı’ diye sosyal medyaya bir video atsam herkes onu doğru kabul edecek. Belki tek tük çıkar karşı tarafı da dinlemek lazım veya belki ortada bir yalan vardır diyen.
Bilinçlenelim arkadaşlar, düşünelim!
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.