Penci Dü Sarah Ferguson
İngiliz televizyon kanalı ITN adına engelli çocukların kaldığı yurtlarda gizli çekim yaptığını hepimiz biliyoruz.
''ITN's Tonight'' programında yayınlanmak için benim ülkemin acı gerçeklerini gizli kayıt altına almak yerine Irak'taki operasyonlarda yakaladıkları Müslüman çocukları seks kölesi yapan ve çocuklarla seks yapma görüntülerini cep telefonlarına kayıt eden İngiliz askerlerini konu alan görüntüleri dünya kamuoyuna unutturmak ve özür dilemek için çalışmalar yapsa daha iyi olmaz mıydı?
Evsizlerden AİDS'lilere, mayın kurbanlarından cüz zamlılara kadar binlerce yaşamı aydınlatan Galler Prensesi Diana dünya tarafından asil prenses olarak tanındı ve hepimiz peri masallarının kahramanı olarak kalbimize onu altın harflerle yazdık.
Çünkü penci dü Sarah gibi o misyonerlerle ortak çalışmalar içerisine hiç girmemişti. Evet, misyoner Sarah diyorum. Çünkü İngiliz misyonerleri yıllardır ülkemizde faaliyet göstermekte ve dünya kamuoyunda özellikle Müslüman Türkiye'nin imajına zarar vermek için uğraşmaktadırlar.
Ülkemizdeki misyonerler tüm çalışmalarının sonucunda elde ettikleri adresleri Sarah'a verdiler. Penci dü ise hayvanlaşmış insanların insanlık dışı uygulamalarda bulundukları rehabilite merkezimize giderek çekimlerini yaptı.
O kadar kolay mı böylesine kısa bir sürede ülkemize gelir gelmez vahşet görüntülerinin bulunduğu rehabilite merkezlerini bulacak ve kayıt altına alacaksın.
Sarah Ferguson diyor ki; ''Bir odaya girdiğimde aynı yatağı paylaşan iki kadın, insan dışkısı içindeki yataklarından ayağı fırladılar. Hemen hazır ola geçip ellerini arkalarında kavuşturdular. Odadaki pis kokular katlanılır gibi değildi''
Bu sözcüklere kimse bir savunma yapamaz ve bir izahatta da bulunamaz. Ama bu olayı ortaya çıkarmanın altındaki art niyet Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu gibi beni de rahatsız etmiştir.
Bakan Nimet Çubukçu'nun, ''Kurumlarımızda meydana gelen temel insan hakları ihlaline yönelik her türlü vaka bizim için soruşturma konusudur. Ancak kendi ülkesinde yasak olduğu için yapamadığı gizli kamera çekimlerini oryantalist bir bakış açısıyla Türkiye'de yapan Sarah Ferguson'un Türkiye'de bir infial yaratmaya çalışması Türk basınının da buna fırsat vermesi üzüntü vericidir'' sözünden bir kısım medyanın rahatsız olmasını üzülerek seyrediyorum.
İktidar partisini sevmeyebilirsiniz ama ülkemizde kaos yaratmak için gizli çekim yapanlardan yana olmak ile vatana ihanet etmiş sayılırsınız.
Hem Nimet Çubukçu hanımefendinin Bahçelievler Çocuk Esirgeme Kurumu başta olmak üzere birçok kurumun iyileşmesinde büyük emekleri olduğunu görerek yaşayan gazetecilerdenim.
Lakin bu kurumlarda önceden bizim gazetelerimizde yazamayacağımız kadar ahlaksız olaylar cereyan etmekte ve kız yurtlarımızda yaşanan olayları emniyet ile bakanlıklar nezdinde paylaşıyorduk.
Lakin şimdi ise durum farklı ve buralarda kötü olaylar göremiyoruz. Aksaklık gördüğümüz kurumlarımız var ise, ihbar mekanizmalarını çalıştırmalı ve aksaklıkları yöneticilere bildirmeliyiz. Yöneticiler bildirimlerinizi çözüme ulaştırmıyor iseler gazetelerimizin bu konuda kapıları sonuna kadar sizlere açıktır.
Biz kurumlarımızı düzeltmez isek elin İngiliz'i gelir ve gizli çekimlerle güzel ülkemizi karalama kampanyasının fitilini ateşler.
Şimdi penci dü Sarah hanımefendiye soruyorum; Ahlaksızlık içerisinde yüzen İngiltere'ye bizim Bakanımız Nimet Çubukçu gitse ve gizli çekimlerle ahlaksızlıklarınızı ve dünyayı sömüren barbarlıklarınızı konu alan bir belgesel hazırlaması için usta araştırmacı gazetecilerimizden Can Dündar'a bu çekimler ile belgeleri verse ne hissedersiniz? İngiltere halkı ve kraliyet ailesi olarak sorarım size?
Bizim gibi birbirinizi suçlamazsınız ve İngiliz yetkililerinin konuştuklarını çarpıtarak yaylım ateşine tutmazsınız biliriz...
İlk önce tepkilerinizi toplu halde verir, hatta soğuk savaş ilan eder ve en yakın zamanda kin kusarcasına zarar verme projeleri geliştirirsiniz.
Penci dü Sarah, Bakanımız Nimet Çubukçu'nun dediği gibi, Türkiye-AB İlerleme Raporu'nun açıklanacağı bir dönemde, AB üyeliğimize karşı çıkmasından, ''İstanbul'a turist olarak gitmeyin'' çağrısına kadar Türkiye'yi karalama kampanyasının içinde bırakmaya çalıştığı bu hadisede art niyetli olduğu aşikârdır.
fyildirim@ogunhaber.com
CRA-12.Kasım.2008 Çarşamba - 17:02
''ITN's Tonight'' programında yayınlanmak için benim ülkemin acı gerçeklerini gizli kayıt altına almak yerine Irak'taki operasyonlarda yakaladıkları Müslüman çocukları seks kölesi yapan ve çocuklarla seks yapma görüntülerini cep telefonlarına kayıt eden İngiliz askerlerini konu alan görüntüleri dünya kamuoyuna unutturmak ve özür dilemek için çalışmalar yapsa daha iyi olmaz mıydı?
Evsizlerden AİDS'lilere, mayın kurbanlarından cüz zamlılara kadar binlerce yaşamı aydınlatan Galler Prensesi Diana dünya tarafından asil prenses olarak tanındı ve hepimiz peri masallarının kahramanı olarak kalbimize onu altın harflerle yazdık.
Çünkü penci dü Sarah gibi o misyonerlerle ortak çalışmalar içerisine hiç girmemişti. Evet, misyoner Sarah diyorum. Çünkü İngiliz misyonerleri yıllardır ülkemizde faaliyet göstermekte ve dünya kamuoyunda özellikle Müslüman Türkiye'nin imajına zarar vermek için uğraşmaktadırlar.
Ülkemizdeki misyonerler tüm çalışmalarının sonucunda elde ettikleri adresleri Sarah'a verdiler. Penci dü ise hayvanlaşmış insanların insanlık dışı uygulamalarda bulundukları rehabilite merkezimize giderek çekimlerini yaptı.
O kadar kolay mı böylesine kısa bir sürede ülkemize gelir gelmez vahşet görüntülerinin bulunduğu rehabilite merkezlerini bulacak ve kayıt altına alacaksın.
Sarah Ferguson diyor ki; ''Bir odaya girdiğimde aynı yatağı paylaşan iki kadın, insan dışkısı içindeki yataklarından ayağı fırladılar. Hemen hazır ola geçip ellerini arkalarında kavuşturdular. Odadaki pis kokular katlanılır gibi değildi''
Bu sözcüklere kimse bir savunma yapamaz ve bir izahatta da bulunamaz. Ama bu olayı ortaya çıkarmanın altındaki art niyet Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu gibi beni de rahatsız etmiştir.
Bakan Nimet Çubukçu'nun, ''Kurumlarımızda meydana gelen temel insan hakları ihlaline yönelik her türlü vaka bizim için soruşturma konusudur. Ancak kendi ülkesinde yasak olduğu için yapamadığı gizli kamera çekimlerini oryantalist bir bakış açısıyla Türkiye'de yapan Sarah Ferguson'un Türkiye'de bir infial yaratmaya çalışması Türk basınının da buna fırsat vermesi üzüntü vericidir'' sözünden bir kısım medyanın rahatsız olmasını üzülerek seyrediyorum.
İktidar partisini sevmeyebilirsiniz ama ülkemizde kaos yaratmak için gizli çekim yapanlardan yana olmak ile vatana ihanet etmiş sayılırsınız.
Hem Nimet Çubukçu hanımefendinin Bahçelievler Çocuk Esirgeme Kurumu başta olmak üzere birçok kurumun iyileşmesinde büyük emekleri olduğunu görerek yaşayan gazetecilerdenim.
Lakin bu kurumlarda önceden bizim gazetelerimizde yazamayacağımız kadar ahlaksız olaylar cereyan etmekte ve kız yurtlarımızda yaşanan olayları emniyet ile bakanlıklar nezdinde paylaşıyorduk.
Lakin şimdi ise durum farklı ve buralarda kötü olaylar göremiyoruz. Aksaklık gördüğümüz kurumlarımız var ise, ihbar mekanizmalarını çalıştırmalı ve aksaklıkları yöneticilere bildirmeliyiz. Yöneticiler bildirimlerinizi çözüme ulaştırmıyor iseler gazetelerimizin bu konuda kapıları sonuna kadar sizlere açıktır.
Biz kurumlarımızı düzeltmez isek elin İngiliz'i gelir ve gizli çekimlerle güzel ülkemizi karalama kampanyasının fitilini ateşler.
Şimdi penci dü Sarah hanımefendiye soruyorum; Ahlaksızlık içerisinde yüzen İngiltere'ye bizim Bakanımız Nimet Çubukçu gitse ve gizli çekimlerle ahlaksızlıklarınızı ve dünyayı sömüren barbarlıklarınızı konu alan bir belgesel hazırlaması için usta araştırmacı gazetecilerimizden Can Dündar'a bu çekimler ile belgeleri verse ne hissedersiniz? İngiltere halkı ve kraliyet ailesi olarak sorarım size?
Bizim gibi birbirinizi suçlamazsınız ve İngiliz yetkililerinin konuştuklarını çarpıtarak yaylım ateşine tutmazsınız biliriz...
İlk önce tepkilerinizi toplu halde verir, hatta soğuk savaş ilan eder ve en yakın zamanda kin kusarcasına zarar verme projeleri geliştirirsiniz.
Penci dü Sarah, Bakanımız Nimet Çubukçu'nun dediği gibi, Türkiye-AB İlerleme Raporu'nun açıklanacağı bir dönemde, AB üyeliğimize karşı çıkmasından, ''İstanbul'a turist olarak gitmeyin'' çağrısına kadar Türkiye'yi karalama kampanyasının içinde bırakmaya çalıştığı bu hadisede art niyetli olduğu aşikârdır.
fyildirim@ogunhaber.com
CRA-12.Kasım.2008 Çarşamba - 17:02
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.