Silkin ve kendine gel; Zafer kazandık, olduk muzaffer!
Acaba diyorum,
Bilinçaltımız yenilgi piskozuyla mı dolu,
Kazanmak, yenmek, galip gelmek konusunda derin bir komplekse mi sahibiz de; her şeye zafercilik algısıyla bakıyoruz.
"Bu muhtıra diplomatik bir zaferdir"
NATO zirvesi sonrası böyle diyor Cumhurbaşkanı…
Ne için?
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine onay verirken yapılan mutabakat için…
Gerçekten soruyorum; bunun nesi zafer?
Ben anlamamış olabilirim; lütfen, anlayan varsa ve bu mutabakatın, neden zafer olduğunu görebilen varsa bana da söylesin.
"Türkiye için başarılı bir diplomasiydi,
Görüşmeler verimli geçti,
Ülkemizin menfaatlerini koruyan bir zirve oldu…" gibi, anlatılabilecek bir süreci; "zafer" olarak dile getirmeyi, bir "zafer" gibi lanse etmeyi ancak ve ancak biz yapabilirdik ve "hamdolsun" yaptık!
Sanki Madrid'de, bir şampiyona vardı da,
Şampiyon olamasak bile, İsveç ve Finlandiya'yı yendik de; bu "zafer"in sarhoşluğunu ilan edercesine…
Payeciyiz valla,
Her şeyden bir paye çıkartmakta çok mahiriz.
Bakın, aklıma ne geldi;
UEFA Avrupa Liginde Fenerbahçe ile Frankfurt aynı gruba düşmüştü.
Biz gruptan çıkamamıştık.
Sürecin sonunda ise Frankfurt şampiyon olmuştu.
Ve biz, oradan bile bir paye çıkartabildik…
Nasıl mı?
"Bakın bakın; Şampiyon Frankfurt'un tek yenemediği takım Fenerbahçe idi" diyerek…
(Fenerbahçeliler asla alınmasın. Lafım onlara değil. Sadece ülkesel psikolojimizi ve payeci kompleksimizi örneklemek için söyledim.)
Bunu görünce,
Programından atılıp dışlandığımız F-35, yeni nesil uçak projesini hatırladım.
"Madem bizi dışladınız; bari F-16 verin ve elimizdeki F-16'ları modernize edin" demiştik de; ona bile olumlu cevap alamamıştık ya…
İşte bununla ilgili ABD Başkanı lütfetti ve destek vereceğini söyledi.
Yarın-bir gün Amerikan Kongresi onay verirse ve bu da bir zafer gibi sunulursa; inanın şaşırmam!
Sizler de şaşırmayın…
Arkadaş,
Nasıl bir zafer algımız var,
Valla, benim aklım ermedi.
Yahu, "zafer kazanmak-muzaffer olmak" söylemi, madem bu kadar mutlu ediyor ve dilimizden düşmüyor;
Bari bir kanun çıkartın ve bundan sonra Türkiye'de doğan her üç erkek çocuktan birine, "Zafer ve Muzaffer" ismi koyulacaktır deyin!
Nasılsa, her konuda ve hatta can sıkıldığında bile, hemen bir kanun veya kararname çıkartılabiliyor…
Seviyoruz ya zafer kazanmayı;
Hiç olmazsa, bu sayede doğum yoluyla zafer sahibi olur,
Kendimizi muzaffer ederiz!
Her gece bir zafer kazanır,
Her gündüz muzaffer olarak yürürüz!
Bilinçaltımız yenilgi piskozuyla mı dolu,
Kazanmak, yenmek, galip gelmek konusunda derin bir komplekse mi sahibiz de; her şeye zafercilik algısıyla bakıyoruz.
"Bu muhtıra diplomatik bir zaferdir"
NATO zirvesi sonrası böyle diyor Cumhurbaşkanı…
Ne için?
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine onay verirken yapılan mutabakat için…
Gerçekten soruyorum; bunun nesi zafer?
Ben anlamamış olabilirim; lütfen, anlayan varsa ve bu mutabakatın, neden zafer olduğunu görebilen varsa bana da söylesin.
"Türkiye için başarılı bir diplomasiydi,
Görüşmeler verimli geçti,
Ülkemizin menfaatlerini koruyan bir zirve oldu…" gibi, anlatılabilecek bir süreci; "zafer" olarak dile getirmeyi, bir "zafer" gibi lanse etmeyi ancak ve ancak biz yapabilirdik ve "hamdolsun" yaptık!
Sanki Madrid'de, bir şampiyona vardı da,
Şampiyon olamasak bile, İsveç ve Finlandiya'yı yendik de; bu "zafer"in sarhoşluğunu ilan edercesine…
Payeciyiz valla,
Her şeyden bir paye çıkartmakta çok mahiriz.
Bakın, aklıma ne geldi;
UEFA Avrupa Liginde Fenerbahçe ile Frankfurt aynı gruba düşmüştü.
Biz gruptan çıkamamıştık.
Sürecin sonunda ise Frankfurt şampiyon olmuştu.
Ve biz, oradan bile bir paye çıkartabildik…
Nasıl mı?
"Bakın bakın; Şampiyon Frankfurt'un tek yenemediği takım Fenerbahçe idi" diyerek…
(Fenerbahçeliler asla alınmasın. Lafım onlara değil. Sadece ülkesel psikolojimizi ve payeci kompleksimizi örneklemek için söyledim.)
Bunu görünce,
Programından atılıp dışlandığımız F-35, yeni nesil uçak projesini hatırladım.
"Madem bizi dışladınız; bari F-16 verin ve elimizdeki F-16'ları modernize edin" demiştik de; ona bile olumlu cevap alamamıştık ya…
İşte bununla ilgili ABD Başkanı lütfetti ve destek vereceğini söyledi.
Yarın-bir gün Amerikan Kongresi onay verirse ve bu da bir zafer gibi sunulursa; inanın şaşırmam!
Sizler de şaşırmayın…
Arkadaş,
Nasıl bir zafer algımız var,
Valla, benim aklım ermedi.
Yahu, "zafer kazanmak-muzaffer olmak" söylemi, madem bu kadar mutlu ediyor ve dilimizden düşmüyor;
Bari bir kanun çıkartın ve bundan sonra Türkiye'de doğan her üç erkek çocuktan birine, "Zafer ve Muzaffer" ismi koyulacaktır deyin!
Nasılsa, her konuda ve hatta can sıkıldığında bile, hemen bir kanun veya kararname çıkartılabiliyor…
Seviyoruz ya zafer kazanmayı;
Hiç olmazsa, bu sayede doğum yoluyla zafer sahibi olur,
Kendimizi muzaffer ederiz!
Her gece bir zafer kazanır,
Her gündüz muzaffer olarak yürürüz!
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
EDA ÇELEBİ
Hakan Demirci