Zavallı Ankara; Artık acımıyorum sana!
Zavallı Ankara,
Güneşin bile artık kapkara.
Öyle bir haldesin ki;
Baharın kışa yenildi,
Mevsimlerinin aklı şaştı,
Hele bir bak; nereden nereye geldin!..
Güya, hep yendin,
Yine ve yeniden, defalarca yendin.
Sonuç; aslında yenildin,
Hem de kendine yenildin,
Yenmenin hevesine yenildin!..
Dediğin her şeyi, bizlere dedin,
Kendi dediğini hiç dinlemedin,
Yemeye gelince, hep kendin yedin,
Kaderin üstünde bir kader var dedin,
Farkında değilsin; kadere yenildin!
Zavallı Ankara,
Acıyorum sana…
Kadınların perişan,
Erkeklerin hüsran içinde,
Çocukların solgun,
Yaşlıların ölüm özleminde!
Ankara!
Sen öyle bir haldesin ki;
Nasipleniyor karanlığından; yurdun en ücra yeri,
Senden bulaşıyor baldıran zehri…
Duymuyorsun artık,
Kör ve sağır gibisin,
İnsanın gülmüyor, biçare halde,
Hani başkent! ne yapıyor ve nerede!..
Artık, sana kızmıyorum bile,
Girdaptasın, zavallısın, göremiyorsun,
Ne desem nafile,
Biliyorum; zaten, inanmazsın bana,
Ama öyle bir haldesin ki;
Beynin zorda, ruhun yara, aydınlığın en kara!..
Zavallı Ankara,
Aslında, acımıyorum da sana,
Kendin ettin ve ettiğini buluyorsun,
Eleştirdiğini yapıyor,
Yaptıklarınla, ötekiler gibi oluyorsun!..
Ah çok yazık,
Farkında bile değilsin ama ötekileşmedesin!
Unutma Ankara,
Ötekileşen küçülür,
Küçülen hırçınlaşır,
Hırçınlıksa kaybettirir,
Seni sana kurt ettirir,
Birbirine düşürtür,
Yanındakini yedirtir,
Ve, eritir...
Eriyen ne olur bilir misin,
Su olur, buhar olur,
Dumanlaşır uçar gider,
Ve kaybolup gider, yitikleşir!
Halin hal değil,
Hal-i pür melalin budur Ankara…
Zavallı Ankara,
Sadece bir başkentsin, Tanrı değilsin,
Tanrı'nın nimet verdiğiydin,
"Hadi kulum" demişti sana,
Devlet Kuşu konmuştu başına…
Ama sen ne ettin?
Verene de, devlete de kuşa da körlük ettin!
Mağrurlandın, kibre daldın,
Kesretin batağına saplandın,
Aldandın, kendi kendine kandın,
Kazık attın,
Mağdur ettin,
Ahhh, her şeye yazık ettin!
Zavallı Ankara,
Sen bu hallere düşecek şehir miydin,
Halbuki ümidin bittiği yerde,
Karanlığa kurşun atan,
Mum olup aydınlatan,
784 bin km kareye, ışık saçandın!
Sen, cepheden cepheye koşan,
Engelleri aşandın.
Her mağdura ulaşan,
Mazluma, adalet ulaştırandın!
Zavallı Ankara,
Artık acımıyorum sana.
Aklın para, fikrin para,
Zikrin olmuş kapkara,
Her yanın ayrı maskara,
Halkın paramparça,
Sen ise, durma hep harca…
Hudutların zifiri kara,
Gelen geçiyor,
Gelemeyen, hayalini kuruyor.
Vatandaşlık bir ev fiyatına,
Vatandaşsa kendi yurdunda parya,
Bu kadar mı basit, bu kadar mı ucuz ey Ankara!..
Ama unutma,
Karanlığın en yoğun olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu zamandır.
Sen istemesen de,
Engellemek istesen de,
"Allah var gam yok",
Gün batıyor, gün doğuyor,
Zaman durmuyor; hep deveran ediyor,
Ve kaderse?
Huyu kurumasın; kuralı işletiyor, ağlarını örüyor!..
Ankara,
Acınası en kara…
Celladına aşık bir acuze gibi
Ölü toprağı serpilmişçesine,
Boynunu uzatsa da bir kısım millet;
Yine de şafak söker,
Sen istemesen de, sökecektir elbet!..
Zavallı Ankara,
Hep çınlardı afakında;
"Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır"
Benden sana nasihat,
Bunu da sakın unutma!..
Güneşin bile artık kapkara.
Öyle bir haldesin ki;
Baharın kışa yenildi,
Mevsimlerinin aklı şaştı,
Hele bir bak; nereden nereye geldin!..
Güya, hep yendin,
Yine ve yeniden, defalarca yendin.
Sonuç; aslında yenildin,
Hem de kendine yenildin,
Yenmenin hevesine yenildin!..
Dediğin her şeyi, bizlere dedin,
Kendi dediğini hiç dinlemedin,
Yemeye gelince, hep kendin yedin,
Kaderin üstünde bir kader var dedin,
Farkında değilsin; kadere yenildin!
Zavallı Ankara,
Acıyorum sana…
Kadınların perişan,
Erkeklerin hüsran içinde,
Çocukların solgun,
Yaşlıların ölüm özleminde!
Ankara!
Sen öyle bir haldesin ki;
Nasipleniyor karanlığından; yurdun en ücra yeri,
Senden bulaşıyor baldıran zehri…
Duymuyorsun artık,
Kör ve sağır gibisin,
İnsanın gülmüyor, biçare halde,
Hani başkent! ne yapıyor ve nerede!..
Artık, sana kızmıyorum bile,
Girdaptasın, zavallısın, göremiyorsun,
Ne desem nafile,
Biliyorum; zaten, inanmazsın bana,
Ama öyle bir haldesin ki;
Beynin zorda, ruhun yara, aydınlığın en kara!..
Zavallı Ankara,
Aslında, acımıyorum da sana,
Kendin ettin ve ettiğini buluyorsun,
Eleştirdiğini yapıyor,
Yaptıklarınla, ötekiler gibi oluyorsun!..
Ah çok yazık,
Farkında bile değilsin ama ötekileşmedesin!
Unutma Ankara,
Ötekileşen küçülür,
Küçülen hırçınlaşır,
Hırçınlıksa kaybettirir,
Seni sana kurt ettirir,
Birbirine düşürtür,
Yanındakini yedirtir,
Ve, eritir...
Eriyen ne olur bilir misin,
Su olur, buhar olur,
Dumanlaşır uçar gider,
Ve kaybolup gider, yitikleşir!
Halin hal değil,
Hal-i pür melalin budur Ankara…
Zavallı Ankara,
Sadece bir başkentsin, Tanrı değilsin,
Tanrı'nın nimet verdiğiydin,
"Hadi kulum" demişti sana,
Devlet Kuşu konmuştu başına…
Ama sen ne ettin?
Verene de, devlete de kuşa da körlük ettin!
Mağrurlandın, kibre daldın,
Kesretin batağına saplandın,
Aldandın, kendi kendine kandın,
Kazık attın,
Mağdur ettin,
Ahhh, her şeye yazık ettin!
Zavallı Ankara,
Sen bu hallere düşecek şehir miydin,
Halbuki ümidin bittiği yerde,
Karanlığa kurşun atan,
Mum olup aydınlatan,
784 bin km kareye, ışık saçandın!
Sen, cepheden cepheye koşan,
Engelleri aşandın.
Her mağdura ulaşan,
Mazluma, adalet ulaştırandın!
Zavallı Ankara,
Artık acımıyorum sana.
Aklın para, fikrin para,
Zikrin olmuş kapkara,
Her yanın ayrı maskara,
Halkın paramparça,
Sen ise, durma hep harca…
Hudutların zifiri kara,
Gelen geçiyor,
Gelemeyen, hayalini kuruyor.
Vatandaşlık bir ev fiyatına,
Vatandaşsa kendi yurdunda parya,
Bu kadar mı basit, bu kadar mı ucuz ey Ankara!..
Ama unutma,
Karanlığın en yoğun olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu zamandır.
Sen istemesen de,
Engellemek istesen de,
"Allah var gam yok",
Gün batıyor, gün doğuyor,
Zaman durmuyor; hep deveran ediyor,
Ve kaderse?
Huyu kurumasın; kuralı işletiyor, ağlarını örüyor!..
Ankara,
Acınası en kara…
Celladına aşık bir acuze gibi
Ölü toprağı serpilmişçesine,
Boynunu uzatsa da bir kısım millet;
Yine de şafak söker,
Sen istemesen de, sökecektir elbet!..
Zavallı Ankara,
Hep çınlardı afakında;
"Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır"
Benden sana nasihat,
Bunu da sakın unutma!..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Egemen Tuna