Ortadoğu da aslında ne oluyor (!)
Amerika’nın ve Batı dünyasının istediği şey aslında açıktır. Bölgede Müslüman grupların çatışması, dökülen kanların Müslüman kanı olması, dökülen yaşların Müslüman gözyaşı olmasıdır. Dikkat edin Esed kendi halkından 300 bin Müslümanı katlettiğinde de Batı sesini çıkarmamıştı. Değişmeyen ezeli bir kural vardır: dünyadaki en karlı savaş taktiği düşmanlarını birbiriyle çatıştırmaktır. Bu savaşta en karlı çıkan taraf Batı’dır, bir başka deyişle; “İngiliz aklı”dır. Esefle belirtelim ki bölgedeki bu oyuna Türkiye dışında sesini gerektiği kadar yükselten başka bir devlet yoktur.
İşte bu noktada Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın şu fikirlerini tekrar hatırlatmakta fayda vardır: Ey Şii kardeşim Bağdat'ta camiyi bombaladığında kimi sevindiriyorsun, Ey Sünni kardeşim Kerbela anmalarına bomba koyduğunda kimi sevindirdiğinizi hiç düşündünüz mü? Ey IŞİD, ey PKK….; can yakarken, katliam yaparken kimleri sevindirdiğinizi hiç düşündünüz mü?
Amerika, Kobani’nin düşmesine karşı gösterdiği hassasiyeti neden Filistin’de, Felluce’de, Musul’da akan kanlar için göstermemektedir. Kobani’yle, dolayısıyla Kürtlerle Amerika’nın ne gibi bir çıkar ilişkisi vardır?
Bunun temelde iki sebebi vardır: Bölgede Kürtleri destekleyipkomşu ülkelerden kopacak topraklarla bir Kürt devletinin kurulmasını sağlamak ve bölgedeki petrol kaynaklarını Kürtlerin eliyle kullanmaya devam etmek.
Aynı zamanda Kürtleri bölgede Amerika’nın çıkarlarını koruyan bir zabıta gibi kullanmaktır. Amerika’nın IŞİD’e bu kadar erken saldırmasının sebebi de bu iki maddede yatıyor. Zira Amerika ve İngiltere, petrolün varilini 80 dolarlar mesabesinde verirken, IŞİD ele geçirdiği petrol rafinerilerinde aynı petrolü 30 dolarlar civarında pazarlıyor. Bu da bölgede Amerika’nın ve İngiltere’nin kazancını büyük oranda azaltıyor.
Amerika şunu da çok iyi biliyor ki PKK, PYD, YPG gibi terör örgütleri, istenildiğinde kendi halkını, kendi soydaşlarını düşünmeden katledebilmektedir. Bu kıyımı YPG Suriye’de, PKK Türkiye’de geçmişte gözünü kırpmadan yapmıştır. Amerika bunu da sonuna kadar kullanacak bir eğilim içinde davranmaktadır.
Meselenin esas üzücü noktalarından birisi de; Şii olsun, Sünni olsun, Kürt olsun, bu coğrafyadaki yöneticilerinin bu oyunu farkına varamamış olmaları veya öyle davranmalarıdır.
Bu satrançta Türkiye ne yapıyor, sorusunun cevabı ise; şefkatin, merhametin ne olduğunu bilmeyen ruhsuz Batı’yı hayrete düşürme derecesindedir. Türkiye tabiri caizse bölgede abilik- babalık yapmaktadır. Şii, Sünni, Kürt, Alevi, Türkmen, Arap, bu kan gölünde ne kadar mazlum varsa hepsine kucak açıyor. Ecdadından aldığı şefkat, merhamet ve hami’lik mirası, mazluma kucak açma, garibana el uzatma veraseti gereği, 2 milyon mülteciyi bağrına basmaktadır.
Türkiye kendi içindeki meselelerle birlikte Ortadoğu’da barışın tesis edilmesi, daha fazla Müslüman kanı akmaması için mücadele etmektedir. Bunun aksini kimse ispat edemez. Türkiye bu kanlı meydan muharebesinin ortasında bulunmasına rağmen haksız yere yahut çıkar elde etmek için mevzilerinden tek kurşun bile atmamıştır. Şunu herkes bilmelidir ki Türkiye eski Türkiye değildir. Yakın bir gelecekte bölge üzerindeki dengelerin kurulmasında Türkiye yön belirleyen bir aktör olacaktır. Kendi içimizde buna inanmayan muhaliflere ise sözümüz ise şudur: Gölge etmeyin başka ihsan istemez.
İşte bu noktada Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın şu fikirlerini tekrar hatırlatmakta fayda vardır: Ey Şii kardeşim Bağdat'ta camiyi bombaladığında kimi sevindiriyorsun, Ey Sünni kardeşim Kerbela anmalarına bomba koyduğunda kimi sevindirdiğinizi hiç düşündünüz mü? Ey IŞİD, ey PKK….; can yakarken, katliam yaparken kimleri sevindirdiğinizi hiç düşündünüz mü?
Amerika, Kobani’nin düşmesine karşı gösterdiği hassasiyeti neden Filistin’de, Felluce’de, Musul’da akan kanlar için göstermemektedir. Kobani’yle, dolayısıyla Kürtlerle Amerika’nın ne gibi bir çıkar ilişkisi vardır?
Bunun temelde iki sebebi vardır: Bölgede Kürtleri destekleyipkomşu ülkelerden kopacak topraklarla bir Kürt devletinin kurulmasını sağlamak ve bölgedeki petrol kaynaklarını Kürtlerin eliyle kullanmaya devam etmek.
Aynı zamanda Kürtleri bölgede Amerika’nın çıkarlarını koruyan bir zabıta gibi kullanmaktır. Amerika’nın IŞİD’e bu kadar erken saldırmasının sebebi de bu iki maddede yatıyor. Zira Amerika ve İngiltere, petrolün varilini 80 dolarlar mesabesinde verirken, IŞİD ele geçirdiği petrol rafinerilerinde aynı petrolü 30 dolarlar civarında pazarlıyor. Bu da bölgede Amerika’nın ve İngiltere’nin kazancını büyük oranda azaltıyor.
Amerika şunu da çok iyi biliyor ki PKK, PYD, YPG gibi terör örgütleri, istenildiğinde kendi halkını, kendi soydaşlarını düşünmeden katledebilmektedir. Bu kıyımı YPG Suriye’de, PKK Türkiye’de geçmişte gözünü kırpmadan yapmıştır. Amerika bunu da sonuna kadar kullanacak bir eğilim içinde davranmaktadır.
Meselenin esas üzücü noktalarından birisi de; Şii olsun, Sünni olsun, Kürt olsun, bu coğrafyadaki yöneticilerinin bu oyunu farkına varamamış olmaları veya öyle davranmalarıdır.
Bu satrançta Türkiye ne yapıyor, sorusunun cevabı ise; şefkatin, merhametin ne olduğunu bilmeyen ruhsuz Batı’yı hayrete düşürme derecesindedir. Türkiye tabiri caizse bölgede abilik- babalık yapmaktadır. Şii, Sünni, Kürt, Alevi, Türkmen, Arap, bu kan gölünde ne kadar mazlum varsa hepsine kucak açıyor. Ecdadından aldığı şefkat, merhamet ve hami’lik mirası, mazluma kucak açma, garibana el uzatma veraseti gereği, 2 milyon mülteciyi bağrına basmaktadır.
Türkiye kendi içindeki meselelerle birlikte Ortadoğu’da barışın tesis edilmesi, daha fazla Müslüman kanı akmaması için mücadele etmektedir. Bunun aksini kimse ispat edemez. Türkiye bu kanlı meydan muharebesinin ortasında bulunmasına rağmen haksız yere yahut çıkar elde etmek için mevzilerinden tek kurşun bile atmamıştır. Şunu herkes bilmelidir ki Türkiye eski Türkiye değildir. Yakın bir gelecekte bölge üzerindeki dengelerin kurulmasında Türkiye yön belirleyen bir aktör olacaktır. Kendi içimizde buna inanmayan muhaliflere ise sözümüz ise şudur: Gölge etmeyin başka ihsan istemez.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.