Adam Gibi Adamlar Hariç
Benden yaşça büyük meslektaşlarımdan birisi ile yaptığım sohbette, meslektaşımın, ''Farklı etnik kimlikte olanlar gerçekten kovuldu mu? bunun sorusunu kendimize sormamız ve kendimizi sorgulamamız gerekiyor.
Memleketimizi çağlar gerisine itecek şeriat sevdasını da acilen bırakmalıyız'' demesi karşısında gerçekten şaşırdım.
Bu ifadeleri söylerken elinde bulunan zarif kadehten şarabını içmesine, başka bir arkadaşın rakı içmesine, bir başkasının ise alkolsüz içecek tercih etmesi kimsenin bir sevda peşinde olmadığını ortaya koyuyor idi.
Bu düşünce de olanlara ve böyle düşünenlere gerçekten üzülüyorum.
Dünya üzerinde etnik kimlik sahiplerine kapısını sonuna kadar açan Osmanlı'dan başka bir devlet Türklerden başka bir millet var mıdır acaba sorarım size?
Osmanlı'dan kalan bu mirası aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti olarak devir aldık ve nerede bir vahşet var ise o vahşetten kaçanlara sınır kapılarımızı sonuna kadar açtık. Saddam zulmünden kaçanları kardeş bildik bağrımıza bastık.
Afganistan savaşından kaçan Afgan kardeşlerimize de aynı şekilde sahip çıktık. Hem sınır hem gönül kapılarımızı açtığımız etnik grupları saysak buraya sığdıramayız.
Farklı etnik gruptan olan kimse ama kimse ülkemizden kovulmamıştır. Bu tarzda düşünenler ise gaflet ve dalalet içerisindedirler.
Avusturya'nın başkenti Viyana'da düzenlenen ''Türk Günü Yürüyüşü''ne katılan Türklerin üzerine yol kenarındaki apartmanlardan insan pisliği, patates ve içi su dolu bir poşet atılmasını görmezden gelenler nasıl oluyor da bu tarz düşünceler içerisine giriyorlar şaşırıyorum.
Bir yabancı grup istiklal caddesinde yürüyüş yaparken başlarından aşağı pislik atsak acaba ne olurdu?
Şehitlerimiz için bir dakikalık saygı duruşunun ardından Türk ve Avusturya milli marşları çalınıyor ve ardından katılımcılar, önceden belirlenen güzergâhta 5 kilometre boyunca sürecek yürüyüşe geçiyorlar.
Yürüyüşe katılanlar Atatürk posteri ile Türkiye, KKTC ve Azerbaycan bayrakları taşıyor.
Protesto gösterisi değil yani sevgi gösterisi için yürüyorlar.
Bu edepsizlikte bulunanlar camdan sarkarak, kalabalığa doğru zafer işareti yapıyor.
Farklı etnik kimlikte olanlar gerçekten kovuldu mu? bunun sorusunu kendimize sormamız lazım düşüncesinde bulunanların, Viyana'da 2 bin kadar Türkün yürümesini çekemeyenlerden bence hiçbir farkı yoktur.
Herkes ülkemize yapılan her türlü saldırı ve çamur atma girişimlerinde bulunanların tarafında çanak tutmak moda, milliyetçilik ise demode oldu. (adam gibi adamlar hariç) Bizim milliyetçiliğimiz, Türk tarihinin binlerce yılda doğurduğu sosyal bir neticedir.
Binlerce yıllık hayatın kaynaştırdığı, her bakımdan birleştirdiği insan topluluklarının bu netice içinde yaşaması, onun nimetlerini gördüğü için milliyeti muhafaza uğrunda her fedakârlığa hazır bulunması da gayet normaldir.
Yani Milliyetçiliği demode göstermeye çalışanlar bu duygudan noksan kalmıştır.
Milliyet duygusu bu kadar kuvvetli olmasaydı tarihin korkunç bozgunlarını gören milletlerin hemen dağılması gerekirdi.
Ben 10 yaşındaki oğlumu bu duygudan noksan olmaması için siyasi parti sevgisiyle değil, vatan sevgisiyle donatmak için çalışıyorum.
Bize yalnız dans etmesini, iyi giyinmesini, kur yapmasını ve âşık olmasını bilen gencin lüzumu yoktur.
Bize bugün mesleğinde usanmadan çalışacak, yarın hudutta göz kırpmadan ölebilecek genç lazımdır.
Hüseyin Nihal Atsız
CRA 08.Haziran.2009 Pazartesi - 06:03:00
Gazete baskısı için tıklayınız..
Memleketimizi çağlar gerisine itecek şeriat sevdasını da acilen bırakmalıyız'' demesi karşısında gerçekten şaşırdım.
Bu ifadeleri söylerken elinde bulunan zarif kadehten şarabını içmesine, başka bir arkadaşın rakı içmesine, bir başkasının ise alkolsüz içecek tercih etmesi kimsenin bir sevda peşinde olmadığını ortaya koyuyor idi.
Bu düşünce de olanlara ve böyle düşünenlere gerçekten üzülüyorum.
Dünya üzerinde etnik kimlik sahiplerine kapısını sonuna kadar açan Osmanlı'dan başka bir devlet Türklerden başka bir millet var mıdır acaba sorarım size?
Osmanlı'dan kalan bu mirası aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti olarak devir aldık ve nerede bir vahşet var ise o vahşetten kaçanlara sınır kapılarımızı sonuna kadar açtık. Saddam zulmünden kaçanları kardeş bildik bağrımıza bastık.
Afganistan savaşından kaçan Afgan kardeşlerimize de aynı şekilde sahip çıktık. Hem sınır hem gönül kapılarımızı açtığımız etnik grupları saysak buraya sığdıramayız.
Farklı etnik gruptan olan kimse ama kimse ülkemizden kovulmamıştır. Bu tarzda düşünenler ise gaflet ve dalalet içerisindedirler.
Avusturya'nın başkenti Viyana'da düzenlenen ''Türk Günü Yürüyüşü''ne katılan Türklerin üzerine yol kenarındaki apartmanlardan insan pisliği, patates ve içi su dolu bir poşet atılmasını görmezden gelenler nasıl oluyor da bu tarz düşünceler içerisine giriyorlar şaşırıyorum.
Bir yabancı grup istiklal caddesinde yürüyüş yaparken başlarından aşağı pislik atsak acaba ne olurdu?
Şehitlerimiz için bir dakikalık saygı duruşunun ardından Türk ve Avusturya milli marşları çalınıyor ve ardından katılımcılar, önceden belirlenen güzergâhta 5 kilometre boyunca sürecek yürüyüşe geçiyorlar.
Yürüyüşe katılanlar Atatürk posteri ile Türkiye, KKTC ve Azerbaycan bayrakları taşıyor.
Protesto gösterisi değil yani sevgi gösterisi için yürüyorlar.
Bu edepsizlikte bulunanlar camdan sarkarak, kalabalığa doğru zafer işareti yapıyor.
Farklı etnik kimlikte olanlar gerçekten kovuldu mu? bunun sorusunu kendimize sormamız lazım düşüncesinde bulunanların, Viyana'da 2 bin kadar Türkün yürümesini çekemeyenlerden bence hiçbir farkı yoktur.
Herkes ülkemize yapılan her türlü saldırı ve çamur atma girişimlerinde bulunanların tarafında çanak tutmak moda, milliyetçilik ise demode oldu. (adam gibi adamlar hariç) Bizim milliyetçiliğimiz, Türk tarihinin binlerce yılda doğurduğu sosyal bir neticedir.
Binlerce yıllık hayatın kaynaştırdığı, her bakımdan birleştirdiği insan topluluklarının bu netice içinde yaşaması, onun nimetlerini gördüğü için milliyeti muhafaza uğrunda her fedakârlığa hazır bulunması da gayet normaldir.
Yani Milliyetçiliği demode göstermeye çalışanlar bu duygudan noksan kalmıştır.
Milliyet duygusu bu kadar kuvvetli olmasaydı tarihin korkunç bozgunlarını gören milletlerin hemen dağılması gerekirdi.
Ben 10 yaşındaki oğlumu bu duygudan noksan olmaması için siyasi parti sevgisiyle değil, vatan sevgisiyle donatmak için çalışıyorum.
Bize yalnız dans etmesini, iyi giyinmesini, kur yapmasını ve âşık olmasını bilen gencin lüzumu yoktur.
Bize bugün mesleğinde usanmadan çalışacak, yarın hudutta göz kırpmadan ölebilecek genç lazımdır.
Hüseyin Nihal Atsız
CRA 08.Haziran.2009 Pazartesi - 06:03:00
Gazete baskısı için tıklayınız..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.