Parti, yeni oluşumlara ve ölü doğumlara gebe, “paralel” bir partinin kucağına doğru sürüklenmekte...

CHP’nin başındaki “zat” kırdığı potlarla, ettiği küfürlerle, tutarsız söylemleriyle, otorite zayıflığı ve çapsız bakış açısıyla ne parti içinde söz geçirebilmekte ne de halka nüfuz edebilmektedir. Atatürk’ün kurduğu parti HDP’lileşmekte ve hızla millilikten uzaklaşmaktadır.

MHP’deki açık yara CHP’de iç kanama olarak tezahür etmektedir.

HDP ise bir yandan Kandil’in, bir yandan içerdeki PKK’lı çapulcu alçakların kan kaybedişlerini  gördükçe ve dokunulmazlık zırhlarının kalkacağı korkularıyla kaypak bir münafık gibi söylem değiştirip durmaktadır. Terörü şehirlere indirme silahları geri tepmiş, siyaseten ve halk desteği açısından Kürt bölgelerinde bile ciddi kan kaybı içindeler…

FETÖ ise mali ve insan kaynaklarını bir bir kaybetmekte, devlete ve millete ihanetin bedelini çok ağır ödemektedir.

Her geçen gün Anadolu’daki tarihsel devlet geleneğini hafife almaktan dolayı, yavaş gibi görünse de kadim sillesini yemeye devam edecektir.

Gizli oluşumlarına devam etse de elebaşı tetikçileri ve kurumlarıyla birlikte çökmeye yüz tutmuş ve son tahlilde mülayim ve mütedeyyin kisveli maske düşmüş, gerçek yüzleri, samimiyetsizlik ve sinsi devlet düşmanlıkları görülmeye başlamıştır.

Artık “cemaat” kavramının manevi anlamsal içeriğini kullanarak insanların “himmet” ve yardım duygusunu sömürenlerin ne olduğunu, herkes müşahede etmektedir. Önümüzdeki günler bu örgüt açısından çok şeylere gebe gibi görünmektedir.

Diğer yandan
Mimarlar ve Mühendisler Odası, 
Barolar Birliği, 
Tabipler Birliği, 
Aşırı sol oluşumlar, 
Gezici güruh, 
Bir kısım Akademisyen müsveddeleri, 
Dış bağlantılı Batı sevici yerli ajanlar 

Ve bunların işbirlikçi medyası tüm gücüyle hükümete kara çalmaya devam ediyor…

Dışarıda ise,
Tarihi İslam düşmanlığını tescilleyen Rusya  ve onun çağdaş Hitler’i lideri Putin,

Güneyde (Suriye’de) Müslüman görünümlü İsrail Maşası Baas Rejimi ve Esed mezalimi,

Dost mu düşman mı olduğu belli olmayan yanar döner İran yönetimi,

Kuzeyde terör sevici, iki yüzlü ve menfaatperest, İslamafobik Avrupa ve korkak liderleri,

Bölücü terör örgütü PYD’yi legal müttefik kabul eden, bölgenin huzuruna destek yerine köstek olan ve gizlice İslam kanı akmasından haz alan büyük vampirler Amerika ve İngiltere...

Bütün bunlar içinde Erdoğan ve Hükümet’in çalışması ise;
Dünya çapında milli ve yerli projeler, 
Seçim vaatlerinin gerçekleştirilmesi, 
Güneydoğu’da ve sınır ötesinde askeri operasyonlar, 
FETÖ’ye yönelik operasyonlar, 
Dost görünen düşman devletlerle stratejik mücadeleler, 
İslam Birliği çalışmaları, 

Ve yukarıda adı zikredilen ihanet şebekelerine karşı mücadeleyle geçen yoğun bir mesai… 

Tepeden kuşbakışı kamera çekimiyle işte ülkem ve etrafı…
Eleştirenler, çamur atanlar, zulme sessiz kalanlar, zalimin yanında olanlar; hükümete ve Erdoğan’a kusur bulurken lütfen bu manzarayı göz önünde bulundurup ellerini vicdanlarına koysunlar ve öyle konuşsunlar…

Hayırla kalın…