Elçiye Zeval Olmaz
PKK teröründen Türklerin çok çektiğini fakat Kürtlerin çok daha fazlasını çektiğini dile getirmesi ile Kürtlerin, hatta dağdaki PKK'lının büyük ekseriyetinin bıktığı söylemleriyle tanıdığım Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkanı Şerafettin Elçi programa Ankara stüdyosundan canlı bağlantı ile katıldı.
Şerafettin Elçi, Kıbrıs'ta yaşayan Türklerin Rum yönetiminde yaşamasına katlanamayanların, Kıbrıs Türkleri ile Rum kesimini bir toplum değil, iki ayrı ülke, iki ayrı toplum gördüklerini, fakat söz konusu Türkiye'den ayrılmadan haklarını isteyen Kürtler olduğu zaman birilerinin hemen insanlık dersi vermeye çalıştığını söyledi.
Kıbrıs Türkleri için gösterilen hassasiyetin, en uygun sistem olan federatif sistem talebi olan Kürtlere de gösterilmesinin gerekli olduğunu söyleyen Elçi, Kürtlerin taleplerine ve sorunlarının çözümüne hayır denmesine bir anlam veremediğini belirtti.
Şerafettin Elçi Kıbrıs Türkleri ile Rumlar arasında ne dini, ne milli, ne gelenek, nede görenek konusunda hiçbir ortak payda olmadığını bildiği halde nasıl Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan Çerkez'i, Laz'ı, Pomağı,Alevi'si, Sünni'si ile beraberce yaşayan Kürtleri hangi düşünce ile kimin karşısında RUM devleti ile eşdeğer görüyor? Kıbrıs Türkü ile Rumlar stratejisini, Kürtler ile Türkiye Cumhuriyeti benzetmesini hangi teze göre aynı kefeye koydu.
Bu benzetmeyi canı gönülden yapma gayreti içerisinde olanlara en güzel cevabı esasında geçtiğimiz hafta Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile karşılaştığı markette Başbuğ'a Kürtçe dua eden 60 yaşındaki Meryem Sidar ninemiz vermiştir.
Kıbrıslı bir ninemizin RUM Genelkurmay başkanını gördüğü zaman Genelkurmay başkanına TÜRKÇE hayır dua ettiğini düşünebilir misiniz? Devletin Türklük ideolojisi üzerine kurulu olan resmi ideolojisini terk edilmedikçe, Türk-Kürt eşitliğinden bahsetmek o kadar abes ki! sözlerinin sahibi olan Elçi'den bu ifadeleri duymak beni şaşırtmadı. Çünkü Türk isminin olduğu her şey ile birilerinin sorunu var.
Programda Diyarbakır'dan katılan bir konuşmacı ise, Kürtleri kim temsil ediyor söylemlerinin sıkça seslendirildiğini belirtti.
Bu sorunun cevabını ise, ''Kürtler kime oy verdiyse o parti temsil etmektedir.
Yani her partiye oy verdiklerinden dolayı tüm partiler Kürtleri temsil etmektedir. Birilerinin Kürtleri,iyi Kürt kötü Kürt gibi ayırmaları yanıltıcı bir davranıştır'' diyerek açıkladı.
DTP ile Ak Parti'nin birbiriyle anlaşmasının gerekli olduğunu vurgulayarak hem Kürt sorununun hem de başörtü sorununun bu birlikte ile çözüleceğini söyleyen katılımcı gerçekten programın ikinci gafının baş aktörü olmayı becerdi.
Türkiye Cumhuriyeti halkıyız hep beraber kardeşçe yaşıyoruz düşüncemize karşın hala Bizans oyunları ile kaleyi içeriden yıkmak için dış güçlerin maşası olma yolunda ilerleme gayreti içerisindesiniz. Sizin rejim ile sorununuz var biliyoruz ama lütfen aklınızı başınıza alınız.
Biz bu ülkede sorunlarla ve sorun çıkartanlar ile yaşamaya alıştık ve artık bu gibi olaylara karşı bağışıklık kazandık.
Ak Parti bizim sorunlarımızı halletmek için bu ülkenin zeminine dinamit koymak için zaman kollayanlar ile birlikte hareket edecek siyasi bir misyona sahip bir parti değildir.
O düşünce de olacak bir partiye de Türküyle, Kürdiyle, Lazıyla, Çerkez'iyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle tüm Türkiye halkı iktidarı nasip etmemiştir ve bundan sonra da etmeyecektir.
Ancak ve ancak üç beş kişi halkın kafasını karıştırarak tesadüfen meclise girerler ve eylem olsun adına genel kurul salonunda sabaha kadar otururlar.
Ama o birilerinin yargılanmasına neden olan ceylan derisi koltuklar birilerinin sabaha kadar üzerinde oturması ile yıpranmaz.
CRA 26.Nisan.2009 Pazar - 13:44:00
Gazete baskısı için tıklayınız..
Şerafettin Elçi, Kıbrıs'ta yaşayan Türklerin Rum yönetiminde yaşamasına katlanamayanların, Kıbrıs Türkleri ile Rum kesimini bir toplum değil, iki ayrı ülke, iki ayrı toplum gördüklerini, fakat söz konusu Türkiye'den ayrılmadan haklarını isteyen Kürtler olduğu zaman birilerinin hemen insanlık dersi vermeye çalıştığını söyledi.
Kıbrıs Türkleri için gösterilen hassasiyetin, en uygun sistem olan federatif sistem talebi olan Kürtlere de gösterilmesinin gerekli olduğunu söyleyen Elçi, Kürtlerin taleplerine ve sorunlarının çözümüne hayır denmesine bir anlam veremediğini belirtti.
Şerafettin Elçi Kıbrıs Türkleri ile Rumlar arasında ne dini, ne milli, ne gelenek, nede görenek konusunda hiçbir ortak payda olmadığını bildiği halde nasıl Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan Çerkez'i, Laz'ı, Pomağı,Alevi'si, Sünni'si ile beraberce yaşayan Kürtleri hangi düşünce ile kimin karşısında RUM devleti ile eşdeğer görüyor? Kıbrıs Türkü ile Rumlar stratejisini, Kürtler ile Türkiye Cumhuriyeti benzetmesini hangi teze göre aynı kefeye koydu.
Bu benzetmeyi canı gönülden yapma gayreti içerisinde olanlara en güzel cevabı esasında geçtiğimiz hafta Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile karşılaştığı markette Başbuğ'a Kürtçe dua eden 60 yaşındaki Meryem Sidar ninemiz vermiştir.
Kıbrıslı bir ninemizin RUM Genelkurmay başkanını gördüğü zaman Genelkurmay başkanına TÜRKÇE hayır dua ettiğini düşünebilir misiniz? Devletin Türklük ideolojisi üzerine kurulu olan resmi ideolojisini terk edilmedikçe, Türk-Kürt eşitliğinden bahsetmek o kadar abes ki! sözlerinin sahibi olan Elçi'den bu ifadeleri duymak beni şaşırtmadı. Çünkü Türk isminin olduğu her şey ile birilerinin sorunu var.
Programda Diyarbakır'dan katılan bir konuşmacı ise, Kürtleri kim temsil ediyor söylemlerinin sıkça seslendirildiğini belirtti.
Bu sorunun cevabını ise, ''Kürtler kime oy verdiyse o parti temsil etmektedir.
Yani her partiye oy verdiklerinden dolayı tüm partiler Kürtleri temsil etmektedir. Birilerinin Kürtleri,iyi Kürt kötü Kürt gibi ayırmaları yanıltıcı bir davranıştır'' diyerek açıkladı.
DTP ile Ak Parti'nin birbiriyle anlaşmasının gerekli olduğunu vurgulayarak hem Kürt sorununun hem de başörtü sorununun bu birlikte ile çözüleceğini söyleyen katılımcı gerçekten programın ikinci gafının baş aktörü olmayı becerdi.
Türkiye Cumhuriyeti halkıyız hep beraber kardeşçe yaşıyoruz düşüncemize karşın hala Bizans oyunları ile kaleyi içeriden yıkmak için dış güçlerin maşası olma yolunda ilerleme gayreti içerisindesiniz. Sizin rejim ile sorununuz var biliyoruz ama lütfen aklınızı başınıza alınız.
Biz bu ülkede sorunlarla ve sorun çıkartanlar ile yaşamaya alıştık ve artık bu gibi olaylara karşı bağışıklık kazandık.
Ak Parti bizim sorunlarımızı halletmek için bu ülkenin zeminine dinamit koymak için zaman kollayanlar ile birlikte hareket edecek siyasi bir misyona sahip bir parti değildir.
O düşünce de olacak bir partiye de Türküyle, Kürdiyle, Lazıyla, Çerkez'iyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle tüm Türkiye halkı iktidarı nasip etmemiştir ve bundan sonra da etmeyecektir.
Ancak ve ancak üç beş kişi halkın kafasını karıştırarak tesadüfen meclise girerler ve eylem olsun adına genel kurul salonunda sabaha kadar otururlar.
Ama o birilerinin yargılanmasına neden olan ceylan derisi koltuklar birilerinin sabaha kadar üzerinde oturması ile yıpranmaz.
CRA 26.Nisan.2009 Pazar - 13:44:00
Gazete baskısı için tıklayınız..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.