Erkan Yılmaz

Erkan Yılmaz

Yağmur duası: İşimiz Allah'a mı kaldı!..

Yağmur duası: İşimiz Allah'a mı kaldı!..
Yangın bir türlü söndürülemiyor,
Neden?
Ben bilmiyorum,
Sen de bilmiyorsun, o da bilmiyor!..
Daha ötesi; ne oluyor, ne yanmıyor, nereler yanmıyor bilmiyoruz.

Yok arkadaş yok,
Bir bilinmezlikler girdabındayız.
Bilmesi gerekenler,
Bilme görevindekiler,
Öngörme konumundakiler de bilmiyor!..

Hadi ben cahil bir vatandaşım ve bilmiyorum,
Sen zır cahilsin, bilmiyorsun,
Öteki, ötekileştirildiği için bilmiyor,
Peki arkadaş; yetkili ve sorumlu konumda olan "şuur-bilinç-akıl ve mükemmeliyet" noktasındaki muhterem ve mübarekler neden bilmiyor!..

NTV diye bir haber kanalı var,
Bak, onu bilirsiniz…
Yanmış-bitmiş-fasulye sırıkları gibi kupkuru kalmış ağaçların olduğu binlerce hektar yanmış alanın bir fotoğrafını gösteriyor ve diyor ki;
"İşte söndürülen alanların hali…"

Söndürülen mi!..
Yani, o bölgede yangın söndürülmüş de sönmüş; öyle mi!..
Yeniden düşün istersen sevgili NTV; yanacak bir şey kalmadığı için sönmüş olmasın!..

Gündoğmuş Belediye Başkanı konuşuyor,
Ulvi Kurum TOKİ'nin, evleri yanan vatandaşlara yapacağı evlerden bahsediyor.
Muhterem, yangını-mangını unutup, "bu evler öyle güzel öyle güzel olacak ki…" diye, kendini kaptırıp giderken;
"Çok eski evi olan vatandaşlar keşke bizim de evimiz yansaydı diyecekler" deyiveriyor.

Şaşırdım mı,
Hayır!..
Ama, bir şeyi de çok merak ettim.
Karşılaşsam sorar, merakımı gidermek isterdim.

"Peki Sayın Başkan,
Termik Santral de yandı ya…
Bölgede termik santrali olan ve yanma şansına eremeyen(!) diğer santral sahipleri, "keşke bizim santralimiz de yansaydı" diyecekler mi!.."

Bu arada, hala aklım almıyor,
Yangın, yanan Termik Santrale göstere göstere,
Önceden haber vererek,
Ve adeta, "hazırlıklı ol; birkaç güne geliyorum.." diyerek geldi ve yaktı.
Ve, ne hikmetse kömür depolarını yakmadı; sadece "çok eski" olan santral kısmını yaktı!..
Kader işte(!), ne yaparsın!..

Bir de, "yangını söndürememe sorumlusu arama" arayışımız var.
Henüz neticelenmedi.
Bu konudaki "engin-derin ve üstün gayretlerimiz" devam ediyor.
Ama geldiğimiz an itibariyle, sanki "söndüremeyen sorumlu" bulundu ve "bölge belediyeleri" olduğu netleşmeye başladı.

6831 sayılı Orman Kanunu'nda "Orman yangınlarını söndürmek görevi Tarım ve Orman Bakanlığına aittir" hükmünü boş verin,
Orman Genel Müdürlüğü'nün 2021 yılı helikopter alımı için "1000 TL" ödenek ayırmasını da boş verin,
Hazreti Ömer'in "Dicle kenarında bir kuzuyu kurt kapsa, Allah onu Ömer'den sorar…" yaklaşımını ise unutup gidin!..

Siz, yangın olan bölgelerdeki belediyelerin hangi partili olduğuna dikkat kesilin!..
Neden?
Yangınların olduğu yerdeki belediyelerin hemen hepsi CHP'li ve "başka suçlu aramaya ne hacet!.."

Aklıma bir soru geliyor;
Acaba, belediyeler muhalefette olursa, Türk Devleti'nin uhdesinde kamu kurumu sayılmıyor mu?
5393 Sayılı Belediyeler Kanunu'na baktım.
"Karar organı, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idari ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi" olarak tanımlanmış.
Ben demiyorum; kanun böyle diyor.
"İktidar partisinden olursa kamu tüzel kişisi, değilse değil" demiyor!..

Son olarak;
Dikkatimi çeken, sürekli dillendirilen ve bana oldukça manidar gelen bir klişe var.
"…Yanan orman arazilerinin yapılaşmaya açılması hukuken mümkün değil…"
Evet, amenna; "hukuken" mümkün değil…
Daha önceleri de, "hukuken mümkün değil"di.
"Ama- galiba-sanırsam, mümkün değil"liğiyle kaldı…

Unutmadan;
Bir de yangından dolayı "yağmur duasına" çıkanlar varmış.
Allah'ım, ya rabbim!..
Gel de çıldırma…

Aklıma bir anekdot geldi;
"Kadının devesi uyuz olmuş.
Gün be gün erimekte.
Kadın panikte ve ne yapacağını bilmez halde…
Sürekli dua edip, Allah'tan devesini kurtarmasını diler.
Ama deve iyileşmez; kötüleşmeye devam eder.
Kadının iki gözü iki çeşme; sürekli ağlar.

Peygamber sahabeleriyle oradan geçerken, el açıp dua eden ve hem de ağlayan kadını görür.
"Neden ağlıyorsun" diye sorar.
"Devem için ağlıyorum ve hastalandığından beri sürekli dua ediyorum ama duam kabul olmuyor ve devem bir türlü düzelmiyor".

Peygamberimiz;
"Kabul olmasını istiyorsan, duana biraz katran kat" der.
Kadının aklı başına gelir ve hemen komşularından bulduğu katranı devesine sürer.
Sonra dua etmeye başlar.
Katranın etkisiyle mikroplar ölmeye ve deve iyileşmeye başlar…"

Kıssadan Hisse bağlamında bakarsak;
Yağmur duasına çıkan pek muhteremlere, Allah sormaz mı;
"Yangının sönmesi için ne yaptınız,
Hangi çareye başvurdunuz,
Nasıl bir çaba sarf ediyorsunuz,
Yoksa hiçbir halt etmeden bana mı geldiniz,
Hangi yüzle geldiniz…
Hadi oradan; sıkışınca bana gelmeyin,
Gidin sebepleri yerine getirin,
Çalışın ve yangının sönmesi için gerekenleri yapın,
Duanıza çaba ve gayret katıp öyle gelin,
Öyle gelin ki; ben de size yağmur vereyim!.."

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • bahismagufabu
    ALLAHIN vermediğini zaten kul alamazda yapamazda
  • ege
    Kaleminize sağlık...
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı