PKK konusunda Türkiye'nin tüm hassasiyetlerine rağmen desteği sadece sözde kalan ABD yönetimi ise yaptığı açıklamalarla sınır ötesi operasyona sıcak bakmadığı mesajını veriyor. Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyareti sonrası yapılan ortak basın açıklamasında da Bush PKK'dan hiç söz etmedi. İki ülke arasında PKK konusunda kurulan koordinatörlük de bu güne kadar somut bir gerçeği ortaya koyamadı. ABD'nin bu oyalama tavrı ise terör örgütünün Kuzey Irak'ta deyim yerinde ise cirit atmasına neden oldu. ABD Başkanı Bush, geçtiğimiz hafta yeni Irak politikaları nı anlattı. Çeşitli açıklamalar yapılsa da aslında Bush'un bu politikaları Türkiye'yi memnun etmekten çok uzaktı. Küresel terörden bahseden ve terör tehdidi nedeniyle binlerce kilometre uzaklardaki toprakları bombalayan ABD her nedense Türkiye'nin kanayan yarası haline gelen ve topraklarının hemen yanı nda kümelenen bir başka terör örgütüne karşı somut adım atmaktan çekiniyordu. Nitekim ABD'li bazı senatörlerde bu konuda Türkiye'ye haksızlık yapıldığını geçte olsa itiraf ettiler. Ve ABD geçtiğimiz günlerde yeni Irak politikasının bir parçası olarak, belki de Ankara'yı rahatlatmak için Kuzey Irak'taki Mahmur Kampına operasyon düzenledi! Bu kamp 90'lı yıllarda Türkiye'den terör örgütünce zorla götürülen ailelerin yaşadığı kamptı. Kamptaki evler didik didik arandı! Operasyonu Irak güçleri ile birlikte düzenleyen ABD askerleri kampa girmedi. Çevre güvenliğini aldı. Bütün gün süren aramalarda ise kampta bir tek silah bile bulamadı! Oysa Kuzey Irak'ta Bölgesel yönetim adına BM ile koordinasyonu sağlayan Dindar Zebari aynı kamp için; ''Kampta silah bulunduğu ve silah eğitimi verildiği iddiaları var'' diyordu. ABD'yi bu göstermelik operasyonundan dolayı kutlamamak elde değil. Ekranlarda izliyoruz, Irak'ta evlere yapılan baskınları. Oysa burada kampa yapılan baskında aramalara bile katılma gereği duymadılar. Çevre güvenliği aldılar! Silah bulunamaması gayet normaldi. Terör eğitimi verildiği iddiaları bu kadar ayyuktayken ve bizce baskı nın yapılacağı günler öncesinden belliyken kampta silah kalır mıydı? Aramanın da nasıl yapıldığı meçhul. Tiyatrocu ABD demekten kendini alamıyor insan... Ankara özellikle son dönemde artık her platformda Irak konusunda Türkiye'nin sessiz kalmayacağını yüksek sesle söylemeye başladı. Başbakan Erdoğan, Kerkük'ün demografik yapısını değiştirmeye çalışan Kürt gruplara, ''Kerkük'ün Karabağ olmasına izin vermeyece ğiz'' diyerek aba altından sopayı gösterdi. Erdo ğan bu konuda kimseye bir şey sormayacaklarını da söyledi. fiimdi Başbakan'ın bu söylemlerini değerlendirmek gerekir. Bunlar seçim yatırımı mı yoksa Ankara'nın gerçek düşünceleri mi? Bunlar Ankara'nın gerçek düşünceleri. En azından olmak zorunda. Türkiye Kerkük'ü masaya yatırdığı toplantıya Kürt grupları davet etmemekle siyasi ilk tepkisini göstermiş oldu. Kürt gruplar bir iki çatlak söz söylese de bunu kimse ciddiye almadı. Yine Başbakan Erdoğan'ın Kerkük'teki referandum öncesi, burası ile ilgili söylemlerini her fırsatta dile getirmesi, Türkiye'nin geçte olsa Irak konusunda adım atmaya başladığının bir diğer göstergesi. Erdoğan, nankörlükle suçladığı peşmergeler için, Saddam zulmünden kaçtıklarında sığındıkları ülkenin Türkiye olduğunu ve Türk insanının onlara kucak açtı ğını belirterek, ''Kanımıza dokunuyor'' söylemi de gerekli yerlerin üzerine alması gereken bir mesaj. Ankara, ilk adımını attığı bu siyasi hareketlerin devamını bundan sonra da getirmeli. Kuzey Irak'ta ABD'nin Sesi Radyosu olma görevini üstlenmiş Kürt gruplara Türkiye'nin, Türkmenleri yalnız bırakmayaca ğı mesajı bundan sonra da verilmeli. Güvenli- ğimiz konusunda gerekirse sınır ötesi operasyonlar yapabileceğimizin mesajı da verilmeli. Türkiye'nin bu gücü var.
Yeter ki biz gücümüzün farkında olalım.

 

fyildirim@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/22-28.Ocak.2007/Sayı:4